Users who are viewing this thread

Oyunun çıkış tarihi açıklandı ve oyuna daha fazla update gelmeyebilir korkusu sardı beni. Umarım oyuna update getirmeye devam eder çünkü ne yazık ki hala düzeltilmesi gereken bir sürü şey var ve bir o kadar da eklenmesini beklediğimiz özellik var. 2008 den beri tam bir Mount and Blade fanboyu olarak oyunla ilgili detaylı geribildirim yapmayı boynuma borç bilirim. 1.8 sürümü itibarı ile oyunda karşılaştığım önemli sorunları aşağıda listeledim umarım bunlar zaman içerisinde tamamen düzeltilir.

  • Oyundaki en büyük sorunlardan biri, bizim dâhil olduğumuz krallık dışında başka bir krallığa neredeyse hiç savaş açılmıyor. Açılsa dahi çok kısa sürede bitiyor ve çoğu zaman harita hiç değişmiyor. En iyi ihtimalle bir kale alınmış oluyor. Krallıklar etrafındaki diğer krallıkları umursamayıp durmadan bizim krallığa savaş açıyor ve barış yapmak bilmiyorlar.

  • Krallıklar güç dengesini hiç ciddiye almıyorlar. Etraflarından kendilerinden kat be kat güçsüz krallıkların topraklarını alıp güçlenmek yerine kendilerinden kaç kat güçlü halde olan bize saldırmayı tercih ediyorlar.

  • Barış şartları hiçbir şekilde gerçekçi değil. Bizden yine kat be kat güçsüz bir krallık bize savaş açtığında barış yapmak için onlara yüksek miktarda para ödememiz gerekiyor ve bu durum uzun süre değişmiyor. Şehirlerini, kalelerini alıyoruz. Ordularını yeniyoruz fakat ondan sonra bile barış için bizden para istiyorlar. Hâlbuki bizim barış isteğimizin o şartlarda bir ülke için lütuf olması gerekir.

  • Yine, anladığım kadarıyla barış şartlarında köy yağmalamanın etkisi gereksiz şekilde büyük. Şehirler kaleler almamız bize masada doğru düzgün bir avantaj sağlamazken, birkaç köy yağmalayarak düşman barış şartlarında kolayca avantajlı konuma geçiyor.

  • Oyunda savaş yorgunluğu denen bir şey ne yazık ki yok. Oyun yılıyla neredeyse on yıldır tüm dünyayla barış yaptığımız bir gün bile olmadı. Durmadan savaş halindeyiz. Lordlar ele geçirdiğimiz kale ve şehirlerin savunmasını güçlendirecek fırsat bulamıyor savaşmaktan ellerinde kaliteli askerleri kalmıyor fakat hiçbir şekilde en ufak bir barış istekleri olmuyor. İki yüz güne yaklaşan savaşlar oluyor fakat iki tarafta, yeter artık demiyor.

  • Güç dengesi gerçeği yansıtmıyor. Güç dengesinin içine şehirler kaleler ve garnizonları da dâhil olduğu için yükselmekte olan krallığımız yirmi, otuz bin seviyelerine ulaşıyor ve güçleri beş, altı bin seviyesinde olan birden fazla krallıkla savaşmayı sorun etmiyorlar. Fakat lordların sayısı aynı kaldığı için güç seviyemiz istediği kadar yüksek olsun kurabileceğimiz ordu sayısı sınırlı ve birden fazla ülkeyle savaşmak doğal olarak zor. Ama oyun güç dengesine baktığında bir sıkıntı görmediği için dört, beş krallığın kendisine savaş açmasını sorun etmediği gibi bir de üzerine kendisi de savaşmadığımız tek krallığa savaş açıyor.

  • Lordlar çoğunlukla pasif davranıyor. Hadi bir krallıkla savaşırken anlarım ama yedi düvele karşı tüm ülkeyi ben korumak zorunda kalıyorum. Ben ülkeyi kendi haline bıraksam anında her yeri kaybetmeye başlıyorlar. Lordların da biraz olsun görev bilinci taşımasını rica ediyorum.

  • Özellikle kuşatmalarda karşı taraftan iki, üç kat fazla olmamıza rağmen kuşatma başladığı zaman savaşta düşman sayıca fazla oluyor. Bazen bizim tarafta dört yüz kişi varken karşı tarafta altı yüz kişi oluyor. Hâlbuki savaşa girişmeden önce onlardan bariz şekilde fazlaydık. Savaş alanındaki savaşçıların oranını gerçeğe daha uygun olmasını rica ediyorum.

  • Yine kuşatmalarda surlara kuşatma kulesi dayandığı zaman düşman öyle bir hücum ediyor ki bizi iterek kuşatma kulesinden aşağıya atıyorlar. Utanmasalar kuleden aşağıya inip bizimle meydan muharebesine girişecekler. Başıma gelen benzer bir olayda da, mancınıklarımız duvara dayalı iki merdivenin arasındaki burcu kırmıştı ve orada toplanan müdafilerin önü açıktı. Surlara çıkmak için merdivenlere tırmanmaya başladık ve düşman bize saldırmak için yine hücuma geçti. Art arda önlerindeki kırık burçtan aşağıya atlamaya başladılar. Doğal olarak çok saçma bir görüntüydü.

  • Savaş alanlarında atlar hasar almadıkları zaman çevreye kaçışmıyorlar. Bu da bazen savaşın ortasında büyük at yığınları ortaya çıkarıyor. Yolu açabilmek için uzun bir süre at kesmem gerekiyor.

  • Krallıklar ne kadar toprak kaybetse de güçsüzleşmiyor veyahut hissedilmiyor. Topraksız kalan lortların hoşnutsuz olması, adam toplayacak para bulamaması ve hatta taraf değiştirmesini beklerdim.

  • Krallık tüm topraklarını kaybetse bile yok olmuyor ve oyun boyu sadece bela oluyorlar. Hepsini yakalayıp öldürerek krallığı yok etmeye çalışmak ise oyun yılıyla yıllar sürüyor.

  • Savaş alanlarında ölen lord sayısı oldukça az. Eğer lord öldürmeyen biriyseniz düşman krallığın lordlarından asla kurtulamayabiliyorsunuz.

  • Yine aynı şekilde, oyunda yaşlanma da çok yavaş oyunun başında sahip olduğunuz çocuğunuz ancak oyunun sonunda savaş alanlarında boy gösterebiliyor. Bence lortların savaşta ölme ihtimali ile bu yaşlanma hızı elden geçirilirse birbirlerini tamamlayabilirler.

  • Oyunda lord öldürmek yukarıda saydığım pek çok sebepten ötürü neredeyse bir zorunluluk. Fakat lord öldürmenin karşılığı hiç gerçekçi değil. Öncelikle bizim lordlarla ilişkimiz niye azalıyor hala mana veremiyorum. Onlar düşman, köylerimi yağmalayıp topraklarımıza saldırıyorlar. Onları öldürünce lordların bizi tebrik etmesi, teşekkür etmesi gerekir. Salahaddin Renaud de châtillon’u idam ettiği için herhangi bir emirin ona kızması nasıl gerçekçi değilse, bu da aynı şekilde değil. Ben o lordları öldürmesem krallığımız iki gün yaşayamaz ama kimsenin umrunda değil.

  • Oyunda bizden başka kimse lord öldürmüyor. Oyunda acımasız o kadar lord var hiçbiri lord öldürmüyor. İmparatorluk güya iç savaşta ama tahta gözünü dikmiş ayrılıkçıları yakalayınca idam etmiyor. Oyunda yağmacı, barbar o kadar krallık var ama lord esir alınca beyefendiye dönüşüyorlar. Hâlbuki karşılaştığımız zaman korkacağımız “Bu adam bizi esir alırsa kellemiz gider.” diyeceğimiz lordlar olsa oyun çok daha gerçekçi ve heyecanlı olurdu.

  • Lord öldürdüğümüz zaman onursuz, şerefsiz olmamız da aynı şekilde gerçekçi değil. Acımasız, sadist olmamız daha mantıklı olurdu. Adam köyümü yağmalıyor onursuz değil, ben onu öldürünce onursuz oluyorum.

  • Oyundaki odak puanları ve statlar öğrenme oranını ne kadar etkiliyor bilmiyorum ama bir düzenleme getirilmeli diye düşünüyorum. Çünkü odak puanım full ve ilgili statım altı iken binicilik yeteneğim iki yüz yetmiş dörtte takılı kaldı. İki yüz yetmiş beş olsa son özelliği de açılacak ve binicilikle işim bitmiş olacak. Şimdi biniciliği fullemem için bir stat puanı daha harcamam gerekiyor ama benim geliştirmem gereken başka özelliklerim de var ve stat puanı yanılmıyorsam dört seviyede bir geliyor.

  • Lordlar alakasız kişilerle arkadaş olarak gözüküyor, bu da gerçekçiliği öldüren başka bir sebep. Dünyanın öbür ucunda birbirini hiç görmemiş olması gereken lordlar birbiriyle arkadaş olarak gözüküyor. Daha da mantıksız olan iç savaş halinde olan devletlerin lordları birbirinin arkadaşı. Madem arkadaşın, o zaman yağmalamasın köyünü almasın kaleni. Bu arkadaşlık işinin krallıklar içinde kalması gerektiğini düşünüyorum.

  • Oyunda hala taht talipleri yok. Warband’da olan bu özelliğin hale Bannerlord’a gelmemiş olması beni üzüyor ve hiç gelmeme ihtimali beni derinden kaygılandırıyor. Lütfen gerisini de modderlar halletsin gibi bir düşünceye kapılmayın. Oyunu olabildiğince mükemmel hale getirin. Saygılarımla.
 
  • Yine kuşatmalarda surlara kuşatma kulesi dayandığı zaman düşman öyle bir hücum ediyor ki bizi iterek kuşatma kulesinden aşağıya atıyorlar. Utanmasalar kuleden aşağıya inip bizimle meydan muharebesine girişecekler. Başıma gelen benzer bir olayda da, mancınıklarımız duvara dayalı iki merdivenin arasındaki burcu kırmıştı ve orada toplanan müdafilerin önü açıktı. Surlara çıkmak için merdivenlere tırmanmaya başladık ve düşman bize saldırmak için yine hücuma geçti. Art arda önlerindeki kırık burçtan aşağıya atlamaya başladılar. Doğal olarak çok saçma bir görüntüydü.
Güzel bir çalışma olmuş tebrikler.

Bu maddenin tam tersi de benim başıma geldi. Surlarda hiç gedik yokken, ana kapı düşmemişken bir merdivenden aniden hücum etmeye başladılar ve askerlerimi ite ite kalenin sol burçlarını ele geçirdiler. Daha sonra -tam emin değilim- biz düşman askerlerini kestikçe yenileri civarda spawn olmaya başladılar. 3-4 kişiyle savaşırken tam bitti diyordum arkamda 5-6 kişi daha beliriyordu. Dışarıdan bakan birisi sanki kale benim değil de düşman kalesinde savaşıyormuşum gibi algılardı.
 
Özellikle kuşatmalarda karşı taraftan iki, üç kat fazla olmamıza rağmen kuşatma başladığı zaman savaşta düşman sayıca fazla oluyor.
Kusatmada kalede olan kisi her zaman avantajlidir ancak BL bunu oyun mekanikleriyle saglayamadigi icin, gelistiriciler kaleyi savunanlara, boyle bir avantaj vermislerdir. Hatta bir ara kaleyi kusatan askerler eksik canla baslasin diye konusulmustu bir gelistirici tarafindan.
 
Eline sağlık, ayrıntılarına takıldığım birkaç madde oldu ama üzerine laf söylemeye gerek bile yok. Tüm yazdıklarının altına imzamı atarım.

Benim de MB serisinde hep görmek istediğim bir özellik vardı. Senin yazdığın şu maddelerin ortak çözümü olabilir diye buraya da yazayım:
  • Oyunda savaş yorgunluğu denen bir şey ne yazık ki yok. Oyun yılıyla neredeyse on yıldır tüm dünyayla barış yaptığımız bir gün bile olmadı. Durmadan savaş halindeyiz. Lordlar ele geçirdiğimiz kale ve şehirlerin savunmasını güçlendirecek fırsat bulamıyor savaşmaktan ellerinde kaliteli askerleri kalmıyor fakat hiçbir şekilde en ufak bir barış istekleri olmuyor. İki yüz güne yaklaşan savaşlar oluyor fakat iki tarafta, yeter artık demiyor.

  • Krallık tüm topraklarını kaybetse bile yok olmuyor ve oyun boyu sadece bela oluyorlar. Hepsini yakalayıp öldürerek krallığı yok etmeye çalışmak ise oyun yılıyla yıllar sürüyor.

  • Savaş alanlarında ölen lord sayısı oldukça az. Eğer lord öldürmeyen biriyseniz düşman krallığın lordlarından asla kurtulamayabiliyorsunuz.

  • Yine aynı şekilde, oyunda yaşlanma da çok yavaş oyunun başında sahip olduğunuz çocuğunuz ancak oyunun sonunda savaş alanlarında boy gösterebiliyor. Bence lortların savaşta ölme ihtimali ile bu yaşlanma hızı elden geçirilirse birbirlerini tamamlayabilirler.

Oyunda zaman zaman kıtanın tamamında barış hakim olacak ve bu barış dönemleri 5-10 yıl sürecek.

Savaşta toprak genişleten ülkeler yerleşim yerlerine yatırımlar yapıp yeni kale ve şehirlerin huzur ve güvenliğini sağlamlaştıracak. Savaşta ezilmiş ülkeler de sosyal çalışmalar, ticaretler ve orduya yatırım yapmak gibi çeşitli yollarla zayıflayan gücünü toparlayacak.

Simüle edilerek zamanda atlama yaşanan bu barış döneminde rastgele birkaç lord ölecek ve çocuk yaştaki soylular da büyümüş olacak. Ayrıca ülke içi dengeler göz önünde bulundurularak krala isyanlar da görülebilecek ve belki barış sürecinin sonunda birkaç ülke kral değiştirmiş olacak.

Benim gözümde canlandırdığım bu barış döneminde zamanda atlama yaşayacağız. Görsel ve işlevsel bir çok özellik burada devreye girebilir. Örneğin, karakterimiz ve mensubu olduğumuz krallığın iç meseleleri hakkında seçimler yaparak, barış döneminin sonunda karşılaşacağımız tabloyu değiştirebiliriz.

Özetleyecek olursam, zamanda atlama sadece tüm ülkeler barışta olduğunda gerçekleşecek. Bu süreçte yeni soylular savaş meydanlarında at koşturuyor olacak ve krallık güçleri bir nebze de olsa dengelenecek. Zamanında bunun üzerine çok düşünmüş ve hatta uzun bir makale hazırlamıştım. Fakat, bu tarz fikirleri üretmeye ve üzerine tartışmaya hevesim kalmadı artık.
 
Yapay zeka sürekli senin dibine girmek için yürüyor, mesafesini korumuyor. Warband'de adama çok yaklaşırsan senden uzaklaşıyordu ve saldırırken de iyice dibine girmeye çalışmıyordu
 
Oyunun çıkış tarihi açıklandı ve oyuna daha fazla update gelmeyebilir korkusu sardı beni. Umarım oyuna update getirmeye devam eder çünkü ne yazık ki hala düzeltilmesi gereken bir sürü şey var ve bir o kadar da eklenmesini beklediğimiz özellik var. 2008 den beri tam bir Mount and Blade fanboyu olarak oyunla ilgili detaylı geribildirim yapmayı boynuma borç bilirim. 1.8 sürümü itibarı ile oyunda karşılaştığım önemli sorunları aşağıda listeledim umarım bunlar zaman içerisinde tamamen düzeltilir.

  • Oyundaki en büyük sorunlardan biri, bizim dâhil olduğumuz krallık dışında başka bir krallığa neredeyse hiç savaş açılmıyor. Açılsa dahi çok kısa sürede bitiyor ve çoğu zaman harita hiç değişmiyor. En iyi ihtimalle bir kale alınmış oluyor. Krallıklar etrafındaki diğer krallıkları umursamayıp durmadan bizim krallığa savaş açıyor ve barış yapmak bilmiyorlar.

  • Krallıklar güç dengesini hiç ciddiye almıyorlar. Etraflarından kendilerinden kat be kat güçsüz krallıkların topraklarını alıp güçlenmek yerine kendilerinden kaç kat güçlü halde olan bize saldırmayı tercih ediyorlar.

  • Barış şartları hiçbir şekilde gerçekçi değil. Bizden yine kat be kat güçsüz bir krallık bize savaş açtığında barış yapmak için onlara yüksek miktarda para ödememiz gerekiyor ve bu durum uzun süre değişmiyor. Şehirlerini, kalelerini alıyoruz. Ordularını yeniyoruz fakat ondan sonra bile barış için bizden para istiyorlar. Hâlbuki bizim barış isteğimizin o şartlarda bir ülke için lütuf olması gerekir.

  • Yine, anladığım kadarıyla barış şartlarında köy yağmalamanın etkisi gereksiz şekilde büyük. Şehirler kaleler almamız bize masada doğru düzgün bir avantaj sağlamazken, birkaç köy yağmalayarak düşman barış şartlarında kolayca avantajlı konuma geçiyor.

  • Oyunda savaş yorgunluğu denen bir şey ne yazık ki yok. Oyun yılıyla neredeyse on yıldır tüm dünyayla barış yaptığımız bir gün bile olmadı. Durmadan savaş halindeyiz. Lordlar ele geçirdiğimiz kale ve şehirlerin savunmasını güçlendirecek fırsat bulamıyor savaşmaktan ellerinde kaliteli askerleri kalmıyor fakat hiçbir şekilde en ufak bir barış istekleri olmuyor. İki yüz güne yaklaşan savaşlar oluyor fakat iki tarafta, yeter artık demiyor.

  • Güç dengesi gerçeği yansıtmıyor. Güç dengesinin içine şehirler kaleler ve garnizonları da dâhil olduğu için yükselmekte olan krallığımız yirmi, otuz bin seviyelerine ulaşıyor ve güçleri beş, altı bin seviyesinde olan birden fazla krallıkla savaşmayı sorun etmiyorlar. Fakat lordların sayısı aynı kaldığı için güç seviyemiz istediği kadar yüksek olsun kurabileceğimiz ordu sayısı sınırlı ve birden fazla ülkeyle savaşmak doğal olarak zor. Ama oyun güç dengesine baktığında bir sıkıntı görmediği için dört, beş krallığın kendisine savaş açmasını sorun etmediği gibi bir de üzerine kendisi de savaşmadığımız tek krallığa savaş açıyor.

  • Lordlar çoğunlukla pasif davranıyor. Hadi bir krallıkla savaşırken anlarım ama yedi düvele karşı tüm ülkeyi ben korumak zorunda kalıyorum. Ben ülkeyi kendi haline bıraksam anında her yeri kaybetmeye başlıyorlar. Lordların da biraz olsun görev bilinci taşımasını rica ediyorum.

  • Özellikle kuşatmalarda karşı taraftan iki, üç kat fazla olmamıza rağmen kuşatma başladığı zaman savaşta düşman sayıca fazla oluyor. Bazen bizim tarafta dört yüz kişi varken karşı tarafta altı yüz kişi oluyor. Hâlbuki savaşa girişmeden önce onlardan bariz şekilde fazlaydık. Savaş alanındaki savaşçıların oranını gerçeğe daha uygun olmasını rica ediyorum.

  • Yine kuşatmalarda surlara kuşatma kulesi dayandığı zaman düşman öyle bir hücum ediyor ki bizi iterek kuşatma kulesinden aşağıya atıyorlar. Utanmasalar kuleden aşağıya inip bizimle meydan muharebesine girişecekler. Başıma gelen benzer bir olayda da, mancınıklarımız duvara dayalı iki merdivenin arasındaki burcu kırmıştı ve orada toplanan müdafilerin önü açıktı. Surlara çıkmak için merdivenlere tırmanmaya başladık ve düşman bize saldırmak için yine hücuma geçti. Art arda önlerindeki kırık burçtan aşağıya atlamaya başladılar. Doğal olarak çok saçma bir görüntüydü.

  • Savaş alanlarında atlar hasar almadıkları zaman çevreye kaçışmıyorlar. Bu da bazen savaşın ortasında büyük at yığınları ortaya çıkarıyor. Yolu açabilmek için uzun bir süre at kesmem gerekiyor.

  • Krallıklar ne kadar toprak kaybetse de güçsüzleşmiyor veyahut hissedilmiyor. Topraksız kalan lortların hoşnutsuz olması, adam toplayacak para bulamaması ve hatta taraf değiştirmesini beklerdim.

  • Krallık tüm topraklarını kaybetse bile yok olmuyor ve oyun boyu sadece bela oluyorlar. Hepsini yakalayıp öldürerek krallığı yok etmeye çalışmak ise oyun yılıyla yıllar sürüyor.

  • Savaş alanlarında ölen lord sayısı oldukça az. Eğer lord öldürmeyen biriyseniz düşman krallığın lordlarından asla kurtulamayabiliyorsunuz.

  • Yine aynı şekilde, oyunda yaşlanma da çok yavaş oyunun başında sahip olduğunuz çocuğunuz ancak oyunun sonunda savaş alanlarında boy gösterebiliyor. Bence lortların savaşta ölme ihtimali ile bu yaşlanma hızı elden geçirilirse birbirlerini tamamlayabilirler.

  • Oyunda lord öldürmek yukarıda saydığım pek çok sebepten ötürü neredeyse bir zorunluluk. Fakat lord öldürmenin karşılığı hiç gerçekçi değil. Öncelikle bizim lordlarla ilişkimiz niye azalıyor hala mana veremiyorum. Onlar düşman, köylerimi yağmalayıp topraklarımıza saldırıyorlar. Onları öldürünce lordların bizi tebrik etmesi, teşekkür etmesi gerekir. Salahaddin Renaud de châtillon’u idam ettiği için herhangi bir emirin ona kızması nasıl gerçekçi değilse, bu da aynı şekilde değil. Ben o lordları öldürmesem krallığımız iki gün yaşayamaz ama kimsenin umrunda değil.

  • Oyunda bizden başka kimse lord öldürmüyor. Oyunda acımasız o kadar lord var hiçbiri lord öldürmüyor. İmparatorluk güya iç savaşta ama tahta gözünü dikmiş ayrılıkçıları yakalayınca idam etmiyor. Oyunda yağmacı, barbar o kadar krallık var ama lord esir alınca beyefendiye dönüşüyorlar. Hâlbuki karşılaştığımız zaman korkacağımız “Bu adam bizi esir alırsa kellemiz gider.” diyeceğimiz lordlar olsa oyun çok daha gerçekçi ve heyecanlı olurdu.

  • Lord öldürdüğümüz zaman onursuz, şerefsiz olmamız da aynı şekilde gerçekçi değil. Acımasız, sadist olmamız daha mantıklı olurdu. Adam köyümü yağmalıyor onursuz değil, ben onu öldürünce onursuz oluyorum.

  • Oyundaki odak puanları ve statlar öğrenme oranını ne kadar etkiliyor bilmiyorum ama bir düzenleme getirilmeli diye düşünüyorum. Çünkü odak puanım full ve ilgili statım altı iken binicilik yeteneğim iki yüz yetmiş dörtte takılı kaldı. İki yüz yetmiş beş olsa son özelliği de açılacak ve binicilikle işim bitmiş olacak. Şimdi biniciliği fullemem için bir stat puanı daha harcamam gerekiyor ama benim geliştirmem gereken başka özelliklerim de var ve stat puanı yanılmıyorsam dört seviyede bir geliyor.

  • Lordlar alakasız kişilerle arkadaş olarak gözüküyor, bu da gerçekçiliği öldüren başka bir sebep. Dünyanın öbür ucunda birbirini hiç görmemiş olması gereken lordlar birbiriyle arkadaş olarak gözüküyor. Daha da mantıksız olan iç savaş halinde olan devletlerin lordları birbirinin arkadaşı. Madem arkadaşın, o zaman yağmalamasın köyünü almasın kaleni. Bu arkadaşlık işinin krallıklar içinde kalması gerektiğini düşünüyorum.

  • Oyunda hala taht talipleri yok. Warband’da olan bu özelliğin hale Bannerlord’a gelmemiş olması beni üzüyor ve hiç gelmeme ihtimali beni derinden kaygılandırıyor. Lütfen gerisini de modderlar halletsin gibi bir düşünceye kapılmayın. Oyunu olabildiğince mükemmel hale getirin. Saygılarımla.
Dediğin herşey doğru hocam hele hele şu hiçbir zaman barış imzalanmaması imzalamak için ise ya lordlarını esir alıcan ozaman ilişkin düşüyo ve ileride krallık kurduğunda hiçbir şekilde kabul etmiyolar yada idam etmen gerek idam edincede kendi krallığının klanları bile senle ilişki düşürüyo oyunun saçma bir dengesizliği var :sad:
 
Back
Top Bottom