AAR: Gelric - 3. Bölüm Yayımlandı

Users who are viewing this thread

AAR Nedir:

Oyunda neler yaşandığını gösteren birçok oyun içi ekran görüntüsü ile beraber hikayesel anlatı ile oluşturulan yazı. Bir oyun temel alınarak yazılmış hikayeye, her zaman ekran görüntüleri gerekli değildir ve birçok farklı formatta yazılabilir. Fakat odak noktası oyuna dayanan hikayelerden oluşmasıdır.


Kayıt Özellikleri:

Mod: Diplomacy Litdum 4.

ZORLUK SEVİYESİ: %112

Hile: Kapalı

Oyuncunun aldığı zarar: Normal

Dostların aldığı zarar: Normal

Dövüş yapay zekâsı: İyi

Strateji yapay zekâsı: İyi

Dövüş Hızı: En Hızlı

Muharebe büyüklüğü: 150

EKRAN SEÇENEKLERİ:

Grafik seviyesi: Ultra yüksek - tahmini performans %27

KARAKTER:

İsim: Gelric

Cinsiyet: Erkek

Babası: Göçmen

Çocukluğu: Sokakta geçmiş.

Ergenliği: Seyyar satıcılık yapmış.

Maceracılığa çıkma sebebi: Evinden atılmak.

Kaydetme seçeneği: Gerçekçi kaydetmeden çıkma yok.

Başlangıç şehri: Praven

Diplomasi seçenekleri: En yüksek

Başlangıç İstatistikleri:

p985ccbb.jpg

Hikâye:

Gelric kaba, sert ve huysuzdur ama tüm bu kasvetli yapısına rağmen çok yeteneklidir. Kalradya’dan çok uzakta Balion topraklarında ortalama bir limanda saygın sayılabilecek bir ailede doğdu ve büyüdü, 10 yaşına gelene kadar endişesiz yaşadı ama bu noktada hayatı kötü yönde değişti.​

Babasını, annesini ve kız kardeşini korkunç bir sel felaketinde kaybetti. Bir haydut çetesine katıldı. Yıllar boyunca tekin olmayan ortamlarda şüpheli yabancıların yardımıyla acımasız bir dünyada hayatta kalmayı başardı. Yetenekleri ve ısrarı ile saklı potansiyeline ve iyiliğe ulaşmaya her gün biraz daha yaklaşıyordu. Tüm bunlar onu ilerde olacağı büyük adama dönüştürecekti.​

Sonunda 22. Doğum gününde biraz istikrar bulduğunda, çete işini bırakıp fazla büyük olmayan bir nakliye gemisinde denizci olarak çalışmaya başladı. Bunu yaparak, yeni, dürüst bir yaşam bulmayı ve kaybettiği aile ortamını tekrar yaşamayı umuyordu. Ayrıca her zaman ticarete ve yeni yerler görmeye isteği olmuştu. Sıklıkla Geroia ve Lokti limanlarına teslimatlar yapıyorlardı.​

Ama bir gün deniz korsanları tarafından saldırıya uğradılar. Değerli kargolarını korsanlara kaptırmasalar da bunun sonucunda gemi ve mürettebat ağır hasar almıştı. Korsanları defettikten kısa bir sonra gemi alabora olmuştu. Okyanus talihsiz genç Gelric’i sürükleyerek hiç tanımadığı yeni bir yere kahramanların diyarı Kalradya’ya taşımıştı.​

BÖLÜM I: Ben neredeyim?

bm3srtid.jpg
24 Mart 1257​

Sevgili Günlük,​

Yabancısı olduğum bir toprağın üzerinde yüzükoyun şekilde gözlerimi açmıştım. Ellerim uzun süredir su da kalmaktan dolayı buruşmuştu. Kıyafetlerim parçalanmıştı. Ayağa ağrılarım ve kesiklerin verdiği acıların eşliğinde kalktım. Yardım alabileceğim bir yer görebilmek için çevreme baktım. Biraz uzakta küçük bir yerleşke vardı. Son gücümle direk köye gitmeye karar verdim. Yerin adının Azgad olduğunu öğrendim. Param olmadığını bilmelerine rağmen yaralarımla ilgilendiler ve karnımı doyurdular, giydirdiler.​

Bulunduğum yer Kalradya topraklarıydı. Çok duymuştum ama bu şekilde geleceğimi tahmin edemezdim. Azgad Svadya denilen bir krallığa bağlıymış. Kuzey ‘de Praven adında büyük bir şehir olduğunu öğrendim. Burada biraz dinlendikten sonra ertesi gün şehre gitmeyi düşünüyordum. Azgad aslında oldukça zengin sayılırdı, Balion’da ki köylere nazaran ve burada kalabileceğimi de söyledi köy muhtarı. Bana bir iş bile ayarlamıştı ama kötü bir tesadüfle bile olsa sonuçta yeni bir yere gelmiştim ve keşfe çıkmam gerekiyordu.​

Sabah erkenden Praven’in yolunu tuttum. Ne olur olmaz diye silahla beraber yanıma biraz dinar ile yaşlı bir at veren muhtar beni uğurladı ve iş teklifinin her zaman geçerli olacağını da eklemeden geçmedi. Birkaç saat sonra şehre ulaştım ve atımı ağıra bağlayıp kapılarından içeri girdim. Praven devasa bir şehirdi. Vatanım Balion’da en büyük şehir bile Praven’in yarısı kadar bir alana sahip değildi.​

Şehir sokaklarında büyülenmiş bir halde yürürken birden önüme bir adam çıktı. Adamın niyetini daha görür görmez gözünden anlamıştım. Hayatım böyle tipler içinde geçmişti ve insan sarrafı gibi bir şey olmuştum artık. Yankesiciyle bir süre mücadele ettim. Gerçi elimde düzgün bir silahta yoktu. Muhtar yanıma asa ile bir arbalet vermişti. Bunlar hiç bana göre silahlar değildi aslında. Ben daha çok kılıç kalkan ve yay kullanmayı seviyordum. Yapacak bir şey yoktu. Tüm hayatım boyunca elimdekilerle yetinerek en iyisini yapmaya çalıştım.​

Sonuçta aldığım birkaç yara bereyle adamı halletmeyi başarmıştım. Tam muhafızlara gidip adamı zindana attıracaktım ki hızla bir adam daha fırladı sokağın arasından. Fakat bu adamın giyimi şık zengin bir tüccarı andırıyordu. Yüzünde kötü bir ifade de yoktu. Yaklaştı ve benimle konuştu. İlk önce başıma bir şey gelmediği için sevindiğini söyledi ve bana bir iş teklifinin olduğunu belirtti. Ardından devamını konuşmak için evine çağırdı. Adama güvenmekte bir sakınca görmemiştim çünkü halinde sıkıntı sezmedim.​

Evine geldikten sonra bana işi anlattı; yakın zamanda erkek kardeşi haydutlar tarafından kaçırılmıştı ve onu bulmamı istiyordu. Bende fazla uzatmadan kabul ettim. Sonuçta para kazanacak iş arıyordum. İş ayağıma kadar gelmişti. Zaten bu tarz şeylere çokta yabancı sayılmazdım. Öncelikle bana biraz para verdi ve sonra beş adam toplamamı istedi. Vedalaşıp tüccarın evinden daha sonra şehirden ayrıldım. Şimdi köyleri gezerek yanıma beş gönüllü almalı ve haydutların izini bulmalıydım. Kalradya’da ki işler Balion’a kıyasla çok daha hızlı gelişiyordu. İlk maceraya atılmaya hazırdım.​

 
Last edited:
BÖLÜM II: Haydutların İni
26 Mart 1257​

Sevgili Günlük,​

İlk olarak Azgad köyüne gittim. Beni her zamanki gibi yine boş çevirmemişlerdi ve otuz dinar karşılığında üç svadyalı acemi birliğime katılmaya gönüllü oldu. Çevremde çok fazla haydut dolanıyordu. Onlarla aramdaki mesafeyi dikkatle koruyarak keşfetmeyi sürdürdüm. Sonra Lyindah adında bir köye rastladım. Oradan da boş dönmedim; tam beş gönüllü daha ekledim grubuma. Benle beraber tam dokuz kişi olmuştu sayımız görev için fazlasıyla yeterliydi.​


tsexfg8i.jpg

Praven Şehri’nde tüccarı bulacağım yere hana gittim. Bana haydutların konumunu söyledi. Şehrin yakınlarında haydutlarla karşılaştım. Kolay bir zafer aldım. Sadece bir adamım öldürülmüştü. Adamı fazla zorlamadan konuşturdum ve bana asıl mekânlarının yerini söyledi.​


5do9pfq5.jpg

Tüccarın kardeşinin rehin tutulduğu yere doğru yola koyulmadan önce şehirde biraz ticaret yaptım. Her ihtimale karşılık yanıma Veidar köyünden üç gönüllü daha aldım. Ayrıca askerlerimden biri terfi aldı.Onun rütbesini yükselttim. Haydutların mekânı Gisim denilen Praven’e uzak kalan bir köyün karşısındaki bir ormanlık alanın derinliklerindeydi. Gisim’den yanıma adam almaya çalıştım fakat orada kimse bana katılmaya gönüllü değildi. Daha fazla oyalanmadan on bir kişilik küçük ordumla taarruz ettik haydutların inlerine.​


axboisnj.jpg

Tahmin ettiğim kadar hiç zorlanmamıştım. Yine bir askerim daha şehit olmuştu gerçi ama sonucunda iki askerim terfi aldı ve haydutların eşyalarını yağmalamıştık. Kullanışlı olmasalar bile satılıp para edecek şeyler sayılırdı.En önemlisi de tüccara olan görevimi tamamlayıp genç kardeşini sağ salim kurtarmıştık. Tüccarın kardeşiyle beraber iyi haberi şehre hızla ulaştırdık. Şehre geldiğimde bir ziyafet düzenlendiğini gördüm kralın kalesinde. İçeri tabii ki elimi kolumu sallayarak girmeme müsaade etmezlerdi.​


l3v2u9bw.jpg

Tüccarla konuştuk; habere sevindi ve ödülümü verdi. Fakat son bir işi daha olduğunu söyledi. Tüm bunların en başta yaşanmasına izin veren yozlaşmış muhafız komutanını indirmeyi planlıyordu. Şehrin ortasında bir saldırı düzenleyecekti. Benim bu işteki rolümde saldırıya öncülük etmekti. Bende kabul ettim. Parası da iyiydi sonuçta.​


fq9d9yme.jpg

Muhafız komutanının haydutlarıyla olan mücadelemiz kayıplar ve yaralılarımız olmasına rağmen başarılı olmuştu. Tüm haydutları öldürmüştük. Tüccar beni tebrik etti ve söz verdiği gibi iki yüz dinarla ödüllendirdi. Kral Harlaus’la bu durumu konuşacağını söyledi. Birkaç saat sonra handa tekrar buluştuk. Ne yazık ki işler kral Harlaus’la düzgün gitmemişti ve tüccar şehirdeki konumundan olmuş ve taşınmak zorunda bırakılmıştı.​


t99ywebp.jpg

Vedalaşıp ayrılırken Kalradya’da ki adaletsizlikten dem vuruyordu. Nihayetinde bu olaylardan ben pek fazla etkilenmemiştim.Kesemi doldurmuştum ve savaşın heyecanını yaşamıştım. Hala da satacak bir yığın şeyim vardı. Yanımda bir tane savaş esiri de vardı. Bir köleci bulabilirsem iyi para edecek bir adam. Yeni maceralara atılmadan önce adamlarımla handa bir şeyler içerek dinlenmeyi hak etmiştik.​


2. Bölüm İstatistikler


f6usmeqm.jpg



 
Last edited:
Bölüm III: İlk Turnuva

29 Mart 1257​

Sevgili Günlük,​
Praven şehrinde, haydutlarla girdiğimiz savaştan sonra aldığım yaraların iyileşmesi için handa birkaç gün dinlenmek zorunda kalmıştım. Ardından elimde birikmiş olan savaş ganimetlerini şehirdeki pazara gidip sattım. 68 dinar kadar bir para kazanmıştım. Şehirden ayrılmak üzereyken, yiyeceklerimin neredeyse tükendiğini fark ettim. Hazır pazardayken, erzak tüccarından da iki çuval tahıl aldım.​
Hanın yakınlarındaki arena alanına açılan büyük kapı dikkatimi çekmişti. İçeriye girdim ve turnuva başı ile konuştum. Şu anda şehirde bir turnuva olmadığını fakat arenada diğer talim yapan adamlara katılabileceğimi söyledi. Ne kadar çok kişi devirirsem o kadar fazla ödül veriyormuş. Bende yaralarım iyileştiği için bu müsabakaya katılmakta bir sakınca görmemiştim.​

osKYRj.jpg
Arenadaki dövüş zorlayıcıydı. Sadece altı rakibimi devirmeyi başarmıştım. Ardından son yediğim darbeyle beraber yere yığıldım ve elendim. Turnuva başı tecrübesiz bir gence göre iyi iş çıkardığımı söyledi ve beni 40 dinarla ödüllendirdi. Arenadan ayrılmadan evvel en yakın turnuva düzenlenen yerlerin isimlerini aldım. Aralarında gidebileceğim yakın yer Suno şehriydi.​
Kazandığım dinarlarla hana gidip bir şeyler içmeye karar vermiştim. Handa Alayen adında bir adamla tanıştım. Bana hayat hikâyesini anlattı. Alayen’in Vaegirli bir soylu olduğunu öğrendim. Yanına katılabileceği bir komutan arıyordu. İlgimi çekmişti fakat benden 300 dinar borç istediği için anlaşmaya yanaşmadım. Kesemde yeni biriktirmiş olduğum parayı idareli harcamalıydım ve yanıma daha ucuz takipçiler almalıydım.​

osKH2U.jpg
Hancının yanına gidip yanımdaki tek esiri sattım ve üstüne bir kadeh şarap içtim. Ardından iş olup olmadığını sordum fakat pek düzgün bir iş yoktu. Suno’da ki turnuvaya katılmadan önce Nemaje köyü yakınlarında olduğunu duyduğum talim alanına gittim. Orada öncelikle bir ustadan eğitim alıp dövüş yeteneklerimi geliştirmeye karar verdim.​
Eğitmen önüme üç kademeli bir sınav koydu. Her kademede daha güçlü ve eğitimli adamlarla karşılaştım. Fakat aldığım birkaç yenilgi dışında en nihayetinde tüm adamları devirmeyi başarmıştım. Eğitmen yeteneklerimden çok etkilenmişti ve yolumda böyle gidersem Kalradya’da çok hızlı yükselebileceğimi söyledi. Talim alanından ayrılarak hiç vakit kaybetmeden Suno şehrinin yolunu tuttum.​

osKaOo.jpg
Yarım gün sonra şehre ulaştım. Gece olmuştu ve her yer kapanmıştı. Geceyi handa geçirdim. Sabah olunca turnuvaya katılmak için arenaya gidip başvurdum. Kendi üstüme bahiste oynayabildiğimi öğrendim ama yeteneklerime hala çok fazla güvenemediğim için bu riske giremedim. Birkaç şaşırtıcı tur devrilmeden ayakta kaldım ve pek çok kişiyi de hakladım. Dördüncü turdaydım. İki kişi haklamıştım ve üçüncüyü arıyordum. At üstünde giderken tam o sırada arkadan bir darbe aldım. Bilincimi kaybetmiştim ve uyandığımda turnuva başını karşımda buldum.​
Elendiğimi düşünerek üzülmüştüm ama bunu fark eden turnuva başı yanıma geldi ve devrilmeden önceki performansımdan seyirciler etkilendiği için son bir kez devam etme hakkı daha tanıyacağını söyledi. Seyircilerinde devamlı tezahürat desteğiyle, beşinci ve altıncı turları da hızla geçtim. Son olarak final turuna çıkarak, teke tekte rakibi halledip galip gelmiştim. O an kendi üstüme bahis oynamadığım için pişman olmuştum ama yapacak bir şey yoktu artık. Para kaybetmeyi göze almayınca daha çok para kaybetmiştim. Bu da bana iyi bir ders olmuştu. Risk almasını bilmeyenler, kaybetmeye mahkumdurlar.​
Turnuvadan kalabalık bir hayran gurubuyla beraber performansıma göre çok az bir ödül olan 200 dinar ile ayrıldım. Kalradya topraklarında yedinci günümde işler şimdiden hiç fena gitmiyordu. Kalradya'yı keşfe çıkmadan önce büyük turnuvanın üstümde bıraktığı tatlı yorgunluğu atmak ve zaferimi kutlamak için adamlarımla beraber hana gitmeye karar verdim.​


3. Bölüm İstatistikler


osKX6I.png

osKOIA.png

osKjm1.png

osKgyf.png




 
Last edited:
Back
Top Bottom