Alagan'ın Rüyası

Users who are viewing this thread

fbalo1908

Master Knight
İlk hikayem olduğundan hatalarım olduysa affedin. Yorumlarınızı eksik etmeyin :smile:
  Yıl 1261. Kergit bozkırlarının dondurucu soğuğunda, sıradan, savaşlarla dolu bir Kalradya günüydü. Otağından kafasını uzattı Alagan Noyan. Savaştan yeni çıkmış olan, yıpranmış ordusuna baktı uzun uzun. Savaşta ölen askerlerinin ailelerini düşündü bir an. Yüreğinde daha önce hiç duymadığı kadar büyük bir acı hissetti. Ama bu onun suçu değildi. Kral Harlaus'un komuta ettiği 1100 kişilik Svadya ordusunu dağıtmış, Svadya Krallığı'nı bir daha toparlanamayacak kadar büyük bir askeri krizin içine sokmuştu. Düşmanı Hugu Noyan'ın çıldırmış olacağını düşündü. Alagan uzaklara dalmış bunları düşünürken kardeşi gibi bildiği, can dostu Lezalit seslendi:
-Alagan, bir ulak geliyor.
-Gelsin, diye yanıtladı Alagan.
5 dakika sonra ulak otağa geldi. Tahtına kurulmuş, ağır ağır şerbetini yudumluyordu Alagan. Elçi söze girdi:
-Kudretli kağanımız Sancar Han adına buradayım.
-Ne buyurdu kağanımız ?
-Öncelikle zaferinizi tebrik etti. Hugu Noyan'ı görevden alarak sizi yeni mareşal ilan ettiğini söylememi istedi.
  Alagan çok sevindi. Mareşal olmak onun en büyük hayaliydi. Birde bunu Hugu Noyan'ı devirerek yapmak... Alagan bunları düşünürken Ulak tekrar konuştu:
-Efendim, Sancar Han'ın bir de emri var.
-Nedir?
-Sancar Han bir seferberlik ilan edip Weyyah Kalesi üzerine yürümenizi buyurdular.
Alagan elçiyi bir kese altın vererek yolladı. Lezalit övgü dolu sözlerle Alagan'yi tebrik ederken Bahestur söze girdi:
-Lezalit, ne çok konuştun bre. Noyan hazretleri Weyyah kuşatmasını nasıl yapacağız, ordumuz çok yıprandı ?
-Benimle böyle konuşmanızdan hiç haz etmediğimi biliyorsunuz. Ben sizi arkadaşım olarak görüyorum, hizmetçim olarak değil. Soruna gelince, onu bende bilmiyorum. Sen ve Nizar hemen civar köylerden acemi askerler toplayın. Lezalit onları eğitir. Şimdi beni yalnız bırakın, biraz dinlenmek istiyorum.
  Lezalit ve Bahestur Alagan'yi selamlayarak ağır adımlarla otağdan çıktılar. Uykuya daldı Alagan. Rüyasında canından çok sevdiği Leydi Ayasu'yu gördü. Tirida Noyan ile evlendiriliyordu. Bağırarak uyandı. Uyandığında kanter içindeydi. Hemen kapının önündeki muhafızlardan biri içeri girdi:
-İyi misiniz efendim ?
-İyiyim iyiyim, sadece kötü bir kabus gördüm.
  Ertesi gün çok güzel bir sabaha uyandı bütün ordugah. Alagan otağından çıktı, ordugahı dolanmaya başladı. Aklına birden Lezalit'e eşek şakası yapmak geldi. Hemen yanına bir asker çağırdı. Lezalit derin uykusundayken Alagan Lezalit'in ağzını kapattı, askerde bacaklarını tuttu. Lezalit hemen hançerine uzandı. Daha sonra bunu yapanın Alagan oluğunu görünce rahatladı. Sonra konuşmaya başladı:
-Alagan bu kaçıncı oldu ? Bir gün kalpten gideceğim.
Alagan sadece ufak bir tebessüm etti:
-Lezalit, biraz dolaşalım mı kardeşim ? Sana anlatmam gerekenler var.
Lezalit ve Alagan dolaşmaya başladılar. Alagan muhafıza burada kalmasını emretti. Deri gövdeliğinin altından dökülen zincirleriyle görkemli zırhı ve uzun tolga miğferinin içerisinde tam bir asil gibi görünüyordu Alagan. Onu gören herkes birkez daha dönüp bakıyordu onun görkemli duruşuna. Mavi gözleri ve kumral teniyle her kadının hayalindeki erkekti. Ordugahın yanındaki derenin kıyısına oturdular. Alagan her zaman olduğu gibi yine uzaklara dalmış Ayasu'yu düşünüyordu. Hayallerini bölen Lezalit'in sözleri oldu:
-Hayırdır kardeşim ? Her zamanki gibi dalmışsın yine.
-Ayasu'yu düşünüyorum. Hugu Noyan ile babası Ayasu'yu Tirida Noyan ile evlendirip, Kergitler'in en köklü ailelerinden olan Asugan ailesine girmek ister. Ben onsuz ne yaparım ?
-Gerekirse kaçıracaksın Alagan. Senin gibi birine aşkından vazgeçmek yakışmaz.
-Neyse, hadi dönelim. Bizi merak etmesinler .
  Ordugaha döndüklerinde yanlarına Alayen geldi:
-Alagan nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama...
-Söyle Alayen, yine ne kötü haber var ?
-Ayasu efendim... Tirida Noyan ile Leydi Ayasu evleniyormuş, Asugan Noyan, Asugan Kalesi'ne ziyafete çağırıyor sizi. Sefer ziyafet sonrasına ertelendi.
Alagan'nin başından aşağı kaynar sular döküldü. Tek aşkı Ayasu evleniyordu ve onun elinden hiçbir şey gelmiyordu...

2. Bölüm
 
Uzunluk fena değil ama az daha uzatılabilir sanki. Anlatım güzel. Bir dahaki bölüme atlanıp Asugan Kalesi'ne 'İtiraz ediyorummmm' diye girebilir  :iamamoron:
Genel olarak güzel. Başarılar.
 
Çok güzel olmuş allattin.Zaten bana paylaşmadan önce pm olarak atmıştın ozamanda beğenmiştim.
 
Çok Güzel Olmuş. Bu Arada Benimde Ayasuda Gözüm Vardı Ne Çok Seveni Varmış  :iamamoron:
 
Ben İncili Arwa'dan başkasını tanımam :grin: Hugu Noyan'ın kardeşi diye onu seçtim. Teşekkür ederim :smile:
 
Evet arkadaşlar uzuuuun bir aradan sonra 2.bölüm.
Teninde sıcak bir nefes hissetti Alagan. Hemen gözlerini açtı. Döşeğinin yanında duran hançerine sarıldı. Bir hamlede suikastçinin canını alıverdi. Siyah kıyafetlerin içinde, cellat kılıklı bir adam, boğazından aşağı süzülen kanlarla yere yığılıverdi. Hemen, "Muhafızlar !" diye bağırdı Alagan. Tepki gelmeyince çıktı dışarı. Yerde duran iki cesedin arasından ordugahın meydanına çıktı. Arkadaşlarının çadırına doğru yola çıktı. Bozkırın dondurucu akşam serinliğinde tirtir titriyordu. Çadıra vardığında çadırın içi boştu. İyice meraklandı Alagan. Bir hışımla atına atladı. Atının dizginini kavradığı gibi hemen etrafı  aramaya başladı. Kendinden yaklaşık 50 metre kadar uzakta 3 kişi gördü. Hemen yanlarına doğru yol aldı. Belinde asılı duran çift taraflı savaş baltasını eline aldı. Yaklaşınca ateşin başında oturanların arkadaşları olduğunu gördü. Hemen olayları anlatmaya başladı:

-"Az kalsın canımdan oluyordum. Neden adam akıllı muhafız yerleştirmiyorsun Lezalit ?" . Lezalit:

-"Alagan neler oluyor ? Anlat bilelim."

-"Suikast düzenlemeye çalıştılar."


-"İlginç, devam et."


-"Bunu Tirida Noyan'ın yaptırdığını düşünüyorum."

-"Ne, ne diyorsun sen Alagan ? Nasıl cürret edebilir buna ?"

-"Bilmiyorum. Gidip adamın üstünü arayalım. Emin olmadan kimseyi suçlamak istemiyorum."

Ordugâha girildiğinde ilk ses Lezalit'ten geldi.


"Alagan, sanırım haklı çıktın. Burada Tirida Noyan damgası basılmış bir bıçak buldum"

  Suikastin Tirida Noyan tarafından ayarlandığı öğrenilince, oyalanmadan Asugan Kalesi'ne doğru yola çıktılar. Asugan Kalesi'ne vardıklarında ziyafet başlamıştı. Alagan konuklarla selamlaştıktan sonra Sancar Han'ın yerini sordu. Odasına çekildiğini söyledi Asugan Noyan. Sancar'ın odasına çıktı. Kapıdaki muhafızlara:

-" Sancar Han'a geldiğimi haber verin."
  Muhafızlar içeri girip Sancar Han'a haber verdi. Alagan içeri girdi. Karşısında ki minderin üzerinde oturan Sancar Han, gözleriyle otur anlamında işaret etti Alagan'a. Sancar söze girdi:

-" Bak Alagan, seni kendi öz evladım gibi severim, bilirsin. Baban öldüğünde henüz çocuk denilebilecek yaştaydın. Benim hiç erkek çocuğum olmadı. Seni evladım yerine koydum. İlk kılıç talimini benimle yaptın, ilk okunu benimle attın. Ayasu'ya ne denli aşık olduğunu çok iyi bilirim. Lakin iki aile böyle istedikten sonra yapabilecek bir şey yok."

-" Bilirim Yüce Kağanım. Sizinle bir konu hakkında konuşmak isterim."

-"Buyur, seni dinliyorum."

-"Asugan Kalesi'ne gelmek için yola çıktığımda, Tulga şehri yakınlarında ordugah kurmuştuk. Gece yarısı ansızın bir nefes hissettim. Yanıma koyduğum hançer sayesinde kurtuldum. Daha sonra fark ettim ki, beni öldürmeye çalıştığı bıçağa Tirida Noyan damgası basılmıştı.

  Daha sonra mektubu uzattı Alagan. Sancar Han şaşkınlık içerisindeydi. Söze girdi: Bunu herkese açık bir dille halledemeyiz evladım. Bu duyulursa dostum Asugan Noyan'ın düşeceği durum...
-"Bunu gizli bir biçimde halletmeliyiz Han'ım. Benim aklımda çok iyi bir plan var..."
 
Back
Top Bottom