Bir Haydutun hikayesi:Ögeday

Users who are viewing this thread

Bölüm 22
27 Kasım 1292
Ögeday ve Nayman ülke hakkında ve askeri güçleri hakkında konuşurken içeri birisi girdi.Ulaktı ve Kergitti.Ögeday'ın önünde diz çöktü ve kağıdını açıp Ögeday'a verdi.
Dustum Handan,Ögeday Hana
Ögeday Han.Elimdeki Halmar şehri ve köylerle sahip olduğum topraklarla sana bağlı bir hanlık olmak istiyorum.Kurallarım;
1.Bir savaşa girdiğimde benimle birlikte gireceksin.
2.Beni ve kervanlarımı her türlü haydut tehlikesinden koruyacaksın.
3.Ticari kervanlarım senin ülkendeki erzakları %25 indirimle alacak.
Ben ise sana her ay 20.000 dinar vereceğim.Beni koruma ücretin olarak.Ve askeri olarakta destek sağlamaya çalışacağım.
Ögeday mutlu olmuştu.Halmar şehri sonunda onun topraklarına giriyordu.Ögeday ulağa baktı ve kağıdı geri verdi.
-Bütün kuralları kabul ettim.Artık Dustum Hanlığı,Ögeday Hanlığına bağlıdır.Askeri olarak destek vereceğimden zerre kadar şüphesi olmasın.
Ulak,kapıyı açtı ve dışarı çıktı.Ögeday,askerlerine Tağut'u çağırmalarını söyledi.Askerlerinden birisi kapıyı açıp dışarı çıktı ve birkaç dakika sonra Tağut odaya geldi.
Ögeday Tağut'u sert bir bakışla süzdü ve konuşmasına başladı.
-Bozkırda kalan bütün haydutları topla ve getir Tağut.Yanına 20 adamını al ve haydutları toplayıp gel.Son hazırlığımızı yapalım.Artık Kergit Hanlığını yıkacağız.
-Tamam beyim.
Tağut odadan çıkarken odaya Hugu Noyan girdi.Ögeday'ın önünde saygı babında eğildi ve yanında Sebula Noyan,Tirida Noyan,Asugan Noyan,Brula Noyan vardı.Hugu Noyan yanındaki beyleri gösterdi ve ;
-Hanımız Ögeday.Bu kişiler sana itaat etmek istiyor ve Hanlığına sığınmak istiyorlar.Asugan Kaleside senin olacak eğer ki bunları emrine alırsan.Ve bu beylerin köyleri üstünde bir yoğunluk kurabilirsin.Yani halkı bizim hanlığımız tarafına çekebiliriz.
-Şimdilik toprak paylaşımını bir kenara bırakalım.En yakın zamanda Kergit Hanlığının merkezi olan Narra Şehrine sefer düzenleyeceğim.Bir bildiğiniz varsa ve tavsiyeniz var ise söyleyin ?
-Efendim Belir Noyan artık kendi hanlığını kuracakmış.Tansugai Noyan ve İmirza Noyan da onun tarafına geçmiş.Anlayacağınız iyice bir parçalanma başladı.Eğer ki Belir Noyan kendi hanlığının kurarsa Narra şehri onun hanlığının toprağı olacak.Tulbuk Kalesi de.Yani bir nevi güçlenecek.Kergit Hanlığının yeni meşru lideri sadece Targut kaldı.Oda ne kadar ayakta kalacak göreceğiz.Yavaş yavaş parçalanmalar başladı.
-Aslında bu parçalanma iyidir.Kontrolümü kolay yapacağım.Dustum Han'ın kurduğu Hanlık bana bağlı.Belir Hanlığıda mutlaka bana bağlanacaktır.Hepsi parçalandı.Askeri olarak güçleri ne kadar ki ? Bana Svadya Lordlarıda destek veriyor ve aldığım habere göre en yakın zamanda Kont Mirchaud ve Kont Haringoth burada olacak.
-Efendim neden Svadya Krallığınla böyle bir ittifak içindeyiz.Bize onlar hükmediyor şu an ortalıktan çok.Umarım bana kızmazsınız.
-Haklısın.Ama hizmet etmek zorundayız.Zamanı geldiğinde onlar bana hizmet edecek.Hanlığım güçleniyor.Bu hanlık baki kalmalı.Sonsuza dek Kalradya Topraklarında hüküm sürmeli.Umarım Oğullarım bu devleti iyi yönetir yoksa bizi büyük bir zorluk bekliyor.
-Efendim sefer mi düzenleyeceksiniz.
-Sadece asker sayımı arttırmak için bir uygulama yaptım.Belir Noyan artık Hanlık kurmuş ve benim Narra'ya ihtiyacım kalmadı.Halmar bize bağlı olan Dustum Hanlığında ve orası benim sayılır.İchamur ve Tulgada kendi mülküm.Daha bu Hanlığı büyütmenin bir imkanı yok.Korktuğum şey şu ;
-Şu anda her hanlık kendini korumayacak durumda.Biz nereye kadar koruyacağız ki ? Sırtımızı Svadya Krallığına yaslamış bulunmaktayız.Belir Hanlığı diye yeni bir hanlık kuruldu.Çöl bedevisi olan Sarranidler Kergit Hanlığı ile savaşta.Kergit Hanlığı nereye kadar dayanacak ki ve belir hanlığı.İkiside yıkılacak Sarranidler bizim bozkırımızda toprak sahibi olacak.Sonrası malum.
-Kergit Hanlığının başına geçen kardeşiniz Targut çok acemi ve çaylak birisi.Hanlığı yöneteceğini sanmam.
-Targut o Hanlığın ömrünü uzatmaz kısaltır Hugu Noyan.Targutun ne mal olduğunu küçüklüğümden beri bilirim.Onu benden daha iyi kimse tanıyamaz.
-Haklısınız efendim ne yapacağız ?
-Kimseye karışmayalım ve iyi silahlar yapalım.Yay yaptırıyorum uzun menzilli.Ve yakında da güzel palalar ve atlarım için özel zırhlar yaptıracağım.Mancınık ta yaptırmayı düşünüyorum iyi bir mühendis tarafından.Bunlar bize yeterli olacaktır.
-Evet efendim insan gücü ve mekanik güç bizim için çok iyi olacaktır.
-Belir Hanlığı kurulacak yakında verdiğin haberlere göre.Belir Hanlığınıda emrimize almayı düşünüyorum.Ellerinde iyi topraklar var.
-Haklısınız efendim.
Ögeday,Hugu noyan ve diğer noyanların odadan çıkmasını istedi.Askerlerinin ikisine gidip yeni baş danışmanını çağırmalarını istedi...
 
Bölüm 23
28 Kasım 1292
Ögeday,baş danışmanına belli bir kural sayfası yazdırmıştı.Bunlar Hanlığın resmi kurallarıydı ve şöyle sıralanmıştı ;
1.Hanlık her ay köy köy dolaşıp savaşa meraklı acemiler toplayacak.
2.Hanlık vergileri savaş zamanında %30 oranında arttıracak.
3.Hanlık başkentinden savaş zamanında %50 vergi alacak.Diğer şehirlerden ise aynı şekilde %30.
4.Savaşta Garnizondaki askerlerin %25 i sefere katılacak.
5.Halkın kültür seviyesi okuma yazma öğretilerek arttırılacak.
6.Hanlığın başına geçen kişi askerlere ve halka özel erzak dağıttıracak yada para verecek.
7.Her ay bir ziyafet düzenlenecek.
8.Halk asla ve asla Hanına karşı gelmeyecek.Gelenler ölüm cezasına çarptırılacak.
9.Zindandaki vatan hainleri günde sadece bir dilim ekmek yiyecek.Su içmeyecek.
10.Her sene Fakirlere bağış olarak 3000 dinar verilecek.(Bütün köyler kendi aralarında 17 sığır toplayacak)
Ögeday, bu kurallar ile hanlığının yasasını oluşturmuştu.Hanlık uygar olmaya başlamıştı.Her köye değirmenler yapılmış değirmeni olan köylere ise okullar açılmıştı.Köylerdeki insanlar kadar şehirdeki insanlarda memnundu Ögeday Hanlığından.Bu arada ise Belir Hanlığı diye bir hanlık kurulmuştu.Başkentleri Narra şehriydi.Kergit Hanlığının elinde neredeyse hiç şehri kalmamıştı.Kergit Hanlığı ölürken ,Ögeday Hanlığı doğuyordu.Belir Hanlığı ve Dustum Hanlığı rekabet içindeydi ama Belir Hanlığı,Dustum Hanlığı gibi Ögeday Hanlığı'na bağlı olmayacaktı.
Ögeday'ın tek derdi kendisinden sonra Hanlığa kimin geçeceğiydi.500 kişi kadar bir ordusu vardı artık.Köylerdende toplanan acemi askerler ile 580 kişiyi buluyordu bu ordu.Ama acemiler savaşa girmiyordu.Geliştirildikten sonra bir sonraki sefere katılabilirlerdi.Bunun nedeni ise ölen kıdemli askerlerin açığını kapatmaktı..
Ögeday artık sefer emri vermişti.Kergit Hanlığı ile artık sorunu yoktu.Svadya krallığı Kont Mirchaud ve Kont Haringoth ile umulan desteği Ögeday Hanlığı'na vermeye çalıştıysa da başarılı olamadı.Kont Mirchaud ve Kont Haringoth Kergit Hanlığı birlikleriyle savaşa girdiler ve geri çekilmek zorunda kaldılar.
Ögeday,Svadya Krallığı ile İttifaklarını bozmak için bir elçi yollamıştı.Svadya ona tam olarak yardım edememişti ve bu ittifak Ögeday'ın yararına değil zararına oluyordu.Kardeşi Targut'u ara sıra düşünüyordu.Doğru yolda değildi kardeşi Targut.Kergit Hanlığı artık çökmüş ve kendini savunamaz hale gelmişti.Ögeday,Sancar Han'a karşı hayranlık duyuyordu.Nasılda Yaşlı Kergit Hanlığını ayakta tutuyordu Sancar Han....
Ögeday,süvarilerinin mızraklarını 2.5 metre olarak yaptırmıştı.Askerlerinin yay teknolojisi gelişmiş 300-400 metre menzilli olan yaylar 650 metre menzile ulaşmıştı.Masrafı biraz çok olmuştu ama değmişti.Savaşlarda büyük bir performans bekliyordu.Sefer düzenleyen askerleri ile Sarranid Topraklarına yürüyecek,Ekonomik durumu inanılmaz bir artış gösteren Bariyye Şehrini ele geçirecekti.
Ama Ögeday'ı en çok rahatsız eden Hanlık,Belir Hanlığıydı.Toprakları yeterince iyiydi Belir Hanlığının.Bu yüzden Ögeday,ya Bariyye'ye yada Narra'ya sefer düzenleyecekti.Ögeday bu düşünce denizi içinde boğulmak üzereyken kale kapısı içinden birisi girdi.Açık kahverengi kıyafetli bir ulaktı bu.Ahım Şahım kıyafet giymemişti.
-Efendim.Aldığımız habere göre Kergit Hanlığının başına geçen Targut Han,size bu mektubu yollamış.
Ulak,mektubu Ögeday'a doğru uzattı.Ögeday mektubu açtı ve okumaya başladı.
Kardeşim Ögeday Han'a
Biliyorum bana kızgınsın.Ama ben bunları bizim iyiliğimiz için yaptım.Eğer ki seni zindana attırmasaydım Sancar Han ona olan bağlılığımdan kuşku duyacaktı.Zindandan kaçmana da ben yardımcı oldum.O Gardiyan'ı sana kurban olarak bilerek verdim.Köyünü yağmalayan ise ben değildim.Bütün bunları diğer Noyanlar düşündü.
Sadede gelirsek Kergit Hanlığı olarak seninle ittifak olmak istiyorum ki düşmanlarımız için iyi bir güç oluşturalım.Sarranid Sultanlığınla savaş halindeyim umarım bana yardım edersin.Sana dostluğumuz ve kardeşliğimiz için ;
1.10 Kergit Kargıcısı,10 Kıdemli Kergit Atlı Okçusu,20 Kergit Avcısı.
2.50.000 dinar para.
bunları umarım beğenirsin.Sarranid Sultanlığına savaş açarsan ve bize destek olursan memnun olacağız.

Ögeday,mektubu okundu ve düşündü.Kardeşi onu belki kullanmak istiyordu ama Ögeday'da zaten Sarranid Sultanlığına savaş açacaktı.Kergit Hanlığı ile Aynı anda savaşırsa Sarranidlileri daha rahat mağlup edecekti.
Ögeday,danışmanına haber verilmesini söyledi.Sarranid Sultanlığına artık savaş açıyordu.İki ayrı devlet,İki ayrı Irkın savaşına şahit olacaktı kanlarla doymuş olan Kalradya...
Artık Kalradya,bir Barbar'ın kılıcının gölgesi altında geçirecekti hayatını...
 
Bölüm 24
Bölüm 24
1 Aralık 1292
Ögeday,Sarranid Sultanlığına savaş açmıştı ve 100 Askere öncülük eden Tağut ve 90 askere öncülük eden Hugu Noyan'ı Bariyye Şehrini alması için yollamıştı.Eğer Tağut Bariyye Şehrini alırsa şehire bağlı köylerden birisi Targut'un,Birisi Hugu Noyan'ın olacaktı.Şehir ise Ögeday'ın olacaktı.Ögeday,Sultan Hakim'e bir elçi ile mektup yollamıştı.Ulak,Shariz Şehrinin kale kapısından girerken içeride Sultan Hakim kin kusuyordu.Yanında Emir Ayyam vardı.
-Ne yapacağız bilmiyorum.Şu çapulcuları biz onurlu ve güçlü Sarranid Sultanlığı püskürtemeyecekmiyiz.
-Savaşacağız yada pes edeceğiz efendim.
İçeri Ögeday'ın ulağı girdi...
Sultan Hakim,beyaz bir kıyafet giymişti.Kalesi gayet bakımlıydı.2 Muhafız asker kapıda bekliyordu ve ortada bir sofra vardı.Sofrada bal,yağ,peynir her ne aranırsa bulunurdu.Bir tek Kuş sütü eksikti denecek bir sofraydı.Emir Ayyam,sofranın başına oturmuş ve üstüne sarı ve desenli bir kıyafet giymişti.Sultan Hakim'e sarı renkli bir kağıda yazılmış mektubu verdi.Sultan Hakim,mektubu okumaya başladı.
Ögeday Handan,Sultan Hakim'e
Sultan Hakim.Sen ki Çölün Sultanısın.Benim hanlığımın ne kadar yüce ve ne kadar ihtişamlı olduğunu bilirsin.Benim amacım çölü almak değil halkımı iyi koşullarda yaşatabilmektir.Eğer ki isteğim malda mülkte olsaydı yeryüzünde kan dökmediğim,fitne çıkarmadığım yer kalmazdı.Ordumu yenebilecek bir kuvvetin olduğunu sanmıyorum.Bariyye şehrini bana ver seninle ateşkes imzalayalım.Yok karşı geleceksen ben onu zorla alacağım bilesin.Sakın bir hataya kalkışma,Sancar Han'ın hatasına düşme.Bozkırın tek güç sahibi benim ve karşındaki en sert kayada benim.
Sultan Hakim,mektubu okudu ve Bariyye Şehrini Ögeday Hanlığına vermek istedi.Emir Ayyam'a amaçsız ve ifadesiz bir surat ile baktı.
-Sence Bariyye Şehrini verelim mi ? Bu adamın kuvveti çok fazla.Kıdemli adamlarıda fazla.Savaşmamız çok zor olabilir ve çok kan dökülebilir.Bir şehir verelim refah içinde yaşayalım.Kergit Hanlığını tam olarak ele geçirdiğimizde bu toprak açığını kapatırız.
-Katılıyorum Sultan'ım.Fikrinizi icraata dökün.
Sultan Hakim,ulağa baktı ve başını onaylama babında salladı.
-Tamam kabul ediyorum.
-Yani Bariyye Şehrini,Ögeday Hanlığına veriyorsunuz ?
-Evet aynen öyle.
Ulak,mutlu olmuştu.Işıldayan gözlerle Sultan Hakim'e baktı ve kapıdan çıktı.Dışarıda beyaz bozkır atı vardı.Bozkır atına doğru yürüdü ve giderken içinden
-"Ne kadarda güzel bir hanlığa hizmet ediyorum.Ne kadar güzel bir hanlığa..."
dedi.Atına bindi ve dizginleyerek yavaşça çıktı kalenin kapısından.Beline kuşandığı Palası ve 300 dinarından başka parası yoktu.
Bu zaman diliminde ise Kral Harlaus büyük bir konuşma düzenlemişti.Bir ziyafet.
Suno Şehri Toprakları...
Kral Harlaus,Ev sahibi Kont Klargus,Kont Plais,Kont Meltor,Kont Mirchaud,Kont Stamar,Kont Ryis,Kont Beranz,Kont Pelegnar toplanmışlardı.Hepsi şık kıyafetler giymişti.Genellikle bordo rengi kıyafet yaygındı.Kral Harlaus,siyah bir kıyafet giymişti.İpek bir kıyafetti bu gayet şıktı.Ev sahibi Kont Klargus ise beyaz bir kıyafet giymişti ve üstünde Svadya Krallığının amblemi döşeliydi...
Kral Harlaus,bütün herkeze baktı ve izin isteme babında bakışlar ile hepsini süzdü.Ve boğazını temizleyerek konuşmasına başladı.
-Ögeday Hanlığı ile İttifağımız son buldu.Ve planlarımız suya düştü.Kalradyanın en güçlü devletiyiz ve ne yapıp edip Ögeday Hanlığına son vermeliyiz.Bozkırda tek bir hanlık kuruldu ve sayıları hafife alınmayacak derecede çok.Kıdemli askerleride var.Anlayacağınız şu an büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız.
Kont Klargus,söze karıştı sakindi.
-Bugün Sarranid Sultanlığına savaş açan Hanlık,yarın bize niye savaş açmasın.
Kont Plais,aceleci bir tavırla konuşmaya başladı.
-Kergit Hanlığını kaç kere yendik,barış diye kapımızda yalvardıkları günü hatırlamıyormusunuz ?
-Haklısınız Plais
dedi Kont Klargus.
Kral Harlaus,öfkeyle bağırdı.
-Neyden söz ediyorsunuz siz ? Biz burada bir oyun oynamıyoruz gerçek bir tehlikeyle karşı karşıyayız.Adamlarla resmen komşuyuz.Mesafe sorunları yok.İklim sorunları yok.Gelip bize saldırsalar hangi biriniz bu lafları konuşacak merak ediyorum.Ben burada gerçek bir şey konuşuyorum oyun gibi gelmesin size.
Kont Meltor,elini masaya sert biçimde vurdu.Sert mizaçlıydı ve merhamet duygusu çöldeki su gibiydi...
-Ne diyorsun bilmiyorum Harlaus.Ama bana sorarsan biz ki kutsal Svadyayız.Kalradyanın efendisi ve Tanrısıyız.Hiç Tanrı yenilir mi ?
-Bizim dinimizde Tanrı yenilmez olsa da biz yenilecek bir kavimiz.
-Benim en sevmediğim şey korkmaktır.Fıtratıma aykırı işler yapmak beni rahatsız eder bilesin harlaus.
Meltor ayağa kalktı ve herkezi sert bir mizaçla süzdü.Elindeki şarap çömleğini sert bir şekilde masaya vurdu ve onlarca parçaya bölündü çömlek...
Kılıcını eliyle tuttu ve masaya sert bir şekilde geçirdi...
Bütün Kontlar korkulu biçimde Meltora baktılar.Onun ne kadar sert bir fıtrata sahip olduğunu biliyorlardı..
Meltor,hızlıca yürüdü ve kapıda duran askerlerden birisi ona engel olmak istedi.Bu Harlaus'un emriydi.
Meltor,askerin gözüne sertçe baktı.O kadar sert bakıyordu ki kalplere korku salıyordu.Asker geri çekildi ve geçmesine izin verdi...

Cumartesi günü yeni bölümle karşınızdayım.
 
Bölüm 25
4 Aralık 1292
Ögeday Hanlığı Toprakları...
Tulga şehrinde Ögeday,Hugu Noyan,Yüzbaşı Tonju,Tağut,Yüzbaşı Nayman,Sebula Noyan,Tirida Noyan,Asugan Noyan,Brula Noyan,Kumandan Tendrü birlik haline gelmişlerdi.Baş danışman Seuryan'da bunları narasındaydı.
Kımızlar,Şaraplar masalara koyulmuş,sığır etleri herzamanki gibi yerlerini almışlardı.Herkez şık elbiseler giymişti.Ögeday'ın üstünde güneş gibi sarı ipekten dokunmuş bir kıyafet vardı.Oturduğu taht koyu kahverengi rengindeydi.Tahta ellerini koyduğu bölge özel olarak kabartılmıştı tam elin rahat ve konforlu olması için iyi bir zanaatkar tarafından yaratılmıştı.
Ögeday,kımızından birkaç yudum alıp konuşmaya başladı.
-Svadya Krallığı ile ittifaklık durumundan çıktık.Şu an Kalradyanın süper gücüdür bilirsiniz.Bize bir mektup yollamışlar hakaret ve kibir ile dolu bir mektup.Karşılığını verdik bir mektup ile bizde.Bunu açıp size okuyacağım ve yorumlarınızı alacağım.
Kral Harlaus'tan, Ögeday'a
Ögeday,neden ittifak olmamızdan rahatsız olduğun hakkında çok fikrim yok.Bizim gibi süper bir güç seni rahatlıkla Kalradya'da güçlü bir han yapardı.Biz aynı anda 3-4 devletle savaşa girip mağlup olmayan bir Krallığız.Hiçbir zaman kimseye Ateşkes için yalvarmadık.Ne ben nede Atalarım.
Biz Kalradyanın efendisiyiz ve Tanrısıyız.Yenilmemiz mümkün değil ve yanımızda duranları korur,kollarız.Sen ve adamların ise bize karşı nankörce bir tavır gösterdiniz.Biz ne Sarranid Sultanlığına,Ne de Kergit Hanlığına benzeriz bilesin.

Ögeday,mektubu okuyunca tekrar kanının kabardığını hissetti.Ve sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladı.Durgunluk gelmişti üzerine...
-Bakın görüyormusunuz hakareti ve küfürü ?
Yüzbaşı Nayman,sakin bir tavırla konuşmaya başladı.
Nayman'ın yapısı sakindi ve asla öfkesine yenilmezdi.Yaşı daha 23'tü.Gençti ve zekiydi.Ögeday'ın gözünde büyük bir yere sahipti.Ama Ögeday ona asla sevgisini belli etmiyordu ve kimseye...
-Efendim Ögeday.Bana sorarsanız bu küfre karşılıksız kalamayız.Çok güçlü bir hanlık değiliz onların karşısında iyi bir gücümüz yok.Kalradya'daki eski Kergit Hanlığının gücünün %50 oranına sahibiz.Buna kim isyan edebilir ki ?
Tağut,agresif bir tavırla konuşmaya başladı.Yaşı 45 civarındaydı ve yaşlıydı.Fıtratı bir haydutun ki gibi sadistti.Acıma duygusu yoktu içinde.Svadya Krallığının Meltor'u varsa Ögeday Hanlığınında Tağut'u vardı.İsmi gibi şeytan Tağut...
-Bence de küfre karşılıksız kalmamalıyız.Savaşmamız hata olur.Mancınıklarımız çok yok.Köylerimizden aldığımız vergi az sayılır.Daha köylerimizin hangisinde okul yapıldı ki ? Bu inşalar uzun sürecek.Değirmeni olmayan köylerimiz var.Halkımızın cahillik oranı yüksek.Ama Askeri alanda güçlüyüz.Kergit halkı yay,kılıç,kargı kullanmasını biliyor.Yani askeri gücümüz yeterince iyi ama ilmi gücümüz kötü.Bence gelişmeye devam etmeliyiz.Sonra görürüz hesabımızı diğer krallıklarla.
Tendrü,sakince konuşmaya başladı.Yaşı 50 civarındaydı ve saçı sakalı hafif beyazlamış bir Kergitti.Soylu değildi.
-Hazırlayalım adamlarımızı sefere çıkalım.Durduğumuz kabahat bana sorarsanız.Kergit Hanlığının lideri kardeşinizdir.Bize mutlaka askeri destek verecektir.Dustum Hanlığının da bütün kuvvetleri emrimizde.Sadece Belir Hanlığı var bizden ayrı olarak.Onlarda çok güçlü sayılmaz.İlmi güçleri de Askeri güçleri de yok.Ama Kergit Hanlığının ilmi gücü bizden fazla.Okuma yazma bilenler hep onların toprağına göç etti.
Ögeday,Tağut ve Tendrüye baktı ve gülerek konuşmasına başladı.
-Ögeday Hanlığı,insanların soylu değilde soysuz dediği bir milletten kurulmuştur.Çalıştık ve bu Hanlığı kurduk.Hanlığım en parlak dönemini benim dönemimde yaşaması için elimden geleni yapmaya çalışıyorum.Şimdi size istihbaratım reisi Mursyan'ı çağırıyorum.
Odaya uzun boylu ve yapılı bir adam girdi.Ögeday'ın huzurunda diz çöktü ve odadaki bütün beylere başıyla  selam verdi.Elini kalbine koydu ve konuşmaya başladı.
-Efendim.Svadya Krallığı,Rodok ve Nordlarla savaşta.İttifaği yok.İki tarafın arasında kalmış bir durumda.3.Tarafta ise biz varız.Bizde savaş açarsak Svadya Krallığının bu düşman çemberinden kurtulması imkansız olur.En zengin şehir olan Dhirim ve Uxhal onların elinde.
-Tamam sağol.Fazla konuşmak istemiyorum sana ihtiyacım olduğunda çağırırım.
Ögeday,bütün beylere odadan çıkmaları için işaret etti....
Suno Şehri Toprakları
Kral Harlaus ve Kont Klargus ikilisi içki içip keyiflerine bakıyorlardı.Kadın oynatıp,içki içmek onlar için bir keyifti tabii.
İnsanları fakirmiş,açmış onlar için ne önem arzederki?
Kapıdan Ögeday'ın ulağı girdi.Ve Kral Harlaus ile Kont Klargus kendilerine aceleyle çeki düzen verdiler.Kadınlara ise gitmeleri için el işareti yaptılar.Kadınlar kapıdan çıktılar ve gözden kayboldular...
Ulak ise Harlaus'a asla saygı belirtmeden mektubu ona uzattı.
Ögeday Handan,Kendini bilmez Harlaus'a
Küfür ve hakaret dolu mektubunu aldım.Siz Kalradyanın süper gücüyseniz bu bizi ilgilendirmez.Benim askerlerim sadece Hanlarına itaat ederler.Gerisi onlar için önemsizdir.Yani benim topraklarımda ne kaçak asker vardır.Nede haydut.Hepsi benim itaatim altındadır...
Ben senin gibi kuru laflar etmesini sevmem Harlaus.Eğer ki halkım küçük düşürülür ve senin gibi zevkine sefasına düşkün,gözü kadın ve içkiden başka birşey görmeyen kişilerin önünde rezil olursa ne yaparım biliyormusun ?
Seni ve Kavmini Kalradyadan silerim.Kemiklerinizi dahi bulamazlar ! Bilesin.Seni yavaş yavaş öldürürüm.Biz Kergitlerin ne kadar barbar olduğunu hep tanımladınız.O barbar duygularım açığa çıkarsa vücudunu kaynar su ile haşlarım !
Eğer bu mektubu anlamadıysan baştan oku ve okut.

Harlaus,mektubu aldı ve yırttı.Ulağa doğru öfkeyle bağırdı.
-Öldürün şu köpek Kergit'i !
Acaba bu iki mektup yüzünden bir savaş mı olacaktı ?
Savaşta Ögeday Hanlığımı,Svadya mı üstün gelecekti ?

Bilirsiniz ;
"Hep iyiler kazanmaz"....
 
TaparHan said:
Bölüm 25
4 Aralık 1292
Ögeday Hanlığı Toprakları...
Tulga şehrinde Ögeday,Hugu Noyan,Yüzbaşı Tonju,Tağut,Yüzbaşı Nayman,Sebula Noyan,Tirida Noyan,Asugan Noyan,Brula Noyan,Kumandan Tendrü birlik haline gelmişlerdi.Baş danışman Seuryan'da bunları narasındaydı.
Kımızlar,Şaraplar masalara koyulmuş,sığır etleri herzamanki gibi yerlerini almışlardı.Herkez şık elbiseler giymişti.Ögeday'ın üstünde güneş gibi sarı ipekten dokunmuş bir kıyafet vardı.Oturduğu taht koyu kahverengi rengindeydi.Tahta ellerini koyduğu bölge özel olarak kabartılmıştı tam elin rahat ve konforlu olması için iyi bir zanaatkar tarafından yaratılmıştı.
Ögeday,kımızından birkaç yudum alıp konuşmaya başladı.
-Svadya Krallığı ile ittifaklık durumundan çıktık.Şu an Kalradyanın süper gücüdür bilirsiniz.Bize bir mektup yollamışlar hakaret ve kibir ile dolu bir mektup.Karşılığını verdik bir mektup ile bizde.Bunu açıp size okuyacağım ve yorumlarınızı alacağım.
Kral Harlaus'tan, Ögeday'a
Ögeday,neden ittifak olmamızdan rahatsız olduğun hakkında çok fikrim yok.Bizim gibi süper bir güç seni rahatlıkla Kalradya'da güçlü bir han yapardı.Biz aynı anda 3-4 devletle savaşa girip mağlup olmayan bir Krallığız.Hiçbir zaman kimseye Ateşkes için yalvarmadık.Ne ben nede Atalarım.
Biz Kalradyanın efendisiyiz ve Tanrısıyız.Yenilmemiz mümkün değil ve yanımızda duranları korur,kollarız.Sen ve adamların ise bize karşı nankörce bir tavır gösterdiniz.Biz ne Sarranid Sultanlığına,Ne de Kergit Hanlığına benzeriz bilesin.

Ögeday,mektubu okuyunca tekrar kanının kabardığını hissetti.Ve sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladı.Durgunluk gelmişti üzerine...
-Bakın görüyormusunuz hakareti ve küfürü ?
Yüzbaşı Nayman,sakin bir tavırla konuşmaya başladı.
Nayman'ın yapısı sakindi ve asla öfkesine yenilmezdi.Yaşı daha 23'tü.Gençti ve zekiydi.Ögeday'ın gözünde büyük bir yere sahipti.Ama Ögeday ona asla sevgisini belli etmiyordu ve kimseye...
-Efendim Ögeday.Bana sorarsanız bu küfre karşılıksız kalamayız.Çok güçlü bir hanlık değiliz onların karşısında iyi bir gücümüz yok.Kalradya'daki eski Kergit Hanlığının gücünün %50 oranına sahibiz.Buna kim isyan edebilir ki ?
Tağut,agresif bir tavırla konuşmaya başladı.Yaşı 45 civarındaydı ve yaşlıydı.Fıtratı bir haydutun ki gibi sadistti.Acıma duygusu yoktu içinde.Svadya Krallığının Meltor'u varsa Ögeday Hanlığınında Tağut'u vardı.İsmi gibi şeytan Tağut...
-Bence de küfre karşılıksız kalmamalıyız.Savaşmamız hata olur.Mancınıklarımız çok yok.Köylerimizden aldığımız vergi az sayılır.Daha köylerimizin hangisinde okul yapıldı ki ? Bu inşalar uzun sürecek.Değirmeni olmayan köylerimiz var.Halkımızın cahillik oranı yüksek.Ama Askeri alanda güçlüyüz.Kergit halkı yay,kılıç,kargı kullanmasını biliyor.Yani askeri gücümüz yeterince iyi ama ilmi gücümüz kötü.Bence gelişmeye devam etmeliyiz.Sonra görürüz hesabımızı diğer krallıklarla.
Tendrü,sakince konuşmaya başladı.Yaşı 50 civarındaydı ve saçı sakalı hafif beyazlamış bir Kergitti.Soylu değildi.
-Hazırlayalım adamlarımızı sefere çıkalım.Durduğumuz kabahat bana sorarsanız.Kergit Hanlığının lideri kardeşinizdir.Bize mutlaka askeri destek verecektir.Dustum Hanlığının da bütün kuvvetleri emrimizde.Sadece Belir Hanlığı var bizden ayrı olarak.Onlarda çok güçlü sayılmaz.İlmi güçleri de Askeri güçleri de yok.Ama Kergit Hanlığının ilmi gücü bizden fazla.Okuma yazma bilenler hep onların toprağına göç etti.
Ögeday,Tağut ve Tendrüye baktı ve gülerek konuşmasına başladı.
-Ögeday Hanlığı,insanların soylu değilde soysuz dediği bir milletten kurulmuştur.Çalıştık ve bu Hanlığı kurduk.Hanlığım en parlak dönemini benim dönemimde yaşaması için elimden geleni yapmaya çalışıyorum.Şimdi size istihbaratım reisi Mursyan'ı çağırıyorum.
Odaya uzun boylu ve yapılı bir adam girdi.Ögeday'ın huzurunda diz çöktü ve odadaki bütün beylere başıyla  selam verdi.Elini kalbine koydu ve konuşmaya başladı.
-Efendim.Svadya Krallığı,Rodok ve Nordlarla savaşta.İttifaği yok.İki tarafın arasında kalmış bir durumda.3.Tarafta ise biz varız.Bizde savaş açarsak Svadya Krallığının bu düşman çemberinden kurtulması imkansız olur.En zengin şehir olan Dhirim ve Uxhal onların elinde.
-Tamam sağol.Fazla konuşmak istemiyorum sana ihtiyacım olduğunda çağırırım.
Ögeday,bütün beylere odadan çıkmaları için işaret etti....
Suno Şehri Toprakları
Kral Harlaus ve Kont Klargus ikilisi içki içip keyiflerine bakıyorlardı.Kadın oynatıp,içki içmek onlar için bir keyifti tabii.
İnsanları fakirmiş,açmış onlar için ne önem arzederki?
Kapıdan Ögeday'ın ulağı girdi.Ve Kral Harlaus ile Kont Klargus kendilerine aceleyle çeki düzen verdiler.Kadınlara ise gitmeleri için el işareti yaptılar.Kadınlar kapıdan çıktılar ve gözden kayboldular...
Ulak ise Harlaus'a asla saygı belirtmeden mektubu ona uzattı.
Ögeday Handan,Kendini bilmez Harlaus'a
Küfür ve hakaret dolu mektubunu aldım.Siz Kalradyanın süper gücüyseniz bu bizi ilgilendirmez.Benim askerlerim sadece Hanlarına itaat ederler.Gerisi onlar için önemsizdir.Yani benim topraklarımda ne kaçak asker vardır.Nede haydut.Hepsi benim itaatim altındadır...
Ben senin gibi kuru laflar etmesini sevmem Harlaus.Eğer ki halkım küçük düşürülür ve senin gibi zevkine sefasına düşkün,gözü kadın ve içkiden başka birşey görmeyen kişilerin önünde rezil olursa ne yaparım biliyormusun ?
Seni ve Kavmini Kalradyadan silerim.Kemiklerinizi dahi bulamazlar ! Bilesin.Seni yavaş yavaş öldürürüm.Biz Kergitlerin ne kadar barbar olduğunu hep tanımladınız.O barbar duygularım açığa çıkarsa vücudunu kaynar su ile haşlarım !
Eğer bu mektubu anlamadıysan baştan oku ve okut.

Harlaus,mektubu aldı ve yırttı.Ulağa doğru öfkeyle bağırdı.
-Öldürün şu köpek Kergit'i !
Acaba bu iki mektup yüzünden bir savaş mı olacaktı ?
Savaşta Ögeday Hanlığımı,Svadya mı üstün gelecekti ?

Bilirsiniz ;
"Hep iyiler kazanmaz"....
Güzel :smile:
 
Bölüm 26

Bölüm 26
6 Aralık 1292
Savaş tam olarak kanlı kılıçlı bir savaş olmayacaktı.Düşünce savaşı olacaktı.Ögeday'ın emrindeki kuvvetler 1000 kişiye yakın olduğu haldde bu kuvvetleri Ögeday kanlı kılıçlı bir savaş için kullanmayacaktı.
Ordunun toplam gücü kısaca şöyleydi ;
Dustum Hanlığı Kuvvetleri-Ordu Kumandanı Dustum Han( 57 Kergit Kargıcısı,40 Kıdemli Kergit Atlı Okçusu,30 Kergit Atlı Okçusu,100 Kergit Atlısı,73 Kergit Avcısı.)
Mekanik Olarak Kuvvet ( yok)

Kergit Hanlığı Kuvvetleri-Ordu Kumandanı Targut Han(30 Kergit Kargıcısı,70 Kergit Atlı Okçusu,10 Kıdemli gergit atlı okçusu,100 Kergit Acemisi.)
Mekanik Kuvvet (3 Mancınık)

Ögeday Hanlığı Kuvvetleri-Kumandan Ögeday Han(37 Zırhlı Süvari,270 Bozkır Haydutu,100 Kergit Acemisi,51 Kergit Kargıcısı,25 Kıdemli Kergit Atlı Okçusu,60 Kergit Atlısı,28 Kergit Avcısı)
Mekanik olarak kuvvet ise (2 Mancınık)

Ögeday,Belir Hanlığını öne sürecekti.Belir Hanlığı ve Svadya Krallığı arasındada kıvılcımlar vardı.Belir Hanlığı,beylerinden bazı beyler savaşın başlaması için çaba sarfediyorlardı.Ögeday bu beylere destek vereceğine dair elçiler yollamıştı.Yani Ögeday,düşünce savaşı yapacaktı.Belir Hanlığının Svadya Krallığını bozkıra çekmesi demek,Ögeday'ın Svadyayı kendi evinde tarihe gömmesine bir imkan verecekti.
Ögeday,baş danışmanı ile birebir görüşme yapıyordu.
-Belir Hanlığını öne sürmemiz doğru olacaktır efendimiz.
-Belir Hanlığı,Svadya Krallığını yıpratmak için ideal bir hanlık.Svadya Krallığına,Nord Krallığı ve Rodok Krallığıda baskı yapıyor.

-Bekleyelim ve görelim.Umarım Svadya Krallığı bize savaş açmaz.Belir Hanlığını öne sürmeye çalıştık.Yemi yerlerse sorun yok.Yemezlerse mecburen savaşacağız demektir.Adamlarıma çok değer veren bir Hanım ben.Halkım beni seviyor ve onlara zarar gelmesini istemem.Paralı asker toplamamız doğru olur.Zırhlı süvarilere ihtiyacımız var.

-Tamam efendim derhal emir vereceğim.

-Soylu insanları da ne yapıp edip toplayın.Kergit olabilir Svadyalı olabilir.Irkı önemli değil soylu olsun yeterli.Beylerimin sayısının artması bana avantaj sağlayacaktır.
-Tamam efendim.
Baş danışman,Ögeday'ın bulunduğu kale odasından dışarı çıktı.Emri verecekti.
Ögeday Hanlığındaki sisteme göre Baş Danışman büyük bir yere sahipti.Vezirdi ve Hanın danışmanıydı.Eğer ki Danışmana birisi zarar verirse cezası idamdı.Danışman herkeze emir verebilirdi.İlmi yönden gelişmişti.Okuma yazmayı iyi bilirdi ve okuduğu kitaplar değerli kıymetli kitaplardı.Dini bilgisi fazlaydı ve bu yüzdende ayrı bir avantaja sahipti.
Ögeday Hanlığı,halka değer verirdi ve faşist bir hanlık değildi.Svadyalılar ve Kergitler arasında hiç ayrım yapmamıştı.Ögeday Hanlığına zamanında yapılan ittifaktan faydalanıp çok svadyalı tüccar ailesi göç etmişti.Bu Tulga Şehri ve İchamur şehrinin ekonomisine olumlu yansımıştı.Ama yakın bir savaş zamanı olduğundna dolayı bazı svadyalı tüccarlar kendi krallıklarına göç ediyordu...

Belir Hanlığı Toprakları...
Narra Şehri...
Belir Han,Tansugai Noyan,İmirza Noyan bir odaya toplanmış Hanlıkları hakkında hararetli konuşmalar yapıyorlardı.
Belir Han,sözüne başladı.Endişeliydi ve sesi titriyordu.
-Bakın ne yapıp edip şu Svadya ile zıtlaşmamanın bir yolunu bulun.İmirza Noyan özellikle senin Svadya Krallığına karşı tavrını ve tutumunu derin olarak biliyorum.
İmirza Noyan,söze karıştı.Suratında ifade yoktu.
-Hanlığımız  güçsüz.Bunu hepimiz biliyoruz.Belir Han,bu hanlığı bana soruyorsan Ögeday Hanlığına bağlayalım.Topraklar yine bizim topraklarımız olacak.Tek farkımız vergi verip askeri destek sağlamak.Elimizdeki şehirin maddi durumu da çok iç açıcı değil.Bırakın Svadya Krallığını,Dustum Hanlığı bile bizi rahatlıkla halt eder.
Tansugai Noyan,söze karıştı.
-İmirza Noyan'a katılıyorum bende.Bana sorarsanız vakit kaybetmeden bunu yapalım.Svadya Krallığı ile Ögeday Hanlığı arasında büyük bir savaş çıkacak.Bizde gereken desteği veririz.Mutlaka topraklar ile de ödüllendiriliriz.
Belir Han,ikisinide haklı bulduğunu başıyla onayladı.
-Tamam en yakın zamanda görüşmeleri başlatacağım.
 
Bölüm 27
7 Aralık 1292
Svadya Krallığı Toprakları....
Uxkhal Şehri
Kont Plais ve Kral Harlaus fikir alışverişinde bulunuyorlardı.Ögeday Hanlığı hakkında yapılan bir konuşmaydı bu.
Kral Harlaus,söze başladı.
-Ne yapmalıyız Plais ? Savaş teknolojisi ve güç olarak onlardan güçlüyüz.
Svadya Krallığı Kuvvetleri
Svadyalı Şovalye 90-Svadyalı Zırhlı Süvari 100
Svadyalı Piyade 150-Svadyalı Çavuş 75
60 Svadyalı Keskin Nişancı-90 Svadyalı Arbaletçi-160 Svadyalı Avcı
130 Svadyalı Yaya-110 Svadyalı Milis-50 Svadyalı Acemi
(6 Mancınık)
Svadya Krallığının kuvvetleri gayet iyiydi.Hem sayı olarak iyiydiler hemde güç olarak.Kıdemli adamları yeterince fazlaydı.Svadyalı birlikler kıdem olarak güçlü olduklarından çok zorluydular.
Svadya Krallığı,Kalradyanın ilim dalında en güçlülerindendi.Dini,Matematik,Felsefi olarak çok yol katetmişlerdi.Askerleri Dini inançları gereği savaşmayı severlerdi.Ögeday Hanlığı'na zamanında olan ittifaktan Dhirim Şehrindeki Mesyor Ailesi göç etmişti.
Mesyor Ailesi ise Dhirim Şehrinin en büyük Tüccar ailesiydi.Ailede Tüccar ve Mühendisler vardı.
Kral Harlaus ve Kont Plais'in bulunduğu ortamı artık sessizlik hükmüne almıştı.
Ögeday Hanlığı Toprakları..
Tulga Şehri.
Ögeday Han,onun hizmetine girmek isteyen 3 adamın olduğunu öğrendi.3 adamdan iki tanesi soyluydu.Bir tanesi iyi bir hekimdi.
Özel olarak bulunan bu soylular zamanında güç sahibi iken güçsüz duruma düşmüştü.Yani daha çok sadık olacaklardı Ögeday'a.Fakirlik yüzü görmüşlerdi sonuçta..
Hekim, ona askerlerinin yaralarını sarmak için ideal birisi olarak gelmişti.
Baheshtur,ileri atıldı ve Ögeday'ın önünde diz çöktü.Ve orta sesle konuşmaya başladı.
-Efendim.Ben bir soylu Kergitim.Yayımı vücudumun bir uvzu gibi kullanır,atımı dostum sayarım.Eğer beni hizmetinize alırsanız size Hanlığımız çökse dahi destek çıkarım.
Ögeday,Baheshturu merhametli bir edayla süzdü.
-Peki Baheshtur.Merhametin ile Gazabını karşılaştırır isek hangisi daha baskın çıkar ?
-Gazabım efendim.
-İyi bir bey olursun.Git ve asker topla kendine.Artık seni hizmetime alıyorum.Toprak olarak sana şimdi toprak vermeyeceğim.Tam olarak beylerim ile işlerimiz bittiğinde Toprak dağıtımı yapacağım.
-Tamam beyim ben elimden geldiğince adamlar toplayacağım.
-Adamlarını Talim Alanlarımıza sevket eğitsinler.Acemi askerler işimize çok yaramaz.Boşu boşuna acemi adamlarımın kanının dökülmesini istemem.
-Tamam beyim.
Baheshtur,duraksadı ve Ögeday'ın yüzüne bakıp hafif bir tebessüm etti.Üstündeki mavi bir göçebe zırhı onun vücuduna tam olarak uyumluydu.Başını eğdi ve Kaleden çıktı.
Rolf,başını eğdi ve Ögeday'ın huzurunda diz çöktü.
-Efendim soylu birilerini aradığınızı duydum ve huzurunuza geldim.Bende size sadık kalabilirim.Derdim toprak değil,Soylu olarak yaşamaktır.
Ögeday,Rolf'a tarafsız bir ifade ile baktı.Ögeday'ın hisleri kuvvetliydi ve karşısındaki kişinin niyetini anlayabiliyordu.Rolf'u iyice süzdü...
-Rolf,sen iyi bir bey olacaksın sana karşı tavırlarım sıcakkanlı.Artık beyimsin.Kendine toplayacağın kadar asker topla.
-Emredersiniz beyim.Nordlardan asker toplamayı yeğlerim bilesiniz bunun bir sakıncası var ise Kergitlerden de toplayabilirim.
-Aslına bakarsan Nord Piyadeleri sağlamdır.Savaşlarda Piyadelere ihtiyacımız büyük ama bize ihanet etme riskleri düşük ve ordumuzun morali bu karma yapıya dayanamayıp bozulabilir.
-Ne yapmamı öneriyorsunuz ?
-Sen yine Nord topla.Bir yolunu buluruz.
-Tamam beyim.
Rolf,diz çöktü ve yavaşça odadan çıktı.Sıra Jeremustaydı.
Jeremus,ürkek bir edayla Ögeday'ın önüne geldi ve diz çöktü.
-Beyim ben bir hekimim.Marifetliyimdir.Ama bana canımın sağlığı için garanti verecekmisiniz bilmiyorum ?
-Tabii ki neden vermeyeyim.Hanlığımıza Hekimler lazım.Gerekirse kendine öğrenciler toplayıp hekimliğe yatkın bir şekilde eğitebilirsin.Buna iznim var.
-Tamam beyim.Ufak bir hekim okulu açarsanız size işe yarar hekimler eğitebilirim.
-Mühendislerimin başı Artimenner'e bu işle ilgilenmesi için emir vereceğim.
-Tamam beyim.Orduda görev yapmaya bugünden itibaren başlıyorum değil mi ?
-Evet bugünden itibaren başla ve seferlerde hekimlere ihtiyacımız olacak.Yani aceleci ol yeni hekim eğitmede.Yakında bir sefer düzenleyebiliriz.Ülkemizde seninle birlikte 7 hekimimiz var.Sayıları az anlayacağın.
-Anladım beyim.Maaşım hakkında ne düşünüyorsunuz ? Bunu sorduğum için beni yüzsüz olarak nitelendirmezsiniz umarım ?
-Maaşın aylık olacak.Ve 400 dinar maaşın olacak.Eğer devletimiz güçlenir ve ekonomisi gelişirse bahşişler veriyorum.
-Yani bir nevi ikramiye ?
-Evet aynen öyle.
Jeremus,başını eğdi mutlu olmuştu.Gülümsedi ve içindeki mutluluğu saklayamadı.Kale kapısından aceleyle dışarı çıktı.
Ögeday Hanlığı,yavaş yavaş güçleniyordu.
Ögeday yavaşça tahtından kalktı ve kendisine özel yaptırılan bir kulesi vardı.Yaklaşık 7-8 metreydi bu kule.Ögeday,kaleden çıkıp kuleye doğru yürüdü.Kulenin merdivenlerinden yavaşça yukarı çıktı.
Kulenin zeminine geldiğinde gökyüzüne baktı.İçinden "Ne kadarda güzel şu gökyüzü keşke şu gökteki diyarlara gidebilsem"diye geçirdi.
 
Son bölüme baktım. Şehir ismi olarak Uxal yazmışsın. Doğrusu Uxkhal'dı yanlış hatırlamıyorsam. Onun dışında bir yanlış göremedim. Güzel olmuş. Başarılar  :smile:
 
Kızıl $aman said:
Son bölüme baktım. Şehir ismi olarak Uxal yazmışsın. Doğrusu Uxkhal'dı yanlış hatırlamıyorsam. Onun dışında bir yanlış göremedim. Güzel olmuş. Başarılar  :smile:

Teşekkür ederim  :smile:
 
Bölüm 28
Bölüm 28
11 Aralık 1292-Büyük savaş başlıyor.
Svadya Krallığı ile Ögeday Hanlığı ilişkileri kötüye gitmişti ve Svadya Krallığının Kralı Harlaus baskı altında kalarak,Ögeday Hanlığına savaş açtığını ilan etmişti.Ögeday Han,Targut Han,Dustum Han,Belir Han toplanmış plan yapıyorlardı.
Hepsi ayakta durmuştu ve önlerinde bir deri üstüne çizilmiş harita vardı.Bozkır haritasıydı bu.Ve özel olarak yapılmış asker modelleri vardı.Süvari,Piyade Modelleriydi bunlar.Yani bir nevi satranç gibiydi.
Ögeday,konuşmasına sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
-Svadya Krallığının bize savaş ilan etmesinden 2 gün geçti.Günden güne gelişen bir hanlıktık.Ama bu savaş bizim gelişmemizi durduracak.Ama savaşı kazanırsak güçlü bir ekonomiye sahip olacağız.Ve beyin göçü olacak ülkemize.Askeri gücümüz yeterince iyi.Gerek atlı okçulara gerek piyade okçularıma iyi menzilli yaylar yaptırdım.
Bütün Beyler onayladılar.Nayman,söz almak için Hanı süzdü.Han başını eğdi.
-Bana sorarsanız savaşmamıza lüzum yok.Onlar er yada geç bozkıra gelecekler ki,haritamızda bozkır haritası olduğu için onları rahatlıkla bozkırda mağlup ederiz.
-Bizim buna bir lafımız yok ama Svadya Krallığının gücü bizden fazla.Dua edelimde Rodok veya Nord Krallığı ile ateşke imzalamasın.Yoksa daha da zorlanacağız.Nord Krallığına,ittifak olmamız için bir mektup yolladım.Et,Süt,İçki verdim.Biz,domuz eti yemeyiz ama onlar için domuz eti buldum, hediye olarak yolladım.
-Çok iyi yapmışsınız efendim.
Tendrü,söze karıştı.Üstüne bir kumaş kıyafet giymiş ve demir yeleğiyle bir zırh oluşturmuştu.Genellikle Kergitlerin ve Kumandanların kuşandıkları zırhlar bu şekildeydi.
-Bana sorarsanız ordumuz yetersiz güçte.Hep insan gücü var.Ordumuza hayvanda alsak fena olmaz hani ?
Ögeday,heveslenmiş bir şekilde sordu.
-Hangi hayvanları ordumuza alacağız peki ?
-Bana sorarsanız Çift Hörgüçlü develerimiz var.Bu develerden özel bir ordu oluşturursak ve bu orduyu sadece mızrakçı adamlardan da oluşturursak çok güzel olur.Deve ata göre daha yavaş olmasına rağmen daha uzun boylu ve daha dayanıklıdır.
-Ama kurallarımızı biliyorsun Tendrü.Eğer ki bu savaş taktiği işe yaramaz ve başarısız olursan olan sana olacak.Ya kellen gidecek yada malın mülkün.
-Biliyorum efendim.Malımı mülkümü vermeye razıyım kellem yerine.Siz taktiği deneyin yeterli.Tam 20 devemiz var.İstiyorsanız askerleride eğitmeye başlayayım.
-Develerimiz telef olmasın sonra.
Dustum Han,Ögeday'dan izin istedi.Üstüne bir yeşil kıyafet giymişti ve büyük olasılık bu kıyafet ipektendi.
-Bana sorarsanız orduda hayvana lüzum yok.Develerden ekip falan kurmamız çok kötü olur.Bir devenin fiyatı,bir kergit atının fiyatının 4 katı.Develerden 10 tanesini satalım.40 atımız olsun.Bu 40 at ilede 40 süvari elde ederiz.
Ögeday,başıyla onayladı.
-Haklısın Dustum Han.Senin taktiğin daha çok hoşuma gitti.Çok güçlü bir hayvan yok ki ordumuzda kullanalım.
Ögeday,herkeze susması için eliyle işaret etti.
-Bakın.Yaşım artık 30 oldu.Bu hanlığı elimden geldiğince güçlendirmeye çalışıyorum.Bu Hanlık en parlak dönemini bende yaşasın diye çabalıyorum.Bu yüzden Svadyalılara böyle bir savaş açtım.Ben en kadim ırkın yöneticisiyim.Elimin altındaki güç hiçbir hana,hiçbir krala Tanrı tarafından verilmemiş bir güç.
Şimdi hazırlanıyoruz ve Dhirim Şehrine sefer düzenliyoruz.Herkez ordusunu toplasın.1100 kadar adamımız var.Belir Han,sende katılırsan 1500 kadar olacak.
Belir han,başını eğdi.
-Ben senin ittifağınım tabii ki de katılacağım.
-O zaman hazırlanalım.Svadyalıları bekleyeceğimize biz onlara saldırırız daha iyi.

Bölümler kısaldı bu aralar.Ama uzun bir bölüm ile geri döneceğim.
 
Bölüm 29
12 Aralık 1292
Sebula Noyan ve Hugu Noyan ikilisi toplam 170 askerleriyle Dhirim Şehri etrafında dolaşıyorlardı.Bir Lord gördüklerinde tereddütsüz saldıracaklardı.
Uzaktan Svadya Lordlarından Kont Clais'in sancağını gördüler.Hugu Noyan'ın yüzünü bir gülümseme almıştı.Sebula Noyan'ı eliyle dürttü.
-Sebula bak.Svadyanın Clais'i 70 askeriyle yakınımızdan geçiyor.Onların 2 katı güce sahibiz.Saldıralım.
-Hanın emrine göre ilk önce kendi tarafımıza çekmeye çalışacağız.Eğer geçmezse savaşırız.
-Tamam deneyelim.
Sebula Noyan,Kergit Avcılarından birisini eliyle işaret ederek yanına çağırdı.
-Derhal sen ve 4 arkadaşın benimle gelin.Düşmanla konuşacağım.
-Tamam beyim.
Sebula,atını dizginledi ve Clais'in ordusuna doğru gitmeye başladı.Clais,ordusunun başındaydı ve eliyle ordusuna durmaları için işaret verdi.Uzaktan yaklaşan adamın Sebula olduğunu anladı.Svadya Şovalyelerinden birisi kılıcına davrandı.Clais,Svadyalı Şovalyeye tebessüm etti.Şovalye kılıcını bıraktı.
Sebula,yanındaki muhafızlarına eliyle işaret etti.Muhafızlar 2'li sıraya dizilip durdular.Sebula ise atını durdurdu.Clais ile arasında 3-4 metrelik bir mesafe vardı.Clais,atını hafif adım yürüterek 2 metrelik bir mesafe katetti.Ve konuşmaya başladılar.Claisin sözü tok,Sebulanınki ise sakindi.
-Kont Clais öncelikle ben Sebula Noyan ismimi ve şanımı duymuşsundur.
-Evet zamanında savaş meydanında karşılaştık Sebula Noyan.Bende Kont Clais.
-Ordumun sayısı çok fazla.Sana birkaç teklifte bulunmak için geldim.
-Ne teklifi olduğuna bağlı.
-Ögeday Han'ın ünvanını duymuşsundur.
-Tabii ki de duydum.Zamanında İttifak iken onun hakkında çok konuşurduk.
-Kral Harlaus hakkında ne düşünüyorsun ? Sence fazla tahtta kalmadı mı ? Yerine oğullarından biri geçmedi.
-Harlaus,aslında bana iyi davranıyor.Tahtı hak ediyor ve ona ihanet edemem Sebula Noyan.
-İyi fikrine saygı duyuyorum.Ama seni ya esir alacağım Clais,yada bize katılacaksın.Bir tarafta zindan hayatı seni bekliyor.Diğer tarafta ise Kalende oturmak.Hangisi daha cazip geliyorsa onu yap.Zindan mı ? Zevk ve Sefa mı ?
-Zindanı Harlaus olarak tanımlıyorsun.Zevk ve Sefayıda Ögeday için öyle mi ?
-Ona Han ünvanını eklemeyi unuttun.Bunu affediyorum.
-Herneyse,Ögeday'ın tarafına geçiyorum.Kendim için yapacağım en iyi şey bu olacak.Ama akrabalarım tarafından güçlü bir baskıya uğrayacağım.
-O işi biz hallederiz.Şimdi git kalene istiharat et.Ögeday Hanlığına bağlı olduğunu dile getir.Yeminini bozmazsın umarım.
-Bozmam bende söz senet yerine geçer.Biz Svadyalılar kararımızdan dönen bir toplum değiliz.
Sebula Noyan,Clais ile tokalaştı ve muhafızlarıyla ordudan uzaklaştı.Clais ise mutlu olmuştu.Ama kalesi Tevarin,Praven Şehrine yakındı.Bu onun için büyük bir dezavantaj olacaktı.Direneceği kadar direnmeye çalışacaktı.
Svadya Krallığı...
Uxkhal Şehri Toprakları...
Lonca başkanı konuşma yapıyordu.Boynuna astığı Haç kolyesi vardı.Halk toplanmış,lonca başkanının yüzüne pür dikkat bakıyorlardı.
-Halkım.Ben sizin resmi olarak başkanınızım.Size iş tayin eden,fikir veren benim.Şimdi size önemli bir açıklama yapacağım.
Ögeday Hanlığı ile savaştayız.Daha yeni topraklarımıza akın ediyor Kergitler.Şimdi kanımızın son damlasına kadar bu fitneye karşı savaşmamız bize farz kılınmıştır.Öldürdüğünüz kafir başına cennetin anahtarlarını alacaksınız.Bu fitne bize daha önceden haber verilmişti.Durduğumuz ayıptır.Ne bulursanız akın edin gördüğünüz kergitlere.Taş sopa her ne bulursanız.
Halk bir anda kızdı ve başkanın üstüne yürümeye başladı.Başkanın yanındaki iki muhafızı kılıçlarına asıldı.
Başkan,hiddetle bağırdı.
-Durun yoksa hepinizi katlederler.Kendi ırkınızdanmısınız,o çapulculardanmısınız.
Halktan bir adam bağırdı.Oda hiddetli bir ses ile nida etmişti.
-Ne diyorsun kafir sensin asıl.Bizim kanımızı mı dökmek istiyorsun.Bizim görevimiz çalışıp vergi vermektir.Siz bizim sırtımıza semer vuruyorsunuz.Taş sopayla saldırmış.Çok biliyosan sen saldır kafir !
Başkan,öfkelenmişti.Adamla ağız dalaşına girmeye kalkıştı.
-Ne diyorsun sen ! Karşındaki bir lonca başkanıdır.Senin vücunu 4 e ayırtırdım.Ama dua et ki sabırlı birisiyim.
-İstiyorsan yaparsın ! Varsa cesaretin buyur gel !
Başkan,muhafızlarına işaret etti.Muhafızlar güldüler alaycıydılar.İri yarı bir muhafız konuştu.
-O ağız dalaşına girdiğin adam benim babam olur başkan.
-Babanı öldür demiyorum.Onu sustur diyorum sana.Yanlış anlama beni güzel asker.
-Ha ha ha ! Yağ çekmede üstüne yok başkan.Pislik herif seni.
Muhafız,başkanı tuttu ve halkın arasına attı.Başkan çığlık atmaya başladı.Halk çıkardığı sopalar,taşlar ile hırçınca başkana vuruyordu.Başkan ise eliyle kafasını korumaya çalışıyordu.Resmen bir izdiham yaşanmıştı.
İki muhafız  geldi ve halkın arasına girdi.Muhafızların önlerine iri bir adam çıktı.Sopayla vurmaya çalıştı ama muhafız eğildi mızrağı adamın karnından soktu.Ve mızrak delik deşik etti adamı.
Halk izdihamı arttırmıştı.İki muhafız bu olaya müdahale ediyordu ve bir sivil ölmüştü.Başkan ise kanlar içinde yerde yatıyordu.Halk onu bırakıp muhafızlara çullandı.Muhafızlar ise kılıçlarıyla ve kalkanlarıyla kendilerini savunmaya çalışıyor,onlara fazla yaklaşanı öldürüyorlardı.
-Durun muhafızlarım.Halka kılıç kaldırmanızı yasaklıyorum.Sizde durun halkım !
Muhafız,konuşmuştu.Halktan bir kesim durdu diğer kesim ise muhafızlara saldırıyordu.Muhafızlar atakta bulunmuyorlardı.Öldürdükleri 2 sivil vardı zaten.
Muhafızın babası öfkeyle bağırdı.
-Dursanıza ahmaklar !
Diğer kesimde sakinleşerek durmuştu.Muhafız başı ise sinsice gülümsedi.Yanındaki arkadaşına baktı ve göz kırptı.
-Artık sizin başkanınız ve yöneticiniz benim.Sizin isteğiniz doğrultusunda yapacağım artık yönetimi.Bu arada başkanın cesedini ve sivil cesetlerini gidip aslanlarımıza atın biraz karınlarını doyursunlar.
İki kişi başkanı kaldırarak götürdü.Sivilleri ise birer kişi sürükleyerek götürdü.
Muhafız başının ismi Musktran'dı.Yanındaki arkadaşının ise Jevr.Musktan gülümsedi ve Lonca başkanının evine girdi.Halk dağılmaya başlamıştı.Yanındaki arkadaşı Jevr bir koltuğa oturdu.
-Başkanda keyfini biliyormuş Musktran.Baksana mis gibi koltuklar.
-Yemeğe bak hele.Et,üzüm,elma,şarap.
-Oo şarap koy içeriz biraz.
-Koymadığımı nerden çıkardın Jevr.
Musktran,elindeki şarap bardağını arkadaşına verdi.Ve kendiside içmeye başladı.Artık başkandı ve muhafızlarında başkanıydı Musktran.Ama Harlaus,bunu duyarsa eğer mutlaka bir iç isyan olduğunu anlayıp bunu bastırmaya çalışacaktı.
Musktran,Kergit köylerinden Kedelke Köyünde doğmuştu.Muhafız başı olması ise bir şans eseriydi.Musktran,para kazanmak için genellikle arenalara gidip savaşırdı.Kılıcı iyi kullanırdı ve Jevr ise onun aynı köyünde doğmuş bir arkadaşıydı.Jevrde iyi kılıç kullanırdı.İkiside Uxkhal şehrinde bir turnuva olduğunu duymuşlardı.Ve sonrada İchamur şehrinde.
İki arkadaş aralarında anlaşmıştı.Musktran,Uxkhaldaki turnuvaya gidip katılacak,Jevr ise İchamurdakine.Musktran yanına aldığı 300 dinarıyla yola koyulmuştu.Kendi üstüne bahis yatıracaktı.Ve kazanırsa mükafatını alacaktı.Aynı şekilde Jevr de 300 dinar almıştı.İki arkadaşın ortak olarak biriktirdiği para 600 dinardı.Ve bu parayı aralarında paylaşarak bahislere yatıracaktılar.İkiside gayet bu durumdan memnundu.
Musktran,Turnuvada gayet iyi bir performans sergiledi ve birkaç kez bayıltılmasına rağmen Turnuva Hakemi tarafından elenmedi.Aynı şey Jevr içinde oldu.Ama İchamur şehrinde bir ziyafet yoktu.Uxkhal'da ise vardı.
Devamını ise o ana geri dönerek yaşayalım.
Kont Plais,diğer Kontlarla şarap içiyordu.Herkez birlikte konuşuyordu.Turnuva düzenlenmiş,şehir etkinlik ile dolup taşıyordu.Rodoklardan alınan Ergellon kalesi şerefineydi bu ziyafet.Plais,oflayıp puflayarak Kont Klargus ve Mirchaud'a baktı.
-Benim canım sıkıldı.Siz içki içmeye devam edin.Ben gidip biraz Turnuvadaki dövüşü izleyeceğim.Anca öyle stresimi atıyorum.
Klargus,gülümsedi ve başını eğdi.Sakin bir ses tonuyla konuştu.
-Tamam gidebilirsin Plais.Bize karşı bir ayıp olacağını düşünüyorsan yanılıyorsun.
-Sağolun.
Plais,kale kapısından dışarı çıktı ve sola saptı.Zindan kapısının önündeki Gardiyan ve birkaç köylü Plais'i saygıyla selamladı.Plais,güldü ve yoluna devam etti.Karşısına çıkan Arena Kapısındaki kılıç sesleri eşliğinde Arenaya girdi.Bulduğu bir yere oturdu ve bu yer arenaya yakın olan yerlerdendi.Savaşı daha iyi izlemek için.
Turnuva hakemi bağırdı.
-Ve şimdi 2 şer gruplardan oluşan savaşçılar savaşacak.Bir tarafta Musktran ve Zerina,Diğer tarafta ise Dranton ve Kıdemli bir savaşçı.
Musktran,süvariydi ve elinde kılıcıyla kalkanı vardı.Zerina ise piyadeydi.Dranton,Musktran'ı kendisine kurban olarak seçmişti ve üstüne doğru geliyordu.Musktran,kalkanıyla kendini korudu ve Dranton'un üstüne doğru sürdü atını.Kılıcını çıkardı ve Dranton'a vurmaya çalıştı.Dranton kalkanı ile kendisine gelen darbeleri blokluyordu.Aynı şey Musktran içinde geçerliydi.
Zerina,karşısındaki kıdemli savaşçıyı bir baş darbesiyle bayıltmıştı.Dranton ise bundan habersiz Musktran ile çatışmaya devam ediyordu.Zerina koşarak zıpladı ve Dranton tam Musktran'a bloklamasını kapayıp atak yapacakken,göğsüne bir kılıç darbesi yedi.
Bu darbe Zerinadan gelmişti.
Dranton bayıldı ve ikili kaldı.Her iki kişide bölgelere çekildiler.Farklı bölgelere çekilmişlerdi bu sefer çünkü karşılaşacaklardı.
Turnuva Hakemi ikiliyi alkışladı ve açıklamasını yaptı.
-Şimdi ise Zerina ve Musktran.
Zerina,kılıcını bir hüner ile tutuyordu.Musktran,arbalet almıştı.Zerina'nın kalkanı vardı ama ayakları bir ok darbesine karşı boştu.Musktran,Zerinanın ayağına nişan aldı ve okun istikametini belirledikten sonra, kirişi bırakarak ona bir hız kazandırdı.Zerina'nın botları onu koruyamamıştı ve Zerina bir anda bacağını tutmaya başladı.Canı yanmıştı bes belli.
Musktran,hançerini çıkardı ve son surat koşmaya başladı.

Zerina'nın 2 metresine geldiğinde uzun bir zıplama yaptı ve hançerini zerinanın kafasına vurdu.Zerina,dayanamayıp yere yığıldı.Bu iş Musktran'ın umduğundan da kolay olmuştu.

Turnuva Hakemi,Musktran'ın elini kaldırdı ve güldü.

-Kazanan Musktran !

Kont Plais,Musktran'ı sevmişti.Musktran,Arena odalarından birisine gittiğinde yanına Turnuva Hakemini çağırdı.Hakem koşarak gelmişti.
-Buyrun Kontum.
-Şu genç Musktran  varya ?
-Evet beyim.
-Onu şehirdeki bir muhafızım yapmak isterim doğrusu.Hüneri hoşuma gitmedi değil hani.Aylık 240 dinar maaşı kabul ediyorsa buyursun muhafızım olsun.
-Derhal kendisine ileteceğim beyim.
Musktran,odasında giyiniyordu.Zırhını çıkarmıştı ve üstüne kumaş kıyafetini giyiyordu.Saçlarını taramış,ellerini ve yüzünü yıkamıştı.Aynaya baktı ve kendisine güldü.
-Vay be ün kazandım.Geçici bir ün ama yine iyi.
Kapısı tıklandı.Musktran,bundan rahatsız olmuştu.İçeri hakem girdi.
-Merhaba Musktran.
-İsteğin nedir ? Hal hatır sormana gerek yok ? Paramı ne zaman vereceksin.
-Bu para senin paran 3000 dinar tamı tamına.
-Sağol.Ee ne söyleyecektin.
-Haftalık 60 dinar kazanmak istermisin yani aylık 240 dinar ?
-Kim istemez ki  gayet iyi bir para
-Plais,seni muhafızı olarak almak istiyor.Bu senedi imzala ve muhafızı ol.Tabii istiyorsan.
-Senedi ver.
Hakem,senedi Musktran'a uzattı ve Musktran yazıları okudu.
Kiralık Asker-muhafız şartları
1.Kiralık asker veya Muhafız -Svadya Ordusundan 1 ay dolmadıkça yeminini bozup çıkamaz.

2.Rütbe arttıkça maaş artar ve bahşişlerin oranı da artar.

3.Muhafız arenaya girmekte özgürdür.

4.Muhafız,istediği yere konuşlandırılamaz.(Örnek ; Zindan Muhafızı kendi isteğiyle Zindan muhafızlığı yapamaz)

5.Muhafız yeteneğine göre maaş alır ve Konta ne kadar bağlı kalırsa o süre içinde maaşına zam yapılır.(Örnek; 1 sene bağlı kalana %5 zam.)
Vs.

Kuralları okudu Musktran ve gülerek imzasını attı ismini yazdı.Hakeme kağıdı uzattı.Artık Plais'in ordusunda bir Muhafıztı.
İşte Muhafız olma macerası bu olaydan sonra başlamıştı Musktran'ın...

Bu seferki hikayem kısa değil en azından :smile:.
 
Bölüm 30
13 Aralık 1292
Sebula Noyan ve Hugu Noyan ikilisinin ordusuna Belir Han'ın kuvvetleri destek olarak gelmişti.Belir Han tek başına 210 kişilik ordusuyla gelmişti.Kamp yapıp sadece ve sadece bir güvercinden veya ulaktan haber bekliyorlardı.
Ögeday Han'ın izni olmadan hiçbir kılıç kınından çekilmiyor,hiçbir at bir adım atamıyordu.Ögeday Han ise danışmanlarıyla sohbetler ediyor ve onlardan fikirler alıyordu.
Tulga Şehri Toprakları...
Ögeday,tahtında oturmuş Baş danışmanıyla konuşuyordu.Ve baş danışmanının talabeleriyle.Baş danışmanına ülke yönetimi hakkındaki fikirlerini açıklıyor ve doğru yanlış tesbiti yaptırıyordu.
-Hekim sayımızı arttırmalıyız.Jeremus adlı görevlendirdiğim Hekim iyi çalışmalar yapıyor mu ?
-3 Talabesi var efendim.Yani durum şimdilik iyi.
-Köylerimin değirmen inşaatları tamamlanıp okul inşaatları başladı mı ?
-Evet Hanım.Gayet memnun halkımız sizden.Lakin aldığımız haberlere göre 380 kişilik kuvvetlerimiz,Dhirim Şehri yakınlarında bekliyorlarmış.
-Kont Clais'i mi sadece tarafımıza çektik ?
-Evet efendim.Clais'in kaleside artık sizin hanlığınıza hizmet ediyor.
-Seferlerimi tamamlamam lazım.Bunun için Nayman'a haber ver.Onun emrine 150 Bozkır Haydutu tayin ettim.Gidip Belir Han ve iki Beyime destek versin.Dhirim Şehrini yada ilerleyip en zengin şehirlerden birisi olan Praven Şehrini ele geçirsinler.
-Efendim Praven,Kral Harlausundur.Ve ordumuz ilerledikçe güç kaybedebilir.Malum kontlar çıkacak vs.
-Praven,bizim için en iyi yerdir.Tevarin Kalesine sığınsınlar eğer ki ağır kayıplar verirlerse.Oradan Kont Claisten destek alıp tekrar hücuma kalksınlar.
-Haklısınız Hanım.Derhal güvercin yollayıp bu haberi hemen ileteceğim.
-Ve Şehirdeki insanların durumu nasıl ? Okuma yazma kursları nasıl gidiyor ?
-Gayet iyi efendim.İlerde çok bilginler yetişecek bizim topraklarımızda bundan şüphem yok.
-Kardeşim Targut,ben ondan önce ölürsem bu tahtta hak sahibi olduğunu iddia edecektir.Kergit Hanlığının gücü de malum belli.Ona artık eskisi kadar güven duymuyorum.Kendisini ne kadar affettiğimi söylesemde kalbim bir türlü ona karşı eski sıcaklığını kazanamıyor.
-Evet Hanım
-Eğer Hak sahibi olduğunu iddia ederse onu öldürttürün.
-Ağır bir karar ama yerine getireceğiz Hanım.
-Hanlığımı geliştirmek için elinden geleni yap.Her köyde kesinlikle bir okul olsun.Değirmen inşaatları ile aynı zamanda Okul inşaatları da yapılsın.Artimenner,mühendislerimin reisidir.Devletimizdeki mühendis sayısı az değil.Hekim sayısının 2 katı fazlalar.Mühendislere pek iş düşmüyor.Sadece gerekli şeyleri yapsınlar ve maaşlarının karşılığını bana versinler.Maaşının karşılığını veremeyene ne yapacağını biliyorsun değil mi ?
-Kovacağım Hanım.
-Aynen öyle.Her Svadya Bölgesine birimler görevlendir.10 kişilik olsun bu gruplar.Ve kervanlardan para alsınlar yağmalamasınlar.Sadece geçiş ücreti.
-Tamam Hanım bu taktik hoşuma gitti.
-1000 dinar alacaklar.Bütün birimlere bunu söyle.Vermeyenleri acımadan katletsinler.Dediğim şeyleri uygulamaya geçir.
Baş danışman,Ögeday'ın önünde eğildi ve yavaşça kale kapısından dışarı çıktı.
Uxkhal Şehri...
Yeni lonca başkanı ve muhafızların reisi Musktran,arkadaşı Jevr ile konuşuyordu.Halk ona birşey yapmıyordu ve isyan çıkarmıyordu.Musktran'dan memnundular ve babasından da.Babası Uxkhal Şehri vatandaşı olmuş bir kergitti.Tıpkı Musktran gibi.Musktran,arkadaşı Jevr'e baktı ve tebessüm etti.Üstlerinde metalik zırhlar vardı.
-Jevr sence nabacağız.Malum Kergitiz.Ve Uxkhal şehri emrimde.Plais,Uxkhal'ı yönetiyor ve ben ona ihanet etmek istemiyorum.Ama bir tarafta ise Kergit kanım kabarıyor.
-Bizim doğamız burası değil.Biz kergitte atlarımıza binip,yayımızı kuşanan bir ırkız.Kalradya'daki eski ırklardanız.Bu şehir yeri bana sıkıcı geliyor.Öz vatanımı ne kadar özlediğimi bir bilsen Musktran.
-Bende özlüyorum ama muhafız başıyım.Bu rütbeyi bırakıpta gidip Ögeday Hanlığında normal bir muhafız olarak hayatıma devam etmemi isteme benden.
-Bak bence nabalım biliyormusun ?
-Nabalım umarım iyi bir çözüm buluruz.Bu mesele canımı çok sıkıyor.Geceleri dahi bunu düşünmekten gözüm açık sabahlıyorum.
-Bir mektup yazacağız.Git bana kağıt getir.
Musktran,bulduğu eski bir kağıdı Jevr'e verdi.
-Dalgamı geçiyorsun ? Eski kağıt değil yeni kağıt ver.Lonca başkanına bak hele pintilikten vazgeçmemiş.
Musktran,Jevr'in kafasına yavaşça vurdu.
-Hadi be sende.
Musktran,bulduğu yeni bir kağıdı verdi Jevr'e.
-Bak şimdi dediklerimi yaz.
Musktran,pür dikkat Jevr'e bakmaya başladı.
Uxkhal Şehri Başkanı Kergit Musktran'dan,Ögeday Han'a
Ögeday Han,ünvanını duydum namını ve onurunu işittim.Kendi kapına gelenleri geri çevirmediğini biliyorum.Bende bir kergitim.Kan ve savaş ile başkan oldum.Amacım sadece Uxkhal Şehrini sana itaat ettirmektir.Irkımın yüksek derecelere gelmesini bende senin kadar isterim.Eğer benim bu mektubu kabul edersen birkaç kuralım var.
1.Uxkhal Şehrinin Muhafız Kumandanı olacağım.Jevr isimli kan kardeşimde benim Uxkhal'ın başkanı olacak.
Sevgiler Ögeday Han
Musktran,dayanamayıp bir kahkaha patlattı.Gülmekten kendini alamıyordu.
-Ne gülüyorsun ?
-Hala kendini düşünüyorsun Jevr.Başkan olacakmış.Tuhaf birisin doğrusu çocukluğumdan beri seni çözemedim.
-Hadi yolla şimdi mektubu canımı sıkma.
Musktran,kapıda duran askerlerinden birisine mektubu gidip Tulga Şehrindeki Ögeday Hana ulaştırmalarını istedi.Muhafız,başkana baktı ve yavaşça gitti.
-Muhafızın yüzü kıpkırmızı kesildi.Umarım beni şikayet etmez.
-Aman ederse etsin.
-Hadi bakalım hayırlı olsun yeni başkan Jevr.Sen başkan olursan Uxkhal'da kıtlık çıkar gerçi.Küçüklüğünde bulduğun böcekleri yiyordun sen.Herşeyi beklerim.
-Musktran hiç iyi espri yapamıyorsun.İri yarı kalıbının altında adeta bir çocuk var.
Nord Krallığı Toprakları....
Sargoth Şehri...
Kral Ragnar,Kont Aedin,Kont Aeric,Kont İrya,Kont Reamald,Kont Gundur toplanmıştı.Herkez hazırlığını yapmıştı.Sofralarda içkiler ve güzel yiyecekler vardı.Ragnar,tahtına oturmuştu.Koskocaman bir masanın en başındaydı ve diğer Kontlarda yanyana oturmuşlardı.
Bütün kontlar kendi aralarında konuşurken, Kral Ragnar elini yavaşça masaya vurdu.
-Dinleyin beni !
Bütün kontlar,Kral Ragnara baktılar.Bakışları sadeydi.Kral Ragnar,boğazını temizledi ve konuşmasına başladı.
-Şimdi biz sadece Svadya Krallığıyla savaştayız.Bunu biliyorsunuz.Ekonomik durumumuz gayet iyi,askeri durumumuzda öyle.Ögeday Hanlığı,bize ittifak olmak istediğini söylemiş.Mektuba göre ;
1.Nord Krallığından alınan erzaklar %20 indirim ile alınacak.
2.Ögeday Hanlığı,her 2 ayda bir 18.000 dinar bağışlayacak.
3.Nord Krallığından,özel olarak hekimler,ozanlar,bilginler,tüccarlar yollanacak.
4.Her iki tarafta düzenlenen seferlere askerleriyle katılacak.

Kont Aedin söz almadan konuştu.
-Gayet iyi teklifler bana sorarsanız.
Kont Aeric,Aedin'e katılmadığını belirtti.Aeric'ten sonra İrya,Gundur'da katılmadıklarını söylediler.Ragnar,düşünceliydi.Teklifi kabul etmesi belki bir hata olacaktı.Nord Krallığı,güçlü bir krallıktı.Piyadeleri karşısında kolay kolay dayanabilecek birlik yoktu...
Ragnar,bütün konuklarına baktı.Ve acı bir şekilde gülümsedi.
-Bu teklifi kabul ediyorum.Gayet makul teklifler ile karşı karşıyayız.
Kontlardan hiçbiri itiraz edemedi çünkü Ragnar devleti demir yumrukla yöneten birisiydi.
 
Bölüm 31

15 Aralık 1292
Ögeday Hanlığının toprakları : Bariyye Şehri ve bağlı köyler,Tulga Şehri,İchamur Şehri,Unuzdaq kalesi,Asugan Kalesi,Malayurg kalesi,Zagush Köyü,Dusturil Köyü,Dashbigha Köyü,Ada Kulun köyü,Dirigh Aban Köyü,Dugan Köyü,Tash Kulun Köyü topraklarına sahipti
Belir Hanlığı Toprakları : Narra Şehri,Kedelke Köyü,Tulbuk Kalesi,Tulbuk Köyü
Dustum Hanlığı Toprakları: Halmar Şehri,Peshmi Köyü,Uhhun Kalesi,Uhhun Köyü
Kergit Hanlığı Toprakları: Sungetche Kalesi,Distar Kalesi,Bhulaban Köyü,Bulugur Köyü.
Ögeday Hanlığı Toprakları...
Başkent Tulga Şehri...
Ögeday,kaliteli bir ağaçtan yapılmış tahtında oturuyordu.Ellerini koyduğu yerlerde özel olarak kabartılmış motifler vardı.Tahtı gayet göze hoş geliyordu.Tahtın arkasında bir kürk asılıydı.Bir beyaz kurdun kürkü.Tahtın sağında ve solunda iki muhafız vardı.Kale kapısının girişindede.Tahtın sağ ve solundakiler Kergit Avcısı,kale kapılarındakiler ise kiralık kılıçlardı.
Ögeday ve yanındaki küçük bir tahtta oturan veziri(baş danışman)konuşuyorlardı.Kımız içiyorlar ve devletin durumu,kendi durumları hakkında derin bir sohbete dalmışlardı.Vezirin üstündeki kıyafet maviydi.Hafif olarak zırha benziyordu bir göçebe kıyafetiydi.Ögeday ise her zamanki gibi ipekten yapılmış bir kıyafetini giymişti.
-Devleti yeterince ilerlettik.Piyade Kergitlere özel olarak uzun menzilli yay yaptırdım.Deneme atışları bugün.Mühendislerim bunun için uzun zamandır ter döküyorlardı.Umarım beni pişman etmezler.
-Atlılarımız için sağlam bir kısa menzilli yaya lüzum varmı sizce ?
-Hayır yok.Atlı okçularımızın ekipmanları gayet iyi.Ve ekonomikte.Hazinemizde 100.000 dinarımız var.Eğer mancınık,değirmen,okul inşaatlarına para harcamasaydım bugüne kadar daha çok paramız olacaktı.
-Doğrudur efendim.Köylerimize okul ve değirmen inşaatından sonra başka yapacağımız inşaat varmı sizce ?
-O kadar yeterli olur diye düşünüyorum.Köylerimizin refah seviyeleri baya yükseldi ve gelen vergilerde yükseldi.Svadya Krallığı,daha bize bir sefer düzenlemiş değil.Bir posta güvercinini Belir Han,Hugu Noyan ve Sebula Noyan için yolladım.
-Ne tür emir verdiniz Han'ım ?
-Emir olarak Dhirim Şehri yakınlarından uzaklaşmaları gerektiğini belirttim.Durdukları nokta bir haydut yolu.Svadya'daki haydutlar devlet,hukuk dinlemezler.Benim askeri gücümü sarsabilirler.O yola genellikle Haydut yolu ismini vermişler.
-Haydut yolu öyle mi ?
-Evet.İnleri var.Emirin köyünün yanındaki bir yola bu ismi vermişler.Buna benzer olarakta Emirin köyünün yakınlarındaki Şer Ormanları ismini verdikleri bir orman var.
-Şer ormanları öyle mi ?
-Evet o ormanlarda pek tekin değil.Haydutlardan çok hayvanların olduğu söyleniyor.Bundan hep zarar görenler ise Emirin köyü halkı.İnan bana biz orada bir provokasyon yaparsak işimiz kolaylaşır.Zaten bunun için Belir Han'a bir emir yolladım.
-Doğru yapmışsınız.Emirin Köyü bizim için iyi bir sığınak olacaktır.Oradaki 370 kişilik ordumuzu Svadya Krallığı'nın ruhu duymaz .
-Sefer düzenlemeyi şimdilik düşünmüyorum.Suno Leydisi İsolla'ya destek vermeyi düşünüyorum.Bu aralar oda iş başındaymış.Suno Şehrinde ağır bir baskı oluşturmuş.Taraftarları çok fazla değil ama yeterince adamı var.
-Bence destek vermeyelim.
Ögeday,neden diye soracaktı ki içeri bir ulak girdi.Bir Muhafız gibi kıyafeti vardı ve örme zırh kıyafetiydi üzerindeki.Ögeday'ın önünde eğildi.Elindeki mektubu açtı ve Ögeday'a verdi.Tertemiz bir kağıttı.Ve kokular sürülmüştü kağıda.
Ögeday,mektubu uzun bir süre inceledi.İsmi gayet güzel yazılmıştı ve büyük harflerle yazılmıştı.Bu övmek anlamındaydı.Mektubu uzun süre okudu Ögeday....
-Güzel.Uxkhal Şehri bağlantımız var nihayet.
Ögeday,bu kelimeyi sessizce söyledi.Ve karşısında duran Svadyalı Ulağa çıkmasını ve çağırdığında gelmesini emretti.Ulak,yavaşça çıktı.
-Uxkhal Şehrinde bağlantımız var.Musktran isimli bir muhafız başı.Jevr diye birindende bahsetmiş.Orada hem bir muhafız lideri hemde lonca başkanı.
-Bağlantıyı kullanalım efendim.Durduğumuz kabahat.Bir sığınağımız daha olur.
-Şu muhafız başı Uxkhal Topraklarına girdiğimde bana büyük destek olacak.Bir kağıt al ve dediklerimi yaz.
Baş danışman,temiz bir kağıt çıkardı.Ögeday'a dikkatlice bakmaya başladı.
Ögeday Handan,Sadık Kergit Musktran'a
Musktran,bana yolladığın mesaj tahtıma ulaşmıştır.Sana her türlü desteği vereceğim.Bir güvercinle Uxkhal Şehrine akım düzenleyeceğimi sana haber edeceğim ve sende kale kapılarını bana açacaksın.Kuşatmam daha kolay olacak.Ve çoğu askeri kaleden dışarı sürgün edeceksin.Uxkhal Şehrini alırsam eğer seni kale kumandanım yapacağım.
Ögeday...
Baş danışman,mektubu elinden geldiğince hızlı yazdı ve dışarıdaki Svadya Ulağına verdi.Svadya Ulağı,binek atına binip yavaş yavaş gözden kayboldu...
Sarranid Sultanlığı...
Bariyye Şehri...
Lonca başkanı,yanında 4 muhafızıyla konuşma yapıyordu.4 adet Sarranid kıdemli yayası yanında durmuş kılıçlarını elleriyle kavramışlardı.Lonca başkanının konuşması halkı ateşliyordu.
-Bariyye Şehri bu kafirlerin elinde.Biz daha ne kadar susacağız ? Frenkler,bizim o kadar yıldır düşman eline geçmemiş olan Bariyye Şehrini savaşmadan ve kan dökmeden aldılar.Ve onlar buraya hükmediyor.Vergiyi biz veriyoruz.İsyan etme zamanımız gelmedimi bu adaletsiz sisteme.Cihad zamanı yaklaşmadı mı ? Kılıçlarımız kafirleri öldürmek için var olmadı mı ? Bariyye Şehri kafirlerin elindeyse bu bizim kılıçlarımızın kınından çıkmasına engel değildir.
Kale kumandanı olan Abdullah'a bıraktı konuşmayı lonca başkanı.Abdullah,sakalları gür ve saçları omuzlarına dökülen bir gençti.Üstündeki zırh kıdemli yayaların zırhı ile aynıydı.Miğfer yerine sarık vardı başında.
-Hepimiz Cihad için varız.Biz vergi vereceğimize bunu çocuklarımıza yemek almak için ve Bariyyemizin gelişmesi için kullanırsak bu frenkleri neden yenemeyelim ?
Halktan birisi bağırdı.
-Haklısın Abdullah.Dediklerini tasdikliyorum.
-Sultan Hakim,korkarak frenklere verdi topraklarımızı.Onu tahtından indireceğiz.Allah,bizi güçlü kulları olarak seçti.Cihad için beni Dünya'ya görevlendirdi.Kılıcımın Frenklere zarar vermeden paslanıp,çürümesi ve elimden düşmesi bana vicdan azabı verecektir.
Benim güzel Bariyye Şehrim.Ben sizi en güçlü zirveye çıkarmazsam eğer beni buradan indirebilirsiniz ve asabilirsinizde.Ben sizi Kergit isimli frenklerden kurtaracağım.Rodok dağlarını bizim insanlarımız aşacak.En güçlü ırk Sarranid ırkı olacak ve çöl bedevileri diye küçümsedikleri Sarranid Sultanlığı en zirve krallık olacak.
-Yaşa ! Yaşa büyük kurtarıcımız !
Uzun sakallı bir alim konuşmaya başladı.Halkın arasından sesi berrak ve durgun olarak çıkıyordu ve çabuk ayırt ediliyordu.
-Sen bizi Cihada sürüklüyorsun.Frenklere karşı bizim kan dökmemizi istiyorsun.Kan dökmek ne kadar kötü birşeydir ? Ey Abdullah ismin gibi Allah'ın kulu olmak varken neden şeytanın kulluğuna doğru bir yola gidiyorsun ? Allah bize ne zaman suçsuz yere frenklerin kanını dökmeyi helal kıldı.Onlarda insandır bizde insanız.
-Ne diyorsun sen be ? Ne konuşuyorsun ? Cihad bize farztır.Peygamberimiz hep cihad etmiştir.
-Sizin gibi münafıklar Bariyye'de olduğu sürece düzgün bir yola giremeyiz Abdullah.
Abdullah,bir anda öfkelendi ve kılıcını kınından çekti.Yanındaki muhafızlarıda aynı anda bu fiilde bulundular.Abdullah,muhafızlarından birisine gidip AbdülHay'ı getirmesini istedi.
Muhafız,Abdulhay'ı zorla aldı.Abdulhay,kendisini korumak için bir hamlede bulunmamıştı.Abdullah,bir anda sinsice gülümsedi.Kılıcının sivriliğini parmağıyla kontrol etti.
-Senmisin bana münafık diyen ?!
Halktan birkaç kişi bağırmaya başladı.Abdülhay,Bariyye'de az kişi tarafından tanınmış birisi değildi.Çoğu kişi onu tanır ve ondan ilim öğrenmek için huzuruna giderdi.Bu birkaç kişide Abdülhay'ın yakın talebeleriydi.
-Ona sakın dokunayım deme Abdullah.
7 kişi kılıçlarını çekti ve Abdullah'a doğru doğrulttular kılıçlarını.Abdullah'ın muhafızlarıda kılıçlarını çekmişlerdi.Şeyh AbdulHay'ın destekçilerinin sayısı Bariyye'de,Durquba'da,Shariz'de heryerde vardı.Şeyh AbdulHay gibi daha çok şeyh vardı şehirlerde,köylerde.
Abdullah,Şeyh Abdulhay'ın serbest bırakılmasını emretti.Şehirde kan dökülmesini istemiyordu.Şeyh Abdulhay,destekçileri sayesinde canını kurtarmıştı.
Abdullah,Şeyh'e baktı ve onu başkanın odasına davet etti.
-AbdulHay,seninle konuşmak istiyorum.
Abdulhay,yavaşça kale kumandanı Abdullah'ın peşinden gitti.Abdullah,bir koltuğa oturdu ve yanına da AbdulHay'ın oturmasını rica etti.
-Söyle Kale kumandanı derdin nedir ?
-Şeyh AbdulHay,seninde Sultan Hakimden şikayetçi olduğunu biliyorum.Ben Sultan Hakim'i tahttan düşürüp,yerine kendim geçmeyi düşünüyorum.Sen sonuçta Bariyye Şehrindeki,medreselerin ile büyük rol oynuyorsun.Halkın çoğu sen ne dersen yaparlar.Ben ise askerlere hükmediyorum.Bu iki yeteneği ve kademi birleştirirsek ortaya nasıl bir güç çıkar düşündün mü ?
-Haklısın.Sultan Hakim,bizim ülkemizi düşmana teslim etti.Bariyye Şehri,eskiden müslüman imamlar ile dolup taşarken,vaazlar camiilerden yükselirken artık kafirlerin kılıçları gölgesinde yönetiliyor ve onların dili bizim kültürümüze girmeye çalışıyor.Resmi dilimiz Arapça olduğu halde yavaş yavaş moğolca diline doğru gidiyoruz.
-Evet tamamen haklısın.Bariyye Şehrine artık Kergitler'de yerleşti.Durumumuz daha da zorlaşmadan bu işi yapalım derim.
-Bilmiyorum düşünmem lazım.Ama senin fikrin bana olumlu gelmeye başladı.Kendini kibire teslim etmediğin sürece ve bizim dinimizin karşısına çıkmadıktan sonra sana destek vereceğim.
-Sağol Şeyh.Kılıcımla seni hep muhafaza edeceğimden emin olabilirsin.
Şeyh Abdulhay,uzun bir cübbe giymişti.Sarı bir cübbe ve başında bembeyaz bir sarığı vardı.Sakalları göğsüne kadar geliyordu ve beyazdı.Siyah gözlü ve esmerdi.Odadan yavaşça çıktı.Belinde bir hançeri vardi.Kını bile güzeldi.
Nord Krallığı...
Kral Ragnar ve Mareşal Kont Irya'nın birebir görüşmesi.
Kış mevsimi Kalradya'yı esir almıştı.Bu mevsimden en az etkilenen Sarranid olmuştu.Vaegir ise her zamanki gibi buzul iklime alışkın bir tavırla hareket ediyordu.Nord Krallığı,artık Svadya ile savaşına kış mevsimi yüzünden ara vermişti.Svadya Birlikleride eskisi kadar sefer düzenlemiyordu.Bozkıra fazla kar düşmemişti ama Svadya,Nord,Rodok krallıklarında kar diz boyunu geçmişti.Buda büyük bir sorun teşkil ediyordu.Gerek insanlar,gerek hayvanlar için.
Bozkırda yağan kar orta dereceliydi.Ve kan kokusuda Tulga Şehrinin yakınlarında hakimdi.Ögeday Han,bir cezalandırma yapılıyordu.
-Devletimize ihanet ettiniz.Bütün bozkır haydutları benim emrimdedir.Siz ise ayrı bir reis seçtiniz kendine.Burada kadim ve yüce Hanınız var iken,kendini koruyamaz bir gafili seçtiniz.10 köpek,koskoca bir hana karşı havladınız.Benim kudretim Sarranid Çöllerine ulaşmış.Siz ise bana meydan okuyorsunuz öyle mi ?
İri kıyım bir haydut konuştu.
-Kusura bakmayın Hanım.Bir daha böyle bir hatayı tekrarlarmayız.Gerekirse reisi öldürürüm.
-Bunu daha önce yapman lazımdı.İhanetin cezası can ile ödenir.
Ögeday,eliyle arkasındaki cellata emir verdi.Cellat,büyük bir pala taşıyan Kergitti.10 kişinin bir anda çığlıkları dalgalandı.Ve yere kan hakim oldu...
 
Bölüm 32
19 Aralık 1292
Ögeday,yaptırdığı kulede gökyüzünü izliyordu.Oturduğu tahta tabure ve elinde tuttuğu içkisinden başka birşeyi yoktu yanında.Bu kuleden çoğu kişiyi görüyor ve gökyüzünü de izleme fırsatını buluyordu.Tulga Şehrini izliyordu bir taraftan.İnsanlar alışveriş yapıyorlar,bazıları lonca başkanıyla konuşuyordu.
Bazı insanlar muhafızlara soru soruyor ve sonra da aldıkları kaba cevaptan etkilenerek,üzgün bir biçimde gidiyorlardı.İnsanların eskiden giydiği yamalı ve pis kıyafetler,şimdi yerini yeni ve şık kıyafetlere bırakmıştı.Şehir,varlıklı insanlarla dolmaya başlamıştı.Ögeday,gökyüzüne baktı.Güneş,karları yavaş yavaş eritiyordu.
Muhafızlar,elleriyle palalarını tutup,dolanıyorlardı.Bazıları bir heykel gibi yerinden dahi oynayamıyordu.Askerlerin hepsi Ögeday'ın en sadık fedaileriydiler.Aralarındaki çürükler gitmişti.Hala çürükler vardı aralarında bunu Ögeday'da biliyordu.Ve aldığı sert önlemler ile var olan çürüklere yaşamanın acısını tattırıyordu.
Ögeday'ın fikrine göre bir orduda vatan hainleri bulunursa o ordu mahfolurdu.Ordu,içki içerdi ama sadece özel günlerde.Bu özel günleride belirleyen Ögeday olurdu.
Duyduğu ayakkabı sesleri Ögeday'ı rahatsız etmişti.Taburesinden kalkarak ayakta durdu.Ve kulenin merdivenlere ayrılan bölümüne baktı.Kule,silindirdi.Ve "izleme" bölümü çok az bir alandı.Bir hücrenin alanı kadardı.Sarıklı ve belinde büyük bir hançer bulunan adam Ögeday'ın önünde diz çöktü.Sakalları sıktı ve esmerdi.Başındaki sarık beyazdı.Kıyafeti sarı renkliydi ve kıyafetin üstündeki çizgiler kırmızıydı.Buda,kıyafetin daha hoş görülmesini sağlıyordu.
-Efendim.Ben Bariyye Şehrinden Mustafa.Sizin yönetiminizden şükür ki memnunum.Adalet,bizim inanışlarımızda büyük önem taşır.Ve sizde adalete önem veriyorsunuz.
-Bizim adalet anlayışlarımız Kergit hukukları doğrultusunda hareket eder.Kergit kuralları ve savcıları,asla ve asla taraf tutmazlar.
-Doğrudur efendim.Lakin şehirde düzen ve hukuk bozuluyor.Bir şeyh,ismi "AbdulHay" ve bir kale kumandanı Abdullah'ta bu işin içinde.
-Daha neler var bildiğin ? Anlat ki bu konu hakkında bilgim artsın.
-Şehirde sizin taraftarlarınıza uygulanan zulüm ve vahşet artıyor.Alim bildiğimiz Şeyh meğerse bir yılanmış.Sizin şehriniz Bariyye Şehri,artık bu adamların eline geçiyor.Bu insanları size şikayet etmek için geldim.
-Orada benim taraftarlarım zulüm görüyorsa,Kergit ırkına mensup,muhafızlarım,tüccarlarım nabıyor ?!
-Efendim.Muhafızlarınızın hepsi Abdullah'a itaat etti.Şehirdeki muhafızların %90 oranı Sarranid.%10'luk oran ya onların tarafına geçiyor.Ya da sizin tarafınızda kalıp zulme veya zindana maruz kalıyorlar.
-Sen kurallara karşı gelmeyen,sadık birisisin.Derhal aileni topla.Ve şehirde benim tarafımda olanları da topla.Gece yarısı kapı muhafızlarının birkaçını bayıltıp,at arabalarıyla kaçın.Elinizden geldiğince dikkat çekmemeye çalışın.
-Tamam beyim.Yarın hepimiz geleceğiz buraya.
Bariyye'li adam yavaşça merdivenlerden inmeye başladı.Ögeday,düşünüyordu.Nasıl bir taktik uygulamalıydı ki şehiri rahatlıkla düzene soksun.Ve bu isyanı bastırsın.Yavaşça elindeki çömleği yere bıraktı.Ve merdivenlerden inmeye başladı.Emir verecekti...
Dhirim Şehri Kuşatması...
Belir Han,Hugu Noyan,Sebula Noyan 3'lüsü Emirin köyünden destek almışlardı.Kuşatma yapacaklardı.Emirin köyünden sadece sığınma istemişlerdi.Köy halkı, onları koruyacaklarına dair söz vermişlerdi.Yani saklanacakları bir mağara bulmuştu,bu 3'lü.Belir Han,Hugu Noyan,Sebula Noyan'ın fikirleri gereğince,bu savaş kılıçla değil,düşünce ile olacaktı.
Köy halkından şehire gidenler,oradaki halka Ögeday'ın ordusunu öveceklerdi.Bu övmenin arasında gizlenen mesajlar olacaktı.Bu mesajlar korku mesajı olacaktı.Emirin köyü sakinlerinden 3 kişi, bu görevi yapmak için gönüllü olarak gitmişlerdi.Birkaç adam daha gideceklerdi.
Belir Han,Ögeday'a hayranlığını günden güne arttırıyordu.Ona bağlı bir hanlık olmayı kafasına koymuştu.Yavaş yavaş zaman geçmişti.Vakit ikindi olmuştu.Güneş,vedasına hazırlanıyordu.Bu arada ise Nord Krallığında gelişmeler vardı.
Sargoth Şehri Toprakları...
Kral Ragnar'ın toplantı odası.

Kral Ragnar ve Kont Irya ikilisi oturup konuşuyorlardı.Kral Ragnar,düşünceliydi.Svadya Krallığına sefer düzenlemek istiyordu.Ögeday Hanlığı konusunda rahattı.Ragnar,içkisinden biraz yudum aldı.Ve konuşmaya başladı.
-Mareşal Irya,düşünceme göre bizim askerlerimiz piyadedir.Uzak mesafelere ulaşmamız,uzun zaman alır.Askerlerimiz kalelerine sadıktırlar.Şu ana kadar hiçbir kalemizi kolay kolay düşmana kaptırmadık.Ama uzun zamandır düşündüğüm bir sefer vardı.Harlaus,Ögeday Hanlığı ile meşgul olurken,bizde onun bir kalesini alacağız.
-Hangi Kaleyi ?
-Derchios kalesi uygundur.Aldığım habere göre,Belir han ve 2 Noyan Dhirim şehri yakınlarında.Buda Dhirim şehrine büyük bir tehdit ve kuşku düşürüyor.Benim ordumda 230 adamım var.Eğer 3-4 Kont bize destek verirse,Derchios kalesini rahatlık ile ele geçireceğim.Kaleyi,savaşta en yüksek performans gösterene yada en çok asker getirene vereceğim.
-Haklısınız.Gayet iyi bir paylaşım doğrusu efendim.
-Derchios,Meltorun kalesidir.Kale garnizonunda 170 asker var.Bunların 100 tanesi milis ve acemilerden oluşuyor.İşimiz kolay olacak.Kıdemli askerlerimizi toplayalım.Acemileri Sargoth Şehrinde bırakalım.En doğru karar bu olur.Sefere gelmeyen Kontların cezası,her birinden 10.000 dinar alınacak.Dinar vermeyen Kontlar,küstahlarının karşılığını toprakları ile ödeyecek.
-Tamam Kralım.Derhal emirlerinizi veriyorum.
 
6 aydır yoktum.Hikayeyi de bir finalle bitiremedim.Yarıda bırakmak yerine devam etmeyi tercih ediyorum.
Bölüm 33
28 aralık 1292
Ögeday Han,kafasından geçen düşünceleri bir süzgeçten geçiriyor ve doğru olanlarını zihnine yerleştiriyordu.Onun askeri bir savaşa ihtiyacı yoktu.Askeri bir müdahale demek kayıp demekti.Eğer askerleri savaşlarda can kaybederse,devletinin kökleri de sarsılacaktı.Çünkü o ölen asker aileleri,Ögeday’a karşı tutumlarını değiştirecek ve sadakat seviyesi azalacaktı.
Öyle bir Han olmalıydı ki,Kalradya tarihçileri onu iyi ansın ve ismini her yere duyursun.Han olmak kolay değildi.Han olmak her bir askerini evladın gibi görmekti.Hangi baba evladının öldürülmesine göz yumabilir ki ?
Bu tahtı alırken çok kan döküldü ve bu taht kanlar üstüne,başlar üstüne kuruldu.Bu bir acı devletiydi belki de.Ama bu işler kansız olmazdı.Asker ölmeliydi.
Yapacağı Svadyalıları birbirine kırdırıp,iç isyan çıkartmaktı.Kapıdaki muhafızlardan birine seslendi ;
-Asker ! Bana derhal Casuslarımın Lideri Mursyan’ı çağırın.
-Emredersiniz Han’ım.
Ögeday,tahtından  otağının kapısını seyrederken bir anda dalıverdi.

Nord Krallığı-Fenada Köyü yakınları.
Kral Ragnar,230 kişilik ordusuyla Fenada köyü yakınlarında kamp yapmış sefere gelecek kontları bekliyordu. Danışmanı  Frey’de Ragnar’ın oturduğu tahtın yanında yer alıyordu.
Frey’e baktı ve gülümsedi.
-Babama da danışmanlık yaptın.Babam tahta geçtiğinde Albruq ve Wercheg,Vaegir ırkının çizmeleri altında eziliyordu.Ve sen babamın tahta geçmesinde ona çok yardımcı oldun.Babam ölürken dahi sana iyi bakmam konusunda bana vasiyet verdi.Wercheg ile Albruq’u babam Vaegirlerden almasaydı belki bugün  devletimiz çökmüş olacaktı.
Frey,mavi gözleriyle Ragnar’ın gözlerinin içine bakıp ,içten bir tebessüm etti.Kulaklara şarkı gibi gelen sesiyle konuştu.
-Kralım.Ben sizin danışmanınız,yardımcınızım.Ben size yardım etmek için var olmuşum. Tanrı bana bu görevi vermiş.Kaderimin doğrultusun da sizin hanedanınız ile buluştum.Bir ozandım kim derdi ki o hasret şiirleri yazan,ailesini kaybedip ortada kalan çocuk kralın danışmanı olacak.
Ragnar,tebessüm etti ve yere bakıp tekrar gözlerini Frey’in gözlerine odakladı.
-Sen ne kadar asil olduğunu hareketlerinden belli ettin.Lethwhin ile mücadelemde senin sayende kurtuldum.Senin bana verdiğin her öğüt doğru çıktı.
Bu sırada içeri bir Nord askeri girdi.Başındaki miğferi eliyle düzeltti ve Kralın huzurunda diz çöktü.Kralın yüzünü süzüp nasıl davranacağı konusunda bir analiz yaptı.Eğer kızgınsa fazlasıyla onu yüceltmeliydi.Mutluysa gerek yoktu.
-Kralım.Mareşaliniz Kont Olaf ordusuyla buraya gelmiş bulunmakta.Sizinle görüşmek için çadırınıza girmeyi istiyor.
-Alın içeri bunu bana sormanız bile büyük hata.
Ragnar,tahtından kalktı ve ellerini iki yana açtı.Olaf,içeri girer girmez üstüne doğru geldi ve Olaf’a sarılıp kendini geri çekti ve gözlerinin içine bakarak tebessüm etti.Ve hafif bir şekilde bağırdı.
-Kardeşim hoş geldin.
Olaf kahkaha atarak Ragnar’a baktı.
-Hoş bulduk Kralım.
Ragnar,Olaf’ın omzuna vurdu.
-Bırak şu Kralım ayaklarını Olaf.Biz bizeyiz burada.Sen benim kardeşimsin.
Olaf,Frey’e şaşkın bir şekilde baktı.Yaşlı adam bu ikiliye bakıp tebessüm ediyordu.Alnındaki ve yanaklarındaki kırışıklar belli oluyordu.Ama dişleri kar gibi bembeyazdı.
Ragnar,arkasını dönüp Frey’e baktı ve sonra Olaf’a döndü.
-Frey’den hayla utanıyorsun değil mi ? Sen hiç büyümeyeceksin Olaf.Ama savaş kabiliyetin konusunda fazlasıyla ilerdesin.Biraz da karakter konusunda gelişmeyi denemedin mi seni gidi  bunak.
Olaf,kahkaha attı o kadar ki çadırın dışındaki muhafızlar bunu duyup çadıra bakmak istediler.Lakin Kraldan korkuyorlardı.Boş vermeye karar verdiler.
Olaf,Ragnar’a sertçe baktı o kadar ki Ragnar’ın kalbinde bir sızı oldu.Ama Olaf,bakışlarını düzeltip gülümsemeye başladı.Sessizce konuştu.
-Hiç büyümeyeceksin değil mi? Sen Kral değil de bir çocuk gibisin Ragnar.Küçüklüğünde babanın kucağına işediğini dün gibi hatırlarım.Hatta  sana muhafızlar gülüyor diye kellelerini aldırmıştın.Hayla bu alışkanlığın devam etmiyordur umarım.
Ragnar,tam cevaplayacaktı ki Frey müdahale etti.
-Siz şu an burada konuşurken Svadyalılar fetih işlemleriyle meşgul.
Ragnar,başını hafifçe aşağı yukarı sallayıp onayladı.Tahtına dönüp oturdu ve Olaf’a eliyle oturması gereken ufak tahtı gösterdi.Bu taht Mareşallar için yapılırdı.Kralın çarprazında yer alan altın yılanlardan oluşan bir tahttı.Bir asker rahatlıkla bu tahtı taşırdı.Olaf,tahta yavaşça oturdu ve Kral’a bakmaya başladı.
-Olaf,savaş stratejisi ve ordu yönetimi konusu ile sen ilgilisin.Kaç kişilik kuvvetle geldin ve ordundaki elit birlikler,süvari birlikler,okçu birlikler hakkında rapor istiyorum.
-Tam 170 askerle geldim Kralım.40 Nord Kahramanı ve 30  Nord Kıdemlisi ordumda hazır bir şekilde.Ordunun kalan kısmı piyade ve okçulardan oluşmakta.Tam anlamıyla sayım yapma emri vermedim.
-Peki Olaf.Derchios kalesi hakkında düşüncen nedir.
Olaf,zırhına asılı torbadan bir harita çıkardı.Ve Ragnar'ın önündeki masaya yerleştirdi.
Haritada parmağıyla Tosdhar köyünü işaretledi.
-Derchios kalesinin yakınlarında ki Tosdhar köyünü olur da yağmalarsak kaledeki kontla savaş meydanında karşılaşabiliriz.Bu meydanda paralı süvarilerimizi düşmanın üstüne süreceğiz.20’ye yakın süvarim düşmanın ön saflarına zarar verecek.Ama kısa sürede kaçacak ya da taraf değiştireceklerdir.Svadyalılardan bazı birlikler kopup bizim ordumuza doğru hücum ederler.Meltor’un zeki olmasının yanında ne kadar öfkeli olduğunu da bilirsiniz.
Ragnar,başıyla onayladı.
Olaf,eliyle Tosdhar’ın arkasındaki ormanı gösterdi ve Ragnar’a bakıp gülümsedi.
-İşte benim  15 Nord Kahramanım ve  çarpışacak ve Nord okçularım  düşmana ağır hasarlar verecek.Ve sadece birkaç asker ormana doğru kaçacak.Düşman kaybettiği askerlerin hırsıyla bu askerlerimi kovalayacak.Ve Meltor tamamen beni takip edip kontrolden çıkmış olacak.Ormandan geçeceğim ve ona ufak okçu tuzakları kuracağım.Ormandan yakalattığım evcilleştirdiğim köpekleri saymıyorum bile.
Ragnar,anlamsız bakışlarla Olaf’ı süzdü.
-Peki sonra Olaf ?
-Siz Derchios’a ordunuzla ilerleyip kaleyi yerle bir ederken Meltor’da benle meşgul olacak.Ve Meltor,Derchios’a ilerlerse önden siz arkadan ben onu kapana kıstırıp ordusunu bitireceğiz.
Ragnar,kahkaha attı ve elleriyle Olaf’ı alkışladı.
-Senden de böyle bir taktik beklenirdi Olaf.
Tulga Şehri – Han Otağı
Ögeday’ın karşısında bir dizinin üstüne çöken Mursyan yekpare duruyordu.Mursyan,örgülü saçlarıyla ve kirli siyah sakallarıyla yakışıklı bir adamdı.Tulga Şehri’nin en yakışıklı adamları arasındaydı.Yeşil  çekik gözleriyle Hanının yüzüne bakıp emir bekliyordu.
Ögeday,Mursyan’ın yüzüne baktı ve emredici bir tonla konuştu.
-Suno Leydisi İsolla’yı bulman için adamlarını her yere yolla.Ve bana getirmeleri konusunda emir ver.Adamların ya da sen bu görevi yerine getirirseniz binlerce dinarı hak edersiniz.
Mursyan,başıyla onayladı ve sağ elini kalbinden çekip ayağa kalktı.Arkasını dönmeden geri  gitti ve otaktan çıktı.
Veziri ve Danışmanı Seuryan’a baktı.Ayağa kalkıp ellerini belinde birleştirdi.Otakta turlamaya başladı.Birkaç dakika sessizce dolaştı ve kendince mırıldandı.Üstündeki beyaz kaftanı sarı teniyle örtüşüyordu.Kaftanın üstünde sarı,kırmızı farklı renkte motifler vardı.Fazlasıyla pahalı ve kaliteli bir kaftandı.
Seuryan’a baktı ve acı bir tebessüm etti.Titreyen bir sesle konuştu.
-Bana tavsiye de bulun Seuryan.Öyle nasihatler olsun ki halkım refah içinde yaşasın.Öyle nasihatler olsun ki Tarihte adım yankılansın.
Seuryan,sol eliyle uzun kır sakallarını sıvazladı.Başındaki beyaz sarığı onu daha da heybetli gösteriyordu.Parmağındaki yüzüğünde işlenmiş,Kalradya’da olmayan bir dil ile yazılmış tılsım bulunuyordu.Bu tılsımla kötü ruhlardan korunduğuna inanıyordu Seuryan.Ve yumuşak bir ses tonuyla cevapladı.
-Bilek gücü gelecek çağda işe yaramayacak Hanım.Bence zeki insanları devletinizde koruyun,himaye edin.Vergi muafiyeti verin onlara.Her ülkeden alimleri bilicileri ülkenize alın.Alimlerin,zanaatkarların kanını dökmeyin.Ve ülkenizde ezilen garip insanları,zenginlerden ve itibar sahiplerinden koruyun.Bir devlet ancak bu şekilde ayakta kalır.
Ögeday,başıyla onayladı ve gülümsedi.Ama hayla kafasındaki soru işaretleri ile baş edememişti.O sonsuza kadar yaşamak istiyordu.Belki bedeni toprak tarafından alınacaktı ama ismi,yaptıkları konuşulmalıydı.Dünya’nın sonuna kadar onu sevenler bulunmalıydı.Ona bağlı olanlar bulunmalıydı.Hanedanı Dünya’nın sonuna kadar devlet idare etmeliydiler.
Sadece konuşmak istemedi.Dili tutuldu.Başını önüne eğdi,derin bir ah çekti.O kadar derindi ki Seuryan onun kalbine bir hançer saplandığını zannetti.
 
Back
Top Bottom