Anadolu'nun Türkleşmesi ve Türkiye'nin Genetik Yapısı

Users who are viewing this thread

TurkicKhan

Grandmaster Knight
Bu yazıda Türkiye'nin genetiğini, Türklüğünü ve Anadolu Rumlarını konuşacağız.




Rum kelimesi köken olarak Arapça "Roma" demektir ve "Anadolu topraklarını belirtmek için kullanılır.  Bu yüzden Selçuklular Anadolu'yu fethettiklerinde kurdukları devlete "Roma Sultanlığı" adını vermiştir.
Yani bizim Anadolu Selçuklu dediğimiz asıl devletin adını Roma Sultanlığıdır.

Doğu Roma Devleti hanedan kökeni itibariyle Grek(Yunan) olup, halkı Grek ve Grek olmayan unsurlardan oluşan bir İmparatorluktu. Grek unsurlar genelde bugünkü Yunanistan, İstanbul ve Batı Anadolu bölgesiyle sınırlıydı. İmparatorluğun diğer tebaası köken itibariyle Antik Anadolulu olup, zaman içerisinde Helenleşmişti (Yunanlılaşmıştı). İmparatorluk bizim bugün "Rumca" dediğimiz ve büyük oranda Yunancanın; Latince ve Slav dillerinin etkisinde kalmasıyla oluşmuş bir dil konuşurdu.

Doğu Roma Devleti ise kendi halkını aynı dili ve dini paylaştıkları için ayırt etmeksizin "Romalı" olarak adlandırırdı. Yalnız Byzantion dedikleri başkent Konstantinopolis'in halkı, devletin diğer tebaasından çok daha prestijli ve seçkindi.

Doğu Roma İmparatorluğunun Bizans olarak adlandırılması ise zaman içinde topraklarını kaybedip başşehir Byzantion ile sınırlı kalarak bir şehir devlet haline gelmesiyle başlamış ve kısmen yeni bir adlandırmadır. Tıpkı Venedik gibi, Trebizond gibi yada günümüzden Vatikan gibi Doğu Roma Devleti'de başkentleri Byzantion (Konstantinopolis) hariç topraklarını kaybettiği için Bizans (Byzantine) olarak adlandırılmıştır.



Tugrıl(Tuğrul) ve Cagrı(Çağrı) adlı Türkmenlerin Kınık aşiretinden iki erkek kardeşin bugünkü Horasan dolaylarından çıkarak başlattıkları fetih hareketi sonucu önce İran, ardından Irak, Suriye, Kudüs, ve Anadolu gibi pek çok memleket Türk idaresi altına girdi. Bizim konumuz olan Anadolu topraklarının istilası ise Çağrı Beg'in oğlu Sultan Alp Arslan ile başlayıp, Süleyman Şah ile devam etti ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde tamamlandı.


Selçuklu İstila Noktaları
2wf1utg.png


Doğu Roma İmparatorluğunun sadece 70 yılda Selçuklu'ya kaptırdığı topraklar:
2nki6fr.png


Dönemin Bizans kaynakları Anadolu'ya gelen Türklerin ardı arkasının kesilmediğini, yanlarında getirdikleri keçi gibi küçükbaşlar ile Anadolu çayırlarını kuruttuklarını anlatır ve Türklerin sayısını "ayaklar altında çatırdayan milyonlarca kum tanesi kadar" olarak belirtir. Selçuklu Türkleri istila ettikleri Anadolu'da farklı yerlerde eş zamanlı olarak sayısı on binleri, yüz binleri bulan ordular çıkartmaktaydı.

Sadece Gürcistan'ın işgali için 12 Ağustos 1121 yılında Emir İlgazi komutasında Didgori ovasına gelen ve Gürcülere yenilerek tamamına yakını katledilen Türk ordusunun sayısı dönemin kroniklerine 600 ile 800 bin arası olarak verilmektedir. Sayıları 15 bin kişilik Kıpçak ile beraber 50 bin kadar olan Gürcü ordusunun bu galibiyeti hala her sene eylül ayında "Mucizevi Zafer Bayramı" olarak kutlanmaktadır.



Kısacası Türkler Anadolu'ya akın akın ve büyük kitleler halinde gelmişlerdi. Lakin modern tarihçilerin iddia ettiği gibi Türkler seyrek nüfuslu bir Anadolu'ya yerleşmedi. O dönem Anadolu, Doğu Roma İmparatorluğu egemenliğinde parlak günler süren kalabalık bir memleketti. Fakat yukarda da belirtildiği gibi nüfusun ekseriyeti Yunanlılardan değil "Romalılar" (Rumlar) denen Helenleşmiş Anadolu halkından meydana geliyordu.



Dönemin(1050-1204) en ünlü üç Bizans kaynağı olan Anna Komnini: Alexiad,  İoannis Kinamos: Historia  ve Nikitas Honiatis: Historia ele alınarak yazılmış "Bizans Tarihyazımında Öteki Selçuklu Kimliği" adlı kitaptan "Türkleşme" süreciyle ilgili bazı alıntılar:


".....Vasileus (İmparator) asker sayısının azlığını göz önünde tutarak doğrudan Türkleri orduya almanın gerekliliğine hükmetti ve bu dileğini Sultan'a iletti. Devletin içinde bulunduğu kötü şartlardan kurtulması için doğrudan Türkler'e bel bağlamıştı. Çünkü I.Aleksios , Anadolu Hristiyanlarından umudunu kesmişti; onlar kafir Türklerin buyruğuna girmiş ve bundan dolayı da artık kirlenmişlerdi. Aleksius, kafir Asya barbarlarından yani Türklerden yardım diliyor ve bunda bir sakınca görmüyor; ancak Anadolu Rumlarının kafir Türklerle münsabetine tepki gösterip onları pislenmişlikle suçluyordu. Siyaseten Bizans'tan kopmuş olan Anadolu Rumları, bundan sonra dinen de Bizans'tan kopmaya başladı."


"...Aksi bir durum, Beyşehir gölü civarındaki Rumlar için geçerliydi. Buradaki yerli halk uzun süredir Türklerle birlikte yaşamaktan artık "onlarlaşmaya" başlamış ve Vasileus'a (İmparator) itaat etmez olmuşlardı."


"İkinci olarak, Rum tebaasıyken Türklerin bölgeye gelmesiyle onlarla dostane ilişkiler kuran Pusgusi halkıdır. Vasileus, Neokesaria bölgesinde kardeşinin oğlu Ioannis'in Türklerin tarafına geçmesinden kısa bir süre sonra, Antalya bölgesindeki bazı yörelerin "Türklere boyun eğdiği" ve bu yörelerde bulunan Hristiyan halkın "akıllarını yitirmişçesine" kendisi hakkında kötü sözler ettiklerinin ve Türkler gibi yaşamaya başladıklarının haberini aldı."


"Tanrısız Türklerin başında Sultanlığını Konstantinopolis şehrinin karşı sahiline kurabilecek kadar cüretkar Süleyman Şah vardır. O ve onun Begleri Anadolu'yu yağmalayarak hakimiyet altına almış hatta Marmara Denizi'ni geçmeye kalkışmışlardı. Tüm bu olup bitenler karşısında Anadolu Rumlarının sessizliği, kendilerini yağmalayan Türklere adeta destek verir nitelikteydi. Rum halkı Türkleri kiliselerde bile barındırıyordu. Konstantinopolisliler de işte bu durumu anlamakta güçlük çekiyorlardı. Bir Rum nasıl olurda Türklere yardım edebilirdi? Bizans'ın eski tebaası Rumlar şimdi Süleyman Şah emrindeydi ve ve Türk tebaası olmaktan oldukça memnun olmalıydılar."




Bu bilgiler göz önünde bulundurulduğunda Anadolu tebaası olan Rumların büyük bölümünün Bizans için savaşmadığı, Türklere karşı direnmediği ve hatta Bizans'a karşı onlara yardım ettiği görülmektedir. Neden yöneticileri olan Bizans'a karşı böyle bir tutum içine girip Türklerden taraf oldukları bilinmez lakin Türkleşmeleri için çok mantıklı bir sebebi kesin olarak belirtebiliriz: Ekonomi.


Bir toplumun yabancı bir üst kültürü anlaması, kabullenmesi ve alışması normal şartlarda çok uzun süreler gerektiren sosyolojik bir olgudur. Ancak bu süreç ekonomik kuvvet yabancı kültürün elindeyse beklenmedik biçimde kısalabilir. Türkler tarafından domine edilen yörelerde hakim dil Türkçeydi. Dolayısıyla en basitinden pazarlarda karşılıklı ticaret yapmak isteyen herkes Türkçe öğrenmek zorundaydı.
Zaten "Rum" denilen Antik Anadolu halkı kendi kültürel kimliğini yitirmiş ve başka bir etno-kültürel üst kimliğe bürünmüştü. Dolayısıyla egemen unsur değiştiği zaman bu sefer onun kimliğine adapte olması öngörülebilir bir olgudur. Dil bakımından Türkleşen halk zaman içerisinde onlara maddi yada manevi bir üstünlük sağlamadığını farkettikleri dinlerini de değiştirip Müslüman olmuş olabilirler. Nitekim Bizans hakimiyeti bittiği anda gayr-i müslim olmaları onlara yanlızca ekonomik açıdan sorun getirecek ve cizye denilen ağır vergiler ödemek durumunda kalacaklardı.


Lakin bu yazıdan Rumların tamamının Türkleştiği yahut Türkiye halkının Rum olduğu kanısına varılmalıdır. Osmanlının 1906 nüfus sayımlarında dahil 2,833,370 Rum (Osmanlı Devletinde Yunanlılarda Rum sayılmaktadır) sayılmıştır. Daha sonra bu Rumların büyük bölümü Nüfus mübadelesinde Yunanistan'a yollanmıştır. Fakat Bizans'ın Anadolu tebaasının büyük bölümü Türkleşmiş ve Türklerle evlenmişlerdir, kız alıp kız vermişlerdir.


Türkiye'den Gen testi yaptıran illerin Mongoloid yani Asya genlerinin haritası bu şekilde verilmiştir:
begk0.png
(Harita için DeliKurt'a teşekkürler)

Haritadan da görüldüğü üzere en büyük Türk nüfusu Batı Anadoluda ve Ege'de bulunmaktadır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Türk genlerinin seyrek olmasının sebebi Osmanlı'nın bölgedeki Türkmenleri iskan politikasıyla Balkanlara yollamasıdır. Bu politikadan ötürü Anadolunun doğusu Türkleşememiş ve etnik açıdan sorunlu bir bölge haline gelmiştir.




Selçuklu Medeniyetine ait heykelleri incelersek onların, yani Anadolu'ya Türklüğü getirenlerin neye benzediklerini açıkça görebiliriz.

2elukg6.png

14vk41s.png


Modern bir karşılaştırma yaparsak muhtemelen bu şekilde görüneceklerdir.

xkucde.png
2elv8ea.png






 
Kaliteli yazı.
Lakin bu yazıdan Rumların tamamının Türkleştiği yahut Türkiye halkının Rum olduğu kanısına varılmalıdır. Osmanlının 1906 nüfus sayımlarında dahil 2,833,370 Rum (Osmanlı Devletinde Yunanlılarda Rum sayılmaktadır) sayılmıştır. Daha sonra bu Rumların büyük bölümü Nüfus mübadelesinde Yunanistan'a yollanmıştır. Fakat Bizans'ın Anadolu tebaasının büyük bölümü Türkleşmiş ve Türklerle evlenmişlerdir, kız alıp kız vermişlerdir.

Önceki paragrafta da Rumların bir kısmının asimile olduğundan bahsettin. Anadolu'nun Türkleşmeye başladığı dönemden itibaren yerel halkın ne oranda Türkleştiğini kabaca tahmin edebilir misin acaba.
 
Hun said:
Bir toplumun yabancı bir üst kültürü anlaması, kabullenmesi ve alışması normal şartlarda çok uzun süreler gerektiren sosyolojik bir olgudur. Ancak bu süreç ekonomik kuvvet yabancı kültürün elindeyse beklenmedik biçimde kısalabilir. Türkler tarafından domine edilen yörelerde hakim dil Türkçeydi. Dolayısıyla en basitinden pazarlarda karşılıklı ticaret yapmak isteyen herkes Türkçe öğrenmek zorundaydı.
Zaten "Rum" denilen Antik Anadolu halkı kendi kültürel kimliğini yitirmiş ve başka bir etno-kültürel üst kimliğe bürünmüştü. Dolayısıyla egemen unsur değiştiği zaman bu sefer onun kimliğine adapte olması öngörülebilir bir olgudur. Dil bakımından Türkleşen halk zaman içerisinde onlara maddi yada manevi bir üstünlük sağlamadığını farkettikleri dinlerini de değiştirip Müslüman olmuş olabilirler. Nitekim Bizans hakimiyeti bittiği anda gayr-i müslim olmaları onlara yanlızca ekonomik açıdan sorun getirecek ve cizye denilen ağır vergiler ödemek durumunda kalacaklardı.

Paylaşım yerinde, konuyu oldukça genel ve kapsamlı olarak ele almış. Ancak ben bu işaretlediğim kısma takıldım bir tek. Unutmamak gerekir ki Anadolu, Roma kültürüne aşağı yukarı 1000 sene boyunca ev sahipliği yapmış ve 'Romalılık'  kimliği bu dönem konjonktüründe her zaman Roma vatandaşını diğerlerinden üstün tutan, daha saygın tutan bir rol üstlenmiştir. 1000 senelik bir süreçte Anadolu'daki Romalıların Antik Anadolu Devletlerinin etnik özelliğini koruduğunu varsaymak ne kadar doğrudur? Neticede Roma vatandaşı olma artısının getirdiği ayrıcalık bambaşka bir yerde.

Ayrıca şunu da özellikle vurgulamak gerek; Roma'nın Anadolu insanını 'Romalılaştırması' ve Selçuklu'nun Anadolu insanını 'Türkleştirmesi' çok farklı boyutlarda ilerlemiş süreçlerdir. Roma'nın getirdiği ayrıcalıklı Roma vatandaşlığı kültürü ve Roma öncesi Helen entellektüel kültür birçok ortak ögeye sahip damarlar. Dolayısıyla bu ikisi arasındaki geçiş, haliyle oldukça pürüzsüzdür.

Anadolu'nun Türkleşmesi süreci ise bambaşka bir şekilde ilerlemiştir. Bu süreci Roma'ya benzer şekilde açıklamaya çalışmak elimizi kolumuzu bağlar çünkü Türklerin yerli kültürle mücadele edecek oturmuş ve köklü bir kültürü yok. Bunu, Halil İnalcık'ın yaptığı gibi ani nüfus sirkülasyonu ve Türklerin şehirli kültüründeki oturmuş olan ekonomik, bürokratik ve kültürel düzene çomak sokmamasıyla açıklamak daha makul. Anadolu insanının Türk erkini kabul etmesi pragmatiktir. Basitçe; etlime sütlüme karışmıyor, eski hakimim gibi beni hayvani bir vergiye boğmuyor mentalitesinin hakimiyetinin buna katkı yaptığı söylenebilir. Bu inorganik sürecin nasıl seneler içinde bölgede farklı toplumsal sınıflar oluşturduğu(Heteredoks göçebe müslüman ve sünni şehirli müslüman) ve bu sınıfların karmaşasının nasıl Selçuklu'nun sonunu hazırlayan Babailer isyanına zemin hazırladığı açıktır.

Nihayetinde, "...egemen unsur değiştiği zaman bu sefer onun kimliğine adapte olması öngörülebilir bir olgudur." ifadesini ben pek isabetli bulmuyorum. Yerleşik Romalı kültürünün, aşağılık gördüğü göçebe Türk kültürünü yukarıda bahsettiğim şartlar olmaksızın usulca kabul etmesi pek de olası görünmüyor bence.
 
Yine güzel bir çalışma. Ama eklemek istediğim bir şey var:

Hun said:
Doğu Roma İmparatorluğunun Bizans olarak adlandırılması ise zaman içinde topraklarını kaybedip başşehir Byzantion ile sınırlı kalarak bir şehir devlet haline gelmesiyle başlamış ve kısmen yeni bir adlandırmadır. Tıpkı Venedik gibi, Trebizond gibi yada günümüzden Vatikan gibi Doğu Roma Devleti'de başkentleri Byzantion (Konstantinopolis) hariç topraklarını kaybettiği için Bizans (Byzantine) olarak adlandırılmıştır.

Doğu Roma'nın Bizans olarak adlandırılmasının bir sebebi de Karolenj İmparatorluğu(Şarlman, Charlemagne). Şarlman papanın elinden taç giydiği için "Roma'nın varisi" ilan edildi ancak Bu sıfatı Doğu Roma da kullanıyordu. Mücadeleyi Doğu Roma kaybedince Bizans adıyla bilindi. Ve günümüz Yunanı sırf bu sonlardan ötürü Bizans'ı dirilmeye çalışıyor. Geçen yıl bir oyunda bu konuda biriyle kapışmıştım
 
Teşekkürler Hun. Yine başarılı bir yazı.

Hun said:
Türkiye'den Gen testi yaptıran illerin Mongoloid yani Asya genlerinin haritası bu şekilde verilmiştir:
begk0.png
(Harita için DeliKurt'a teşekkürler)

Burada Hun belirtmiş, ben tekrar belirteyim. Bu harita yalnızca Türkiye'de gen testi yaptıran kişiler üzerinden oluşturulmuştur. Türkiye'nin en mongoloid illeri Eskişehir ve Boludur.

Ek olarak; Türkiyede %9 Türk var yalanından bahsedecek olursak, bu sözü bin defa çürüttük ama yeni yeni argümanlarla bir kez daha çürütelim. Osmanlı ve Türkiye bildiğiniz üzere bir kabile devleti değildir, zamanında Anadoluya yerleşen her bir Tatar'ı tahrir defterlerine kaydetmiştir. Osmanlı kayıtlarındaki Tatar nüfusunu Türkiyenin nüfus artış hızıyla çarptığımızda 6 milyon civarında bir sayı ortaya çıkmaktadır. Bu ne demek biliyor mu acaba "Türkiyede türk yok rereröcü" kesim? Türkiye nüfusunun %8'i demek. Yani Türkiyede sadece, sadece Tatar kanı taşıyan nüfus Türkiye'nin %8'ini oluştururken, "Türkiye'de %9 Türk var" argümanı komik bir yalandan ibarettir.

http://www.iccrimea.org/scholarly/jankowski.html
 
Deli Kurt said:
Teşekkürler Hun. Yine başarılı bir yazı.

Hun said:
Türkiye'den Gen testi yaptıran illerin Mongoloid yani Asya genlerinin haritası bu şekilde verilmiştir:
begk0.png
(Harita için DeliKurt'a teşekkürler)

Burada Hun belirtmiş, ben tekrar belirteyim. Bu harita yalnızca Türkiye'de gen testi yaptıran kişiler üzerinden oluşturulmuştur. Türkiye'nin en mongoloid illeri Eskişehir ve Boludur.
Haritadaki pembe yerlerde mi yoğunluk türk var? Birde bence böyle konular gereksiz, yanlış anlamayın yani çok iyi hazırlamışsınnız elleriniz dert görmesin güzel de konu ama bence türklük meselesi hissetme meseli ben türküm bu vatan için çalışıcam dersen bu ilkede koşarsan has türk olursun. Varsın geninde mongoloid geni olmasın ne yazar? Sonuçta Çanakkalede rumu,lazı,çerkezi birçok millet aynı cephede bu toprak için savaşmadı mı? Bence böyle şeyler biraz ırkçılığa giriyor dediğim gibi biraz düşünce meselesi ırk. Sonuçta bu topraklarda o kadar çok kız alım verim olmuş ki. Neyse konu güzel olmuş ellerinize sağlık.  :roll:
 
@TRCY_Maresal

Bizans İmparatorluğunun kuruluşu 330 yılında, L'Empire de Carolengien ise 6.yy'ın ilk yarısında. Doğu Roma'nın tarihte ilk kez Bizans olarak adlandırılması ise 1557 yılında Nikiitas Honitias'in Historia'sını Latinceye çeviren Hieronymus Wolf tarafından kullanılmıştır. Dolayısıyla Karolenjler ile bir ilgisi yok adlandırmanın.


@Sam Fischer

Haklısın, ama sonuç olarak elimizde olağandışı bir hızla başka bir üst kimliğe adapte olmuş Roma halkı var. Yazıda bahsettiğim ve senin de belirttiğin gibi bunu ani nüfus sirkülasyonları, ekonomik ve bürokratik dengenin Türklerin eline geçmesiyle açıklamak en doğrusu olacaktır.


@Dragon Caliph

Bu harita gen testi yaptıranlara göre çıkarılan Türkiye'nin Mongoloidlik (Yani çekik göz, seyrek sakal, basık surat, düz burun vs. gibi) oranlarının dağılım haritası, pembe olan yerlerde yoğunluk var. Yazının hazırlanış sebebi ise herhangi bir Türklük, Türkçülük propagandası değil, bilimsel bir anlatımla Anadolu'nun Türkleşme sürecini ele almaktır. Bahsettiğim süreç 1000 yıl önce başladığı için kimseye "Sen Türksün, sen Rumsun." deme lüksümüz bulunmuyor. Kültürel ve Linguistik(dil) açısından Türklüğü benimsemiş olan Anadolu halkından da, Selçuklu Türklerinden de olabilirsiniz. Bunların ikisinin evliliğinden de olabilirsiniz. Bu yazının amacı bunun tespitini yapmak değil bu konuya ışık tutmaktır. Tespitini yaptığımız konuya şuradan ulaşabilirsin:

https://forums.taleworlds.com/index.php/topic,343775.0.html


Deli Kurt'un da katkılarıyla yeni bilgiler buldukça güncelliyoruz.

 
Hun said:
Türkiye'den Gen testi yaptıran illerin Mongoloid yani Asya genlerinin haritası bu şekilde verilmiştir:
begk0.png
(Harita için DeliKurt'a teşekkürler)
ev yapacaksan tuğladan kız alacaksan Muğla'dan  :fruity: :fruity: :fruity:
 
İlber Ortaylıya göre anadolunun ele geçirilme evresinde pek te gelişmiş bir coğrafya değil ki zaten Sultan Alparslanın stratejileri dikkatli incelenirse amacı Irak ve Suriye bölgesini alıp oradan Levantine bölgesine inmek. Ama anadoluda yapılan büyük Malazgirt savaşından sonra Anadolunun boşalmasıyla birlikte Anadoluya türk kolonici akınları başlıyor. O zamanlar anadolunun orta ve doğu bölgesinde az helenistik toplumlar, Kürt, Ermeni ve çok az da Arap nüfusu bulunuyor. Ermeniler ve Kürtler sık sık isyan etmekteydi üstelik. Yani anadolu türkler için altın bir tepside sunulmuştu hiç öyle çok nüfuslu metropol şehirler yoktu, Türk koloniciler girip sayıları sayesinde hem o bölgede baskın bir kültür oldular hem de kültürel toleransları sayesinde ermenileri, kürtleri ve helenistik nüfusu yatıştırdılar.

Anadolu selçuklular ne kadar gerçekten de Rum Sultanlığı olarak adlandırılsa da Selçukluların vassalından başka bir şey değillerdi.
 
Bu arada Türklere tamamen mongoloid gözüyle bakanlar oluyordu. Bunla ilgili şunu belirteyim. Kuzey Koreli otomozal dnasında en fazla %85 mongoloidlik görülür. Koreliler bile tamamen mongoloid değildir. Daha önce söylediğimiz gibi Turanid ırk Caucosoid(Beyaz ırk)+Mongoloid(Sarı ırk)'dir. Turanid ırkta mongoloidlik en fazla %50'dir(çok çok nadir %70 görülür, yakutlarda falan). 9 Turanid fenotipten yalnız 2'si mongoloidlik olarak %50 civarlarındadır. Geriye kalan 7 fenotipte %25 ve altıdır mongoloid.

Sözün özü, Japonların resmini gösterip "abi gerçek Türkler bunlar yea" olayı da doğru zannedilen bir yanlıştır. Türkler tabiri caizse ergenekondan çıktığından beri abartıldığı kadar mongoloid değildir, hiçbir zamanda olmamıştır da.
 
Teşekkürler,



Emir İlgazi Mardinli bir Türkmen Begidir, Artuklu Beyliğinin kurucusu Artuk Beg'in oğludur. Ulaşılabilir en yakın kaynak olarak vikipediyi verebilirim:
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0lgazi_Bey

Kaybedilen savaşla ilgili:
https://tr.wikipedia.org/wiki/Didgori_Muharebesi





Eğer ilgim var ayrıntılı elden kaynak isterim dersen:


Selçuklular Tarihi ve Türk-İslâm Medeniyeti /Osman Turan

Selçuklular /Osman Özgüdenli

Bozkırın Efendileri /Tufan Gündüz
 
Güzel çalışma olmuş Hun, tebrikler. Bu mübadeleyle Yunanistan'a gönderilen, Türkçe konuşan ve Türk gibi yaşayan fakat hristiyan olan karamanlılar vardı. Onlar da rum kökenli mi yoksa sadece hristiyan Türkler mi ?
 
Anadolu'da tıpkı sofular yada Alevi dedeler gibi Hristiyan misyonerler de bulunuyordu. İlber Ortaylı'nın ifadesine göre Karamanlılar bu misyonerlik faaliyetlerine maruz kalıp Ortodoks olmuş Türklerdir.  Rum alfabesi kullanmaları dışında Rumlarla hiçbir bağları yoktur.
 
Malazgirt savaşı ile ilgili okunması gereken bir yazı https://eksisozluk.com/entry/46954858
 
Bu arada Türkiye'nin en mongoloid illeri Eskişehir ve Bolu dedik. Ek bilgi olsun, en mongoloid köyü de Konya/Cihanbeyli Böğrüdelik köyüdür. Köy halkı Sibirya kökenlidir.
 
Back
Top Bottom