Çoğu insan kitap okumaktansa film izlemeyi tercih eder. Düşlemektense görmek daha keyiflidir çünkü. Ve o keyif bizi motive eder. Bu soyut ile somutun farkı. Bir şey ne kadar somutsa o kadar ödül ya da ceza. Ve ona ne kadar yakınsak onu o kadar somut görürüz. Sözler de o zaman anlamlı gelir. Böyle bakınca motivasyonu hedefe olan uzaklık belirliyor gibi görünüyor. Fakat çok uzaktaki hedefler için de çok fazla motive olabiliyoruz bazen. Neden böyle?
Sürekli oturduğum yerden bir eylemde bulunmak için nasıl motive olacağımı düşünüyorum. Bunun için elimde yalnızca düşünce gücüm var. Düşünce gücümle hayallerimi, hedeflerimi, olmak istediğim konumu, gerekçelerimi, nedenlerimi motive olmak için kullanabilirim. Bu bazen işe yarar, bazen işe yaramaz. Bazen çok işe yarar bazen hiç işe yaramaz. Bazen inanılmaz işe yarar, bazen o kadar faydasızdır ki. Aynı eylemler için aynı hayalleri kurup, aynı hedeflere odaklanıp aynı nedenleri sıralarken sonuçlardaki bu farklılığın sebebi ne?
Evet markete veya bir yere girmek o yerin kapısının önündeyken çok kolaydır, eğer önemli bir nedeni olsaydı o kapıdan girmeye can atardık. Peki o kapıya gelene kadar ne motive etmiştir bizi? Öyle ya kapıya kadar geldikten sonra dedem de girer o kapıdan. Ben kapıya getiren motivasyonu arıyorum. Ve bunun için elimde o kararsız davranan düşünce gücünden başka bir şeyim yok gibi. Bu kararsızlık sorununu çözebilseydim, her şeyi yapabilmek için tek bir nedenim olurdu belki de. Öne sürerdim nedenimi ve tamam, beynim de benimle aynı fikirde olup beni yönlendirirdi. Ama böyle bir neden bulamadım henüz. Ve beynin nedenleri uyarıldığı ölçüde kayda değer bulduğu fikrini ve somutun soyuta olan üstünlüğünü göz önüne alınca bu da beyhude veya konforsuz bir çaba gibi duruyor. Sesini kes ve kapıya yürü, aklınla o zaman barışacaksın.
Karmaşıklaştırdım dimi. Sabahı ettim ondan.
Sürekli oturduğum yerden bir eylemde bulunmak için nasıl motive olacağımı düşünüyorum. Bunun için elimde yalnızca düşünce gücüm var. Düşünce gücümle hayallerimi, hedeflerimi, olmak istediğim konumu, gerekçelerimi, nedenlerimi motive olmak için kullanabilirim. Bu bazen işe yarar, bazen işe yaramaz. Bazen çok işe yarar bazen hiç işe yaramaz. Bazen inanılmaz işe yarar, bazen o kadar faydasızdır ki. Aynı eylemler için aynı hayalleri kurup, aynı hedeflere odaklanıp aynı nedenleri sıralarken sonuçlardaki bu farklılığın sebebi ne?
Evet markete veya bir yere girmek o yerin kapısının önündeyken çok kolaydır, eğer önemli bir nedeni olsaydı o kapıdan girmeye can atardık. Peki o kapıya gelene kadar ne motive etmiştir bizi? Öyle ya kapıya kadar geldikten sonra dedem de girer o kapıdan. Ben kapıya getiren motivasyonu arıyorum. Ve bunun için elimde o kararsız davranan düşünce gücünden başka bir şeyim yok gibi. Bu kararsızlık sorununu çözebilseydim, her şeyi yapabilmek için tek bir nedenim olurdu belki de. Öne sürerdim nedenimi ve tamam, beynim de benimle aynı fikirde olup beni yönlendirirdi. Ama böyle bir neden bulamadım henüz. Ve beynin nedenleri uyarıldığı ölçüde kayda değer bulduğu fikrini ve somutun soyuta olan üstünlüğünü göz önüne alınca bu da beyhude veya konforsuz bir çaba gibi duruyor. Sesini kes ve kapıya yürü, aklınla o zaman barışacaksın.
Karmaşıklaştırdım dimi. Sabahı ettim ondan.