Fatih isterse Hristiyan olsun hiç fark etmez gene bizim kültürümüze, tarihimize ait bir şahsiyet. Ki aynı konular Atatürk etrafında da dönüyor. Lakin gereksiz konular bunlar. Din meseleleri kişi ile Tanrı arasında olan bir durum. Ters düştüğümüz yada olaylara farklı bir noktadan baktığımız için dini bütün muhafazakar birisi olduğum anlaşılmasın. Senin kadar Bayezid'in sözde Sofuluk yaptığı olaylara (Fatih'in portresini saraydan çıkarması gibi) bende sinirliyim, bende hazzetmiyorum. Evet haklısın Fatih'i eğitenle diğer dönemdekiler bir değil ama sen yorumu, iki konuda da tartıştık seninle habire dönüp dolaşıp bir şekilde ulemaya bağlıyorsun. Ben günahsızlar demiyorum evet illa ki etkileri var. Bu yadsınamaz bir gerçek ama işin içine duygu sokuyorsun sen dostum. Anladığım kadarıyla sol bir görüşe sahipsin evet bende sol görüşlüyüm evet senin kadar bende haz etmiyorum diyanetten. Gere kafasına göre yorumlamalar olsun gerek bu kurumun başkanı 10 Kasımda kendini tarihçi diye tanıtan manda ve himayeyi kabul etseydik daha iyi olurdu zihniyetine sahip bir şahsı ziyarete gittiğinden mütevellit bende haz etmiyorum. Ama bunu tüm tarihe mâl ediyorsun, sebebide mevcut iktidarın Osmanlıcı olmasından dolayı. Bu Cumhuriyet tarihi boyunca böyleydi. Cumhuriyet'in ilk yıllarında nasıl Osmanlı nefreti varsa bu zamanda da Cumhuriyet karşıtı cahil insanlar var. Kişisel duygularını bırakıp yorum yapsan uzlaşabileceğimizi düşünüyorum ben. Tekrar söylüyorum Fatih'in ateist olup olmaması umrumda değil benim, benim amacım bildiğimi konuşmak. Kaynak belirtmeden Ateistti diye bir yorum yapmak tarih bilimine uyan bir şey değil. Diğer konu için benim derdim bununla. Şu an post attığımız konunun sorusuna zaten önceki iletilerde ben bildiğim bilgileri paylaşmıştım.
Dostum iki konuda da karşıma çıktın ve iki konuda da ulemaya savaş açmış vaziyettesin. Sana diğer konuda kaynaklarla birlikte birçok yazı paylaştım, yada senin alıntıladığın veya örnek aldığın arkadaşın ve senin dilinden konuşmak gerekirse g*tten anlayıp yorum yapmadım. Evine as dediğin yazı veya ''teoriler'' daha ilk baştan s*çmış, sıvıyor. Şunu öğren sen önce, tarih ihtimallerle konuşulmaz. Tarih olanı nakleder, olan üzerinden yorum yapar, olmayını konuşmaz. Yok Yıldırım Ankara Savaşında yenilmeseydi ne olurdu? Yok Bayezid yerine Cem geçseydi ne olurdu? Yok Şehzade Mustafa öldürülmeseydi ne olurdu? Bunlar tarih bilimine uymayan sorular. Bunu anlayın önce. Zaten daha ilk soruda belirsizlik başlıyor. Yıldırım kazansaydı esir düşmeyecekti, hayatta kalacaktı, belki birkaç sene sonra eceliyle ölecekti. Peki arkadaşım, yerine gene kardeşler arasından en küçük olanı yani 5. padişah Çelebi Mehmet tahta geçer miydi? Muhtemelen payitahta en yakın konumda olan, hızlı olan, becerikli olan tahta geçerdi. Süleyman Çelebi'nin tahta geçip Çelebi Mehmet'in de diğer abileri gibi öldürülmeyeceği ne malum? Böyle bir senaryonun devamında, maalesefki Fatihe yer yok, Yavuza yer yok, Kanuni'ye yer yok! Belkide 1566 yılında Osmanlı bile tarih sahnesinden çekilmiştir. Senin için iyi bir haberim de var ama bu senaryoda, savaşacağın bir ulema sınıfıda yok. Öte yandan hadi senaryomuzu değiştirelim. Cihan sultanı Fatih vefat etmiş ve yerine Cem geçmiş. Eee, sonra? Bu adam şehzadeliğinde kaç savaşa girip galip ayrılmış? Yada gerçek tarihte kardeşiyle giriştiği savaşları hep kaybederek kaçmak zorunda kalan birisine nasıl bu kadar itimat edebiliyorsunuz? Yermeye doyamadığınız Sofu (!) Bayezid (elbetteki yanlışları var Bayezid destekçisi değilim olanı söylüyorum), göklere çıkarıp tarih bilimini yararak savunduğunuz Cem Sultan'ı kaç defa mağlup etti? En azından kendi tahtını koruyacak kadar. Yani uzun lafın kısası ihtimaller üzerinden konuşmayı bırakın artık.
Umarım kendimi iyi bir şekidle ifade edebilmişimdir.
Bir akşam arkadaşın dayısının evinde bira içiyoruz (Tuborg Gold). Arkadaşın dayısı şehir dışında,dayının iki tane arkadaşıda Beşiktaş'ın maçını izlemeye gelmiş eve. Maçtan sonra o abilerle (30undan fazladırlar) bira içerken sohbet ediyoruz. Rahat 3 saat konuştuk. Bir tanesi muhabbet boyunca sarhoştu. Muhabbetin son yarım saat bir saati Atatürk'ten bahsediyoruz. Konuda Kemalizmi bir din hale getirmek. Biz diyoruz yok öyle birşey Kemalizm din değil siyasi düşünce, Atatürk'ün fikirlerini benimsemektir, gerçeği budur sen diğerlerini boşver, sağın yobazı olduğu kadar solunda yobazı var filan. Bu sarhoş olan abi şey diyor, ''Atatürk'ün heykelini dikenler Ataputçu, neden Peygamberimiz Hz.Muhammed'in resmi yapılmıyor,heykeli dikilmiyor'' gibisinden değişik bir yorum yaptı. Sarhoş, önündeki sehpada bira, dilde Peygamber, bilinçaltında İslam'ın yüzyıllardır resim ve heykel gibi sanatlara olan yorumundan bihaber olması dışında bir sıkıntı yok.
minimum veya medium seviyelerde birazda görüntü kalitesinde düzenleme yapsam oynayamaz mıyım?
Bu özelliklerle oyunu oynayabilir miyim?
Fatih'in ateist olduğu sonucuna nereden vardın gerçekten anlamıyorum. Farklı kültürleri araştırıp, o kültüre ait tarihi okumak onu ateist yapmıyor. Fatih ulema ile savaş halinde diye bir yorum yapman ise apayrı bir konu. Konunun müellifi olan Halil İnalcık'ın TDV İslam Ansiklopedisinden (ki en güvenilir kaynaklardan bir tanesidir) konu ile alakalı cümleleri alıntılayacağım sana :
Koyu fontla belirttiğim kişiler ulemâ kimselerdi.
Daha iyi anlaman için koyu fontla belirtmeye devam ettim.
Gene önemli yerleri koyu fontla belirttim. Fatih dönemini Osmanlı'nın Rönesans Dönemi diyebiliriz. Gerek Doğulu alimlerden (ulemâ) ders almış gerekse Batılı filozofların eserlerini çevirtmiştir. Buradan yola çıkarak ''Denilebilir ki Fâtih’in şahsında Türk, İran, İslâm ve Roma hükümdarlık geleneklerini birleştiren “Osmanlı padişahı” doğmuştur.'' Buna ilaveten bir diğer önemli tarihçilerimizin başını çeken İlber Ortaylı bu konuyla ilgili olarak Fatih'in şüphesiz itikadı olduğunu fakat sofu derecesinde koyu bir Müslüman olmadığını belirtmiştir.
Yakın bir zamanda bir tarih sitesi açacağız, hatta açtık sadece ilgili konuları araştırmaya devam ediyoruz. Araştırmalar tamamlanınca paylaşımlara başlayacağız. Bu tarz konular hakkında daha deaylı bilgileri sitemizden öğrenebilirsin. Yada bu tarz tarih tartışmalarını seviyorum, özelden de yazabilirsin. Bilgi alışverişi güzeldir
Otranto seferinin devam etmesi Cem'e bağlı bir durum değildi. Şöyle bir etkisi vardı, Cem Rodos şövalyelerinin veya Fransızların ellerinde olduğu için Bayezid dış siyasette pasif bir rol oynamak zorunda kalmıştır. Tabiki bunda barışçıl bir politika izlemek istediğide eklenebilir. Ayrıca Kanuni zamanında da Roma'ya Fransa ile eş zamanlı operasyon şeklinde bir sefer düzenlenecekti ama Fransa'nın iç işleri ve bazı sorunlarından ötürü bu proje bir türlü hayata geçirilemiyor. Öte yandan Osmanlı'nın Roma'yı veya Viyana'yı alması pek birşeyi değiştirmeyecekti muhtemelen. Çünkü bölgedeki diğer güçlü devletler Osmanlı'nın böyle bir yükselişine müsaade etmezlerdi. Bu konu ile ilgili daha detaylı bilgiler için Emrah Safa Gürkan'ın ''Bunu Herkes Bilir'' kitabını alıp okuyabilirsiniz. Bu ve buna benzer (Osmanlılar Neden Amerika'ya Gitmedi, Osmanlılar Türk müydü, İstanbul'un Fethi ve Etrafında Dönen Efsaneler vb.) konular ile ilgilide detaylıca bilgileri önümüze sunuyor hozomuz. Herkese tavsiye ederim.
Fesi getiren II.Mustafa değil, II.Mahmuddur. Ayrıyetten tarihe inanç ve duygu girince bilim olmaktan çıkar diyorsun ama bir üstte de hayranı olduğun bir insanın duygusunun düşüncesine vurduğu bir tezi öne sürüyorsun.Cumanoid said:
Cahil her yerde cahildir. Okumadıktan sonra atıp tutmak arşivlensede kolaydır cahile. Senin bahsettiklerin Osman, Orhan gibi erken dönemler. O zamandakiler efsaneye dönüşmüşlerdir, Bizans tekfurunun kızını düğünden kaçırmak gibi. O yüzden hala daha tarihçiler arasında Osmanlı'nın kuruluş tarihi hakkında tartışma mevcuttur. Kimine göre 1288, kimine göre 1299, kimine göre (Halil İnalcık Koyunhisar Savaşının yapıldığı tarihi Osmanlı'nın resmi kuruluş tarihi olarak kabul eder) 27 Temmuz 1302dir. Bu durumun aksine yükseliş döneminden itibaren tutarlı kaynaklar mevcuttur. Ona rağmen padişahlar içki içmez yok bilmem ne diye sallayan gene de sallıyor. Önemli olan okuyup araştırmak.Nadir Shah said:
Bu tür şeyler gerçekleri kabul etmeyip, b*k sürdürmemeye çalışan, böyle yaparak ''ecdadına'' sahip çıktığını zanneden cahil muhafazakar kesimden oluşuyor. Halbuki durum böyle değildir. Atıyorum, Osmanlıda da oğlancılık vardı. Özellikle yeniçeri ocağında sayıları fazlaydı doğal olarak. Evlenmeleri yasak (tabi ocak düzeni bozulunca artık evlenedebiliyorlardı kafalarına göre), aylarca seferlerde paso erkek görünce böyle bir ortamın oluşması çok doğal. Ayrıca sadece asker veya reayaya has bir özellik değildir bu. Birkaç Osmanlı padişahınında oğlancı olduğuna dair rivayetler vardır. Örneğin Yavuz Sultan Selim ve Hasancan arasındaki ilişki. Aynı şekilde III. Osman'ın da eşcinsel olduğuna dair rivayetler var. Sarayda dolaşırken cariyelerle karşılaşmak istemediği için ayakkabılarına demir ökçeler taktırmıştı. Ökçelerden çıkan sesi duyan cariyeler padişahın geldiğini öğrenip yoldan çekiliyorlardı. Ağabeyi Sultan I. Mahmut'un aksine müziği sevmez ve kadınlara iltifat etmezdi. Bunları İslam'a aykırı hareketler olduğu için tam tersi olarak anlatırlar. II.Selim alkol kullanırdı, aynı şekilde döneminde çok sert bir şekilde yasaklamasına rağmen IV.Murad aşırı içki kullanımından vefat etmiştir. Hemde doktorlarının uyarılarına rağmen önce azaltmış daha sonra az bir şey iyileşince tekrar başlamıştır. Alkolde haramdır İslam'a göre ama padişahlarda kullanmışlardır. Ama elbette ki sofu derecesinde padişahlarda vardı. Örneğin gençliğinde serbest bir hayat sürdüğü halde (uyruşturucu kullanırdı) padişahlığında ibadete ve hayır işlerine yönelen II.Bayezid. Bu sebeple de Bayezid-i Veli ismiyle anıldı.Nadir Shah said: