Osmanlı Savaş Taktiği : Kurt Kapanı .

Users who are viewing this thread

ahmetmaza12 said:
Arkadaşım safmısın? Yoksa hiçmi kitap okumyorsun, yazdığımı bir daha okusana
Yok ben çok kitap okurum da senin bir takım anlatım sorunların var gibi.Sonuçta yüzyüze konuşmuyoruz forum üzerinden yazıyoruz.Hani ne demek istediğini açarsan daha anlaşılır ve sağlıklı iletiler elde edersin.Mesela şu ifadeni şöyle düzenleyebilirsin

Haçlılarla zaten kudüse kadar kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadan gitti
Türkler haçlılarla birlikte Kudüse kadar birbirlerine çok dokunmadan ilerlediler.

Kaldı ki eğer bunu kastettiysen yine yanlış bir kanı.Üstte geçtiğim bilgilerden de anlaşılıyorki birbirlerine bayağı bir dokunmuşlar.
 
4/3 anadoluda yokldu öylemi. Haçlılarla zaten kudüse kadar kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadan gitti, Antakya Prensliğinide Türkler kurdu.

Dediklerimin konuştuklarımın falan hepsine deli saçması falan diyelim. Ya arkadaş bu cümlenin neresinden o anlamı çıkartabiliyorsun, ilokullumusun anaokullumusun cümlede anlamdan bir habersin arkadaş.
 
ahmetmaza12 said:
4/3 anadoluda yokldu öylemi. Haçlılarla zaten kudüse kadar kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadan gitti, Antakya Prensliğinide Türkler kurdu.

Dediklerimin konuştuklarımın falan hepsine deli saçması falan diyelim. Ya arkadaş bu cümlenin neresinden o anlamı çıkartabiliyorsun, ilokullumusun anaokullumusun cümlede anlamdan bir habersin arkadaş.
Bir önceki iletiyi oku.Bu arada da adam gibi konuşmayı ve yazmayı bir öğren istersen.
 
Sunduğum bir argümana başka bir argüman sunmuyorsun farkındaysan. Nasıl konuşmamı bekliyorsun.

4/3 anadoluda yokldu öylemi. Haçlılarla zaten kudüse kadar kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadan gitti, Antakya Prensliğinide Türkler kurdu.

Ne demek kimseye dokunmadılar.İzniki kim işgal etti.Anadoludaki bir çok köyü basıp halkını kılıçtan kim geçirdi.Kimsenin etlisine sütlüsüne dokunmadı demek kusura bakmayın da biraz saflıktır

Yanlış anlama iğnelemek amaçlı ''cümlede anlamdan bihabersin'' demedim. Dediklerimde gayet ciddiyim. Ya da okuduğun kitap elinde sayfaları karıştırıp karıştırıp yazıyorsun, antakya prensliğinide bilmiyorsun.
 
ahmetmaza12 said:
Ahahaha hangi savaşta ezip geçmişler komik arkadaş.Ayrıca 1.haçlı seferinin ilk dalgası köylülerden yani gönüllü halktan oluşur.Daha sonra baronlar seferi vardır ki bu seferlerde emirlerindeki birliklerle katılmışlardır.Bunun haricinde 2.haçlı seferleride vardır ki ordularının sadece 4/1 i kudüse varabilmiştir.Bu savaşlarda kendilerinden sayıca üstün orduları tabiri caizse anadolunun kendisini kullanarak(dağ geçitlerinde üzerlerine kaya yuvarlamaktan tutun da kullanacakları su kaynaklarına leş atmaya kadar)gömmüşlerdir.Bu kadar insan kaybına rağmen seferlerine devam etti haçlılar.

4/3 anadoluda yokldu öylemi. Haçlılarla zaten kudüse kadar kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadan gitti, Antakya Prensliğinide Türkler kurdu. Haçlılara karşı asimetrik savaşa giriştiğimiz doğru ama bu kadarda değil. Anadolu'da ebelerinin kulaklarını çınlattık gibi bir durum yok yani.
Tamam ben yanlış anlamışım sen başka şey kastetmişsin.Her iki durumda da kastettiğinin cevabını yazdım oraya.Ortaya argüman koydum diyorsun.Anadoluda ebelerinin bilmemenesini çınlattık gibi bir laf etmişsin sana neyi nasıl çınlattığımızı anlattım.Antakya prensliği falan bir şeyler gevelemişsinde nasıl kurulduğunu da bir detay geç bakim.
 
 
 
Tarih boyunca dünya savaşları da dahil yapılan büyük savaşların temel nedeni insanoğlunun çapulculuk hırsı, güç ve maddiyat arzusuydu. Bu tarz kirli emellerin önüne ise hep "din" gibi masum bir sözcük konularak normalleştirilmeye çalışılmıştır. Neo ateistlerin ve bilimum karşıtların dinler savaşlara sebep olmuştur dedikleri şey işte dinlerin insanoğlunun kendi beşeri arzusuna köle olarak yıpratılmasından ibarettir. Resmi tarih yalanlarında I. Dünya savaşı'nın görünürdeki sebebinin Avusturya-Macaristan veliahdının öldürülmesi olduğu söylenir. Halbuki I. Dünya savaşının gerçek sebebi emperyalistlerin sömürge hırsı ve Osmanlı Devletinin tasviyesi operasyonudur. Öyle ki, 20. yüzyılın başlarında dünyada sömürülmeyen Doğu ülkesi kalmamış gibiydi. Emperyalistler tarafından sömürülmeyen ve bağımsızlığını muhafaza eden İslam ya da Türk devletlerinin sayısı, Osmanlı da dahil bir elin parmaklarını geçmiyordu. Sömürücülerin tüm dünya üzerinde hakimiyetlerini tamamiyle ilan edip işlerini bitirmeleri için önlerinde en büyük engel Osmanlı devletiydi. Özellikle ingilizlerin sömürge yolları üzerinde bulunan devlet, emperyalistler için adeta tek engel gibiydi. Sonucunda 200 yıldan fazla hem içten hem dıştan yıkmaya çalışarak başardılar koca devleti tarihe gömmeyi.
  II. Dünya savaşı'na gelince esas sebep siyonistlerin Filistin'de bir yahudi devleti kurmak istemeleriydi. 1800'lü yılların başlarından itibaren dünyanın çevresine dağılmış olarak bulunan yahudiler bankerlik, tefecilik, ticaret, bankacılık vs. yollarla büyük servetler elde ediyorlardı. Mesela 19. yüzyılın son yıllarında İngiltere gibi dünyanın en büyük emperyalist bir devletinin en büyük bankasını elinde tutan yahudi Rothschild ailesiydi. Dünya ekonomisini büyük ölçüde ellerinde tutan bu siyonistler ki, Rothschild'ler bugün de İsrail'e en büyük desteği veren ailelerdendir. Bayağı da mensubu vardır bu ailenin. Neyse I. Dünya savaşına siyon katır alayları vs. göndermelerine rağmen İngilizlerden bekledikleri devlet kurma haklarını alamayan siyonistler II. Dünya savaşı programına daha iyi hazırlanmışlardı. Hitler gibi usta aktörler, Rothschild gibi finansmanlar sayesinde 1948'de filistinde bir İsrail devleti kurmaya muvaffak oldular.( Hitler ve siyonizm ilişkisiyle alakalı detaylı bilgi için bir yıl önceden geriye gönderdiğim mesajları aratabilirsiniz, sığ kimselere bunu tekrar kanıtlamaya çalışmayacağım.)
  Şimdi de I. Haçlı seferi ile ilgili özet geçelim;
  Türkler Malazgirt'ten sonraki on yıl içinde Marmara'ya erişince durumun kendi açılarından ciddiyetine inanan Avrupa, hem Bizans üzerindeki olası bir tehlikeyi hem de Anadolu'yu yurt edinmeye başlamış Türkleri bertaraf etmek için birleşti. Papa'nın önayak olduğu ve Bizans'ın dahi katıldığı bu dev birliğe karşı Türklere İslam alemini savunmak da düşüyordu.
  Bu şekilde doğan ve gerçek maksatlarını gizlemek için dini sebepli olduğu öne sürülen Haçlı seferlerinin asıl sebebi ise iktisadidir. Nitekim 11. yüzyılda Avrupa çok fakir bir kıtaydı. Hükümdar sarayları bile çıplak taş yığınından ibaretti. Altın ve değerli taşlar, ham ve işlenmiş maddeler, Türklerin ve diğer Doğu milletlerinin ellerinde birikmişti. Dünya ticaret yolları tamamen müslümanların ellerindeydi. 3 asırdır Avrupada bir tek altın sikke kesilememişti. Avrupa'da İstanbul dışında nüfusu 100 bini geçen hiç bir şehir yoktu. Şehir ekonomisi ve orta sınıf teşekkül etmemişti. İlim ve teknik Avrupa'da değil Asya'daydı. En büyük Avrupa devletlerinin geliri mütevazi bir Türk beyliği'nin geliriniden azdı. Hiç bir hristiyan devletinin nüfusu 10 milyona yaklaşmıyordu. Nüfusu milyonu geçenler bile sayılıydı.
  Papanın teşvikiyle 100 binlerce kişilik bir sürü, Türkleri Anadolu'dan atmak, Kudüs'ü geri alıp Cennet'e kavuşmak ümidiyle Balkanlar'a geldi. Bu sefiller kalabalığı karşısında irkilen ve olası bir yağmadan korkan zengin Bizans bunları Yalova'da Anadolu topraklarına çıkarmada acele etti. Haçlılar Türk devletinin başkenti İznik üzerine yürümeye başladılar. Eylül 1096'da yolları İznik yakınlarında  Sultan I. Kılıçarslan tarafından kesildi. Tamamına yakını kılıçtan geçirildiler, kurtulabilenler ise esir edildi.
  Fakat bu sürünün arkasından, Avrupa'nın bütün eli silah tutanlarından, şövalyelerden, kontlardan, dukalardan oluşan gerçek bir ordu geliyordu. I. Haçlı seferi'nin ikinci dalgası olan bu ordu Bizans'a yaklaştığı sırada 600 bin kişiyi bulmuştu. Tabi bunların hepsi meslekten asker değil, çoğu çapulcuydu. Tabi yine bunlardan ürken genç Bizans imparatoru Aleksios Komminos yine aceleyle bunları Anadoluya gönderdi bir anlaşma yaparak. Mayıs 1097'de Haçlılar Türk başkentini kuşatmaya başladılar. 600 bin kişilik bir sürüye karşı Sultan Kılıç Arslan'ın onda bir oranıyla verdiği muharebeler İznik'i kurtaramadı. İznik bizzat Bizans imparatoruna teslim oldu. Başkent Konya'ya nakledildi tabi. Düşmanın kahredici sayı üstünlüğü karşısında meydan savaşlarından bir sonuç alamayacağını anlayan Sultan Kılıç Arslan, gerilla savaşına karar verdi ve Eskişehir'e doğru çekildi.
  30 Haziran 1097'de Eskişehir yakınlarında Haçlılarla karşı karşıya gelindiğinde, yarım milyonluk bir sürüyü karşılarında gören en cesur Türk komutanları bile dehşet içinde kalmışlardı. Sultan Kılıçarslan'ın komutanlarına "Gördüğünüz gibi göz alabildiğine dağlar, taşlar, ovalar, vadiler düşman sürüleriyle dolmuş. Fakat ordumuzu, bu sürünün elindne kurtaracağız. Sözlerimi iyi dinler ve bana inanırsanız, yurdumuzu da kurtarırız." diyor ve bu suretle çok kanlı Eskişehir savaşı başlıyordu. Haçlılara büyük zayiatlar verdirmesine rağmen başarılı olamayan Sultan Kılıç Arslan geri çekildi. Bundan sonra da doğrudan bir meydan savaşına girilmedi. Haçlılarla Türkler arasında Anadolu yaylalarında amansız bir gerilla savaşı başladı. Yaz sıcağı altında Türkler, yakalayabildikleri yerde baskın tarzında düşman birliklerini çevirip kısa vuruşmalarla imha ediyorlardı. Amasya yakınlarında yine haçlılarla karşılaştılar. Tabi Kılıçarslan geri çekilirken haçlıların yararlanabilecekleri su ve yiyecek kaynaklarını imha etmeyi de ihmal etmiyordu. Kaynak yetersizliği ve vur-kaç savaşlarından iyice yıpranmış olan  Haçlılar, Sultan Kılıçarslan karşısında 300 bin zayiat vererek güneye doğru çekilmeye başladı. Antakya'yı kuşatmak üzere Anadoluyu terkeden Haçlılar 100 bin kişiye inmişti. Tabi D. Nicolle gibi tarihçiler birinci Haçlı seferindeki orduların askerlerden oluşan kanadıyla ilgili düşük rakamlar telaffuz ederler. 50-100 bin arası gibi.

------------------------
Cennetin Krallığı filmine gelince, ben şahsen çok beğenmiştim. Çeşitli kesimlerin de yakıştırdığı gibi Haçlı seferleriyle ilgili bir günah çıkartma sayılabilirdi. Hele böyle bir filmin 11 eylül'den sonra çekilebilmiş olması da ayrıca önemli. Fanatik Türk karşıtı eski kardinal yeni papanın da filmi setçe eleştirdiğini göz önüne almalıyız. Ridley Scott'ın neden böyle bir film çektiğiyle ilgili açıklamalarına da bakılabilir.
 
O filmde Müslümanların Hıristiyan öldürdüğü 3 sahne varsa Hıristiyanların Müslüman öldürdüğü 15 sahne var.Ayrıca Salahadin abimiz Kudüs'i alamazmış da bütün herkes ölürmüş de ama Hıristiyan abi insanlar ölmesin diye Kudüs'ü vermişmiş de.
 
Anlamadım. Filmde hangi noktaları eleştiriyorsun sen şimdi? Ben sana ridley scott'ın haçlı zihniyetini ve mutaassıp hristiyanlığı eleştirdiği 10 yer bulabilirim filmde. Hatta ben filmi izledikten sonra düşünmeye başladım bu yönetmen gizli müslüman falan mı diye.  :razz:
 
O filmin en hoşuma giden yeri sonunda ki Eyyubi'nin sonunda düşen haçı kaldırıp düzeltmesiydi Müslümanların ahlak anlayışını çok güzel göstermişler.
 
Ne alaka arkadaşım ahlak anlayışıyla? Hey Allah'ım milletin eline malzeme vermeye kasıyorlar resmen.
 
war300 said:
Ne alaka arkadaşım ahlak anlayışıyla? Hey Allah'ım milletin eline malzeme vermeye kasıyorlar resmen.

Ne saçmalıyorsun sen ? İnsanların dinine saygı duyuyor orada onu göstermiş bu olayda Ahlakını gösteriyor.
 
Kardeş yanlış anlama biliyorum iyi niyetlisiniz ama sen;
O filmin en hoşuma giden yeri sonunda ki Eyyubi'nin sonunda düşen haçı kaldırıp düzeltmesiydi Müslümanların ahlak anlayışını çok güzel göstermişler.
deyince gülüyor bunlar, işte görüyorsun. Sultan Selahattin'in düşen haçı yerden kaldırması onun hoşgörüsünü gösterir, müslümanların ahlak anlayışıyla düşen haçı kaldırmanın bir alakası yoktur. Misal düşen haçı kaldıran bir yahudi olsaydı bu yahudilerin ahlak anlayışını çok güzel gösteren bir kanıt mı olurdu? Tabi ki hayır. Çünkü her yahudi aynı davranışı, erdemi göstermeyebilir. Demek istediğim bu hareket bir şeyler gösterir, ama herşey için bir ölçü de olamaz.
 
TURANŞAH said:
ahmetmaza12 said:
Ahahaha hangi savaşta ezip geçmişler komik arkadaş.Ayrıca 1.haçlı seferinin ilk dalgası köylülerden yani gönüllü halktan oluşur.Daha sonra baronlar seferi vardır ki bu seferlerde emirlerindeki birliklerle katılmışlardır.Bunun haricinde 2.haçlı seferleride vardır ki ordularının sadece 4/1 i kudüse varabilmiştir.Bu savaşlarda kendilerinden sayıca üstün orduları tabiri caizse anadolunun kendisini kullanarak(dağ geçitlerinde üzerlerine kaya yuvarlamaktan tutun da kullanacakları su kaynaklarına leş atmaya kadar)gömmüşlerdir.Bu kadar insan kaybına rağmen seferlerine devam etti haçlılar.

4/3 anadoluda yokldu öylemi. Haçlılarla zaten kudüse kadar kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadan gitti, Antakya Prensliğinide Türkler kurdu. Haçlılara karşı asimetrik savaşa giriştiğimiz doğru ama bu kadarda değil. Anadolu'da ebelerinin kulaklarını çınlattık gibi bir durum yok yani.
Tamam ben yanlış anlamışım sen başka şey kastetmişsin.Her iki durumda da kastettiğinin cevabını yazdım oraya.Ortaya argüman koydum diyorsun.Anadoluda ebelerinin bilmemenesini çınlattık gibi bir laf etmişsin sana neyi nasıl çınlattığımızı anlattım.Antakya prensliği falan bir şeyler gevelemişsinde nasıl kurulduğunu da bir detay geç bakim.

Argüman falan koymadım ve büyük ihtimalle kitabın birinen kopyala yapıştır yapıyor olduğundan dalga amaçlı mesajlar yazıyorum. Yazdığın şeyde o kadar ayrıntı var ama Antakya Prensliği hakkında bir detay geç diyorsun, kaldkıki bir şeyler bilsen italyanlardan 100000 kişilik bir ordu çıkmayacağı ve çıkamayacağı zaten ordularının belkemiğinin paralı askerlere(bkz condottieri) bilirdin. 1. haçlı seferleri sırasında kurulmuş bir krallıktır fakat Antakya prensliğine dikkat çekmeye çalışmıyorum, haçlıların sayılarının ciddi şekilde düşmesinin sebebi tek başına Anadoludaki direniş değildir. Haçlı ordusu pek çok çatışmaya girp süreli kayıplar veriyor. Ama özellikte türkiyede öyle bir algı varki sanki haçlıları bozguna uğratmış ve büyük kayıplar vermişler. Haçlıların lojistik destektenden yoksun bırakmamızın yanı sıra kılıç arslan hazinesini kaybediyor. Yani ortada zarar gören haçlılar ve zarar gören Türkler var.

...600 bin kişiyi bulmuştu...

Avrupa devletleri fakir diyorsun, ama böyle uçuk rakamlar uydurabiliyorsun. Böyle bir ordunun finanse edilmesini ve insan kaynağı bulmasını geçtim, nasıl lojistik destek bulmasını bekliyorsun.

Sultan Kılıçarslan karşısında 300 bin zayiat vererek güneye doğru çekilmeye başladı. Antakya'yı kuşatmak üzere Anadoluyu terkeden Haçlılar 100 bin kişiye inmişti.

:lol: Yoktan yere ne güzel zaferler üretiyorsun.

Tabi D. Nicolle gibi tarihçiler birinci Haçlı seferindeki orduların askerlerden oluşan kanadıyla ilgili düşük rakamlar telaffuz ederler. 50-100 bin arası gibi.

600000 e göre çok daha makul.
 
TR_CengizHan said:
Bu taktiğin birden fazla adı var

:arrow: Turan taktiği
:arrow: Kurt kapanı
:arrow: Kıskaç
:arrow: Hilal Taktiği

Bu taktik Kurtların avlanma şeklinden esinlenerek yapılmıştır.
Bu takitiği gerçekleştirmek için :

:arrow: 2 tabar Süratli Okçu suvarilerine
:arrow: 2 tabar ağır piyadeye
:arrow: 1 tabar hafif piyadeye
                                                    ihtiyaç vardır. İşe bakın bunların alası osmanlıda var.

Nasıl kullanılır  :?:

Ordunun dizilimi böyle olmalıdır :



Atlılar(A1)                                                                                                              Atlılar(A2)
-----------                                                                                                                -------------
                      Ağır Piyade(Ap1)                                        AğırPiyade(AP2)
                      ---------------------                                      ---------------------                               
                                                      Hafif Piyade[HP1)           
                                                    ------------------------             

Ordumuz Hilal şeklini aldı . Şimdi ilk taarruza geçicez.

Düşman atlısı                                      Düşman piyadeleri                                    Düşman Atlısı

    /\ Hücum eder                                                                                                        /\ 
    |                                -----------------------------------------------------------                  |                                                                             
Atlılar(A1)                      /\                                                          /\                            Atlılar(A2)
-----------                        |                                                          |                            -------------
                      Ağır Piyade(Ap1)                                        AğırPiyade(AP2)
                      ---------------------                                      ---------------------                               
                                                      Hafif Piyade[HP1)           
                                                    ------------------------ 
                                                                |
                                                                \/  Geri çekilir.

Buda resmi :
Bu şekilde merkezdeki Hafif Piyadeler Hızlı bir vurkaçla dümandaki merkezi yarar ağı piyadeler kenardaki düşman piyadelerini tekrar merkeze çeker bu arada atlılar kanatlardaki atlılara hızlı bir hücum edip merkzdeki piyadelerden ayırmıştır.
Daha sonra bizim atlılar merkezde tek başına kalan düşman Piyadelerinin arkasına geçer. Ve bir kapan oluşturmuşlardır.

Türkler bunu yıllarca kullandı hatta ;Osmanlı Neredeyse tüm savaşlarında bunu kullandı. Ve her seferinde kazandı.
Romada bu tuzağa düşmüştü Ve jül cesar bu taktiği denemeye çalıştı ama onun piyadeleri çok ağırdı ve nadir bulunan süvarileri ağır olduğundan sürati değildi.

koyduğun resim cenetin krallığından ve orda tek bir piyade bile yok :smile:
 
Back
Top Bottom