Recent content by KaraSancaklıCan1

  1. KaraSancaklıCan1

    Yabancının Borcu BÖLÜM6: Denizden Dışarıya

    Devam edersen iyi olur. Tek oturuşta okudum, kendini bölümden bölüme geliştirdiğin belli. Kurguyu biraz da sağlamlaştırırsan efsane olur. Bekliyoruz :smile:
  2. KaraSancaklıCan1

    Kergit'in Kurtarıcısı

    Kergit'in Kurtarıcısı - Bozgun - Sezon Finali 3
    İyi okumalar
    Bundan böyle her perşembe-cuma yeni bölüm gelecek!
    BOZGUN SİZLERLE!

    Weyyah Fethinden İki Gün Sonra.
    Weyyah'ı hanlığımızın sınırlarına kattıktan sonra oraya 6.000 asker bırakarak Shariz'e doğru yola çıkmıştık. Şu an benimle birlikte eli silah tutabilecek 14.000 kadar askerim vardı. Sayımız az olduğundan hızlıca hareket edebiliyorduk, böylelikle onlar Shariz'e varmadan bir gün önce Sancar Han ve ordusunu yakalayabilecektik.

    Yola çıkalı 1,5 gün olmuştu artık ayak bastığımız yer Sarranid toprağıydı. Boş çorak arazileri aşmaya devam ederken askerlerimin yorulduğunu fark ettim, kavurucu sıcak gerçekten insanı delirtecek durumdaydı. Birkaç askerime burada bir süre dinleneceğimiz haberini verdim, bir süre sonra ordunun dört bir kanadından borular çalmaya başladı. Hemen tuğlar kaldırıldı, çadırlar kuruldu. Yerleşkemiz güneş batarken tamamen hazırdı. Yerleşkenin tam ortasındaki çadırımda Shariz'i düşünüyordum, çölün incisi Shariz'i. Rodoklar'ın bu anlaşmada bir fitne çıkaracağı endişesi hala vücuduma sıkıntı oluyordu. Bu düşünceler ışığında bir anlığına koyun derisi döşeğime uzandım ve hafif bir uykuya daldım.

    Gözümü tekrar açtığımda bir bağırış kopuyordu, hemen kılıcımı belime takıp dışarı atıldım. Tam muhafızıma ne oldu diye soracakken muhafızım göğsüne saplanan bir ok ile yere yığıldı, oku incelediğimde Rodok oku olduğunu anladım. Anlaşılan endişem boş yere değildi. Bir anda kafamı kaldırıp sağımızda bulunan tepeye baktım, sayamadığım kadar çok Rodok askeri üzerimize oklar yağdırıyordu; oklar o kadar çoktu ki neredeyse bir sağanak yağmuru anımsatıyordu. Hemen askerlerime kalkan kuşanmalarını ve birbirleriyle irtibatı koparmamaları gerektiğini söyledim. Lakin ordunun büyük bir bölümüyle irtibat çoktan kopmuştu, sağ tepenin tam altına konuşlanan birliğin hemen hemen hepsi hayatını kaybetmişti. O ana kadar tahminen 4.000 kadar adam kaybetmiştik. Rodoklar'ın oklarının ucunu yakmaları çadırlarımızın yanmasına sebep oluyor böylelikle bu durum bizi iyice zora sokuyordu. O sırada 6.000 kadar askerimle irtibat kurup onları bir düzene sokmuştum, planımız birlikte kalmak; Rodoklar'ın okları tükenince ve tepeden aşağı inince atlarımızla onlara hücum etmekti. Lakin bugün talih bizden yana değildi, Rodok okçularının ardından binlerce Rodok piyadesi tepeden aşağı inmeye başladı. Bize doğru ilerleyen piyade birliği son derece zırhlı ve dinamikti. Biz ise henüz yaralarımızı dahi sarmış değildik. Lakin bu bir ölüm kalım savaşıydı ve esir düşmeye niyetimiz de yoktu. Askerlerime döndüm:
    Nökerlerim! Bugün talih bizimle değildir, sadece biz bizeyiz, sadece asil Kergit ordusuyuz şu anda. Bizi ancak yine biz kurtarabiliriz, eğer bu Rodoklar bugün bizi burada yenerse bununla doymayacaklar; sınırlarımıza girecekler karılarınıza, kızlarınıza tecavüz edecekler! Anlaşılan Sancar Han büyük bir ihanetin içinde, kendisi sağ mı onu da bilmiyoruz lakin burada bugün destanlara konu olacaksınız. Ey Kergit Han'ın asil ordusu hücum!
    6.000 atlı yıldırım hızında öne atıldı, her biri atını daha ileri atabilmek için can atıyordu atlar delirmiş gibi koşuyorlardı. Bir süre sonra Rodok piyadeleri ile çarpışma başladı, ilk etapta atlarımız ile üstünlük sağlamıştık. Rodoklar birer ikişer düşmeye başlamıştı. Ancak atlarımızın hızı kesildikten sonra durum tam tersine dönmeye başlamıştı, Rodoklar mızrakları ile askerlerimin canını almaya başlamıştı ve vakit gece olduğundan taktik yapmak zordu. Tek gördüğüm şey gözümün gördüğü bütün askerlerimin birer birer yere yığılmasıydı muhtemelen görmediklerimin akıbeti de farklı değildi. Bütün bu düşüncelerimi karnıma saplanan bir ok kesmişti.

    Gözlerimi tekrar açtığımda etraf alabildiğine Rodok doluydu, biraz daha kendime gelince hareket ettiğimizi anladım. Bir at arabasındaydım ve arabanın tamamı demir parmaklıklar ile kaplıydı. Ayağa kalktığımda 1,5 kilometrelik bir kuyruk olarak hareket ettiğimizi anladım, ordu 15 sıralı kuyruk halinde ilerliyordu; Klasik Rodok Konuşlanması idi bu. Anlaşılan etrafımızdaki Rodoklar tahminen 20.000 kişi kadardı, ben kuyruğun ortalarındaydım ve benim biraz gerimde esir askerlerim vardı, tahminen 1.000 kişiydiler anlaşılan kalanların hepsi oracıkta ölmüştü. Bulunduğum arabanın yanındaki muhafız bana bozuk bir Kergit ağzıyla benim komutan olduklarımı bildiğini, halimin kötü olacağını söyledi. Muhafızın boğazına sarılırcasına yanındaki parmaklıklara sarıldım ve alabildiğine bağırdım:
    -Bunlara pişman olacaksınız! Kargılarımızı kellelerinizle donatacağız, nicelerinizi öksüz bırakacağız, sizden öteye bir kuşak daha olmayacak!
    Bunu benden beklemeyen Rodok muhafızının rengi atmış arabadan 3-4 adım uzaklaşmıştı. Bir süre sonra durduk ve yanıma baştan başa zırhlı, iyi giyimli, komutan olduğu anlaşılan bir adam geldi.
    -Seni biliyorum Komutan Alpargu, Kergit sarayı içinde sözün geçerdi. Casuslarımız bile saray içinde bu kadar hızlı yükselmeni beklemezdi.
    -Casuslar?
    -Anlayacağın sizi sizden daha iyi tanıyoruz Komutan Alpargu ve bu bildiklerimizi devletinizi yıkarken kullanacağız.
    -Sancar Han benim oraya varmadığımı fark edince geri dönecek ve o zaman Yüce Kergit Ordusu sizi öyle bir yıkacak ki bir daha toparlanamayacaksınız!
    Rodok komutanı tok bir kahkahayla beraber:
    -Şu anda Shariz zindanında değerli dostumuz Sultan Hakim'in onur konuğu olan Sancar Han'dan mı bahsediyorsun?
    -Ne? Ne diyorsun sen it!
    -Hepsi kılıçtan geçti Alpargu, hepsi. Shariz'in önü artık koca bir Kergit mezarlığı. Onların her birini parçalara böldük, Sultan Hakim'in yeni manzarası binlerce Kergit kellesi! Bahsettiğin Yüce Kergit Ordusu öldü!
  3. KaraSancaklıCan1

    Kergit'in Kurtarıcısı

    Dostlar bölüm hazır lakin bilgisayara erişimim yok. Malum canlı ders muhabbetleri sağ olsun şu an meşgul kendileri. Sözümü tutamadım affola sabah ilk iş atacağım :sad: Pandemi hikayelerimize bile engel oldu :smile: Yarın sabah 11'de sizinle yeni bölüm inşallah.
  4. KaraSancaklıCan1

    Kergit'in Kurtarıcısı

    Kergit'in Kurtarıcısı uzun bir aradan sonra geri döndü! Bundan böyle planlı bir şekilde atacağım bölümleri. İlk bölüm bu akşam sizlerle olacak. Yeni bölümlerin ne zaman geleceğini size akşam söyleyeceğim. Hiç beklemediğiniz bir senaryo ile Kergit'in Kurtarıcısı geri dönüyor!
    23.09.2020 Akşamını bekleyin!
  5. KaraSancaklıCan1

    Kergit'in Kurtarıcısı

    Geçen günlerde klasörlerimde bulduğum öykümün devam bölümünü görünce "Forumda paylaşayım bari." dedim. Daha sonra forumdaki öykülere baktım ve seninkini okumaya karar verdim. Sen foruma yeni katıldığını ve ilk öykün olduğunu söyleyince aklıma 2018 yazında foruma ilk yazdığım öykü geldi. İtiraf etmeliyim ki senin ilk öykünü kendiminkinden çok beğendim. Betimlemelerin azlığına rağmen senaryosu sayesinde kendini içine çeken bir hikaye. Bir sonraki bölümü okuyasın geliyor fakat bölümler kısa olduğu için insan hevesini alamıyor. Tabi forumdaki ilk hikayem "Mavi Şövalyeler"de benim bölümlerim de çok kısaydı. Senin yaptığın gibi hem bölümün aktif olmaması hem de kendimi geliştirip daha iyisini yazmak için alelacele sürpriz bir son yapmıştım. Senin de aslında öyküne final yapman iyi olmuş çünkü hali hazırda senaryo yazabilen yetenekli birisin, betimleme ve anlatım tekniğini geliştirerek bir sonraki öykünde bombayı patlatabilirsin. Burayı canlandırmak istemen de çok hoş bir şey. Sana tavsiyem bir dahaki bölümlerde/hikayelerinde karakter gelişimini daha ağır yapmalısın. Örneğin bölümünde karakter çabucak durumu kabullenmiş ve hiç hancıdan şüphelenmemiş. Bu kısımların duygu geçişlerini biraz daha uzun yaparsan tadından yenmez; ha bu arada aşırı uzun yapmana gerek yok, zaten forumun çoğunluğu oyunculardan oluşuyor çok uzun olursa sıkılabilirler :mrgreen: Neyse fazla uzattım, hikayelerinde sana başarılar diliyorum...
    Dostum yorumunuz beni ne kadar mutlu etti anlatamam. İçim şevk ile doldu sayenizde. Dediklerinizde filhakika haklısınız. Diğer bölüm her birine dikkat edeceğim. Bundan böyle bölümlerin gelme sıklığı azalacak ancak dediğiniz gibi uzun yazacağım. İsteyen istediği zaman okur. Tekrar teşekkür eder, iyi forumlar dilerim.
  6. KaraSancaklıCan1

    Kergit'in Kurtarıcısı

    Sezon finali üçüncü bölüm yazımlarına başladım. Şok üstüne şoka uğrayacaksınız.
  7. KaraSancaklıCan1

    Oyunda takıldığınız yerler (Buraya yazın, cevaplayalım)

    Özellikle bakmıştım evlenmemişti.
    Dostum muhtemelen karakterinin evlenmesini engelleyen bir olay olmalı. Aileleri iyice araştır. Teknik bir sorun da olabilir tabii. Onun çözümü yeni oyuna başlamak.
  8. KaraSancaklıCan1

    Kergit'in Kurtarıcısı

    Sezon finalinin ikinci bölümü yayında!
    Bu bölüm biraz savaş dolu ve gaddarca oldu :smile: Önümüzdeki bölümlerde büyük sürprizler sizleri bekliyor!
    İyi seyirler...
    Şafak sökerken 60.000 atlı Unuzdaq'tan Weyyah'a yola çıktık. Sancar Han'ın ana ordusu yaklaşık 32.000 kişiydi, bize iştirak eden Noyanların askerleri ile 60.000 kişi olmuştuk. Ordunun merkezinde 20.000 kişilik kuvveti ile Sancar Han bulunuyordu. En geride 12.000 kişilik yedek birlik, en önde ise öncü birlik olarak yine 12.000 kişilik bir grup bulunuyordu. Ordunun sağ ve sol kanatlarında merkezi korumak amacıyla 8.000 kişiden oluşan iki birlik vardı. Sancar Han beni öncü birliğin ordu komutanlığına tayin etmişti, bir komutan olarak ordunun dizilişini ben tayin etmiştim. Öncü birlik savaşta en çok kayıp verilen, en tehlikeli grup olduğu için hiçbir Noyan buraya konuşlanmayı tercih etmemişti. Dolayısıyla tek komutan bendim; bütün birliğin kumandası bana aitti.
    Akşamüstü Weyyah surları göründü. Bizi fark eden nöbetçiler borazanlarla bütün kaleye geldiğimiz haberini ulaştırdı. Sancar Han'ın emri ile çadırlar kurulmaya başlandı.
    Gece yarısı tüm çadırlar kurulmuştu. Ordu kalenin önünde aynı dizilişte bulunuyordu, sadece Sancar Han'ın emri ile yedek birlik Weyyah'ın Shariz'e bakan yüzüne konuşlandırılmış; askerlerin kaçışı yahut kaleye gelebilecek destek kesilmişti. Kale tamamen abluka altındaydı. Casuslara göre kalede en fazla 30.000 kadar asker vardı. Sancar Han kararını büyük çadırında açıkladı:
    -Yarın şafak sökmeden Komutan Alpargu'nun öncü birliği kaleye tek başına saldıracak, onun o kaleyi tek başına alacağına güvenim tam ancak eğer destek birlik isterse diye yedek birliği onun komutasına bırakacağız.
    Tonju Noyan atıldı:
    -Peki ya biz ne yapacağız Sancar Han?
    -Biz kalan 36.000 kişilik birliğimiz ile Shariz'e yola çıkacağız, yolun yarısında bizi bizzat Kral Graveth ve 30.000 askeri karşılayacak. Birlikte şehri abluka altına alıp hedefimize ulaşacağız.
    Sancar Han'ın beni geride bırakmasından hoşnut olmamıştım, düşman topraklarında orduyu bölmek mantıklı bir fikir değildi. Ancak bu kibir abidesi kararından dönmeyecek gibiydi.
    O sırada aklıma Rodoklar'ın bize ne için yardım ettiği sorusu aklıma geldi. Bunu Han'a sordum.
    -Antlaşma gereği Sarranid Sultanlığı'nı ilhak ettiğimizde Weyyah ve Jameyyed kalelerini Rodoklar'a bırakacağız Komutan Alpargu. Lakin kalelerin pazar payının 1/4'ü bizim olacak, diğer Sarranid topraklarının hepsi bizim olacak.
    Bu anlaşma hiç denk gibi gözükmüyordu. Rodoklar bu işe 30.000 asker feda etmelerine rağmen sadece iki kale ile mi yetineceklerdi? Graveth'in kurnaz olduğunu Kalradya'da herkes bilirdi. Böyle bir anlaşmaya tamam demesi kanımca mantıksızdı. Ancak antlaşma yürürlüğe girmişti bir kere, artık bozulamaz deyip askeri tavrımı takınarak "Buyruk senindir Han'ım!" dedim.
    ERTESİ GÜN
    Ertesi gün ana ordu Shariz'e yola çıkmıştı, benim birliğim ve yedek birlik toplamda 24.000 kişi kadardı. Planımı hazırlamıştım, 6.000 kişiyi kampta yedeğe bıraktım, kalan askerlerimi 3'e böldüm; her biri 6.000 askerden oluşan üç grup da yan yana sıralanmıştı.
    Kaleden gelen bağırışlarla birlikte kale kapısı açıldı, tahminen 10.000 kişi üzerimize doğru haykırarak koşmaya başladı. Bu adamların taktik nedir bilmediğinden emin olmuştum. Öncü birlik olarak ordunun 1/3'ünü göndermek akıl işi değildi, kaldı ki bu askerlerin çoğu ellerinde sopalar, tırpanlarla bize koşan çiftçilerden oluşmaktaydı.
    Askerlerime hazırlanmalarını emredip ardından sol ve sağ kanattaki birliklere birleşip hücum etmelerini emrettim. İki taraftan yıldırım gibi 6.000'şer atlı son hız düşmana hücüm ediyordu. Kısa süre sonra düşmanla yakın temas sağlandı, atımın üzerinden düşmanın bir bir yere kapaklandığını görüyordum. Ardından askerlerimin zafer haykırışları bana savaşı kazandığımızı işaret etti. Yüzlerce esir ele geçirip kalan hepsini kılıçtan geçirdik. Artık Weyyah kalesinde sadece korku hakimdi, atımla epeyce ileri çıktım; Weyyah karşımdaydı, haykırdım:
    -Hepinizi kılıçtan geçireceğim, kellelerinizden kendime taht yapacağım! Weyyah başınıza yıkılacak, ordumla size kıyameti yaşatacağım!
    Ertesi gün 24.000 Kergit arslanı Weyyah önündeydiler, atımla en önde olan ben orduyu komuta ediyordum. Söze koyuldum:
    -Merdivenler!
    Bir anda ordunun içinden dört at arabası ve onlara eşlik eden askerler kaleye ilerlemeye başladı. Kısa süre içinde kalenin dört bir yanına dört merdiven yerleştirildi. Askerlerim arkasını dönünce bunu fırsat bilen Sarranid okçuları atışa başladı. İki ok iki askerimin canını almıştı, orduya döndüm:
    -Bugün burada hepiniz tarihe geçeceksiniz. Aslanlarım! Oğullarınız, torunlarınız bunu konuşacak; yiğitliğinizi Kergit Halkı asla unutmayacak. Bugün burada ölürseniz, Kergit Ülkesi'nin yaşaması için öleceksiniz; sizin sayenizde vatan var olacak! Kergit Han'ın ruhu sizinle olsun!
    Ardından devam ettim:
    -Okçular! Nişan al... Ateş serbest!
    Okçuların okları bitene kadar düşman ordusunun çoğu surlardan aşağı düşmüştü. Ardından gürleyen sesim işitildi:
    -Hücum!
    24.000 yiğit bir anlık dahi düşünmeden atıldı, kimi ailesini sayıklıyor, kimi devletini; atalarını sayıklıyordu. Ben de kılıcımı çekip kaleye en önde koşanlar arasındaydım, merdivenlerin başına adeta kalkanlardan duvar yapan Sarranidler'i bir bir canından ediyorduk. Kısa süre içinde kale avlusuna ulaştık, düşman neredeyse bozguna uğramıştı. Sol omzundan sızan kanlar sayesinde bir okun beni isabet ettiğini anlamıştım, lakin bu beni durduramazdı. Okun tahta kısmını kırıp savaşa devam ettim. Akşam vakti kale tamamen ele geçirilmişti. Tarafımızca 1.100'e yakın kayıp vermiştik, lakin biz de 3.000 esir alıp kalan hepsini kılıçtan geçirmiştik.
    Akşam vakti ortalığı meşaleler aydınlatırken askerlerim salona saklanan iki tane kale yöneticisini ve Weyyah garnizon kumandanını bulup bana getirmişti. Neredeyse herkes avludaydı, üç Sarranidli ve ben ise avluya bakan salondaydık. Muhafızdan baltayı aldım, üçününde omuzu üstünde baş bırakmadım. Her birinden sıçrayan kanlar yüzümü kızıla boyamıştı. Kellelerini avludan aşağı atıp haykırdım:
    -Her bir çöl faresinin başı omzundan ayrılacak! Önümüze çıkan her varlığın akıbeti budur!
    Ardından kale içindeki on binler tek bir şey haykırıyordu:
    -Çok Yaşa Komutan Alpargu! Çok Yaşa Komutan Alpargu!
  9. KaraSancaklıCan1

    Kergit'in Kurtarıcısı

    Hocam bende takip ediyorum. Sadece öyle mesaj filan atmadım. Haberin olsun yani
    Teşekkür ederim dostum. Yeni bölümü yazmaya başladım.
  10. KaraSancaklıCan1

    Oyunda takıldığınız yerler (Buraya yazın, cevaplayalım)

    Emir Nuam'a Leydi Zendina ile evlenmek için "Ailenizdde bana yer var mı ?" sorusu sormak istiyorum ama o işaret gitmiş ?
    Muhtemelen o leydi evlenmiştir.
  11. KaraSancaklıCan1

    Kergit'in Kurtarıcısı

    dört gözle bekliyorum
    Dostum bu arada sözümü tutamadığım için beni affet. İş, güç,ders derken fırsat bulamadım. Hep aklımdaydı ama, bugüne nasipmiş.
  12. KaraSancaklıCan1

    Kergit'in Kurtarıcısı

    Şu an aklıma bir fikir geldi. Normalde bu hikayeyi çok uzun soluklu bir şekilde anlatacaktım ancak Dörtyol Hanı artık eskisi gibi aktif olmadığı için maalesef talep görmedi. Benim hatam ise affola. Demem o ki dediğim son birkaç parçayı bir sezon finaline çevirebilir, hikayeye devam edebilirim. Senaryom hala aklımda. İstek olursa elbette.
  13. KaraSancaklıCan1

    Kergit'in Kurtarıcısı

    FİNAL BÖLÜMÜNÜ KISA PARÇALAR HALİNDE YAYINLAYACAĞIM.
    MUHTEMELEN ÜÇ YADA DÖRT PARÇADAN OLUŞUR.
    Kergit'in Kurtarıcısı Final Bölümü #1 Sizlerle!
    10 YIL SONRA.
    Handaki o konuşmanın üzerinden on yıl geçmişti. Hiçbir şey artık eskisi gibi değildi.
    10 YIL ÖNCESİ - BÖLÜM 1
    On yıl önceki toyda Ayzar'ın antlaşmasını geçersiz kılmak için Sarranid Ülkesi üzerine sefer kararı alınmıştı. Toydan bir hafta sonra bütün Noyanlar, komutanlar, diğer sınır birlikleri Unuzdaq önünde kamp kurmuştu. O gece savaş enine boyuna düşünülecekti.
    Ben ise o Sarranid ziyaretinden sonra Sancar Han'ın en güvendiği adam olmuştum. Beni sağ kolu tayin etmiş, korumasını bana emanet etmişti. Bir avuç inciri berbat etmemek için babamın katili bu adamın yanında olmaya göz yummalıydım. Hancıyla uygun bir anı beklemeye karar verdik. Haliyle toyda sefer ilan olunca isyan çıkarmak olmaz, ülkede ikilik çıkarmak herkesin zararına olurdu.
    O gün Unuzdaq önlerindeki büyük çadırda Sancar Han'ın arkasında tam donanımlı bir şekilde duruyordum. Etrafa göz gezdirdim, ülkenin diğer ucunda ikamet eden Noyanlar bile sefere iştirak etmişlerdi; bu belkide Kergit tarihinin en önemli savaşı olacaktı. Herkes o savaşta adının anılmasını, namının duyulmasını istiyordu elbet. Ancak en önemlisi... Kergiteli'ni kurtarmak.
    Sancar Han herkesi selamladıktan sonra teker teker Noyanların fikrini dinledi. Ardından kendi atıldı:
    -Ben derim ki hızlı ve balyoz gibi bir Weyyah kuşatmasından sonra Shariz'i kuşatalım. O şehri almak güçtür. Zamanında Kral Harlaus 70.000 askeri ile orayı teslim alamadı. Lakin biz akıllı davranacağız. Rodok Kralı da Sarranidler'i o çöllerde istememektedir. Onlarla anlaşıp ortak hareket edeceğiz, Shariz surlarına vardığımızda şehre giriş-çıkışı engelleyeceğiz. Hakim teslim olup surları teslim edene kadar gerekirse yüz bin sene bekleyeceğiz.
    Ardından ben lafa koyuldum:
    -Rodoklar'ın bu savaşta bize katkısı ne olacak Han'ım? O dağ haydutlarına güvenilir mi?
    -Biz Shariz'i abluka altına aldığımızda Rodoklar teslim aldığımız Weyyah kalesine ve sefer sırasında abluka altına almayı planladığımız Mit Nun köyüne konuşlanacaklar. Dolayısıyla bütün Kergit Ordusu olarak bizi üstte Svadya, altta ise Sarranid kuvvetlerinden koruyacaklar. Güven kısmına gelince; Sen orasını benden iyi bilemezsin Komutan Alpargu!
    -Buyruk senindir Han'ım!
    Rodoklar'a güvenmek aklıma yatmamıştı, koskoca Kergit Hanlığı'nın bahse konulduğu bir savaşta bir yabancıya güvenmeyi aklım almıyordu. Ancak her şeyde iyi olduğu düşünen Sancar Han bozuntusu askeriye ve diplomaside de kendini bir dahi olarak görüyordu. Hoş, onun üstüne laf söylenmezdi.
    Ardından Sancar Han gürledi:
    -Yarından tezi yok, harekete geçiyoruz! O haydutlar çöllerin ardına gerisin geri kaçmadıkça bize uyku yok!

  14. KaraSancaklıCan1

    Kergit'in Kurtarıcısı

    Sanırım bende başka okuyan yok :smile: Hikayeyi okudum gaza geldim mod bittikten sonra ilk iş bende bir hikaye yazacağım. :fruity:
    Sanırım öyle dostum :sad: Senin için yarın söz bir final bölümü yayınlayacağım :smile:
  15. KaraSancaklıCan1

    Kergit'in Kurtarıcısı

    Gecikme oldu özür dilerim. Hala okur varsa pazartesi/salı yeni bölüm yayınlarım.
Back
Top Bottom