Bir Ateş ve Kılıç Hikayesi (AAR)- İPTAL EDİLDİ

Users who are viewing this thread

Status
Not open for further replies.
g82nenuq.png

1655 yılının mart ayı sonlarında, güneşin doğuşuna bir saat kala, yayan yolculuk yapan bir adam, harita da bile olmayan ıssızlığın ortasındaki küçük bir Kazak köyünün yakınlarından geçiyordu. Bu adam müslüman bir türktü. Adı Yaşar Ölümsüz'dü.

Tam o anlarda sukunet yerini silah seslerinin gümbürtüsüne bıraktı. Yaşar neler olduğuna bakmak için seslerin geldiği yöne doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Yaşar köy meydanına yaklaştığında, ileride tekinsize benzeyen bir adam gördü.


Adam Yaşar'ı görür görmez kılıcını kınından çekti. Neyse ki Yaşar becerikli bir savaşçıydı. Ona bir ders verdi.  Ancak görünüşe göre Yaşar'ın daha çok dövüşmesi gerekecekti. Biraz ileride birkaç tane maceracının haydut saldırısına hazırlandığını gördü.


- Dikkatli olun! Bu serseriler her yönden gelebilirler.


Yaşar'ın da yardımıyla haydutlar kolayca yere devrildi.


- Yardımların için teşekkürler yabancı! Böyle durumlarda dost bir kılıca her zaman ihtiyaç vardır.


- Benim için onurdu.


- Haydi bu eşkiyalardan daha fazla gelmeden kendimize at bulup uzaklaşalım.


Yaşar ile birlikte şovalyeler yakınlardaki bir evin ağırının yanına geldiler.


- Tamam o zaman, ama şu kilit ile ilgili bir şeyler yapmamız lazım. Al bu eski piştovu ve lanet kilidi patlat!


Yaşar kilide doğru nişan alıp tetiği çekti. İsabetli bir atıştan sonra kilit kırıldı. Herkes kendine bir at seçip bindikten sonra sürüp yola koyuldu.  Fakat Yaşar ile şovalyeler bir nehir kıyısının      yakınlarına geldiklerinde, ufukta daha fazla düşman ile karşılaştı. Yaşar kılıcı ile piştovunu çekti ve serserilerin üzerine hücüma geçti. Ateş ve kılıçlar havada uçuştu.


Bu sona erdiğinde yerde yatanların cesetleri haydutlardı. Galip gelen taraf Yaşar ile gezgin şovalyelerdi.

- Tekrar teşekkürler yabancı. İkimizin de bildiği gibi bunlar garip zamanlar... Ne düşündüğümü bilmek ister misin?


- Tabii ki! Seni dinliyorum.


Son kalan çapulcuyu da halletikten sonra Yaşar yeni dostu ile kamp kurup dinlenmeye başladı...


- Adım Jaques de Clermont. Kusura bakmayın, sizi ilk gördüğümde haydut sanmıştım. Gelin, atınızdan inip ateşin yanına oturun. Yemek hazır olmak üzere... Adınız neydi?


- Adım Yaşar Ölümsüz. Sizi bu diyarlara hangi rüzgar attı bayım? Nereye gidiyorsunuz?


- Güney Fransa'daki Clermont'lardanım. Ailem meşhur haçlı komutanı Kont Simon de Clermont'un soyundan gelir. Ama muhteşem atalarımın aksine ne şaşaalı unvanlarım ne de uçsuz bucaksız topraklarım var. Kardinal Mazarin'in koruması olarak çalışıyordum ve her şey yolundaydı ama bir gün şeytana uydum; kralın silahşörlerinden yüzbaşı D'Artagnan'a düello teklif ettim. Benim kılıç ve silahtaki maheretimi bilen dalavereci Gaskonyalı da riske girmemek için, Kraliçe'yi benim onun genç oğlu Louis'e suikast hazırlığında olduğuma ikna etti. Böylece düellodan önceki gece Paris'ten kaçmak zorunda kaldım ve Avrupa'nın yollarında oradan oraya gezmeye mahkum oldum.


- Bu topraklarda neler oluyor, anlatabilir misiniz?


- Havada barut ve yanan şehirlerin kokusu var. Doğu Avrupa büyük bir savaşın kıyısında. Yıllardır Zaporojya Kazakları Lehistan'a karşı bir bağımsızlık savaşı veriyorlardı ama artık yenilmek üzereler. Dolayısıyla Ataman Bohdan Khmelnitski Ruslarla işbirliği yapmak zorunda kaldı. Böylece bir süre önce Kazak liderleri konseyi Pereyaslav'da Rus Çarı Alexei Mikhailovich'e bağlılık yemini ettiler. Şimdi Çar Kazaklarla beraber Lehistan-Litvanya topraklarına saldırmaya hazırlanıyor. Bu arada İsveç Kralı ve Kırım Hanı da pusuya yatmış çıkacak olayları bekliyor. Tüm bildiğim bunlar. Eğer yolda askerlerle karşılaşırsak belki gerisini onlardan öğrenebilirsin... Benden daha fazlasını biliyor olmalılar.


- Bana şu ülkeden bahsedin...


- Hangisinden?


- Kazak Atamanlığı hakkında ne biliyorsunuz?


- Kazaklar özgürlükleri için savaşıyorlar ve bir gün aynı Lehistan gibi güçlü ve bağımsız bir ülkeye sahip olmak istiyorlar. Ama kurmak istedikleri düzende lyakh dedikleri Katolik Lehlere soylular arasında yer yok. Onu yerine tüm unvanlar Ortodoks Kazak liderlerde olacak. Birkaç yıl önce kanlı savaşlar sonunda Lehistan'ı onlara kısıtlı da olsa özerklik vermeye zorlamışlardı ama artık zaman değişti. Şimdi Ukrayna Ataman'ı Moskova Çarı himayesinde savaşıyor.


- Lehistan hakkında ne biliyorsunuz?


- Şimdiye kadar gördüğüm en şaşırtıcı ülke. Lehler, Litvanyalılar ve Rusya Ukraynalılarının oluşturduğu üç ana gruptan oluşmuş feodal bir krallık. Soylu tabaka neredeyse tamamen Lehlerden oluşuyor. Kimin kral olacağı da dahil tüm önemli kararlar Sejm denen meclis tarafından alınıyor. Ama Leh soyluları itaatsizler. Bu da sürekli bir çekişmeye ve toplama bir ordunun varlığına sebep oluyor. Eğer akıllarını başlarına alıp güçlerini birleştirmezlerse, yakında otokrat komşuları tarafından işgal edilecekler.


- Rus Çarlığı hakkında ne biliyorsunuz?


- Rusya'da Dertler Dönemi biteli çok oldu. Şimdi Romanovların hükümdarlığında, zamanında Lehistan tarafından işgal edilmiş topraklarını geri almanın ve batıdaki Ortodoks topraklara doğru yayılmanın hesaplarını yapıyorlar. Alexei Mikhailovich, Lehistan'daki tüm Rus topraklarını geri almaya kararlı. Çar'ın emrinde muazzam kuvvetleri var ve her an onları ileri sürebilir.


- İsveç Krallığı hakkında ne biliyorsunuz?


- İsveç Krallığı şimdilik tarafsız davranıyor ama gözü kuzeydeki topraklarda. Şüphe yok ki yaklaşmakta olan savaşı kim kaybederse ellerini onun gırtlağına saracak. İsveçlilerin tüm kuzey Avrupa'da korkulan etkileyici bir orduları var.


- Kırım Hanlığı hakkında ne biliyorsunuz?


- Islam Giray, Boğdan Hmelnitski'ye, özgür bir Kazak Atamanlığı'nın kendisine Lehistan ve Rus Çarlığına karşı kalkan olacağını düşünerek destek verdi. Islam Giray işini bilen bir hükümdar olarak bilinir. Şimdiye kadar Kazakların yanında yer aldı ama Ukrayna Rusların tarafına geçtiğinden beri Tatarların Kazaklara sırt çevireceği ve Lehistan'la ittifak yapacağı dedikoduları dolaşıyor.


- Bana bu bölge hakkında ne anlatabilirsiniz?


- Bölge İsveçliler, Lehler, Ruslar ve Kazakların arasında bir savaş alanından farksız. Kırımlılar da tabii paylarına düşeni almak için hazır bekliyorlar. Benim fikrimi soracak olursan ekipman edinip bilgi toplayabileceğin yer şehirlerdir... Yerel yöneticilerin, lordların, valilerin, hatta köy yaşlılarının bile senin için farklı farklı işleri olabilir. Ama sana samimi tavsiyem şudur; asla yapabileceğinden fazlasını kabul etme. Ayrıca beni yanlış anlama ama hanlara gitmek de oldukça işine yarayabilir. Yolculuğunda sana yardımcı olabilecek her cins insanı oralarda bulabilirsin. Hem yanına becerikli savaşçılar alabilir ya da para karşılığı başkalarının üzerinde gücünü deneyebilirsin.


- Şimdi ne yapmamı tavsiye edersiniz?


- Kötü zamanlardayız ve hele ki komuta becerisi olan bir paralı asker ağırlığınca altın eder. Küçük işlerle başla derim ben. Ortama alışına ve yerel ilişkileri anlayana kadar acele etme. Biraz haydut ortadan kaldır, biraz serbest iş yap. Tüccar kervanlarına eşlik et ya da bir köyü koru... Bir süre sonra hükümdarlardan birinin hizmetine girebilirsin. Zamanla ödüllendirilip, mülk sahibi olabilirsin ki bu da keseni doldurmaya başlar. Adını duyurup, sadık askerlerden bir ekip kurduğunda bir kaleyi kuşatabilir, taht için birini destekleyebilir ya da kendi isyanını bile başlatabilirsin!

- Sizinle tanışmak bir zevkti. Ama artık gitmeliyim...


- Zamoshye köyüne bir uğramanı tavsiye ederim. Smolensk de güzel bir şehirdir ve fazla uzak değildir.


Jaques de Cmont Yaşar'dan Zamoshye'e uğramasını tavsiye etti. Görünüşe bakılırsa köyün muhtarı bazı işler için cesur adamlar arıyordu. Yaşar öncelikle nereden başlamasıyla ilgili düşüncelere dalıp gitti.


Bölüm Sonu


2. Bölüm Yakında...
 
Status
Not open for further replies.
Back
Top Bottom