• We'll be making a number of structural changes to the forums on Wednesday, 06.12.2023. No downtime is expected. Read more here.

Ölümün Gölgesi[3.Bölüm]

Users who are viewing this thread

3.Bölüm
Atlılar yavaşça şehir surlarından dışarıya çıkmışlardı. Dışarıda Lethon'a diz çöküp yemin eden tam 200 svadyalı vardı. Lethon onlar ile bir şeyler konuşuyordu. Kral Harlaus neden hala uzaklaşmadıklarını merak ediyordu. Güneş artık tepeden aşağıya inerken Lethon atını çevirdi. Kral Harlaus çoktan sarayına gitmişti. Lethon bağırmaya başladı. "Unutmayın. Acımayın." diyerek atını şehirden içeriye sürdü. Kale kapısının önünde nöbet tutan adamalar daha ne olduğunu anlayamadan Lethon ve ona bağlı 250 asker şehir surlarından geçmeye başladı. Lethon'un yeminli kardeşleri nöbet tutan askerleri öldürmüşlerdi. İhanet korkunç olacaktı. 250 süvari şehirdeki binaları yakmaya başladılar. Sokakta gezen insanlar ne olduğunu anlayamamışlardı. Sadece üstlerine gelen korkunç kargı ve mızraklara bakabilmişlerdi. Kargılar insanların boğazında, karnında tam suratında kırılmıştı. Yer bir anda ceset dolmuş, yangınlar çıkmıştı. Şehirdeki garnizon askerleri karargahtan inerek şehri yağmalayan adamlara saldırdılar. Fakat atları yoktu. Ve süvariler iyi savaşçılardı. Kılıçlar korkunç kesikler atıyor, savaş nağraları ile karışık acı nağralar atılıyordu. Lethon üstüne gelen yaya birimlere çift elli kılıcını savuruyor, her birini yere seriyordu. Praven sokakları yanıyordu. Başkent ateş altındaydı. Yangın neredeyse sur önündeki tüm evlere sıçramıştı. Yangından kaçan şehirliler yağmacı askerlerin soğuk çeliklerine koşmak zorunda kalıyorlardı. Kadınların ve çocukların attığı acı çığlıklar her yeri sarmıştı. Fakat çabuk susuyorlardı, boğazları kesilince konuşamıyorlardı... Şehir sokaklarında katliam devam ederken Kral Harlaus olan biteni sarayındaki pencerelerden izliyordu. Gözleri yaşlıydı. Bir pisliğe verdiği 200 svadya şövalyesi kendi topraklarını yağmalıyorlardı. Sokak çocuk, kadın ve asker cesedi dolmuştu. Yangın giderek büyüyordu. Saraya doğru ilerliyordu. Saray içerisinde yaklaşık elli muhafız vardı. Kralı ve maiyetini korumak için can vermeye hazırdı hepsi. Kral Harlaus babasından kalan kılıcını çekerek beklemeye başladı. "İçeriye giren her kim olursa öldürün" dedi şövalyelerine ve gelen kıyımı beklediler. Bu sırada şehir sokaklarındaki kan çoğalıyordu. Lethon hiç kimseye acınmamasını söylemişti. Sonunda karşı koyacak kimse kalmayınca tecavüzler başladı. Lethon'un en sert adamı Mark iki kadına birden tecavüz ediyordu. Tecavüze karşı koymak isteyen kadınların cinsel organları kanlar içerisinde kalıyordu. Tecavüzler ve katliamlar Lethon'un alışık olduğu şeylerdi. Fakat daha ergenlik yaşına girmemiş bir kıza dört askerin tecavüz etmesi Lethon'u hayretler içerisinde bıraktı. Ancak bir şey demedi. Olan biteni izledi sadece. Akşam olduğunda tecavüzler son bulmuştu. Lethon ve adamlarından başka yaşayan kalmamıştı şehirde. Yağan şiddetli yağmur yangını saraya ulaşmadan söndürmüştü. Halen yağıyordu yağmur. Toprak kan ve yağmur ile çamurlaşmıştı. Yıkılmış evlerin ve öldürülmüş cesetlerin arasından geçerek yaklaşık 240 asker saray kapısına geldiler. Kapı arkadan sıkıca sürgülenmişti. Kırarak içeriye giremezlerdi. Lethon yağmurun bitmesini beklemelerini söyledi askerlerine...

Sabaha karşı yağmur sona ermişti. Ceset ve kan kokusu kaplamıştı tüm şehri. Lethon adamlarına "Yakın kale kapısını" emrini verdi. Adamlar ateşe verdikleri odunları tahtadan yapılmış olan kale kapısının önüne atıyorlardı. Uzun süre bir şey olmasa da sonunda kapı tutuşmuştu. Adamlar gülüyorlardı. "Yangının sönmemesini sağlayın" diye bağırdı Lethon. Adamlar sürekli yanan meşaleleri yanan kapının üzerine atıyorlardı. İçeriden korku ile atılan kadın çığlıkları duyuluyordu. İçeride prenses ve kraliçe vardı. Soylu insanlar. Hemde krallığın en soyluları. Becerilmeye bekleyen fahişeler gibi beklediklerini düşünüp azıyordu dışarıdakiler. Onlara saldırmanın hayalini kurmuştular bile. Gece sökerken kale kapısı küle dönmüştü. Fakat iki tarafta saldırıya geçmemişti. Kral Harlaus içeridekilerin başında öfkeyle dışarıdakilere bakıyordu. Lethon ise gülerek içeridekilere bakıyordu. Ve "Öldürün" emrini verdi. Dışarıdaki ikiyüzden fazla adam kaleden içeriye daldılar. İçeridekilerde dışarıya saldırıya geçtiler. Küle dönmüş kapı eşiğinde karşılıklı öldürmeler gerçekleşiyordu. Tam donanımlı Kral Muhafızları dışarıdakileri epey kesmiştiler. Fakat karşılığında çok fazla arkadaş kaybetmişlerdi. Uzun sürdü çarpışma. Hemde çok uzun. Kan gölü götürdü ortalığı. Nağralar ve çığlıklar yankı yaptı. Kapının olduğu yer kan ile sulanmış kayganlaşmıştı. Ve sonunda her bir asker içeriye girdi. Kral Harlaus'un adamları öldürülmüşlerdi. Kendiside ağır yara almıştı. Duvarın eşiğinde korku ile titreyen Kraliçe ile prenses duruyordu. Adamlar Lethon'un emrini bekliyorlardı. "İstediğinizi yapın" dedi Lethon isteksizce. Yüze yaklaşık asker Kraliçe ve Prenses'e saldırdılar. Üstlerindekileri paramparça edip onları çırılçıplak bıraktılar ve ırzlarına defalarca geçtiler. Ölüm onlar için lükstü artık... Kral Harlaus yerde kanlar içerisinde yatıyordu. Lethon onun başına gitti. "Üzgünüm." dedi. "Lanet olsun" sana dedikten sonra küfürler etti Kral. "Bir paralı asker grubunu iyi araştırmalıydınız." dedi Lethon. "Eline ne geçti?" dedi öksürükler içinde kral. "Yaklaşık ikiyüzbin altın ödül... Tamamen yağmalanmak için bekleyen boş ve ölü bir şehir. Ve sonsuz zevk." dedi Lethon. "Kim için çalıştın?" diye sordu Harlaus ağlarken. "Sultan Hakim." dedikten sonra soğuk ve korkunç çeliği Kralın ağzından içeri soktu Lethon. Geri çektiğinde tanınmayan ve parçalanmış bir yüz kalmıştı geriye....
 
Spoilere koyarmısın.Ve bütün yazıları kalın fontta yazmak yasak.Onu da değiştir yoksa modaretöre rapor etmek durumunda kalacağım.Diğer yazıları da düzeltirmisin ?
 
Kont_Dooku said:
Spoilere koyarmısın.Ve bütün yazıları kalın fontta yazmak yasak.Onu da değiştir yoksa modaretöre rapor etmek durumunda kalacağım.Diğer yazıları da düzeltirmisin ?

o niye? neyse düzeltiriz
 
Logonuzun eksik olduğunu farkettim ve kafama göre birşeyler yaptım;
rs2fn.png
 
Back
Top Bottom