altolgali said:
Hepsi sadece bahane diyorum. İçip içmemek elinizde ama en sinir olduğum karizma gözüktüğünü sanıp sigara içen kısımdır..
Bende bu durumdan nefret ediyorum. Herkesin görüşü farklı tabii, bana göre sigara içmek acizliktir. Sonuçta o olmadan yapamıyorsunuz. Gece sigaranız bittiği zaman -özellikle küçük şehirde yaşıyorsanız- bir paket sigara almak için her tarafı dolaşıyorsunuz. Bu olayı ben İstanbul'a gelmeden önce çok yaşamıştım ve her seferinde kendimden utanırdım, aciz hissederdim.
Sigarayı bırakmak sizlerin de dediği gibi irade meselesi. Benim babam ve rahmetli dedem çok sigara içerdi. Babamın sigarayı bırakmasının imkansız olduğunu düşünürdüm ama iradesi sağlammış demek ki bir gün kafasına esti ve bıraktı. Maalesef dedem için aynı şeyi söyleyemem, geçen sene beynine giden damarlarından birisi tıkandığı için vefat etti. Yani sigara kurbanı oldu diyebiliriz.
Sigara benim için duygusal anlamda hiç bir şey ifade etmiyor. Aman efkarlandım sigara içeyim yok efendim mutsuzum sigara içeyim gibi şeyler düşünmem. Sadece verdiği geçici keyif ve tabii bağımlısı olduğum için içiyorum.
Bir de dudak tiryakiliği diye bir şey var. Yani adam dudağında veya elinde bir şey olmadığı zaman rahatsız oluyor. Böyle bir durumum yok çok şükür. Ama uzun süreli bağımlılık yerini tiryakiliğe bırakıyor bundan eminim. Çünkü uzun süre sigara kullanan insanlar bu süre içerisinde sigarayı azaltmaz artırırlar. Günde bir paketten bir buçuğa sonra ikiye derken insan resmen peş peşe sigara yakmaya başlar. Vücut bunu sürekli yapılması gereken bir şey olarak algılar ve eliniz otomatik olarak pakete gider. Buyrun, hem bağımlı hem tiryaki oldunuz.