Kitap okumak faydasız mı?

Kitap okumanın gerçekten "büyük" faydaları olduğunu düşünüyor musunuz? (oylamadan önce metni okuyun)


  • Total voters
    45

Users who are viewing this thread

Şahsen toplumun norm olarak kabul ettiği olgulara her daim sorgulayıcı bir yaklaşımla yaklaştım ve benim mantık süzgecimden geçemediği sürece benim için norm olması önemli değil sürünün aksine göre düşünür ve davranırım. Bunu neden söylüyorum çünkü böyle normları sorgulayarak olaya bir nedensellik katmaya çalışırken, bu normları körü körüne kabul eden kişilerin tartışmaya bile katılmayarak karşısındaki kişi hakkında saçma bir yargıya varması sonucunda zamanımı boşa harcadığımı fark ediyorum ve bu durum başıma çok geldi. Bu nedenle tavrımı ve kafa yapımı önceden belirtme gereği duydum ki bu tip insanlarla vakit kaybetmeyelim.

Uzun zamandır kafamı kurcalayan bir konu var. Kitap okumanın genel kanının aksine öyle ahım şahım büyük faydaları olduğunu düşünmüyorum. Klasik bir roman kitabı okumak, yazan kişinin kafasında kurguladığı olay örgülerini kendi zihninde canlandırarak zaman geçirmekten öte bir şey değil. Kitabı bitirdikten sonra kafamda "ee yani?" gibisinden düşünceler oluşuyor. Kitabı okudum, beynimde olay örgüsü yerleşti ama aradan 1 yıl geçtikten sonra ilk günkü kadar berrak şeyler kalmıyor aklında ve anlamsız bir uğraş olarak geliyor gözüme. Artık klasik roman kitaplarını okumanın; film izlemek, oyun oynamak gibi klasik haz için yapılan aktivitelerden farkı yok gözümde. Yani ne artısı var ne eksisi, kitap okuyanları ayrı bir üst sınıfa almak zorunda değiliz.

Bu arada öğretici özelliği olan kitapları bunun dışında bırakıyorum. Öğretici kitapları okumak faydalı. Ancak olay örgüsü barındıran romanların tamamına yakını (yine istisna olabilecek romanları da hariç tutuyorum) haz aktivitesi aracından başka bişey değil.

Ayrıca kitap okumayan birisi değilim, aksine kütüphanem kalabalıktır ve lise sona kadar bol bol kitap okudum ve düzenli olarak çok kitap okuyordum taa ki lise sonda edebiyat hocasının zorunlu olarak verdiği kitapları okumak zorunda kalana kadar.

gelenektir "change my mind".
 
Last edited:
Aslında anlamsız bir argüman. Sadece "ben herkesten farklıyım" havası oluşturmaya çalışmışsın gibi geldi başını okuyunca. Kitap genel kanının da bulunduğu gibi faydalıdır. Tabi her insana aynı şeyi katmaz. Bugün Tolstoy okuyan bir yazar ile bir şair ayrı kazançlar elde ederken normal bir okuyucu kendini tatmin etmiş (Ki olay örgüsünü kafanda canlandırıp ne sonunda tatmin olman sana verdiği haz büyük bir kazançtır) ya da hayata karşı farklı bir açı kazandırmıştır. Öğretici özelliği olan kitapları bunun dışında bırakıyorum demek yerine direkt olarak, romanları ve hikayeleri faydasız buluyorum desen daha doğru olurdu. Edebiyat hocası canını sıkmış da kitaplara isyan etmişsin gibi duruyor şuan. Son olarak konuşmamız gerekirse nedensel kabul edilmiş bu tür temel normlar günümüze kadar zaten düşünülerek, objektif ve rasyonel bir bakış açısıyla karar kılınarak üstüne cevaplar aranmıştır. Yani günümüze kadar öyle ya da böyle kitap dediğimiz obje, nesnel olarak halen faydalı kabul ediliyorsa bunu faydalı bulmak körü körüne bir bağlılık değil, zaten var olan bir durumu, bir gerçeği kabul etmektir.
 
Üzgünüm ama başta belirttiğim normları, başkaları benim yerime düşünmüş ve zaten herkes öyle görüyor o yüzden doğrudur diyerek üstünde düşünmeden kabul eden insanlardan olmuşsun. Ben farklıyım demiyorum sadece genele göre farklı bir düşünce yaklaşımım var diyorum ve ne yazık ki argüman sunmak yerine beni yargılamaya yazının başında başlamışsın.

Öğretici özelliği olan kitapları bunun dışında bırakıyorum demek yerine direkt olarak, romanları ve hikayeleri faydasız buluyorum desen daha doğru olurdu.

Malesef başlığı uzun olur diye böyle yazdım. Ancak metinde de aynı şeyden bahsediyoruz zaten.

Yazdığın şeyde argüman niteliğindeki şey sanırım roman kitapları okumanın insana haz verdiği ve farklı bir bakış açısı kazandırması demişsin. Ben de zaten kendi yazımda roman vs. okumanın haz aktivitesinden başka bir şey olmadığını söyledim. Bu konuda aynı fikirdeyiz. Ama bakış açısı kazandırdığı konusuna katılmıyorum açıkçası. En azından ele dişe dokunur bir bakış açısı vermiyor bize. Herhangi bir kitabı okuduktan sonra hayatı değişen insan sayısı nadirdir.
 
Roman, hikaye tarzı kitaplar fayda sağlasın diye okunmaz zaten. O tarz kitapların doğasında yok böyle bir şey; okur da bunu içten içe bilir. Benim fikrimce, roman gibi kitapların okunma sebebi ihtiyaç gidermedir. İnsan sevdiği şeyleri yaptığında mutlu olur, kafasını boşaltır, rahatlar. Bu bir ihtiyaçtır. Haz diyebiliriz, ilgi diyebiliriz... Romanlar farklı bakış açısı kazandırıyor mu, oraya gelelim. Okumak önemli değildir. "okudum, ee yani" diyorsan, kusura bakma sen sayfaları çevirmiş oluyorsun. Doğru kitaplar seçmeli, onları okuyup üzerlerinde değerlendirme yapmalısın. Kafa yormalısın. Hayvan Çiftliğini okuyup bugünün ve o zamanın siyasi dünyasını karşılaştırabilirsin, insanın açgözlülüğü hakkında düşünebilirsin. Hayvan Çiftliği hakkında yazılan makaleleri, yorumları okuyabilirsin. Bunlar insana neler katar hiç haberin yok. Bugün kullandığımız teknolojik aletlerin çoğu öncesinde edebiyatta işlendi, işlenmeye de devam ediyor. İstisna olabilecek romanlar ifaden çok açık bir ifade. Hangi romanlar, ne tarz romanlar? Mesela şu aşk meşk romanlarını söz ediyorsan, onlar da yukarıda söylediğim gibi, bir ihtiyaç için okunuyor. Bazıları kitap okumaktan hoşlanıyor, hazzı böyle elde ediyor.

Öğreticiliği olan kitaplardan söz etmişsin. O kitaplar da bilgi verir ama deneyim vermez. Yazan bilgiyi bilmen yetmez, kullanman gerekir. Uzun lafın kısası, ne tarz kitap okursan oku, üzerinde düşünmen, kafa yorman, belki bir şeyler okuman gerekir. Ben işim gereği çok roman okurum. Sonra yazarı araştırır, kitabı edebi ölçülere göre inceler değerlendiririm. Bu benim işim ama sen de okuduğun kitap hakkında incelemeler, makaleler okuyabilir; kitapta geçen olaylar, olgular üzerinde düşünebilirsin. Burada önemli olan doğru kitabı okumak. Hayvan Çiftliği bence çok önemli bir yapıttır. O'nu okumak var, Kötü Çocuk'u okumak var.
 
Romanlar ve farklı edebiyat dönemleri topluma yön vermiş ve insanları etkilemiş şeyler. Bir kitabı okuyarak o dönemin toplumu hakkında çıkarımlar yapabilirsin, bu da gayet önemli bir şey. Yazarın bilinçsiz bi şekilde yaptığı-yapmadığı vurgulardan, o döneme göre normal kabul edilen şeyleri vs anlayabilirsin.
Sorgulayacak ve mantık süzgeçinden geçirecek daha güzel şeyler bulabilirsin... düz dünya teoristlerinden farksız duruyon şuan. hatta düz onların argümanlarını kullanıyon. onlar da sorgulayan adamlar sonuçta.
 
Homeros'a katılmakla beraber şunu söylemeliyim kendi açımdan. Roman okuyacağım zaman genellikle tarihi romanlar okurum. Maksadım anlatılan dönemin atmosferini yaşama ihtiyacını karşılamaktır. Mesela Selçuklu dönemini merak ediyorsunuz. Onlarca roman var ve her yazar Selçuklu'yu kendi kafasında kurmuş farklı şekilde anlatmakta. Burada bu kitabı okuyan kişinin amacı tarih öğrenmek değildir zaten. Öyle bir niyeti varsa yanlış yapmış olur ve bunun farkında değildir. Çünkü Selçuklu'yu merak eden birisi, o dönemde yaşasaydım ne olurdu acaba diye merak eden birisi bu tarz romanları okumayı tercih eder. Tamamen merak ve özlem ihtiyacını gidermek maksatlıdır bana göre.

Öte yandan öğretici kitaplara gelecek olursak, bir şeyler öğrenmek istiyorsanız illaki bu kitap okumanızı gerektirmez. Yani, amacınız bir meseleyi öğrenip özümsemekse, yoğun iş hayatınızdan dolayı kitap okumaya vakit ayıramıyorsanız kesinlikle makale okumanızı tavsiye ederim. Makaleler 200-300 sayfalı kitapların aksine daha akılda kalıcı bir tesir uyandırır. Çünkü kitaplara göre kapsamı dar gibi görünür ve insan zihnini bu daraltıcı illüzyonuyla aldatır. Okuyan kişi, makale kısa olduğu için tam da insan beynine uygun bir şekilde öğrenmeye farkında olmadan hevesli olur. Ayrıca yorucu olmayacağı için kişiyi kendine çeker ve daha fazla didaktik olur. Oturup 300-500 sayfalık öğretici kitap okumak yerine, o konuyu parça parça bölünlenmiş makalelerle öğrenmek sizin kârınıza olacaktır. Tabi farklı düşünenler de olabilir.
 
Çok kısa bir cevabı var. Okuduğunuzu anlamamak faydasız. İlk okuyuşta anlayacağınızı düşünmek ise daha da faydasız. Bazı şeyler zamanla sindirilir, kitapları beyninize indirdiğiniz dosyalar olarak düşünmemek lazım. Arkasında yaşanmışlık barındıran eserler vardır. Bunları hiç hayat tecrübesi olmayan bir insan okursa, sadece anladığını sanar. Beynin ne kadar eskitildiği de önemli. İlla tecrübe edeceksiniz diye bir şey yok. Sahibinden hiç kullanılmamış olmaması yeter algı seviyesinin.
 
Roman, hikaye tarzı kitaplar fayda sağlasın diye okunmaz zaten. O tarz kitapların doğasında yok böyle bir şey; okur da bunu içten içe bilir. Benim fikrimce, roman gibi kitapların okunma sebebi ihtiyaç gidermedir. İnsan sevdiği şeyleri yaptığında mutlu olur, kafasını boşaltır, rahatlar. Bu bir ihtiyaçtır. Haz diyebiliriz, ilgi diyebiliriz...

Benim ana argümanım bu bu arada. Kitapların sadece haz almak için okunduğunu ekstra bir faydası olmadığını savunuyorum. Ancak senin de aksini belirttiğin gibi kitaplar (roman, hikaye) faydalıdır diye bir kanı var toplumda.

Romanlar farklı bakış açısı kazandırıyor mu, oraya gelelim. Okumak önemli değildir. "okudum, ee yani" diyorsan, kusura bakma sen sayfaları çevirmiş oluyorsun. Doğru kitaplar seçmeli, onları okuyup üzerlerinde değerlendirme yapmalısın. Kafa yormalısın. Hayvan Çiftliğini okuyup bugünün ve o zamanın siyasi dünyasını karşılaştırabilirsin, insanın açgözlülüğü hakkında düşünebilirsin.

"okudum, ee yani" kısmını biraz daha açayım. Okuduktan sonra kitabın sana verdiği bir ana fikir oluşuyor kafanda ama bu ana fikri düşünmek, sadece insana haz veriyor. Hayvan Çiftliği örneği için teşekkür ederim. Hayvan Çiftliğini okudum 1984'ü de okudum ve bu kitaplar bana geçmişteki baskıcı rejimlerin yaşattığı atmosferin nasıl hissettirdiğini güzel bir olay örgüsüyle anlattı. Ama yine elde var 0. Bu hissiyatı algılamam, ne davranışlarıma olumlu bir katkıda bulundu ne de yeni bir bakış açısı kazandırdı bana ve muhtemelen bu kitabın bıraktığı etkiler bir süre sonra etkisizleşecek ve kitabı okumadan önceki halime geri döneceğim (1. tekil şahıs kullandım ama insanların genelinde bu böyledir diye düşünüyorum).

Hayvan Çiftliği hakkında yazılan makaleleri, yorumları okuyabilirsin. Bunlar insana neler katar hiç haberin yok. Bugün kullandığımız teknolojik aletlerin çoğu öncesinde edebiyatta işlendi, işlenmeye de devam ediyor. İstisna olabilecek romanlar ifaden çok açık bir ifade. Hangi romanlar, ne tarz romanlar? Mesela şu aşk meşk romanlarını söz ediyorsan, onlar da yukarıda söylediğim gibi, bir ihtiyaç için okunuyor. Bazıları kitap okumaktan hoşlanıyor, hazzı böyle elde ediyor.

Kitabı okumak ve üstüne makaleler yorumlar okumak ekstraya girer benim argümanım burayı kapsamıyor aradaki çizgiye dikkat etmek gerek. Sen kitabı okumuşsun tamam ve ardından makaleler okumuşsun. Kitabı okumak ve kitap hakkında makale okumak birbirinden ayrı iki aktivite. İstisna olabilecek romanlardan kastım ise, derin felsefi düşünce sistemlerini okuyucuya kolaylık olsun diye romana dökerek anlatan kitaplar.

Ben işim gereği çok roman okurum. Sonra yazarı araştırır, kitabı edebi ölçülere göre inceler değerlendiririm. Bu benim işim ama sen de okuduğun kitap hakkında incelemeler, makaleler okuyabilir; kitapta geçen olaylar, olgular üzerinde düşünebilirsin.

Senin için kitap okumak faydalı bir aktivite çünkü senin mesleğinin bir parçası bu ve kitapları herkes gibi okumuyorsun. O yüzden senin kitaplardan maksimum faydayı sağladığına eminim. Ben olaya biraz daha sosyolojik yaklaşıyorum. İnsanlar kitabı okuyor ardından diğerine geçiyor ben de bunun hazdan hazza geçmek olarak yorumluyorum.


***********
Romanlar ve farklı edebiyat dönemleri topluma yön vermiş ve insanları etkilemiş şeyler. Bir kitabı okuyarak o dönemin toplumu hakkında çıkarımlar yapabilirsin, bu da gayet önemli bir şey. Yazarın bilinçsiz bi şekilde yaptığı-yapmadığı vurgulardan, o döneme göre normal kabul edilen şeyleri vs anlayabilirsin.
Sorgulayacak ve mantık süzgeçinden geçirecek daha güzel şeyler bulabilirsin... düz dünya teoristlerinden farksız duruyon şuan. hatta düz onların argümanlarını kullanıyon. onlar da sorgulayan adamlar sonuçta.

Yazdığın yazının yarısında beni yargılamışsın. Diğer argüman sayılabilcek yarısı da Homeros'un argümanlarına benziyor yukarıda cevabımı bulabilirsin.

***********

Homeros'a katılmakla beraber şunu söylemeliyim kendi açımdan. Roman okuyacağım zaman genellikle tarihi romanlar okurum. Maksadım anlatılan dönemin atmosferini yaşama ihtiyacını karşılamaktır. Mesela Selçuklu dönemini merak ediyorsunuz. Onlarca roman var ve her yazar Selçuklu'yu kendi kafasında kurmuş farklı şekilde anlatmakta. Burada bu kitabı okuyan kişinin amacı tarih öğrenmek değildir zaten. Öyle bir niyeti varsa yanlış yapmış olur ve bunun farkında değildir. Çünkü Selçuklu'yu merak eden birisi, o dönemde yaşasaydım ne olurdu acaba diye merak eden birisi bu tarz romanları okumayı tercih eder. Tamamen merak ve özlem ihtiyacını gidermek maksatlıdır bana göre.

Öte yandan öğretici kitaplara gelecek olursak, bir şeyler öğrenmek istiyorsanız illaki bu kitap okumanızı gerektirmez. Yani, amacınız bir meseleyi öğrenip özümsemekse, yoğun iş hayatınızdan dolayı kitap okumaya vakit ayıramıyorsanız kesinlikle makale okumanızı tavsiye ederim. Makaleler 200-300 sayfalı kitapların aksine daha akılda kalıcı bir tesir uyandırır. Çünkü kitaplara göre kapsamı dar gibi görünür ve insan zihnini bu daraltıcı illüzyonuyla aldatır. Okuyan kişi, makale kısa olduğu için tam da insan beynine uygun bir şekilde öğrenmeye farkında olmadan hevesli olur. Ayrıca yorucu olmayacağı için kişiyi kendine çeker ve daha fazla didaktik olur. Oturup 300-500 sayfalık öğretici kitap okumak yerine, o konuyu parça parça bölünlenmiş makalelerle öğrenmek sizin kârınıza olacaktır. Tabi farklı düşünenler de olabilir.

Kara Bey ilk paragrafında benim fikrimi destekleyen şeyler yazmışsın gibi geldi bana yanlış düşünüyorsam düzelt. Sen tarih kitaplarını haz ve çeşitli duyguların getirdiği ihtiyaçtan dolayı okuyorsun. Ben de bunu diyorum bir bakıma.

İkinci paragrafta okuduklarına katılıyorum ama ben makale okumakla alakalı herhangi aksi bir şey söylemedim.

************

Çok kısa bir cevabı var. Okuduğunuzu anlamamak faydasız. İlk okuyuşta anlayacağınızı düşünmek ise daha da faydasız. Bazı şeyler zamanla sindirilir, kitapları beyninize indirdiğiniz dosyalar olarak düşünmemek lazım. Arkasında yaşanmışlık barındıran eserler vardır. Bunları hiç hayat tecrübesi olmayan bir insan okursa, sadece anladığını sanar. Beynin ne kadar eskitildiği de önemli. İlla tecrübe edeceksiniz diye bir şey yok. Sahibinden hiç kullanılmamış olmaması yeter algı seviyesinin.

Farklı bir bakış açısı ama bazı şeyleri açman gerek. Okuduğunu anlamaktan kastın nedir? Bahsettiğin şey kitap okumanın faydalı olması için ekstra fazla çaba gösterilmesi gerektiği sanırım. Ama Hayvan Çiftliği kitabını; hakkında bir makale okumayıp, akademik bir çalışma yürütmeden faydalı bir hale nasıl getirebilirsin? Ve bu durumu genele yayarsak; Hayvan Çiftliği dünyada çok popüler bir kitap, sence okuyanların büyük çoğunluğu için bu kitabı okumak haz vermekten öteye geçebilmiş midir?
 
Üzgünüm ama başta belirttiğim normları, başkaları benim yerime düşünmüş ve zaten herkes öyle görüyor o yüzden doğrudur diyerek üstünde düşünmeden kabul eden insanlardan olmuşsun.
Bu söylediğin açıkçası çok anlamsız. Burada vermek istediğim mesaj benim yerime düşünmüş de herkes öyle görüyor değil.
Son olarak konuşmamız gerekirse nedensel kabul edilmiş bu tür temel normlar günümüze kadar zaten düşünülerek, objektif ve rasyonel bir bakış açısıyla karar kılınarak üstüne cevaplar aranmıştır. Yani günümüze kadar öyle ya da böyle kitap dediğimiz obje, nesnel olarak halen faydalı kabul ediliyorsa bunu faydalı bulmak körü körüne bir bağlılık değil, zaten var olan bir durumu, bir gerçeği kabul etmektir.
Burada bahsettiğim konu derinlemesine insanoğlunun gerçeğin ve doğrunun ne olduğuna karşın bulduğu cevaplardır. Gerçek mutlaktır. Bu yüzden doğrudur. Bu körü körüne bağlılık değil anlamak zor olmasa gerek.

Ama bakış açısı kazandırdığı konusuna katılmıyorum açıkçası. En azından ele dişe dokunur bir bakış açısı vermiyor bize. Herhangi bir kitabı okuduktan sonra hayatı değişen insan sayısı nadirdir.
Yine bahsettiğim gibi, bu bir yazara ayrı bir malzeme bir şaire ayrı bir malzeme olarak çıkar. Herhangi bir okuyucuya da illaki bir bakış perdesi sunacaktır kısa bellek ya da uzun bellekte kalacak şekilde olsa da. Bugün politika, sanat ve yine kitapların kendisinde kitaplara alıntılar buluyorsak insanlara kazandırdığı bakış açısındandır. Tabi bunu kullanabilmek de önemli. İllaki sana bir şey kazandırmak zorunda değil tabiki. Sonuçta insan bildiğini okur. Son olarak da zaten kimse kitap okursan hayatın değişir demedi.
 
Böyle öznel bir konuda gerçeklikten bahsetmen demek bizim bu konuyu hiç tartışamayacağımız anlamına geliyor. Ben burda yoğurdun beyaz olmadığını veya yukardaki arkadaşın dediği gibi dünyanın düz olduğunu savunmuyorum. Eğer kitapların faydalı olduğunu bir gerçek olarak kabul ediyorsan sorgulamaya da gerek yok demiş oluyorsun ve kusura bakma ama kulağa körü körüne bağlanmak gibi geliyor. Ha eğer kitapların sağladığı hazı da fayda olarak tarif ediyorsan başka ama yine de bunda da bir gerçeklikten bahsedemeyiz.
 
Kendi istediğim şeyleri okuyabiliyor olsam cevap verebilirdim ama okulda her hoca farklı bir kitabı kısa sürede bitirmemizi isteyince faydasını aldığımı söyleyemem. Hocaların verdiği kitapları okumaktan kendime göre kitap bulamıyorum. Sırf şu okul için okuyorsan faydası yok bence. 1 kere okuyup bitirecek vakit veriyorlar. Ne kadar anlarsın belli değil. Sınavlık not çıkarıyorsun içinden o kadar. Bence faydası yok. Ama kafama göre okusam faydasını görürüm büyük ihtimalle. Genelleme yapmalık bir soru değil bu. Ben şuan için kendime bakarak hayır diyorum. Alanına göre de değişir şimdi. Genel kültür olarak diğer ülkeler hakkında Discovery Channel gibi kanallardan daha çok şey öğrenmişimdir. Bazı şeyleri okuyarak öğrenemiyorsun. Görmek lazım. Gezmek lazım. Celal Şengör gibi konuşuyorum şuan. Tamam sustum.
 
Sonu gelmez, kişiden kişiye değişecek bir tartışma konusu. Yalnız, kurgu kitap okumak faydasızdır diyerek ekmeğimle oynuyorsun :grin: Millet kitap almayacak, aç mı kalalım kardeşim (!)
 
İkinci paragrafta okuduklarına katılıyorum ama ben makale okumakla alakalı herhangi aksi bir şey söylemedim.
O bir tavsiyeydi zaten. Konu romanın işe yarayıp yaramadığı anladığım kadarıyla. Düz ve kurmaca romanlar yazarın hayal dünyasını yansıtır. Fakat dönem romanı için konuşmak gerekirse, bunu biraz bağlamından ayırarak tartışmalıyız. Misal, yazarın amacı dönemle alakalı kurgusunu okuyucuya yansıtmak ise bunu o dönemde yaşanmış olayları esas alarak oluşturabilir. Yani, yine tarihten gitmek istiyorum. Ben İstanbul'un fethini, bu fetih için dönemin devlet adamlarının uyguladığı ve herkesçe kabul edilen nesnel siyaseti (mesela, Haliç'teki zincir Osmanlı donanması önünde büyük bir engeldi.) anlatırken olayın kahramanlarını, mekanını, atmosferini kendimce kurgulayıp okurun ilgisini daha fazla cezbetmiş olurum. Okur hem o zincir olayını daha önce duymamışsa öğrenmiş olur hem de onu kendine dayanak noktası olarak belirleyen yazarın uydurduğu diyalogları, zaman ve mekan algısını vs. hayal etmiş olur. Bu durumda sen hem tarihi bir vakayı öğrenmiş olursun hem de uydurma metni de görmüş olursun. Örneğin, gemiler bir şekilde Haliç'e girmek zorunda ve Fatih sadrazamına şunu demiş olsun: "Zinciri geçemezsek halimiz yamandır. Tez falanca askere haber edesiniz Konstantiniyye'deki casuslarımızı harekete geçirip bir yol yordam bulmamız icap eder." Şimdi zincir olayı gerçek fakat padişahın bunu deme olayı uydurma. En basitinden olaya bilimsel yaklaşan birisi "Ulan yanında mıydın bunu derken?" der çünkü tarihsel bir kanıtı yok bu diyaloğun. Romanlarda böyledir, mutlak surette bir şeyler öğrenmek amacını güdenler için uygun değildir yani. Umarım anlaşılmışımdır.
 
kitap okumaya direkt pragmatik bir aktivite olarak bakmak çok boş iş. roman okumanın tabii öyle 'ahım şahım' bir faydası olmayacaktır; ama kültürel birikim dediğimiz şey, o okuduğun romanların, tükettigin fikirlerin bilinç dünyanda ne kadar yer edinip seni ne kadar etkilediği ve düşünce dünyanın ne kadar farklı fikirlerle donatıldığıdır. bu da ya "çerezlik" dediğin film, oyun gibi tüketim ürünlerine bağlı; ya da kitap gibi biraz daha içine girebileceğin tüketim ürünlerine vs. bağlı. bu arada belirttiğin tüketim ürününün kutsallaştırılması konusunda bir nebze katılıyorum; ama keskin bir viraj aldığını söylemem gerekiyor. ya herro ya merro senin yaptığın :grin:
 
Last edited:
fayda sağlayıp sağlayamama açısından 2'ye ayrılıyor. ilki kendini doyuma oluşturmak için okuduğun romanlar. nasıl sinemaya gidip film izliyorsak roman okumakta öyle bir aktivite. hoşuna giden bir konudaki romanı/filmi izliyorsun. bilmediğin yeni bir hikaye, macera izleyip heyecanlanıp,üzülüp yeri gelince sevinmek istiyorsun. yeni bir şeyler görüp haz almak istiyorsun. işte bunun içinde film izlersin kitap okursun ya da tiyatroya gidersin talk show izlersin. ama bazı romanlar gerçekten değişmemizi ve fikirlerimizin değişmesini sağlayabiliyor.

ikincisi ise hayat standartlarımızı arttırmak ya da kendimizi bilinçlendirmek adına okuduğumuz kitaplar. bu da kendi içerisinde ikiye ayrılıyor.
pratiğe dökülen ve pratiğe dökül(e)meyen kitaplar. mesela tarih kitabı okuyarak kendimizi eğitip öğretebiliriz, felsefe ve psikoloji okuyarak yeni bir şeyler öğrenebiliriz ancak bunlar her ne kadar işe yarayan bilgiler olsa da pratiğe dökmediğin sürece senin hayat standartlarını gözle görülebilir bir şekilde arttıran şeyler değil.(paraa ve güç)

çok afaki bir örnek vereceğim. freud'un carl gustav jung'un kitaplarını okuyupta insan sarrafı olmam mesela. ama bu kitapları okumak bazı konularda gözümün açılmasını sağlayabilir. ayrıca öğrendiğin bir çok bilgiyi pratiğe döküp tekrar etmediğin sürecede unutursun. çöp kutusuna gider o okudukların. ama. bazı kitaplar var özellikle her insanın okuması gereken ufuk açık açıcı kitaplar. onlar hem insanın duygularını uyandırır hem ufkunu açar. :smile:
 
Last edited:
Sonu gelmez, kişiden kişiye değişecek bir tartışma konusu. Yalnız, kurgu kitap okumak faydasızdır diyerek ekmeğimle oynuyorsun :grin: Millet kitap almayacak, aç mı kalalım kardeşim (!)

İhtiyaçlar kişiden kişiye değişiyor hocam millet faydasından dolayı kitap almıyor arzu ettiğinden alıyor basit bir tartışma konusu sadece :smile:

kitap okumaya direkt pragmatik bir aktivite olarak bakmak çok boş iş. roman okumanın tabii öyle 'ahım şahım' bir faydası olmayacaktır; ama kültürel birikim dediğimiz şey, o okuduğun romanların, tükettigin fikirlerin bilinç dünyanda ne kadar yer edinip seni ne kadar etkilediği ve düşünce dünyanın ne kadar farklı fikirlerle donatıldığıdır. bu da ya "çerezlik" dediğin film, oyun gibi tüketim ürünlerine bağlı; ya da kitap gibi biraz daha içine girebileceğin tüketim ürünlerine vs. bağlı. bu arada belirttiğin tüketim ürününün kutsallaştırılması konusunda bir nebze katılıyorum; ama keskin bir viraj aldığını söylemem gerekiyor. ya herro ya merro senin yaptığın :grin:

En çok katıldığım post bu oldu. Gerçekten de pragmatik bir aktivite olarak yaklaşılması anlamsız ama dediğim gibi toplumda genelde kitap okumak çok faydalıymış gibi gösteriliyor ben de olayın pragmatik kısmının şişirildiği kadar büyük olmadığını düşünüyorum. Keskin bir viraj aldığım konusunda da haklısın kitap okumak tümden boş bir uğraş değil, bazı roman kitapları haz odaklı olsa da bazıları da okuyucuya güzel bir bakış açısı entegre etmeye odaklı oluyor genelleme yapmak yanlış olur.

fayda sağlayıp sağlayamama açısından 2'ye ayrılıyor. ilki kendini doyuma oluşturmak için okuduğun romanlar. nasıl sinemaya gidip film izliyorsak roman okumakta öyle bir aktivite. hoşuna giden bir konudaki romanı/filmi izliyorsun. bilmediğin yeni bir hikaye, macera izleyip heyecanlanıp,üzülüp yeri gelince sevinmek istiyorsun. yeni bir şeyler görüp haz almak istiyorsun. işte bunun içinde film izlersin kitap okursun ya da tiyatroya gidersin talk show izlersin.

ikincisi ise hayat standartlarımızı arttırmak ya da kendimizi bilinçlendirmek adına okuduğumuz kitaplar. bu da kendi içerisinde ikiye ayrılıyor.
pratiğe dökülen ve pratiğe dökül(e)meyen kitaplar. mesela tarih kitabı okuyarak kendimizi eğitip öğretebiliriz, felsefe ve psikoloji okuyarak yeni bir şeyler öğrenebiliriz ancak bunlar her ne kadar işe yarayan bilgiler olsa da pratiğe dökmediğin sürece senin hayat standartlarını gözle görülebilir bir şekilde arttıran şeyler değil.(paraa ve güç)

çok afaki bir örnek vereceğim. freud'un carl gustav jung'un kitaplarını okuyupta insan sarrafı olmam mesela. ama bu kitapları okumak bazı konularda gözümün açılmasını sağlayabilir. ayrıca öğrendiğin bir çok bilgiyi pratiğe döküp tekrar etmediğin sürecede unutursun. çöp kutusuna gider o okudukların. ama. bazı kitaplar var özellikle her insanın okuması gereken ufuk açık açıcı kitaplar. onlar hem insanın duygularını uyandırır hem ufkunu açar. :smile:

Roman hikaye gibi kurgu kitaplarının sağladığı fayda haz oluyor. Aynı sinemaya gitmek ve oyun oynamak gibi. Argümanımı bu konuda desteklemişsin, aynı şeyi söylüyoruz yani. İkinci paragrafta da öğretici özelliği olan kitaplardan bahsettin ve üstünde düşünüp pratik yapmadığında da fayda potansiyelini kullanmamış oluyorsun katılıyorum.
 
Başlıkta kitaplar yerine "edebî metinler" yazılabilir.
Faydası var mı sorusuna gelince, bence vardır. Edebi metinler en basitinden kelime dağarcığını genişletir. Yeni ifade şekilleri öğrenirsin ve kendini daha iyi ifade edersin. Ben bu yüzden okuyorum.
 
Başlıkta kitaplar yerine "edebî metinler" yazılabilir.
Faydası var mı sorusuna gelince, bence vardır. Edebi metinler en basitinden kelime dağarcığını genişletir. Yeni ifade şekilleri öğrenirsin ve kendini daha iyi ifade edersin. Ben bu yüzden okuyorum.
'edebi metinler', romanlar insan karakterini geliştirmeyi değiştirmeyi de sağlıyor. kişisel gelişim kitapları okunacağına bu tür kitapların okunması insan için daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum. bazı kitaplar gerçekten oksimoron olabiliyor. ya da pirus zaferine neden olabiliyor insan psikolojisi için.

2. olarak bazı kitaplar insanların bazı yeteneklerini geliştirmesinde yardımcı olabilir. ( yönetim - diplomasi vs ) mesela siyasetle ilgilenen ya da siyaset bilimi ile ilgilenen birisinin Niccolò Machiavelli'nin kitaplarını okuması kendisine çok şey katar. hasımlarına, rakiplerine karşı üstünlük bile elde edebilir.
 
Last edited:
Niccolò Machiavelli'nin kitaplarını okuması kendisine çok şey katar. hasımlarına, rakiplerine karşı üstünlük bile elde edebilir.
Günümüz siyasetinde tabiri caizse cortlarsın. :smile: O dönemin şartları göz önüne alınarak yazılmış ve müellifin kendi hayal dünyasını ve ideallerini yansıtan bir kitap bana göre.

Edit: Pardon "Prens" için yazmıştım bunu, "kitaplar" yazısını görmemişim. :smile:
 
Günümüz siyasetinde tabiri caizse cortlarsın. :smile: O dönemin şartları göz önüne alınarak yazılmış ve müellifin kendi hayal dünyasını ve ideallerini yansıtan bir kitap bana göre.

Edit: Pardon "Prens" için yazmıştım bunu, "kitaplar" yazısını görmemişim. :smile:
Niccolò Machiavelliyi diğerlerinden ayıran o önemli kısımı da kaçırmışsın. kendisi siyaset 'bilimine' katkıda bulunmuş birisi. her kitabı farklı olmasa da çoğu kitabı farklı içerikler içeriyor. İtalya siyasi bütünlüğünü zamanın Fransası, Papal Statei ve İspanyası yüzünden sağlayamadığı için monarşiyi desteklemiş ama aslında olması gerekenin demokrasi ve laikliğin olduğunu içten içe istemiş birisi. Olması gerekeni değil de olanı kurumsallaştırmış anlatmış bir insan. kesinlikle kitaplarını okumak siyasetle ilgilenenler için ufuk açabilir ve yeni bir bakış açısı kazanmasını sağlayabilir. tabi tek kitapla olacak iş değil. ben kendi listemi paylaşayım: bazılarının türkçesi yok maalesef.

Niccolò Machiavelli* : Prens, Hükümdar, Savaş Sanatı, Siyaset Üzerine Konuşmalar, Söylevler Titus Livius'un On Kitabı Üzerine, Askerlik Sanatı,Komplolar Üzerine,Orta Elçilikler Mektuplar

Müslüman versiyonu için:

Nizamü-l Mülk : Siyasetname -(hasan ali yücelden bakabilirsiniz-)

Not : "amaca zaferle ulaşmak için her yol mübahtır" diyerek bu adamı özetlemeye, tanımlamaya çalışan insanlar var çok büyük yanılgı içindeler :smile:
 
Last edited:
Back
Top Bottom