1)savaş sırasındaki komutları birimlere göre ayrı ayrı veremiyor muyuz ?
örneğin beni takip et dediğimde hepsi peşimden geliyor, burada kal dediğimde hepsi kalıyor
ben okçuları bir kısma yerleştirip, süvarileri peşime takıp saldırmak istiyorum mesela ama yapamıyorum
2)çok askerim olduğu zaman harita hızım yavaş oluyor. haydut vs öldüremiyorum kaçıyorlar ne yapıcam ben o zaman ?
valla dün çok hevesle tekrar başlamıştım bugün yine bıktım oyundan.. para kasıp kasıp esir düşüp yok oluyorum
Evet beyler bir süre oyuna ve hikayeye ara verdim ama devamı gelecek tabi Çok uzun sürmez verdiğim ara, kısa süre içinde devam ederim.
->2. bölümü yayınlamadan önce sadece ben mi gerçek dünyadan olayım yoksa diğer karakterler de olsun mu diye düşündüm aslında çok ikilemde kaldım ama sonunda başkaları da olmasına karar verdim.
Sadece ben olsaydım sonunda "Alis Harikalar Diyarında"`da olduğu gibi kendimi bir şizofren yapacaktım, öyle bağlayacaktım Ama böyle oldu, bunun sonu şizofrenlik olmayacak.Beğenmenize sevindim
Şaka bir yanada kaleler ve askerlerin elinden gider sarranidlerde kalır, ancak yeni bir yer fetettiğinde kaleyi istediğinde ve sultan sana vermediğinde bağlılığını boz diye seçenek çıkar, o zaman kalelerin sende kalır.
Tüccarın yaşadığımız çağ ve diyar hakkında verdiği bilgiler çok büyük önem taşıyordu.Ama daha da önemlisi, onu kurtardığım için çok iyi bir para vermişti.
İlk iş olarak şehirdeki hanın yolunu tuttum.Geceyi güvende geçirebileceğim bir yer olması beni sevindirmişti.Hana girdiğimde, ortalığa tam bir cümbüş hakimdi.Paralı askerler içkilerini içip, garson kadınlara laf atıyordu.Hancı taşkınlıkları önlemeye çalışıyordu.Birbirlerine yiyeceklerini fırlatan birkaç çocuk vardı.Ama benim dikkatimi, bu cümbüşten uzak bir köşede, kendi başına oturan ve hareketleriyle buraya ait değilmiş hissi veren biri çekmişti.Önce hancıyla konuşup bir oda kiraladım, daha sonra o garip adamın yanına gittim.Ona doğru yürüdüğümü görünce çekinmişti.Masasına oturduğumdaysa iyice endişelendi.Bunu belli etmemeye çalışıyordu ama çok belli oluyordu, terlemişti, bakışlarını kaçırıyordu ve bacakları titriyordu.Hemen konuya girdim,
-Problem ne dostum ?
+Iıı, ee, probb...problem yok.Nereden çıkardın onu ? Aa saat de çok geç olmuş, ben yatmaya çıkayım en iyisi.Sana afiyet olsun.
Masadan kalkmaya yeltendi ama kolundan tutup,
-Güzellikle derdini anlatacak mısın ? Yoksa zorla mı anlattırayım ?
Baştaki dostça yaklaşımımdan sonra böylesine bir tehdit, onu çok şaşırtmıştı.Korkarak oturdu ve,
+Anlatsam da inanmazsın...En iyisi boşver, beni unut ve bir daha bu problem konusunu açmayalım.
-Bak birader, ben şuan öyle olayların içerisindeyim ki, emin ol ne anlatsan inanırım.
Söylediklerim ilgisini çekmiş gibiydi.
+Senin de mi başına ilginç şeyler geldi ? Tamam öyleyse, önce sen yaşadıklarını anlat, daha sonra ben.
-Benim yaşadıklarım tamamen çılgınlık.Anlatsam da inanmazsın.
+"Bak birader, ben şuan öyle olayların içerisindeyim ki, emin ol ne anlatsan inanırım." Bu laf tanıdık geldi mi ?
-Güzel yakaladın, tamam anlatıyorum.Hımm, bilim-kurgu nedir bilir misin ?
Ulan orta çağda bilim-kurguyu nerden bileceklerdi...Bilim-kurgu hikayelerinden bağlayıp yaşadıklarımı anlatacaktım aslında ama, bunlar daha bilim-kurgu nedir bilmezken, hatta teknolojiyi bilmezken yaşadıklarımı anlatmam zordu.Konuyu nasıl bağlayacağımı düşünüyordum.Gelecekten geldim demek en mantıklı şey olacaktı sanırım, ama bu sırada adam konuştu,
+Evet, bilim-kurguyu biliyorum.Hatta bilgisayar, telefon, televizyon, her şeyi biliyorum.Ben de senin gibiyim !!
Çok şaşırmıştım.
-Nasıl bilebilirsin ?
+Ben daha dün 21. yüzyılda yaşıyordum ! Mount and Blade diye bir oyun indirdim, oyun biterken "Asıl oyun şimdi başlıyor" diye bir ses duydum, her taraf karardı ve bam.Kendimi bu handa buldum.
Bu anlattıkları benim yaşadıklarımın aynısıydı !
-Peki ya adın ne ?
+Alayen, ya sen ?
-Ben de Hakan.Ben de senin anlattığın şeylerin aynısını yaşadım.Bir yol bulup, çağımıza dönmeliyiz.
+Haklısın.Ama öncesinde biraz dinlensen iyi olur, çok yorgun gözüküyorsun.
-Evet, Kalradya`da ilk günümde, bir ömre yetecek kadar macera yaşadım...Bu gece dinlenelim, yarın bir şeyler düşünmeyi deneriz.Sana iyi geceler.
+Sana da iyi geceler, Hakan.
Ertesi gün uyandığımda, nerede olduğumu bir an hatırlayamadım.Sonra etrafa bakınıp dün yaşadıklarımı hatırladım.Uyuduğuma ve sonrasında uyandığıma göre, bunlar bir rüya veya hayal değildi.Gerçekten de bu Kalradya denen yerde sıkışıp kalmıştım ! Hemen yeni arkadaşımı da uyandırıp yola çıkmak, diğer şehirlerin hanlarına da bakmak istiyordum.Belki bizim gibi başkaları da vardı.
Ama odasına gittiğimde bomboştu, hancıya gidip sordum ve bana verdiği cevapla bir şok daha yaşadım,
+O herif çatlağın tekiymiş ! Deli olduğu için Sultan Hakim`in askerleri gelip onu götürdüler !
Bu nasıl olurdu...Bir deli, gelecekte olacak olan şeyleri bilemezdi ki...Bu işte bir yanlışlık vardı, o adam kesinlikle benim gibi, 21. yüzyıldan bir insandı.Onu kurtarmalıydım.
Handan fırlayıp kalenin kapılarına doğru koşmaya başladım.Muhafızlar,
+Hoop, yavaş ol bakalım.
-İçeri girip Sultan Hakim`le görüşmeliyim ! Çok önemli bir konu.
+Yaa, Sultan Hakim de seni bekliyordu, "Gariban bir köylü gelse de kıymetli vaktimi ona ayırıp konuşsam" diyordu.Hadi yaylan.İçeri giremezsin.
-Aaa, biraz ileride içinde 100 dinar olan bir cüzdan buldum.Acaba size mi ait ?
+He he he, düşürmüş olmalıyım.Parayı ver bakalım.Eee, ne diyorduk. Evet içeri girebilirsin.
Paranın açamayacağı kapı yoktu gerçekten...Hemen lordun kabul salonuna çıktım.İçeri girdiğimde Sultan Hakim, kollarını açmış beni bekliyordu.
-Hoşgeldin Hakan ! Geleceğini biliyordum.
+Tahmin etmek zor olmasa gerek, arkadaşımı kaçırdınız ve ben de kurtarmaya geldim.Aman ne ileri görüşlülük !
-Hayır Hakan, beni yanlış anladın.Geleceğini gerçekten biliyordum, çünkü seni izliyordum.
+Beni izlemek mi, nasıl ?
-Hakan, ben bu oyunun yapımcılarından biriyim ! 5 yapımcıdan biri olarak, 5 diyardan biri, yani Sarranid Sultanlığı, bana ait ! Kendi krallığımda olup biten her şeyi izleyebilirim.
Bu saçmalıklar da ne demek oluyordu.
+Devam et, nedir bu yaşananlar ? Neden buradayız ?
-Hakan, oyun bazı "özel" oyuncuları, "oyunu yaşamaları" için bu diyara getirir.Herkes, doğduğu krallıktaki kralın, yani oyun yapımcısının emrine girer ve diğer krallıklarla savaşında ona yardım eder.
Arkadaşın Alayen, emrime girmeyi kabul etmediği için esir olarak aldım.Şimdi asıl konumuza gelelim, sonunun onun gibi olmasını istemiyorsan, yeminini et ve emrime gir.
+Hem bizleri bu saçma diyara getiriyorsun, hem de senin askerin olarak savaşmamızı istiyorsun! Canın cehenneme.
dedim ve koşarak lordun kabul salonundan ayrıldım, hemen esirlerin tutulduğu hapishaneyi bulup arkadaşımı kurtarmalıydım.Kapıdaki nöbetçiye rüşvet olarak 100 dinar verdim ve içeri girdim.İçeride arkadaşımın dışında, 9 kişi daha vardı.Hepsinin zincirleri duvara bağlıydı.Açmak için anahtar gerekiyordu.
"İmdaaat, nöbetçii, yardıma geel ! Bunlar bana saldırıyor" diye çığlık attım.Nöbetçi apar topar, telaşla içeri girdi ve girdiği gibi suratına yumruğu yapıştırdım.Belindeki anahtarları aldım, kafasına bir tekme attım ve bayıldığından emin olduktan sonra tüm tutsakları zincirlerinden kurtardım.
Şimdi hep birlikte kaleden, hatta bu krallıktan kaçmalıydık !
Şuan ben Sultan Hakim`in emrinde bir derebeyiyim, 2 kale ve civarlarındaki 2 köy bana bağlı.Ben Sultan Hakim`e gidip verdiğim sözden döndüğümü söylersem, bu kaleler ve kalelerin içine benim yerleştirdiğim askerler ne olur ?
Şöyle yapabilirsin, mesela elinde svadya ve kergit atlısı var. Birlik ekranına geldiğinde, birime tıkladığında yanında "Birlik sınıfı" yazar. Oradan yeni birlik oluşturabilirsin. Aynı işlemi diğer birliklerde de uygularsan komut ekranında emir vereceğin 1-piyadeler, 2-okçular, 3-süvariler, 4-Svadya atlıları, 5-kergit atlıalrı gibi birlikler çıkar.
Resim bana ait değil, internetten örnek için bulduğum bi resim
Birlik sınıfına tıkladığında yeni bir birlik oluştur gibi bir seçenek çıkar. ordan istediğin gibi ayarlayabilirsin. Ama aynı birimi ikiye bölemezsin.
Oyun Yeni Başlıyor !
Yeni bilgisayarımda, yeni oyunum Mount and Blade`i oynuyordum.Bir yandan böyle güzel bir oyunu nasıl daha önce oynamam diye düşünürken, bir yandan da kendimi iyice oyunu kaptırmıştım.Birkaç saat oynadıktan sonra saatin çok geç olduğunu fark edip, oyunu kapatmaya karar...
F1, F2 ve F3 tuşlarına basınca çıkan komutlardan yönetimi yapıyorum, ama askerlerim arasında bir ayrım yapamıyorum.Kendim, askerlerimi birkaç gruba bölüp bu gruplara özel emirler veremez miyim ? Mesela 1. gruba koyduğum askerlere hücum diyip 2. gruba beni izle, 3. gruba da olduğun yerde kal...
kasmak fps ile ilgilidir. fps = saniye başına düşen kare diyebiliriz. bu da ekran kartıyla çok ilgili.öncelikle oyunun ayarlarına bak, maksimum fps kaç olarak ayarlanmış. 30 ve üstündeyse akıcı olarak oynarsın çok kasmadan(tabi bilgisayarın özelliklerinin karşıladığını varsayarsak). eğer maksimum fps 15e ayarlandıysa bilgisayarın müthiş de olsa oyun canavarı da olsa sıkıntılı olur o oyun. önce bi o ayara bak.sonrasında
ramın da ekran kartın da çok kötü, kasması şaşırtıcı değil. ram aşırı pahalı değil imkanın varsa ve bilgisayarın da ram yükseltmeye uygunsa ramını arttırabilirsin. ve laptopsa eğer ısınmamasına dikkat et ( fanın altını boşluğa denk getirmeye çalış, dizinin üstünde oynama sehpada oyna, şarja takılıyken oyna). ekran kartını değiştiremezsin büyük ihtimalle, laptopların çok büyük çoğunluğunda öyle bir özellik yok. ama ram işini kolaylaştırır.zaten mount and blade çok fazla özellik gerektiren bir oyun değil
yine laptopsa eğer termal macun yenilenmesi gerekiyor olabilir. bunu da göz önünde bulundur
Bir derebeyine emir verebilmen için mareşal olman gerek. Namını ve kendi lordlarınla ilişkilerini yükseltirsen lordlar senin mareşal olman için oy verir ve sen de mareşal olursun. Mareşal olduktan sonra emir vereceğin kişi meşgul değilse senin emrini seve seve yerine getirir.
bunu öğrendiğim iyi oldu ya sağol
ama insana koyuyor koskoca derebeyi olmuşum gidip diğer derebeylerine "efendim, benim için bir göreviniz var mı ?" demek
ya bu herifler 350-400 askerle karşıma çıkıyor. ben bizimkilere, derebeylerine filan beni takip edin diyorum. onlar da bana "sen takip et, ben neden edeyim" tarzında cevap veriyor. bunlarla ilişkimi geliştirirsem sözümü dinlerler mi ? ilişki + kaç olması lazım eğer öyleyse
Beyler, Sarranid Hükümdarı Sultan Hakim`in emrine girdim derebeyi olarak.Bana bir köy verdi.Ama bu köy yağmalanmış, gidiyorum köye tıklıyorum sadece "Ayrıl." seçeneği çıkıyor.Nasıl düzelecek bu ?
Ve esir aldığım bir lord var, bunu ne yapabilirim ? Orduma katabilir miyim, veya para karşılığı ülkesine satabilir miyim.Ne işime yarar bu ?
1) Oyun takvimine göre 2-3 haftada bir köy yağmalandıktan sonra eski haline döner. Tekrar yağmalanmamasını istiyorsan ulak karakolu gibi yapılar inşaa et ve lordlardan birisi x lordu senin y köyünü yağmalıyor gibi bir yazı gelince köyünü savunmak için köyüne git.
2) Esir aldığın lord iki şekilde senden kurtulabilir.
-Sana bir miktar dinar teklif edilir kabul edersen o dinar senin olur lordu serbest bırakırsın red edersen onur kaybedersin ve lord senin elinde kalır ancak bir süre sonra kaçabilir.
-İkinci olarak lord senin elinden kaçabilir. Hiçbir ücret ödemeden esir aldığın lordu kaybedebilirsin. Bu yüzden lordları esir almamanı öneririm. Çünkü büyük ihtimalle kaçıyorlar. Sadece kralları esir al onlarda yaklaşık 10bin-12bin dinar veriyorlar.
Beyler, Sarranid Hükümdarı Sultan Hakim`in emrine girdim derebeyi olarak.Bana bir köy verdi.Ama bu köy yağmalanmış, gidiyorum köye tıklıyorum sadece "Ayrıl." seçeneği çıkıyor.Nasıl düzelecek bu ?
Ve esir aldığım bir lord var, bunu ne yapabilirim ? Orduma katabilir miyim, veya para karşılığı...
yok zaten hile düşünmüyorum yapmayı. konuyu açarken lord bulamamaktan çok bıkmıştım
kaydetmeden çık yok gerçekçi olsun diye otomatik kaydetmeyle başladım pişman değilim
-
şimdiye kadar 2-3 kez askerlerim dağıtıldı bir kaleyi kuşattım, az farkla kaybettim. tek başıma dolaşırken birkaç kez dağ haydutları esir aldı...
ama yıkılmadım ayaktayım toparlandım paralı süvariler filan sağlam askerler toparlıyorum. birkaç tane kahraman aldım gruba. üst üste 2 turnuva kazandım. bir lady ile görüşüyorum, onun için gidip başka bir emirle savaşıcam falan filan. güzel gidiyor yani bir de derebeyi olsam tam olacak
Derebeyi olana kadar bir krallığın "kiralık kılıcı" olabilirsin. Böylece o krallığın düşmanı olan ülke lordlarıyla savaşlar yapıp daha çabuk nam kazanır, derebeyi olabilirsin. Ayrıca köy yağmalarsan onur da kaybetmezsin.
evet galiba rodokların (haritadaki sarı olan ülke hangisiydi şuan unuttum) , kiralık kılıcı oldum. ama düşmanlara kafa tutamıyorum. 50 askerim olabiliyor maksimum. adamlar 100 askerle dolaşıyor.kaçmaya çalıştığımda da yakalıyorlar mecbur teslim oluyorum :/
This site uses cookies to help personalise content, tailor your experience and to keep you logged in if you register.
By continuing to use this site, you are consenting to our use of cookies.