Bilim

Users who are viewing this thread

action

Banned
Merhaba.Kendi düşüncelerinizi ve teorilerinizi paylaşmak ve bunların üzerinde tartışmak için bir konu olabilir diye düşündüm.Çünkü şahsen olan herşeyi sorgularım.

Bir kaç abilerimle birlikte bir teorim var.Teorimiz yerçekimi değilde gökyüzünden yere doğru bir hava basıncının olup olamayacağı.
Fikirleriniz ?
Teşekkürler.
yercekimi-kanunu-yururlukten-kalkti-mi--742020.Jpeg
 
Elbette. Zaten Einstein, Yerçekimi Kanunu'nun kaynağına inilemeyeceğini, böyle bir kuvvetten ziyade, uzay-zaman deformasyonunu ortaya atmıştır. Yani yerçekimi yoktur, uzay itimi vardır demek istemiştir.

Buna göre uzayda kütlesi olan her bir cisim, uzay-zamanın şeklini, kütlesine göre gerer. Bu germe de bir tepki kuvvet doğurarak Yerçekimi etkisini oluşturur. Isaac Kütle Çekimi Kanunu bulmuştur, fakat kaynağını bilmediğini kabul eder.
 
Uzayda O kadar boşluk Tabi ki Basınç olucak.Einstein'ın bu konu ile ilgili yazılarını okumadım ama sağol dikkatimi çekti.
 
Basınçtan ziyade atomaltı parçacıklarla ilgili bir durum aslında. :smile: Stephen Weingerg'in Atomaltı Parçacıklar adlı bir kitabı var. Biraz ağır gelebilir ama konuya ilgiliysen kafanda yeni soru işaretleri oluşmasını sağlar. :smile:
 
Uzayın bükülebilmesi, cisimlerin üzerlerinde germe oluşturması, solucan delikleri falan var. Uzayda herhangi bir iki noktası birleştiriyorsun. Bir kağıdın başından sonuna gitmek yerine, kağıdı ikiye büküp diğer ucunu sana yaklaştırmak gibi düşün. Zaman daha yavaş akma olayı da var.

Teori deyince, bir de şey var mesela.''Işık hızında giden bir trenin içinde, ayağa kalkıp yürürsen ışık hızını geçmiş olur musun?'' gibi. Mesela bu noktada da, senin hızının artması gerekirken, hız değil de zaman değişkenlik gösteriyor. Zaman yavaşlıyor ve sen ışık hızını geçmemiş oluyorsun. Diğer insanlardan daha yavaş yaşlanma olayı gibi.

Bir de sanırım solucan deliklerinden geçmek için, çok über bir hız gerekiyor. ''Düşünce Hızı'' gibi aklımda kalmış.

A3D_tBkCEAAw8rI.gif:large
 
Dies Irae said:
Teori deyince, bir de şey var mesela.''Işık hızında giden bir trenin içinde, ayağa kalkıp yürürsen ışık hızını geçmiş olur musun?'' gibi. Mesela bu noktada da, senin hızının artması gerekirken, hız değil de zaman değişkenlik gösteriyor. Zaman yavaşlıyor ve sen ışık hızını geçmemiş oluyorsun. Diğer insanlardan daha yavaş yaşlanma olayı gibi.
İşte Görelilik burada devreye giriyor. :smile: Trenin dışında olan bir gözlemci için evet ışık hızını geçmiş oluyorsun. Fakat gözlemci trenin içinde yürüyen sen isen, ışık hızını geçmiş olmuyorsun. Işık hızını geçen bir cisim zaman genleşmesine maruz kalır. Bu olay zamanın esnemesinden ötürü oluşur.
Dies Irae said:
Bir de sanırım solucan deliklerinden geçmek için, çok über bir hız gerekiyor. ''Düşünce Hızı'' gibi aklımda kalmış.
Solucan delikleri meselesi, bir karadeliğin merkezinde zamanın durmuş olması ön kabulü ile başlıyor. Buna göre bir karadeliğin bir diğer karadeliğe bağlantısı olduğu düşünülüyor. Solucan delikleri de bu bağlantılar sonucu oluşan tüneller. Yine Einstein bu solucan delikleri ile teoride zamanda yolculuğun mümkün olabileceğini söylemekle beraber, aslında bu yolculuk bilim-kurgudan biraz farklı. Bahsettiği teorik yolculukta kişi, kendisinin yolculuğa çıkarkenki görüntüsünü görüyor.

edit: Evet Dies'in verdiği diyagram açıklayıcı olmuş.
 
Haklsınız beyler.Bence doğadaki her olay garip.Düşünsenize şuanda tavuk olan canlı milyonlarca yıl önce tek hücreli bir canlıydı.Ve tek bir hücreden bu kadar çeşit canlı Çok garip değilmi ? :smile:
 
Hava basıncı dediğine göre klasik fizik istiyorsun. Resim biraz manyetizma veya evrenin esnekliği ile ilgili olmuş gibi.
Dünya üzerinde genelde soğuk hava kütlesi yerde kalır ve sıcak hava kütlesı yukarıda kalır.
Soğuk hava basıncı daha yüksek olduğundan soğuktan sıcağa doğru bir hava akımı olur. Eğer altta kalan bu havayı ısıtır isen durum değişebilir ki sıcak hava balonlarının uçması gibi veya yanan bir alev üzerindeki bir kağıt parçasının havalanması gibi.
Vee teori dediğin şeyi anlamadım ben burada...

action said:
Haklsınız beyler.Bence doğadaki her olay garip.Düşünsenize şuanda tavuk olan canlı milyonlarca yıl önce tek hücreli bir canlıydı.Ve tek bir hücreden bu kadar çeşit canlı Çok garip değilmi ? :smile:
Garip olsa bile sırrı zaman geçtikçe çözülüyor. İnsan embriyosundaki meydana gelen olaylar falan.. Çözülüyor bunlar.
 
Benim bu zamanla ilgili bazı düşüncelerim var ama hiçbiryerde bulamadığım düşünceler?? illaki düşünülmüş hesaplanmıştır ama ben hiçbiyerde görmedim okumadım.. bilen anlayan varsa bi yönlendirsin beni.
önce şu bilgiyi bi paylaşim çünkü bunun üzerinden konuşucam.
Dünya kendi ekseni etrafında saatte 1670 km. hızla döner.
Dünya güneşin etrafında 108.000 km. hızla döner.
Güneş Sisteminin yaklaşık yörünge hızı saatte 792.000 km dir.
Samanyolu galaksisinin CMB yapısına göre görece hızı 552ks/s dir.
bu hızlar bizim zamanımıza hiç etki yapmıyormu yani madem hız arttıkça zaman yavaşlar mesela dünyanın yaşı 4milyar küsür ama bu süreye bizim evrendeki toplam hızımız hesaba katılıyomu? yani evrende hareketsiz duran bi cisim içinde aynı yaştamı dünya?
yada bilmem kaç milyon ışık yılı uzaklıktaki yıldızdan gelen ışık ile yıldızın özellikleri ortaya çıkarılıyor ama o ışık bize gelirken yine bizim evrendeki toplam hızımız hatta o yıldızın evrendeki toplam hızları hesaba katılıyomu?
Özetle şöyle söylim: bizim saatimiz evrenin saatinden gerimi ve galaksimiz dışındaki olaylar hatta atom altı parçacıkların davranışları bile hesaplanırken bu yine bizim bu hızımız ve zamandaki yavaşlamamız hesaba katılıyomu?
belki bazı şeyler bilmediğimden şuan saçmalamış olabilirim?...
 
Burada İzafiyet devreye giriyor biraz. Bak mesela, net ve baya anlaşılır bilgiler var. Genel olarak sorunun cevabı da burda sanırım.

http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%96zel_g%C3%B6relilik
Dikkat etmen gereken nokta, uzaklığın ve zamanın gözlemciye bağlı olarak değişebileceğini ifade etmesi.

Yıldızlardan örnek verince aklıma geldi, o kadar uzaktaki bir yıldızın ışığının bize gelmesi çok uzun zaman alıyor. Yani, biz gökyüzüne bakıp o yıldızı gördüğümüzde, aslında yıldız çoktan ölmüş bir yıldız bile olabilir. Biri demişti, kim olduğunu hatırlayamadım. Gökyüzüne baktığımızda geçmişe bakmış oluyoruz, diye.


 
Söylediğin şeyler tabi ki mantıklı. Hız ve mesafe arasında bir bağ kurulabiliyor. Zaman içinde aynı durum söz konusu. Zaten kuantum fiziğinde bu problemlerin çözümleri için geliştirilmiş operatörler ve formulasyonlar vardır.

Olay, kendi gözlem çerçevesinde değerlendirilir. Yani Dünya'nın yaşı, onun hızı ve zamanına göre hesaplanırken bir diğer cisim kendi parametreleri esas alınarak hesaplanır. 

Evrenin yaşı hesaplanırken doğrudan bir yol izlenemez. Bildiğim kadarıyla evrene saçılmış olan kozmik arka alan ışınlarının bir haritası çıkarılmış ve yoğunluk olan bölgelerin ilk izleri taşıdığı tahmin edilmiş. Bu radyasyon ve renk arasında hız,  dolayısıyla da mesafe cinsinden bir bağlantı vardır. Bu şekilde hesaplanmıştır. 
 
Beyler Bitkilerin Canlılıklarıyla ilgili düşünceleriniz neler ? Bazı bitkilerin güneşe doğru yön çevirdiğini biliyoruz.

Ve ikinci merakım ise  beyaz bir renk midir yoksa renksizlik midir?
 
action said:
Beyler Bitkilerin Canlılıklarıyla ilgili düşünceleriniz neler ? Bazı bitkilerin güneşe doğru yön çevirdiğini biliyoruz.

Ve ikinci merakım ise  beyaz bir renk midir yoksa renksizlik midir?
Bitkiler canlıdır. Bu kanıtlanmış bir şey. İkinci soruna gelince beyaz tam olarak renk sayılmaz. Gökkuşağında ki ana renklerin birleşmesiyle oluşur. 8. sınıfta bunun deneyini yapmıştık. Bütün renkleri yuvarlak bir tabana yapıştırdık. Arkasına pervane yapıştırdık. Renkler hızlı bir şekilde döndüğünde beyaz renk ortaya çıktı.
 
action said:
Beyler Bitkilerin Canlılıklarıyla ilgili düşünceleriniz neler ? Bazı bitkilerin güneşe doğru yön çevirdiğini biliyoruz.

Ve ikinci merakım ise  beyaz bir renk midir yoksa renksizlik midir?
Bitkilerde güneş görmeyen taraftaki hücrelerde oksin ismi veren hücreler salgılanır. Bu hormon güneşi görmeyen tarafın fazla gelişip bitkinin güneşe yönelmesini sağlar.Güneşi algılama ise hücre içindeki bazı proteinlerin güneş ışığı ile yapı değiştirmesi ve hücrenin diğer mekanizmalarını uyarması ile olur.. Bu olaya ikinci mesajcı haberci sistemi denir ve bir çok fizyolojik tepkime bu şekilde olur,, insanda da dahil. İkinci mesajcılar ise hücre içinde bir takım değişiklikler yapar. (protein sentezi yapma,, hücre zarında Ca++ geçirgenliğini arttırma, transkripsiyon (gen yazılımı.)...)
Bitkiler bir çok fizyolojik reaksiyon vermektedir böyle böyle.. Ayrıca büyümeyi uyaran sitokin gibi hormonlar da salgılar.
Bu arada ilginç olarak insanlar da güneşi gözlerinin haricinde algılayabilir. İnsan kanında bulunan bazı proteinler yine güneş ışığı ile tepkimeye girer ve beyni gündüz mü değil mi diye uyarır.. Nasıl olsa uyurken gözlerimiz kapalı.
Gözlerimiz beynimizde "epifiz bezi" denilen alanı uyarır ve gündüz veya gece olduğunu söyler. Eğer akşam ise , ortam karanlıksa bu bezden melatonin adı verilen hormon salgılanır ki bu hormon senin uyumanı sağlamanın yanında antioksidandır.. yaani kansere neden olan bazı maddeleri( süperoksit radikalleri vb.) yok eder...
Yani bir çok canlı güneşi algılayabilmektedir.

İkinci merakında ise rengin tanımını nasıl yaptığına bağlı..
Siyah ve beyaz renklerini algılama gözdeki kon ve çomak hücrelerinin bağlantı yatığı iki kutuplu hücre seviyisinde meydana gelir.. Bu seviye karşıt renkleri birbirinden ayırarak keskin bir görüş sağlar. Koni sevisinde "RGB" denilen fotoshop, paint gibi programlarda karşımıza çıkan Red, Green, Blue ayrımı yapılır. ( ilginç bir bilgi-- morun içinde maviden daha çok B var . )
Fiziksel olarak bakar isen güneş IŞIĞI beyaz IŞIK olarak kabul edilir.. Gördün ki renk demiyorum,, IŞIK diyorum..
 
Şuanda Düşünlen Bazı Teoriler Hakkında Yorumlarınızı alayım beyler.

11 EYLÜL'Ü AMERİKA KENDİ YAPTI

AYA GİDİLDİĞİ YALAN!

AIDS LABORATUAR ORTAMINDA YARATILDI
 
action said:
11 EYLÜL'Ü AMERİKA KENDİ YAPTI

HAYIR İLLUMİNATİCİLER YAPTI TELEVİZYONA BAKMAYIN OYUN OYNAMAYIN SİZİN BEYNİNİZİ YIKIYORLAR HERKES İLLUMİNATİ HERKES TEK GÖZ!!!111!!!!!!!!!BİRBİRBİRBİRVANVANVANVANVANVANVANVANVAN!!!!!1111

action said:
AYA GİDİLDİĞİ YALAN!

Buna doğru denir işte.

action said:
AIDS LABORATUAR ORTAMINDA YARATILDI

EVET İLLUMİNATİCİLER YAPTI AÇIN ARTIK GÖZLERİNİZİ HER YERDE SEX YAZIYOR HER YERDE ÇOCUKLARIMIZA KÖTÜ ÖRNEK OLUYORLAR GENÇLİĞİMİZİ KÖRELTİYORLAR GENÇ NÜFUSUMUZU KISKANIYORLAR!!!!!111111!!!
 
Wolwerine said:
action said:
11 EYLÜL'Ü AMERİKA KENDİ YAPTI

HAYIR İLLUMİNATİCİLER YAPTI TELEVİZYONA BAKMAYIN OYUN OYNAMAYIN SİZİN BEYNİNİZİ YIKIYORLAR HERKES İLLUMİNATİ HERKES TEK GÖZ!!!111!!!!!!!!!BİRBİRBİRBİRVANVANVANVANVANVANVANVANVAN!!!!!1111

action said:
AYA GİDİLDİĞİ YALAN!

Buna doğru denir işte.

action said:
AIDS LABORATUAR ORTAMINDA YARATILDI

EVET İLLUMİNATİCİLER YAPTI AÇIN ARTIK GÖZLERİNİZİ HER YERDE SEX YAZIYOR HER YERDE ÇOCUKLARIMIZA KÖTÜ ÖRNEK OLUYORLAR GENÇLİĞİMİZİ KÖRELTİYORLAR GENÇ NÜFUSUMUZU KISKANIYORLAR!!!!!111111!!!

Wolwerine(16(yaş sallamadır)) İllimünati örgütü tarafından 29.09.2013 Tarihinde Saat 23:00'da Suikast Düzenlenmiştir.Helvası yarın Öğle namazına müteakip Taleworlds Camiinde yapılacaktır.Karnı aç olanlara duyrulur
 
action said:
Wolwerine said:
action said:
11 EYLÜL'Ü AMERİKA KENDİ YAPTI

HAYIR İLLUMİNATİCİLER YAPTI TELEVİZYONA BAKMAYIN OYUN OYNAMAYIN SİZİN BEYNİNİZİ YIKIYORLAR HERKES İLLUMİNATİ HERKES TEK GÖZ!!!111!!!!!!!!!BİRBİRBİRBİRVANVANVANVANVANVANVANVANVAN!!!!!1111

action said:
AYA GİDİLDİĞİ YALAN!

Buna doğru denir işte.

action said:
AIDS LABORATUAR ORTAMINDA YARATILDI

EVET İLLUMİNATİCİLER YAPTI AÇIN ARTIK GÖZLERİNİZİ HER YERDE SEX YAZIYOR HER YERDE ÇOCUKLARIMIZA KÖTÜ ÖRNEK OLUYORLAR GENÇLİĞİMİZİ KÖRELTİYORLAR GENÇ NÜFUSUMUZU KISKANIYORLAR!!!!!111111!!!

Wolwerine(16(yaş sallamadır)) İllimünati örgütü tarafından 29.09.2013 Tarihinde Saat 23:00'da Suikast Düzenlenmiştir.Helvası yarın Öğle namazına müteakip Taleworlds Camiinde yapılacaktır.Karnı aç olanlara duyrulur

Öğle arasında okuldan kaçıp geliyorum.
 
Back
Top Bottom