Tropico 4

Users who are viewing this thread

tropico4.jpg

  • Yapımcı: Haemimont Games
  • Yayımcı: Kalypso Media
  • Platform: PC - Xbox360
  • Metacritic: 78/100
  • Türü: Politik - Ekonomik Şehir Kurma Simülasyonu

Bu oyunu anlatmanın kolay bir yolu yok aslında. El Presidente olarak başa geçiyorsunuz ve elinizde bir ada var. Dünya değişiyor, yıl 1950. Komunizm ve Kapitalizm yayılma çabasında. Karayiplerde bir adanın başına geçen kişi için işler o kadar kolay değil, fakat doğru kararları verirsen ve doğru kişilerle iş yaparsan, hayatın çok daha rahat geçebilir. Ve tabii İsviçredeki bankanı yeteri kadar doldurduysan.  :roll:

Oyunu tanıtmaktan çok, ben bugün başladığım Sandbox versiyonunda yaptıklarımı anlatmak istiyorum.

Önce karakterimizi yaratıyoruz. Önceden yaratılmış birkaç karakter var, fakat ben kendi karakterimi yaratmayı ve onun özelliklerini kendim seçmeyi daha çok seviyorum. Çalışkan, sevecen ve Kapitalist bir El Presidente yarattım kendime. Kapitalist olması Amerikalılar ile ilişkimi arttırıyor. Amerika ve Sovyetler maddi yardım yaparken, Amerikalılar biraz daha fazla gönderiveriyor, sağolsunlar.

2012051500001.jpg


Daha sonra bir ada seçiyorum. Direk ilkini seçtim, kolay olsun diye. Puerto Angelico! Başlangıçta, Palace, Teamsters Office, Construction Office ve bir Garage veriyor. Teamsters denen kişiler, adada ürettiğin malzemeleri gerekli binalar arasında taşıyanlar, Construction Officede bizim inşaat görevlileri gece gündüz çalışıyor, ben bina koydukça, onlar inşaat alanına gidip harıl harıl çalışıyorlar. Garajlar ise bu kişilerin arabalarını bırakmaları için ayarladığımız yerler. Bir tane apartman ve birkaç tane de dermeçatma ev var oralarda.

2012051500002.jpg


Hemen birkaç çiftlik kuruyorum, tarıma başlamam lazım. Adanın mısır ve muz yetiştirme olasılığı yüksek ve yiyecek lazım bana, o yüzden bu ikisine odaklanıyorum. Fakat bu tarım alanını şehrin biraz dışına koyuyorum. Şehir içine ise, bazı işlerde lise eğitimi gerektiği için bir lise ve birkaç apartman kuruyorum. Bu apartmanlar biraz kötü olsa da, küçük alanda çok kişiye yatacak yer sağlıyor en azından. Tabi bunlar hala inşaat halinde. İnşaat uzun sürebiliyor, fakat zenginseniz, binanın fiyatının iki katını vererek anında kurulmasını sağlayabiliyorsunuz.

Bu arada, adada bulunduğumuz için, ticari gemiler gelip gidiyor. Bu bizim yaşam kaynağımız bir anlamda, çünkü adada yetiştirdiklerimi satmamız gerekiyor. Aşağıdaki resimde 2.688 dolar değerinde ihracat yapmışım mesela. Bu çok değerli oluyor. Bazen o geminin yolunu gözlüyor oluyorsun, para eksilere düşüyor, büyük ülkeler niye borca girdin diye sana kızıyor ve tek yapabileceğin ufka bakarak geminin adını haykırmak oluyor. Gel artık, satacaklarım var!  :cry:

2012051500003p.jpg



Madem oyun işleyişine girdik, bari bir de Factionlardan bahsedelim. Oyunda birçok, kendi görüşlerini savunan ve onları tatmin etmenizi isteyen gruplar var. Dini gruplar kilise kurmanızı, Çevreci gruplar kazı çalışmalarını ve ağaç kesimlerini durdurmanızı, entellektüel gruplar okul kurmanızı ister. Bunların hepsini aynı anda tatmin etmeniz çok zor fakat ülke yönetiyorsunuz sonuçta, herşey kolay olacak değil.

2012051500004.jpg


Bir önemli konu ise fermanlar. El Presidente olmak ferman yayınlamak demektir tabi. Bunlar 6 gruba ayrılıyor. Genel, İç İşleri, Eğitim, Dış İşleri, Ekonomi/Turizm ve son olarak da Ülke Güvenliği. Bu fermanları etkinleştirmek için bakanlara ihtiyacınız oluyor. Kendi kabinenizi kendiniz seçiyorsunuz, fakat her iş açığında olduğu gibi, yurtdışında bir uzmanı da getirtebilirsiniz.

Fermanlara örnek vermek gerekirse, İç işleri kısmında;
İçki yasağı - Özgürlük kısıtlayacı, Suç seviyesini arttırıcı fakat üreticiliği ve dindar kesimin saygısını arttırıyor.
Doğum kontrol malzemelerinin yasağı - Yine dindar kesimin saygısını arttırır, fakat entellektüel kişilerin saygısı azalır. Doğumlar artar.
Gizli Polis - Belirli bir binayı Gizli Polis sığınağına çevirir. Gizli Polis istediğiniz kişilerin belirli bir ücret karşılığında ortadan kaybolmasını sağlar.

Ve bunun gibi fermanlar çok.



Herneyse, benim oyunuma dönelim. Birkaç ekonomik kriz ve sıkıntıdan sonra, işleri yoluna koymaya başlamıştım. Adama her gemiden yeni birileri geliyor, mutlu mesut kötü standartlar altında çalışmaya başlıyorlardı. Tarıma önem vermeye başladım, çünkü para çok sıkıntı yaratıyor bazen. Tarım bölgelerine evler kurdum, en azından tarımcılarım düzgün evlerde yaşasınlar diye. Gecekondu evler hiç rahat değil.

2012051500005.jpg


Fakat ben bunları yaparken doğa ana'yı gücendirmişim herhalde. Tsunami geldi. :sad:
2012051500006.jpg
2012051500007.jpg
2012051500008.jpg

Geldiği gibi bir gemiyi benim adama süpürüverdi. Birkaç bina yıkıldı, fakat sıyırdı geçti, o kadar hasar vermedi. Ucuz atlattım.


Bundan sonrası gayet kolay geçmeye başladı. Hem Sovyetler hem de Amerikalılarla iyi ilişkilerimi sürdürdüm. Binalarımı geliştirdim. Üniversite, İlkokul, Bilişim Akademisi, Büyük Hastane ve benzeri binalar kurdum. Tabi bu binaların elektriğini sağlamak için birkaç tane Rüzgar türbini kurdum, şehir dışında, rüzgarın pöfür pöfür estiği bir tepede. Daha sonra trafolar ile şehre kadar elektrik getirdim. Tropicoda hayat güzel.

2012051500009.jpg



Fakat ben geliştikçe, paraya olan ihtiyaç arttı. Karayiplerde asgari ücreti en düşük olan ülke olduğum haber oldu. Neden Radyo İstasyonu kurduysam? :sad:

Maaşlara zam yaptım, fakat başka yerlerden paraya ihtiyacım vardı. Hemde acilen. Çözümü tütünde buldum. Birkaç tütün çiftliği ve bir tane de fabrika kurdum.

2012051500010.jpg


Bundan gerisi ise kolaydı.

2012051500012.jpg
2012051500014.jpg
2012051500015.jpg

Kapitalizm'in çok ihtiyacı olan Kahve, Tütün ve benzeri ürünlere odaklandım. Muz ve Şeker ihracatı zaten çok iyi ilerlemekteydi.

Başkanlık seçimlerine izin verdim, her seferinde ben kazandım. Seçimlerin gidişatı her zaman iyiydi, o yüzden oy sandıklarının kaybolması ve benzeri yollara başvurmama gerek kalmadı hiç. :razz:

Bunlar 1-2 saatlik süre içerisinde benim başımdan geçenlerdi. Genel olarak iyi bir El Presidente oldum. Nazik, herkese elinden geldiğince yardım eden, maaşları yüksek tutan, yaşam koşullarını hoş tutan bir lider oldum. Tabi, benim oynadığım gibi oynamak zorunda değilsiniz. 3 kuruş para ile insanları çalıştırabilir, başkanlık seçimler geldiği zaman "Ne seçimi yahu, benimsiniz lan siz!" deyip demokrasiyi katledebilir, hatta ülke kapılarını kapatıp, insanların kaçmasını bile engellebilirsiniz. Ordu sokağa çıkma yasağı uygular. Tabi, birkaç kişi isyan çıkartmaya çalışacaktır. Gizli Polis bu kişilerin liderlerini sessizce indirebilir. Daha dramatik bir yöntem olarak ordu sokakta bu kişileri katledebilir. Amaç para kazanmak, her yol serbest, tabi riskleri göze alabilirseniz.

Özet olarak, oyunun geniş özellikleri, neşeli görüntüleri, müziği ve karakterleri bu Singleplayer oyunda çok uzun bir zaman harcamanızı sağlayabilir. Steam üzerinde hafta sonuna özel olarak 11-14 Mayıs arası ücretsiz denemesi vardı ve 13 dolardı, şu an 40 dolar olsa gerek.
 
Baya ucuz diye SimCity 4 deluxe edition almıştım . Baya oynadım ama artık çok sıkıldım , hep tek düze gidiyor gibi . Acaba oynayış tarzında çok bir fark var mı ?


Birde fiyatı pahalıymış biraz yav, Simcity 4'ü 10 liraya aldım  :mrgreen:
 
Bence daha geniş bir oyun. Özellikle konu aldığı dönem politik davranışları ve sosyetenin belirli bölümleri temsil eden grupların istekleri ülke yönetimi değişik bir perspektife sokuyor.
 
Oyunda çok ciddi trafik sorunu var. Dabıl yol yapamadığın için nüfus sonra trafik kitleniyor, bu seferde teamsterlar malları daha geç taşıyor, işçiler mesai saatlerinin çoğunu yolda geçiriyor vb olaylar olur. Modern Times ek paketindeki metro istasyonlarıyla bu biraz çözülmüş gerçi. Bir diğer sorun ise rum distilleryin varsa sırtın yere gelmiyor. Yahu böyle ekonomimi olur arkadaş, oyunun bşaında borca girip direk rum distillery açıp işçi çağırıyorum. 6 ay - lerdeyken para bir daha -lere düşmüyor. Başka bir sektörlede tutunmak imkansız, turizm gelirleri çok düşük.
 
Nerede eski moda güzel oyun var ise Göker biliyor. :eek: Anno'dan tut buna kadar.

Severim böyle oyunları, hani özgür oluyorsun herşey sende türü ya ondan sanırım.
 
Yok eski bir geçmişi var anlamında söylemiş galiba. Anlamak zor Yunus.

O değilde su Tropico'ya başlamayı çok istiyorum ama nedense fazla beğenmeyeceğim hissine kapıldım. :/
 
Goker said:
Eski moda? Ama bu çıkalı bir yıl anca oldu. :sad:

Eski "moda". Yeni oyunların çoğu abidik gubidik oluyor ya. 2005lerin öncesi oyunlar gibi. Kendine çekiyor hani. Moda. :eek:

Uyarı: Siz iletinizi yazarken yeni bir ileti daha gönderildi. Gönderilen iletiyi incelemeniz önerilir.

He, sanırım
 
Şu çadır mıdır gecekondu mudur artık insanları orda kalıp hem para ödememesi hem de görüntüyü bozması beni sinir ediyor.Nasıl kurtulacağım bu çarpık kentleşmeden :grin:.
 
Back
Top Bottom