Şahsen toplumun norm olarak kabul ettiği olgulara her daim sorgulayıcı bir yaklaşımla yaklaştım ve benim mantık süzgecimden geçemediği sürece benim için norm olması önemli değil sürünün aksine göre düşünür ve davranırım. Bunu neden söylüyorum çünkü böyle normları sorgulayarak olaya bir nedensellik katmaya çalışırken, bu normları körü körüne kabul eden kişilerin tartışmaya bile katılmayarak karşısındaki kişi hakkında saçma bir yargıya varması sonucunda zamanımı boşa harcadığımı fark ediyorum ve bu durum başıma çok geldi. Bu nedenle tavrımı ve kafa yapımı önceden belirtme gereği duydum ki bu tip insanlarla vakit kaybetmeyelim.
Uzun zamandır kafamı kurcalayan bir konu var. Kitap okumanın genel kanının aksine öyle ahım şahım büyük faydaları olduğunu düşünmüyorum. Klasik bir roman kitabı okumak, yazan kişinin kafasında kurguladığı olay örgülerini kendi zihninde canlandırarak zaman geçirmekten öte bir şey değil. Kitabı bitirdikten sonra kafamda "ee yani?" gibisinden düşünceler oluşuyor. Kitabı okudum, beynimde olay örgüsü yerleşti ama aradan 1 yıl geçtikten sonra ilk günkü kadar berrak şeyler kalmıyor aklında ve anlamsız bir uğraş olarak geliyor gözüme. Artık klasik roman kitaplarını okumanın; film izlemek, oyun oynamak gibi klasik haz için yapılan aktivitelerden farkı yok gözümde. Yani ne artısı var ne eksisi, kitap okuyanları ayrı bir üst sınıfa almak zorunda değiliz.
Bu arada öğretici özelliği olan kitapları bunun dışında bırakıyorum. Öğretici kitapları okumak faydalı. Ancak olay örgüsü barındıran romanların tamamına yakını (yine istisna olabilecek romanları da hariç tutuyorum) haz aktivitesi aracından başka bişey değil.
Ayrıca kitap okumayan birisi değilim, aksine kütüphanem kalabalıktır ve lise sona kadar bol bol kitap okudum ve düzenli olarak çok kitap okuyordum taa ki lise sonda edebiyat hocasının zorunlu olarak verdiği kitapları okumak zorunda kalana kadar.
gelenektir "change my mind".
Uzun zamandır kafamı kurcalayan bir konu var. Kitap okumanın genel kanının aksine öyle ahım şahım büyük faydaları olduğunu düşünmüyorum. Klasik bir roman kitabı okumak, yazan kişinin kafasında kurguladığı olay örgülerini kendi zihninde canlandırarak zaman geçirmekten öte bir şey değil. Kitabı bitirdikten sonra kafamda "ee yani?" gibisinden düşünceler oluşuyor. Kitabı okudum, beynimde olay örgüsü yerleşti ama aradan 1 yıl geçtikten sonra ilk günkü kadar berrak şeyler kalmıyor aklında ve anlamsız bir uğraş olarak geliyor gözüme. Artık klasik roman kitaplarını okumanın; film izlemek, oyun oynamak gibi klasik haz için yapılan aktivitelerden farkı yok gözümde. Yani ne artısı var ne eksisi, kitap okuyanları ayrı bir üst sınıfa almak zorunda değiliz.
Bu arada öğretici özelliği olan kitapları bunun dışında bırakıyorum. Öğretici kitapları okumak faydalı. Ancak olay örgüsü barındıran romanların tamamına yakını (yine istisna olabilecek romanları da hariç tutuyorum) haz aktivitesi aracından başka bişey değil.
Ayrıca kitap okumayan birisi değilim, aksine kütüphanem kalabalıktır ve lise sona kadar bol bol kitap okudum ve düzenli olarak çok kitap okuyordum taa ki lise sonda edebiyat hocasının zorunlu olarak verdiği kitapları okumak zorunda kalana kadar.
gelenektir "change my mind".
Last edited: