İlişki Konusu - "Seviyosan bence git konuş abi"

Users who are viewing this thread

Bunu daha önceden forumdan bazı arkadaşlarla da paylaştım durumu biliyorlar. Ben yaklaşık 2 yıllık sıra arkadaşıma vuruldum. Kızla bi samimiyetimiz vardi. Mesajlaşırdık, konuşurduk, beraber yemek yerdik vs vs Lakin ben friendzone yedim. Friendzone yememe rağmen içimde hep bir umut vardı, hep bi acaba vardı. Ufakta olsa o kırıntı vardı. Bi kaç defa belli ettiğimi düşünsemde geri dönüt alamayınca kıza söylemeye karar verdim. Yaklaşık 2 ay kadar önce boş derste dışarı çağırdım ve seni seviyorum dedim. Fakat olumsuz bir cevap aldım. Kendisinin yakın arkadaşıymışım ve bana hiç o gözle bakmamış. Sol yanımda bir boşluk hissiyatı oluştu. Bütün umutlarım yok oldu. Ne yapacağımı bilemez oldum. Üstüne sanırım numaramıda silmiş. O günden beri sanki hiç bir samimiyetimiz geçmişimiz vs yokmuş gibi davranıyor. Mesaj attığımda çok kısa ve net cevaplar verip hemen kestirip atıyor. Bu durum ilk hafta oldukça canımı sıktı. Geçeceğini düşündüm fakat hala geçmedi. Geceleri aklıma gelip duruyor. Yalnızca geceleride değil. Bir şeyler illaki bende o kızı çağırıştırıyor ve moralimi yerle bir ediyor. Yaşama sevincimi yok ediyor desem bile yeridir. En son olarak dün gece kızı rüyamda gördüm. Beraberdik. Yine eski okulumuzdaydık. Beni sevdiğini söylüyordu el ele tutuşuyorduk falan. Rüyadan uyanınca her şeyin bir rüya olduğunu aslında gördüklerimin hiç gerçek olmadığı gerçeği bir tokat gibi yüzüme çarptı ve o ilk reddettiği andaki etkiyi bir daha yarattı. Fakat ne yapacağımı bilemiyorum. Ne yaptıysam unutamıyorum.
Muhabbeti sen kesmiş olsaydın şu an bu durumda o olacaktı.
 
Muhabbeti sen kesmiş olsaydın şu an bu durumda o olacaktı.
Yanılıyorsun bir kız bir erkeği bir erkeğin bir kızı melekleştirdiği gibi melekleştiremez. olsa bile aşırı zor bir durum. zsa zsa gabor ve atatürk ilişkisi gibi bir şey olması lazım ki o olay milyonda bir oluyor. ( kendisi atatürkten "for the rest of my life i would search for another god to eclipse him" diye bahsediyor )

burada yaşanan sorun kesinlikle erkeğin kızı gerçeklikten kopuk bir şekilde idealize etmesi ve bir türlü onu unutamaması. çözümü de çok basit. daha fazla sosyalleşmek, kendine odaklanman ve çivi çiviyi söker mantığıyla yeni manita yapmak gibi. genelde böyle şeyler bir içsel yoksunluktan dolayı oluşuyor. aile hayatı kötüyse ya da hayatı iyi zamanlardan geçmiyorsa böyle oluyor (stres,depresyon).

genel olarak üzücü bir durum ve benim, bizim gibi fakir ve tecrübesiz erkeklere özel bir hastalık. :smile: platonik sevgiyi diplerine kadar hissediyorsun. hastalıklı bir sevgi. çok büyük potansiyel yatıyor aslında ama hiç bir zaman gerçekleşmeyecek bir potansiyel.
 
Somutlaştırmak için inception izlediğini varsayıyorum ve bilinçaltının ne kadar derinine indirdiysen onu çıkarmanı sağlayacak çözümü de buradan yola çıkarak araman gerektiğini söylüyorum.

dumas okumaktan kısa cümle kuramıyom çok pardon

Velhasıl kelam, insanları hayatımıza çoğunlukla bazı eksikliklerimizi doldurdukları “yerleştirdiğimiz” için, nüfuz ettikleri eksikliklerin derinliğine göre de kalıcı oluyorlar. Örneğin sadece cinsel boşalım ve toplumsal “manitası olmayan erkek imajından korkmak” nedenleriyle hayatına soktuysan arkasından bir yenisiyle bal gibi unutursun.
Ama daha derinlerdeyse, örneğin anne-baba-yakın arkadaş imajından yoksun bir karakterde olan sana bu imajları sağlıyorsa, veya bazı önemli çocukluk travmalarınla baş etmeni, bu travmaların senden aldıklarını geri kazanmış gibi hissetmeni sağlıyorsa durum daha ciddi, terapik. Çünkü kız artık beyninde nöron birimlerine değil nöron dokularına, gruplarına nüfuz etmiş halde dolaşıyor. Haliyle “unutmak” eylemini gerçekleştirmek için bu bölgelerdeki varlık sebebini ortadan kaldırman, karakterinde-ruhunda açılmış bazı boşlukları doldurup bunu başkaları aracılığıyla hissetmekten ziyade kendi benliğine mal etmen gerekiyor.
Bunların daha derinlerinde, sosyal ilişkilerini kendini tamamlama ihtiyacı gütmeden oluşturan insanlar için var olan “unutamama krizleri” var. Bunlar nöropsikoloji gibi bilimlerin temel prensiplerinden ziyade ilişkinin kendisine spesifik olarak inmekle açıklanabilir, ve burada şu an bu konuya girmemizin pek anlamı yok diye sanıyorum.
Tşkler
 
Somutlaştırmak için inception izlediğini varsayıyorum ve bilinçaltının ne kadar derinine indirdiysen onu çıkarmanı sağlayacak çözümü de buradan yola çıkarak araman gerektiğini söylüyorum.

dumas okumaktan kısa cümle kuramıyom çok pardon

Velhasıl kelam, insanları hayatımıza çoğunlukla bazı eksikliklerimizi doldurdukları “yerleştirdiğimiz” için, nüfuz ettikleri eksikliklerin derinliğine göre de kalıcı oluyorlar. Örneğin sadece cinsel boşalım ve toplumsal “manitası olmayan erkek imajından korkmak” nedenleriyle hayatına soktuysan arkasından bir yenisiyle bal gibi unutursun.
Ama daha derinlerdeyse, örneğin anne-baba-yakın arkadaş imajından yoksun bir karakterde olan sana bu imajları sağlıyorsa, veya bazı önemli çocukluk travmalarınla baş etmeni, bu travmaların senden aldıklarını geri kazanmış gibi hissetmeni sağlıyorsa durum daha ciddi, terapik. Çünkü kız artık beyninde nöron birimlerine değil nöron dokularına, gruplarına nüfuz etmiş halde dolaşıyor. Haliyle “unutmak” eylemini gerçekleştirmek için bu bölgelerdeki varlık sebebini ortadan kaldırman, karakterinde-ruhunda açılmış bazı boşlukları doldurup bunu başkaları aracılığıyla hissetmekten ziyade kendi benliğine mal etmen gerekiyor.
Bunların daha derinlerinde, sosyal ilişkilerini kendini tamamlama ihtiyacı gütmeden oluşturan insanlar için var olan “unutamama krizleri” var. Bunlar nöropsikoloji gibi bilimlerin temel prensiplerinden ziyade ilişkinin kendisine spesifik olarak inmekle açıklanabilir, ve burada şu an bu konuya girmemizin pek anlamı yok diye sanıyorum.
Tşkler
aydınlandım. tşkler.❣ ❣ ❣

gerçekten yazan eline sağlık.bu konuyla alakalı öneri bir kitabın,blog varsa söylersen sevinirim.
 
Bu konuyla alakalı tek önerim kızlara duygu dünyandan bu kadar büyük hisse vermemen. Sana kızlar yerine kendini kazandıracak kitap bloglar takip edersen ilki zaten işin cabası olarak gelecek sanıyorum.
Kibarlığın için de ayrıca ben teşekkür ederim.
 
Katılıyorum çok güzel bir yazı olmuş.

Bir de şöyle bir olay var ki gereksiz değer yükleme. Hak etmeyen insanları nimet gibi görmek ve fazlasıyla değer yüklemek hem karşı tarafın totosunu kaldırır, vazgeçilmezmiş gibi davranmaya iter hem de kişinin kendisi "unutmak" için fazlasıyla zorlanır. Dolayısıyla duygusal travmalara falan gidiyor bu iş travma fazla iddialı mı oldu bilmiyorum ama sonraki hayatta ciddi duygu değişimleri oluyor.

Bi muhabbet vardı aslında bulursam ss atıcam.

Edit: Onu bulamadım ama böyle bir şey gördüm bu da olur.
Edit II: Ayrıca forumda iki tane mi kaptan var abi noluyor? :grin:
k1wnwC.png
 
Last edited:
Valla ben de anlayamadım, yeni forumdan beri nickim resetlendiği için Kaptan nicki boştaydı onu da fark etmemiş muhtemelen. :grin:

O bahsettiğin değer vermek ve değerli hissettirmek iki farklı boyut tabii.. Hatta biraz kafanızı karıştırayım, aşırı değer verdiğini kendine hissettirmek de eklensin buna. Çünkü ne olursa olsun birine değer vermek yanlış değildir, hatta çevrenize bolca değer dağıtmanız bir bakıma değerli insanlarla bezeli bir çevreye sahip olduğunuzu gösterir. Ama değer vermek bayağı davranışlara gösterilere dönüşüp somutlaşınca ne yazık ki beyin bunları hiç bilmediği yeni verilermiş gibi tekrar ve daha farklı yorumluyor. Artık yorumlama sürecini ben bilemiyorum, ama sonuç kısmında değer verdiğimizi hunharca göstermeye çalıştığımız kişi hafızada kimlik değişimine uğrayıp bir ihtiyaca dönüşüyor.
Hatta cinsel ilişkileri bir kenara koyup bunu erken yaş arkadaş ilişkilerine oturtmaya çalışırsanız, lise-üni dönemlerinde kankalıkla başlayıp düşmanlığa dönüşen arkadaş gruplarının da temelinde bu muhabbetin etkili olduğunu görebilirsiniz. Başta iki taraf da ölçülü saygılıdır, sonra bir taraf kendi ilgisi arttığı için aynı şekilde karşıdakinin gözünde büyümek ister. “Wpde geç yazmalar”, “görüldüler”, “buluşmalara çağırılmamalar”, “projelerde takımına davet etmemeler”e takılmaya başladıkça bu davranışlarını referans alarak beyin muhatabında kimlik değişikliğine başlar. Ama muhatabının sana dönütleri artan kuruntularınla paralel olmadığı için beyinde tutarsızlıklar başlar. Beyin tabii bundan kendini suçlu tutarak kişilik sendromunu değil, karşıdakini suçlu tutarak somut bir lise kavgasını tercih eder. Hatta neden olduğu bu iç savaşımdan dolayı muhatap(lar)a karşı içsel bir kızgınlık büyümeye başlar. Bu yüzden düşmanlıklar çoğunlukla “Manitasına yazma” “dedikodusunu etme” “sırrını millete anlatma” “arkasından ****** deme” “ifşalarını paylaşma” gibi belirgin ve cezalandırmaya yönelik olaylarla başlar.
 
Yaklaşık 1,5 aydır bir ilişkim var. Aramız güzel,şakalar göndermeler falan 40 yıllık karı-koca gibi hallerimiz oluyor bazen. Ama şimdi bunun muhafazakar bir ailesi var yazın buluşma imkanımız yok (bknz. abisi olan kız). Ayrıca çok aşırı aşırı inek. Ben geçen dönem okul 2.siydim, o da geçen dönem böyle çalışıyordu ama derece yapamadı. Bu dönem de daha da arttırdı; çıkmaya başlayınca azalttı ama yanına gidiyorum uyuyor,sonraki teneffüs gidiyorum "neden uyudun?" diyorum enerji toplamam lazım diyor falan. Ne yapayım?

not: duygusuz tekliflere açığım
burada hayatımın en tatlı hatasını yapmıştım, forumu karıştırırken denk geldim lol
 
Çünkü sevdiler, gidip konuştular ve o güzel atlara binip gittiler. Muhtemelen sonra ayrıldılar, depresyona girdiler ve kendilerini erdoğan mitinglerine verdiler.

Burada sevdiği insana açılamayan arkadaşlara da bi tavsiyede bulunmuş olayım madem. Arkadaşlar sevdiğiniz kız erkek artık kimse sırf komik olmak ilgi çekici olmak adına, kur yapmak adına ortak tanıdıklarınızı hor görmeyin şebekleşmeyin. Reddedilirseniz pişman olursunuz ama kabul edilirseniz de pişman olursunuz çünkü artık bir role girmişsinizdir, çıkmak yürek ister.
 
Bir kız var. Hayatımda ilk defa aşık etti beni kendine. Yaklaşık 2-2.5 ay boyunca çıktık kendisiyle sonra, kendisinin biraz zamana ve mesafeye ihtiyacı olduğu gerekçesiyle ayrıldık çünkü uzun ilişkisinden sonra yeni bir ilişkiye hazır olmadığını fark ettiğini söyledi.

İlk flörtleşmeye başladığımız zaman bana inanılmaz ilgiliydi, bazen çok saçma şeylerimi bile kıskanıyordu aslında ( herhangi bir toksinlik yaratmadan ). Hayatında daha önce kimse için bu kadar heyecanlanmadığını veya kimseyi bu kadar arzulamadığı gibi klişe yalanları da söyledi tabii ki. (yani en azından yalanmış). Ayrılalı 1 ay oldu, 2.5 ay çok kısa bir süre olsa da bir ilişki için aşık olduğumu fark etmem benim, ayrıldıktan sonra bir ortak arkadaş buluşmasından sonra gerçekleşti. O buluşmaya kadar ayrıldıktan sonra hiç görüşmemiştik. O görüşmeden sonraki günün akşamında beni aradı ve biz tekrar düzenli olarak görüşmeye başladık. Neredeyse her gün konuşuyoruz, hatta ayrıldıktan sonra 4-5 kez buluştuk bile. Tekrar barışma olasılığımız olduğunu pek düşünmüyorum açıkçası, (her ne kadar çok istesem de). Yine de elimden geleni yapıyorum.

Neyse bu da benim çok kısa da olsa ilk aşık olma hikayem oldu, onu da burada anlatmak istedim.
 
Bir kız var. Hayatımda ilk defa aşık etti beni kendine. Yaklaşık 2-2.5 ay boyunca çıktık kendisiyle sonra, kendisinin biraz zamana ve mesafeye ihtiyacı olduğu gerekçesiyle ayrıldık çünkü uzun ilişkisinden sonra yeni bir ilişkiye hazır olmadığını fark ettiğini söyledi.

İlk flörtleşmeye başladığımız zaman bana inanılmaz ilgiliydi, bazen çok saçma şeylerimi bile kıskanıyordu aslında ( herhangi bir toksinlik yaratmadan ). Hayatında daha önce kimse için bu kadar heyecanlanmadığını veya kimseyi bu kadar arzulamadığı gibi klişe yalanları da söyledi tabii ki. (yani en azından yalanmış). Ayrılalı 1 ay oldu, 2.5 ay çok kısa bir süre olsa da bir ilişki için aşık olduğumu fark etmem benim, ayrıldıktan sonra bir ortak arkadaş buluşmasından sonra gerçekleşti. O buluşmaya kadar ayrıldıktan sonra hiç görüşmemiştik. O görüşmeden sonraki günün akşamında beni aradı ve biz tekrar düzenli olarak görüşmeye başladık. Neredeyse her gün konuşuyoruz, hatta ayrıldıktan sonra 4-5 kez buluştuk bile. Tekrar barışma olasılığımız olduğunu pek düşünmüyorum açıkçası, (her ne kadar çok istesem de). Yine de elimden geleni yapıyorum.

Neyse bu da benim çok kısa da olsa ilk aşık olma hikayem oldu, onu da burada anlatmak istedim.
Ben sezdim bu maçın ilk yarısıydı ikinci yarı gelecek
 
Back
Top Bottom