15 Aralık 1292
Ögeday Hanlığının toprakları : Bariyye Şehri ve bağlı köyler,Tulga Şehri,İchamur Şehri,Unuzdaq kalesi,Asugan Kalesi,Malayurg kalesi,Zagush Köyü,Dusturil Köyü,Dashbigha Köyü,Ada Kulun köyü,Dirigh Aban Köyü,Dugan Köyü,Tash Kulun Köyü topraklarına sahipti
Belir Hanlığı Toprakları : Narra Şehri,Kedelke Köyü,Tulbuk Kalesi,Tulbuk Köyü
Dustum Hanlığı Toprakları: Halmar Şehri,Peshmi Köyü,Uhhun Kalesi,Uhhun Köyü
Kergit Hanlığı Toprakları: Sungetche Kalesi,Distar Kalesi,Bhulaban Köyü,Bulugur Köyü.
Ögeday Hanlığı Toprakları...
Başkent Tulga Şehri...
Ögeday,kaliteli bir ağaçtan yapılmış tahtında oturuyordu.Ellerini koyduğu yerlerde özel olarak kabartılmış motifler vardı.Tahtı gayet göze hoş geliyordu.Tahtın arkasında bir kürk asılıydı.Bir beyaz kurdun kürkü.Tahtın sağında ve solunda iki muhafız vardı.Kale kapısının girişindede.Tahtın sağ ve solundakiler Kergit Avcısı,kale kapılarındakiler ise kiralık kılıçlardı.
Ögeday ve yanındaki küçük bir tahtta oturan veziri(baş danışman)konuşuyorlardı.Kımız içiyorlar ve devletin durumu,kendi durumları hakkında derin bir sohbete dalmışlardı.Vezirin üstündeki kıyafet maviydi.Hafif olarak zırha benziyordu bir göçebe kıyafetiydi.Ögeday ise her zamanki gibi ipekten yapılmış bir kıyafetini giymişti.
-Devleti yeterince ilerlettik.Piyade Kergitlere özel olarak uzun menzilli yay yaptırdım.Deneme atışları bugün.Mühendislerim bunun için uzun zamandır ter döküyorlardı.Umarım beni pişman etmezler.
-Atlılarımız için sağlam bir kısa menzilli yaya lüzum varmı sizce ?
-Hayır yok.Atlı okçularımızın ekipmanları gayet iyi.Ve ekonomikte.Hazinemizde 100.000 dinarımız var.Eğer mancınık,değirmen,okul inşaatlarına para harcamasaydım bugüne kadar daha çok paramız olacaktı.
-Doğrudur efendim.Köylerimize okul ve değirmen inşaatından sonra başka yapacağımız inşaat varmı sizce ?
-O kadar yeterli olur diye düşünüyorum.Köylerimizin refah seviyeleri baya yükseldi ve gelen vergilerde yükseldi.Svadya Krallığı,daha bize bir sefer düzenlemiş değil.Bir posta güvercinini Belir Han,Hugu Noyan ve Sebula Noyan için yolladım.
-Ne tür emir verdiniz Han'ım ?
-Emir olarak Dhirim Şehri yakınlarından uzaklaşmaları gerektiğini belirttim.Durdukları nokta bir haydut yolu.Svadya'daki haydutlar devlet,hukuk dinlemezler.Benim askeri gücümü sarsabilirler.O yola genellikle Haydut yolu ismini vermişler.
-Haydut yolu öyle mi ?
-Evet.İnleri var.Emirin köyünün yanındaki bir yola bu ismi vermişler.Buna benzer olarakta Emirin köyünün yakınlarındaki Şer Ormanları ismini verdikleri bir orman var.
-Şer ormanları öyle mi ?
-Evet o ormanlarda pek tekin değil.Haydutlardan çok hayvanların olduğu söyleniyor.Bundan hep zarar görenler ise Emirin köyü halkı.İnan bana biz orada bir provokasyon yaparsak işimiz kolaylaşır.Zaten bunun için Belir Han'a bir emir yolladım.
-Doğru yapmışsınız.Emirin Köyü bizim için iyi bir sığınak olacaktır.Oradaki 370 kişilik ordumuzu Svadya Krallığı'nın ruhu duymaz .
-Sefer düzenlemeyi şimdilik düşünmüyorum.Suno Leydisi İsolla'ya destek vermeyi düşünüyorum.Bu aralar oda iş başındaymış.Suno Şehrinde ağır bir baskı oluşturmuş.Taraftarları çok fazla değil ama yeterince adamı var.
-Bence destek vermeyelim.
Ögeday,neden diye soracaktı ki içeri bir ulak girdi.Bir Muhafız gibi kıyafeti vardı ve örme zırh kıyafetiydi üzerindeki.Ögeday'ın önünde eğildi.Elindeki mektubu açtı ve Ögeday'a verdi.Tertemiz bir kağıttı.Ve kokular sürülmüştü kağıda.
Ögeday,mektubu uzun bir süre inceledi.İsmi gayet güzel yazılmıştı ve büyük harflerle yazılmıştı.Bu övmek anlamındaydı.Mektubu uzun süre okudu Ögeday....
-Güzel.Uxkhal Şehri bağlantımız var nihayet.
Ögeday,bu kelimeyi sessizce söyledi.Ve karşısında duran Svadyalı Ulağa çıkmasını ve çağırdığında gelmesini emretti.Ulak,yavaşça çıktı.
-Uxkhal Şehrinde bağlantımız var.Musktran isimli bir muhafız başı.Jevr diye birindende bahsetmiş.Orada hem bir muhafız lideri hemde lonca başkanı.
-Bağlantıyı kullanalım efendim.Durduğumuz kabahat.Bir sığınağımız daha olur.
-Şu muhafız başı Uxkhal Topraklarına girdiğimde bana büyük destek olacak.Bir kağıt al ve dediklerimi yaz.
Baş danışman,temiz bir kağıt çıkardı.Ögeday'a dikkatlice bakmaya başladı.
Ögeday Handan,Sadık Kergit Musktran'a
Musktran,bana yolladığın mesaj tahtıma ulaşmıştır.Sana her türlü desteği vereceğim.Bir güvercinle Uxkhal Şehrine akım düzenleyeceğimi sana haber edeceğim ve sende kale kapılarını bana açacaksın.Kuşatmam daha kolay olacak.Ve çoğu askeri kaleden dışarı sürgün edeceksin.Uxkhal Şehrini alırsam eğer seni kale kumandanım yapacağım.
Ögeday...
Baş danışman,mektubu elinden geldiğince hızlı yazdı ve dışarıdaki Svadya Ulağına verdi.Svadya Ulağı,binek atına binip yavaş yavaş gözden kayboldu...
Sarranid Sultanlığı...
Bariyye Şehri...
Lonca başkanı,yanında 4 muhafızıyla konuşma yapıyordu.4 adet Sarranid kıdemli yayası yanında durmuş kılıçlarını elleriyle kavramışlardı.Lonca başkanının konuşması halkı ateşliyordu.
-Bariyye Şehri bu kafirlerin elinde.Biz daha ne kadar susacağız ? Frenkler,bizim o kadar yıldır düşman eline geçmemiş olan Bariyye Şehrini savaşmadan ve kan dökmeden aldılar.Ve onlar buraya hükmediyor.Vergiyi biz veriyoruz.İsyan etme zamanımız gelmedimi bu adaletsiz sisteme.Cihad zamanı yaklaşmadı mı ? Kılıçlarımız kafirleri öldürmek için var olmadı mı ? Bariyye Şehri kafirlerin elindeyse bu bizim kılıçlarımızın kınından çıkmasına engel değildir.
Kale kumandanı olan Abdullah'a bıraktı konuşmayı lonca başkanı.Abdullah,sakalları gür ve saçları omuzlarına dökülen bir gençti.Üstündeki zırh kıdemli yayaların zırhı ile aynıydı.Miğfer yerine sarık vardı başında.
-Hepimiz Cihad için varız.Biz vergi vereceğimize bunu çocuklarımıza yemek almak için ve Bariyyemizin gelişmesi için kullanırsak bu frenkleri neden yenemeyelim ?
Halktan birisi bağırdı.
-Haklısın Abdullah.Dediklerini tasdikliyorum.
-Sultan Hakim,korkarak frenklere verdi topraklarımızı.Onu tahtından indireceğiz.Allah,bizi güçlü kulları olarak seçti.Cihad için beni Dünya'ya görevlendirdi.Kılıcımın Frenklere zarar vermeden paslanıp,çürümesi ve elimden düşmesi bana vicdan azabı verecektir.
Benim güzel Bariyye Şehrim.Ben sizi en güçlü zirveye çıkarmazsam eğer beni buradan indirebilirsiniz ve asabilirsinizde.Ben sizi Kergit isimli frenklerden kurtaracağım.Rodok dağlarını bizim insanlarımız aşacak.En güçlü ırk Sarranid ırkı olacak ve çöl bedevileri diye küçümsedikleri Sarranid Sultanlığı en zirve krallık olacak.
-Yaşa ! Yaşa büyük kurtarıcımız !
Uzun sakallı bir alim konuşmaya başladı.Halkın arasından sesi berrak ve durgun olarak çıkıyordu ve çabuk ayırt ediliyordu.
-Sen bizi Cihada sürüklüyorsun.Frenklere karşı bizim kan dökmemizi istiyorsun.Kan dökmek ne kadar kötü birşeydir ? Ey Abdullah ismin gibi Allah'ın kulu olmak varken neden şeytanın kulluğuna doğru bir yola gidiyorsun ? Allah bize ne zaman suçsuz yere frenklerin kanını dökmeyi helal kıldı.Onlarda insandır bizde insanız.
-Ne diyorsun sen be ? Ne konuşuyorsun ? Cihad bize farztır.Peygamberimiz hep cihad etmiştir.
-Sizin gibi münafıklar Bariyye'de olduğu sürece düzgün bir yola giremeyiz Abdullah.
Abdullah,bir anda öfkelendi ve kılıcını kınından çekti.Yanındaki muhafızlarıda aynı anda bu fiilde bulundular.Abdullah,muhafızlarından birisine gidip AbdülHay'ı getirmesini istedi.
Muhafız,Abdulhay'ı zorla aldı.Abdulhay,kendisini korumak için bir hamlede bulunmamıştı.Abdullah,bir anda sinsice gülümsedi.Kılıcının sivriliğini parmağıyla kontrol etti.
-Senmisin bana münafık diyen ?!
Halktan birkaç kişi bağırmaya başladı.Abdülhay,Bariyye'de az kişi tarafından tanınmış birisi değildi.Çoğu kişi onu tanır ve ondan ilim öğrenmek için huzuruna giderdi.Bu birkaç kişide Abdülhay'ın yakın talebeleriydi.
-Ona sakın dokunayım deme Abdullah.
7 kişi kılıçlarını çekti ve Abdullah'a doğru doğrulttular kılıçlarını.Abdullah'ın muhafızlarıda kılıçlarını çekmişlerdi.Şeyh AbdulHay'ın destekçilerinin sayısı Bariyye'de,Durquba'da,Shariz'de heryerde vardı.Şeyh AbdulHay gibi daha çok şeyh vardı şehirlerde,köylerde.
Abdullah,Şeyh Abdulhay'ın serbest bırakılmasını emretti.Şehirde kan dökülmesini istemiyordu.Şeyh Abdulhay,destekçileri sayesinde canını kurtarmıştı.
Abdullah,Şeyh'e baktı ve onu başkanın odasına davet etti.
-AbdulHay,seninle konuşmak istiyorum.
Abdulhay,yavaşça kale kumandanı Abdullah'ın peşinden gitti.Abdullah,bir koltuğa oturdu ve yanına da AbdulHay'ın oturmasını rica etti.
-Söyle Kale kumandanı derdin nedir ?
-Şeyh AbdulHay,seninde Sultan Hakimden şikayetçi olduğunu biliyorum.Ben Sultan Hakim'i tahttan düşürüp,yerine kendim geçmeyi düşünüyorum.Sen sonuçta Bariyye Şehrindeki,medreselerin ile büyük rol oynuyorsun.Halkın çoğu sen ne dersen yaparlar.Ben ise askerlere hükmediyorum.Bu iki yeteneği ve kademi birleştirirsek ortaya nasıl bir güç çıkar düşündün mü ?
-Haklısın.Sultan Hakim,bizim ülkemizi düşmana teslim etti.Bariyye Şehri,eskiden müslüman imamlar ile dolup taşarken,vaazlar camiilerden yükselirken artık kafirlerin kılıçları gölgesinde yönetiliyor ve onların dili bizim kültürümüze girmeye çalışıyor.Resmi dilimiz Arapça olduğu halde yavaş yavaş moğolca diline doğru gidiyoruz.
-Evet tamamen haklısın.Bariyye Şehrine artık Kergitler'de yerleşti.Durumumuz daha da zorlaşmadan bu işi yapalım derim.
-Bilmiyorum düşünmem lazım.Ama senin fikrin bana olumlu gelmeye başladı.Kendini kibire teslim etmediğin sürece ve bizim dinimizin karşısına çıkmadıktan sonra sana destek vereceğim.
-Sağol Şeyh.Kılıcımla seni hep muhafaza edeceğimden emin olabilirsin.
Şeyh Abdulhay,uzun bir cübbe giymişti.Sarı bir cübbe ve başında bembeyaz bir sarığı vardı.Sakalları göğsüne kadar geliyordu ve beyazdı.Siyah gözlü ve esmerdi.Odadan yavaşça çıktı.Belinde bir hançeri vardi.Kını bile güzeldi.
Nord Krallığı...
Kral Ragnar ve Mareşal Kont Irya'nın birebir görüşmesi.
Kış mevsimi Kalradya'yı esir almıştı.Bu mevsimden en az etkilenen Sarranid olmuştu.Vaegir ise her zamanki gibi buzul iklime alışkın bir tavırla hareket ediyordu.Nord Krallığı,artık Svadya ile savaşına kış mevsimi yüzünden ara vermişti.Svadya Birlikleride eskisi kadar sefer düzenlemiyordu.Bozkıra fazla kar düşmemişti ama Svadya,Nord,Rodok krallıklarında kar diz boyunu geçmişti.Buda büyük bir sorun teşkil ediyordu.Gerek insanlar,gerek hayvanlar için.
Bozkırda yağan kar orta dereceliydi.Ve kan kokusuda Tulga Şehrinin yakınlarında hakimdi.Ögeday Han,bir cezalandırma yapılıyordu.
-Devletimize ihanet ettiniz.Bütün bozkır haydutları benim emrimdedir.Siz ise ayrı bir reis seçtiniz kendine.Burada kadim ve yüce Hanınız var iken,kendini koruyamaz bir gafili seçtiniz.10 köpek,koskoca bir hana karşı havladınız.Benim kudretim Sarranid Çöllerine ulaşmış.Siz ise bana meydan okuyorsunuz öyle mi ?
İri kıyım bir haydut konuştu.
-Kusura bakmayın Hanım.Bir daha böyle bir hatayı tekrarlarmayız.Gerekirse reisi öldürürüm.
-Bunu daha önce yapman lazımdı.İhanetin cezası can ile ödenir.
Ögeday,eliyle arkasındaki cellata emir verdi.Cellat,büyük bir pala taşıyan Kergitti.10 kişinin bir anda çığlıkları dalgalandı.Ve yere kan hakim oldu...