Balamir, "Bir Milletin Umudu", Karalama*

Users who are viewing this thread

Yıl 370, Kaplan Yılı.
Senjer Noyan komutasındaki Ak Kergiday kafilesi dostluk antlaşması ve şölen için Ronax Şehrine yola çıktı. Bu ziyaretin sonucunda Senjer'in tek oğlu Balamir'i Ronax Kontu'nun kızı Leydi Sofia ile evlendirmekdi.
ŞÖLEN
Kafile Ronax surlarından görünür görünmez nöbetçiler kapıları Senjer Noyan'ın birliğine açtılar. Balamir bu şehri seviyordu. Şehrin her köşesindeki limon ağaçları etrafa güzel bi koku yayıyordu. İnsanlarıda gayet cana yakın iyilik sever insanlardı. Şehrin surlarında Ejderhalı Sancak dalgalanıyordu. Karşılama töreni için şehirdeki garnizon ve kontun ailesi kapının önüne gelmişti. Kont Tridia ve Senjer eski dostlardı. Senjer atından indi, kollarını açarak Tridiaya doğru ilerledi. İki eski dost birbirlerine sarıldılar. Ardından kafiledekilerde tören garnizonunu selamladıkdan sonra lordun kabul salonuna geçtiler. Balamir'in gözü nişanlısı Genç Leydi Sofiayı aradı. Aradığı gibide buldu. Balamir gözlerini genç kadından alamıyordu. Tüm asaletiyle masanın diğer tarafında oturuyordu. Gümüş rengi örgülü saçları, beyaz teni ve renkli gözleri... Ah o gözler, işte o gözler Balamirin tek zayıf noktasıydı belkide. Balamirin bu dalgınlığı babasının sırtına vurmasıyla geçti."Haha! Bizim delikanlı artık tam bir Noker oldu! Düşman yurtlarında yaptığı talanlar sayesinde düşmanları onu Gaddar diye isimlendirmiş!*Şarabından bir yudum alır* Anlaşılan çok can yakıyor!"
"Belli oluyor! Haha!"
Ziyafet bitdikden sonra esas mevzular konuşulmaya başlandı. Dostluk antlaşması imzalandı, düğün için tarih belirlendi. Ardından kafile şehirden ayrılmak üzere yola koyuldu.
Kafile kısa yol olmasından dolayı Uruk Vadisinden geçmeye karar verdi. Fakat Balamir bu karara şiddetle karşı çıktı."Burası haydut yuvası baba! 200  adamla buradan geçmek ölüm demek!"Senjer kararında ısrarcıydı"İyi askerlerden oluşan bir birliğe sahibiz! 3-5 çapulcudan korkacak değilim ben!" "Bu vadi haydut kaynıyor! Gök mavi bayraklarla buraya girdiğimiz an ölüm fermanımızı imzalarız!" Senjer sinirlenmişti "Kararım kesindir! Konu kapansın!"
Balamir çadırdan lanetler ederek ayrıldı. Birlik vadiye girdi. Vadide derin bir sessizlik hakimdi. Kafile Dağa doğru tırmanmaya başladı. Bu dağ yolu en sonunda adeta yan tarafı uçurum olan bir köprüye dönüştü. Birden derin sessizliği bıçak gibi kesen bi savaş çığlığı duyuldu. Çığlığın duyulmasıyla yamaçlardan kafilenin üzerine ok ve kayalar yağması bir oldu. Balamir sadağından okunu çıkardı. Düşman sayıca fazlaydı. Senjer yamaçlardan yukarıya hücum emri verdi. O sırada büyük bir kaya parçası kafiledeki kadınları taşıyan at arabasına çarptı. Araba uçurumdan aşağıya uçtu. İçindeki herkes ölmüştü. Kopan vücut parçaları ve etrafı sulayan kanlar etrafı bir kan gölüne çeviriyordu. Senjerin hatalı stratejisi pahalıya mal olacakdı... Ve olduda. Senjer kafasına aldığı bir cirit darbesiyle yere yığıldı. Balamir babasının yanına koştu. Adam kanlar içerisinde yerde yatıyordu. Balamirin gözünden yaşlar süzüldü. Babasının açık gözünü kapatdı ve geri çekilme emrini verdi. Kafileden kalan 30 kişi Vadinin çıkışına doğru çekilmeye başladı. En sonunda varmışlardı. Fakat hala takip ediliyorlardı. Balamir takipten kurtulmak için ormana çekilme emri verdi. Büyük bir tepe vardı burada ve adeta bir kale gibiydi. Savunması kolay ele geçirmesi zordu. Anlaşılan burada mahsur kalmışlardı. Balamir tepeye yerleşme emri verdi. Buradan belkide sağ çıkamayacak olsa bile intikam ateşi içinde yanıyordu. Ve bu ateş hiç bu kadar gür yanmamıştı...
Devamı 2.bölümle gelecek. Uzun süre sonra ilk defa yazıyorum. Eksik çok olabilir. Olumlu olumsuz her türlü eleştiriye açığim. Okuduğunuz için teşekkür ederim :smile:
 
İşbara Alp said:
Yıl 370, Kaplan Yılı.
Senjer Noyan komutasındaki Ak Kergiday kafilesi dostluk antlaşması ve şölen için Ronax Şehrine yola çıktı. Bu ziyaretin sonucunda Senjer'in tek oğlu Balamir'i Ronax Kontu'nun kızı Leydi Sofia ile evlendirmekdi.
ŞÖLEN
Kafile Ronax surlarından görünür görünmez nöbetçiler kapıları Senjer Noyan'ın birliğine açtılar. Balamir bu şehri seviyordu. Şehrin her köşesindeki limon ağaçları etrafa güzel bi koku yayıyordu. İnsanlarıda gayet cana yakın iyilik sever insanlardı. Şehrin surlarında Ejderhalı Sancak dalgalanıyordu. Karşılama töreni için şehirdeki garnizon ve kontun ailesi kapının önüne gelmişti. Kont Tridia ve Senjer eski dostlardı. Senjer atından indi, kollarını açarak Tridiaya doğru ilerledi. İki eski dost birbirlerine sarıldılar. Ardından kafiledekilerde tören garnizonunu selamladıkdan sonra lordun kabul salonuna geçtiler. Balamir'in gözü nişanlısı Genç Leydi Sofiayı aradı. Aradığı gibide buldu. Balamir gözlerini genç kadından alamıyordu. Tüm asaletiyle masanın diğer tarafında oturuyordu. Gümüş rengi örgülü saçları, beyaz teni ve renkli gözleri... Ah o gözler, işte o gözler Balamirin tek zayıf noktasıydı belkide. Balamirin bu dalgınlığı babasının sırtına vurmasıyla geçti."Haha! Bizim delikanlı artık tam bir Noker oldu! Düşman yurtlarında yaptığı talanlar sayesinde düşmanları onu Gaddar diye isimlendirmiş!*Şarabından bir yudum alır* Anlaşılan çok can yakıyor!"
"Belli oluyor! Haha!"
Ziyafet bitdikden sonra esas mevzular konuşulmaya başlandı. Dostluk antlaşması imzalandı, düğün için tarih belirlendi. Ardından kafile şehirden ayrılmak üzere yola koyuldu.
Kafile kısa yol olmasından dolayı Uruk Vadisinden geçmeye karar verdi. Fakat Balamir bu karara şiddetle karşı çıktı."Burası haydut yuvası baba! 200  adamla buradan geçmek ölüm demek!"Senjer kararında ısrarcıydı"İyi askerlerden oluşan bir birliğe sahibiz! 3-5 çapulcudan korkacak değilim ben!" "Bu vadi haydut kaynıyor! Gök mavi bayraklarla buraya girdiğimiz an ölüm fermanımızı imzalarız!" Senjer sinirlenmişti "Kararım kesindir! Konu kapansın!"
Balamir çadırdan lanetler ederek ayrıldı. Birlik vadiye girdi. Vadide derin bir sessizlik hakimdi. Kafile Dağa doğru tırmanmaya başladı. Bu dağ yolu en sonunda adeta yan tarafı uçurum olan bir köprüye dönüştü. Birden derin sessizliği bıçak gibi kesen bi savaş çığlığı duyuldu. Çığlığın duyulmasıyla yamaçlardan kafilenin üzerine ok ve kayalar yağması bir oldu. Balamir sadağından okunu çıkardı. Düşman sayıca fazlaydı. Senjer yamaçlardan yukarıya hücum emri verdi. O sırada büyük bir kaya parçası kafiledeki kadınları taşıyan at arabasına çarptı. Araba uçurumdan aşağıya uçtu. İçindeki herkes ölmüştü. Kopan vücut parçaları ve etrafı sulayan kanlar etrafı bir kan gölüne çeviriyordu. Senjerin hatalı stratejisi pahalıya mal olacakdı... Ve olduda. Senjer kafasına aldığı bir cirit darbesiyle yere yığıldı. Balamir babasının yanına koştu. Adam kanlar içerisinde yerde yatıyordu. Balamirin gözünden yaşlar süzüldü. Babasının açık gözünü kapatdı ve geri çekilme emrini verdi. Kafileden kalan 30 kişi Vadinin çıkışına doğru çekilmeye başladı. En sonunda varmışlardı. Fakat hala takip ediliyorlardı. Balamir takipten kurtulmak için ormana çekilme emri verdi. Büyük bir tepe vardı burada ve adeta bir kale gibiydi. Savunması kolay ele geçirmesi zordu. Anlaşılan burada mahsur kalmışlardı. Balamir tepeye yerleşme emri verdi. Buradan belkide sağ çıkamayacak olsa bile intikam ateşi içinde yanıyordu. Ve bu ateş hiç bu kadar gür yanmamıştı...
Devamı 2.bölümle gelecek. Uzun süre sonra ilk defa yazıyorum. Eksik çok olabilir. Olumlu olumsuz her türlü eleştiriye açığim. Okuduğunuz için teşekkür ederim :smile:
Öncelikle ilk bölüm için hayırlı olsun diyorum. Uzunca bir hal alır inşallah.
İlk bölüme göre tek eksik bulduğum konu biraz tanıtım olursa hikaye ile beraber çok daha güzel olur. Onun dışında eleştirilerin devamı için ileride ki bölümleri beklemek şart.
 
Vakanüvis said:
ronax ? bir yerden tanıdık geldi ama neyse  :mrgreen: :wink:
Heheheheee Rahip bey aman diyim spoiler vermeyin  :wink:
Sergeant Night said:
İşbara Alp said:
Yıl 370, Kaplan Yılı.
Senjer Noyan komutasındaki Ak Kergiday kafilesi dostluk antlaşması ve şölen için Ronax Şehrine yola çıktı. Bu ziyaretin sonucunda Senjer'in tek oğlu Balamir'i Ronax Kontu'nun kızı Leydi Sofia ile evlendirmekdi.
ŞÖLEN
Kafile Ronax surlarından görünür görünmez nöbetçiler kapıları Senjer Noyan'ın birliğine açtılar. Balamir bu şehri seviyordu. Şehrin her köşesindeki limon ağaçları etrafa güzel bi koku yayıyordu. İnsanlarıda gayet cana yakın iyilik sever insanlardı. Şehrin surlarında Ejderhalı Sancak dalgalanıyordu. Karşılama töreni için şehirdeki garnizon ve kontun ailesi kapının önüne gelmişti. Kont Tridia ve Senjer eski dostlardı. Senjer atından indi, kollarını açarak Tridiaya doğru ilerledi. İki eski dost birbirlerine sarıldılar. Ardından kafiledekilerde tören garnizonunu selamladıkdan sonra lordun kabul salonuna geçtiler. Balamir'in gözü nişanlısı Genç Leydi Sofiayı aradı. Aradığı gibide buldu. Balamir gözlerini genç kadından alamıyordu. Tüm asaletiyle masanın diğer tarafında oturuyordu. Gümüş rengi örgülü saçları, beyaz teni ve renkli gözleri... Ah o gözler, işte o gözler Balamirin tek zayıf noktasıydı belkide. Balamirin bu dalgınlığı babasının sırtına vurmasıyla geçti."Haha! Bizim delikanlı artık tam bir Noker oldu! Düşman yurtlarında yaptığı talanlar sayesinde düşmanları onu Gaddar diye isimlendirmiş!*Şarabından bir yudum alır* Anlaşılan çok can yakıyor!"
"Belli oluyor! Haha!"
Ziyafet bitdikden sonra esas mevzular konuşulmaya başlandı. Dostluk antlaşması imzalandı, düğün için tarih belirlendi. Ardından kafile şehirden ayrılmak üzere yola koyuldu.
Kafile kısa yol olmasından dolayı Uruk Vadisinden geçmeye karar verdi. Fakat Balamir bu karara şiddetle karşı çıktı."Burası haydut yuvası baba! 200  adamla buradan geçmek ölüm demek!"Senjer kararında ısrarcıydı"İyi askerlerden oluşan bir birliğe sahibiz! 3-5 çapulcudan korkacak değilim ben!" "Bu vadi haydut kaynıyor! Gök mavi bayraklarla buraya girdiğimiz an ölüm fermanımızı imzalarız!" Senjer sinirlenmişti "Kararım kesindir! Konu kapansın!"
Balamir çadırdan lanetler ederek ayrıldı. Birlik vadiye girdi. Vadide derin bir sessizlik hakimdi. Kafile Dağa doğru tırmanmaya başladı. Bu dağ yolu en sonunda adeta yan tarafı uçurum olan bir köprüye dönüştü. Birden derin sessizliği bıçak gibi kesen bi savaş çığlığı duyuldu. Çığlığın duyulmasıyla yamaçlardan kafilenin üzerine ok ve kayalar yağması bir oldu. Balamir sadağından okunu çıkardı. Düşman sayıca fazlaydı. Senjer yamaçlardan yukarıya hücum emri verdi. O sırada büyük bir kaya parçası kafiledeki kadınları taşıyan at arabasına çarptı. Araba uçurumdan aşağıya uçtu. İçindeki herkes ölmüştü. Kopan vücut parçaları ve etrafı sulayan kanlar etrafı bir kan gölüne çeviriyordu. Senjerin hatalı stratejisi pahalıya mal olacakdı... Ve olduda. Senjer kafasına aldığı bir cirit darbesiyle yere yığıldı. Balamir babasının yanına koştu. Adam kanlar içerisinde yerde yatıyordu. Balamirin gözünden yaşlar süzüldü. Babasının açık gözünü kapatdı ve geri çekilme emrini verdi. Kafileden kalan 30 kişi Vadinin çıkışına doğru çekilmeye başladı. En sonunda varmışlardı. Fakat hala takip ediliyorlardı. Balamir takipten kurtulmak için ormana çekilme emri verdi. Büyük bir tepe vardı burada ve adeta bir kale gibiydi. Savunması kolay ele geçirmesi zordu. Anlaşılan burada mahsur kalmışlardı. Balamir tepeye yerleşme emri verdi. Buradan belkide sağ çıkamayacak olsa bile intikam ateşi içinde yanıyordu. Ve bu ateş hiç bu kadar gür yanmamıştı...
Devamı 2.bölümle gelecek. Uzun süre sonra ilk defa yazıyorum. Eksik çok olabilir. Olumlu olumsuz her türlü eleştiriye açığim. Okuduğunuz için teşekkür ederim :smile:
Öncelikle ilk bölüm için hayırlı olsun diyorum. Uzunca bir hal alır inşallah.
İlk bölüme göre tek eksik bulduğum konu biraz tanıtım olursa hikaye ile beraber çok daha güzel olur. Onun dışında eleştirilerin devamı için ileride ki bölümleri beklemek şart.
Teşekkur ederim dostum :smile:
 
Betimlemelerin ve diyalogların iyi fakat bir hikayenin ilk bölümü olarak biraz kısa ve olay örgüsünü zayıf buldum. Giriş değilde sanki giriş bölümünden bir iki bölüm ileriden giden bir ara bölüm olmuş gibi. Yani  bir hikayenin girişi aslında sonuyla bağlantılıdır. Her şeyi açık olarak anlat demiyorum ama ana fikri anlaşılsın. Giriş bölümü hikayenin temelidir bence. Hikayenin aralarındaysa şaşırtıcı ve beklenmedik şeyler yazarak heyecan yaratırsın. Olaylar çok hızlı gelişmemeli. Anlatmak istediğin şeyleri bizim idrak edebilmemiz için detay vermelisin. En azından ana karakteri anlatabilirdin. İlerleyen bölümlerde veya ilk bölüme yapacağın eklemelerle düzelebilir.
 
Back
Top Bottom