Evlad-i Osmanlı

Users who are viewing this thread

JusdWeR

Banned
[size=12pt]Kısacası Osmanlı İmparatorluğu'nun hayranlarını ve yüce Osmanlı Torunlarını bekliyoruz...
asdxw.jpg

osmanl5tv3yo11pk9.gif




BAŞLARKEN;


Osmanlı Devleti`nin devraldığı siyasal ve kültürel düşünceyi tarihsel gelişimi içinde kısaca hatırlayalım:Bilindiği üzere,Büyük Selçukluların tarih sahnesine çıkışının hem Türk, hem de dünya tarihi açısından önemi büyüktür.Zira bu olay, siyasal yönden XI.yüzyıldan itibaren İslam dünyası`nın liderliğinin Türklere geçmesini, kültürel ve dini yönden de ortodoks İslamın egemenlik kazanmasını sağlamıştır.Büyük Selçukluların egemen olduğu alanlarda değişik kaynaklardan beslenen tasavvufi akımların buluşması,yeni sentezlerin oluşumunu hazırlarken,İslam düşüncesine göre gaza alanında kurulan Osmanlı Devleti,bu kültürel mirasını çeşitli kaynaklardan daha da zenginleştirmiştir.Osmanlı Devleti,siyasal açıdan XVI.yüzyıla kadar geçen zaman içinde klasikleşip fetihlerle genişlerken,temel kurumlarının fonksiyonel olduğu sistemlerini işletmiş ve devraldığı miras unsurlarını yeni potalarda yoğrulmasıyla zenginleşmesini sağlamıştır.

OSMANLI DEVLETİ


1299-1922 yılları arasında varlığını sürdürmüş Türk devletidir. 29 Ekim 1923 tarihinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti bu devletin ardılı olarak kabul edilmektedir.

Devletin kurucusu ve Osmanlı Hanedanının atası olan Osman Gazi, Oğuzların Kayı boyundandır.
Devlet, Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde kurulmuştur. İstanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş
olan Bizans İmparatorluğu'nu yıkmış, bazı tarihçilere göre bu Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur.
Osmanlı Devleti gücünün doruğunda olduğu 16. ve 17. yüzyıllarda üç kıtaya yayılmış ve Güneydoğu
Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın büyük bölümünü egemenliği altında tutmuştur. Ülkenin
sınırları batıda Cebelitarık Boğazı (ve 1553'te Fas kıyıları)'na, doğuda Hazar Denizi ve Basra Körfe-
zi'ne, kuzeyde Avusturya, Macaristan ve Ukrayna'nınbir bölümüne ve güneyde Sudan, Eritre, Somali
ve Yemen'e uzanmaktaydı. Osmanlı Devleti 29 eyaletten ve vergiye bağlanmış Boğdan, Erdel ve
Eflak prensliklerinden oluşmaktaydı. Devlet zaman zaman denizaşırı topraklarda da söz sahibi
olmuştur. 1565'de Aceh Sultanlığı'nın ilanı ve Atlantik Okyanusu'ndaki kısa süreli toprak kazanım-
ları Lanzarote (1585), Madeira (1617), Vestmannaeyjar (1627) ve Lundy (1655) bu duruma örnek
olarak gösterilebilir.

Devlet altı yüzyıl boyunca Doğu dünyası ile Batı dünyası arasında bir köprü işlevi görmüştür. Büyük Jüstinyen'in 1000 yıl önce egemen olduğu Konstantinopolis (başkent İstanbul ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde ele geçirilen çevre bölgeler)'e sahip olan Osmanlı Devleti, Bizans İmparatorluğu'nun Müslüman bir ardılı olarak kabul edilir. Osmanlı Devleti, Bizanslıların mimari, mutfak, müzik, boş zaman etkinlikleri ve devlet yönetimi alanlarındaki gelenk, görenekler ve tarihi birikimini de benimsemiş ve bu kavramları devlet bünyesinde yaşamakta olan Asya Türk Kültürü ve İslam Kültürü aracılığıyla Osmanlı kültürel kimliği olarak adlandırılan özgün bir biçime dönüştürmüşlerdir. Hakimiyeti altında bulunan topraklarda yaşayan halklar zaman zaman, toplu ya da yerel ayaklanmalar ile Osmanlı iktidarına karşı çıkmışlardır. Genel olarak din, dil ve ırk ayrımından uzak durduğu için yüzyıllarca birçok devleti ve milleti hakimiyeti altında tutmayı başarmıştır. Osmanlı Devleti, Eski Türk örf ve adetlerinin ve İslam kültürünün yükümlülüklerinin doğrultusunda bir yönetim şekli belirlemiştir.


Dönemler
Kuruluş devri (1299-1453)
Fetret devri (1402-1413)
Yükselme devri (1453-1579)
Duraklama devri (1579-1683)
Gerileme devri (1683-1792)
Yıkılış devri (1792-1920)

Özelliklerini ve dünya tarihi açısından önemini belirlediğimiz Osmanlı İmparatorluğu`nun belli başlı üç ana dönemde incelenmesi ve araştırılması genellikle başvurulan bir yol olmuştur.Devletin kuruluştan XVI.yüzyılın sonlarına kadarki hayatı klasik dönem,onu izleyen ve XVIII.yüzyılın sonlarına kadar gelen zaman dilimi klasik sonrası dönem,XIX. Ve XX.yüzyıldaki çağına ayak uydurmak için çeşitli denemelere girişilmiş olan son dönemdir.Klasik diye adlandırılan dönem,temel felsefesine ve hukuk sistemine dayalı kurumları yarattığı ve geliştirdiği zaman dilimidir ve bu kurumlar fonksiyonlarını iyi icra ettiği için siyasal,ekonomik ve yönetim alanlarında başarılar kazanmıştır.Diğer yanda örgütlenme ile bu örgütü kuran ve çalıştıran insan unsuru,karşılıklı olarak birbirini etkileme durumu bulunduğundan dolayı bireysel başarıları ile öne çıkar,Büyük diye adlandırılan padişahlar,vezirler ve diğer alanların seçkinleri de bu dönemde olayları yönlendirmiş ve kendi kişilik ve kimlikleriyle gelişmelere damgalarını vurmuşlardır.Bu yüzden Osmanlı devleti`nin klasik dönemi,bir yanda teşkilatlanmanın parlaklığı ile göz kamaştırırken,diğer yandan da bu dönemde yaşamış seçkin devlet adamlarının büyük başarılarıyla süslenmiştir.

Osmanlı Devleti`nin klasik döneminde yarattığı ve XVI.yüzyılın sonlarına kadar başarılı politikalar uyguladığı bu kurumlarının yeni şartlarla karşılaştığı,XVII. Ve XVIII.yüzyıllardaki gelişmeler,büyük önem taşımaktadır.Osmanlı Devleti,düzenini öylesine değişmeyecek bir biçimde kurmuş ve sistemlerinin kuramsal temellerini öylesine çizmişti ki, klasik sonrası dönemde de bu düzen ve sistemin devamlılığı görülmektedir.

27042720938948233051123.gif


Türkler milattan önceki yıllarda askerî birliklerde takım hâlinde müzik aletleri çaldırırlardı. VIII.  yüzyılda yazılmış olan  Orhun (Göktürk) Kitabeleri'nde mehterin atası olarak kabul edilen tuğ takımından bahsedilir. Kaşgarlı Mahmut’un XI. yüzyılda yazdığı Divan-ı Lügat-it Türk, hakanın huzurunda nevbet vurulduğunu anlatır.

“Bulut kükredi, vurdu nevbet tuğ, şimşek çaktı çekti hakan tuğ’unu” diyen Türkler iç Asya’dan, Anadolu’ya geleneklerini taşımışlardır. Egemenlik simgesi davul, bayrak ve tuğ töresi Türkler aracılığıyla tüm İslam âlemine yayılmıştır. Karahanlılardan Selçuklulara, İlhanlılardan Memluklulara ve Osmanlılara nevbet vurma geleneği hep devam etmiştir.

Mehter, tarihteki ilk Türk devletinden itibaren, Türk kara ordularını destekleyen, coşturan ve ruhunu doyuran özellikleriyle sadece askerlerin değil muzaffer bir ulusun da duygularını temsil eden bir unsur olmuştur.

Türk tarihi dünyada askerî başarılar ve zaferlerle tanınmıştır. Tarihte askerî harekâtların, şaşaalı davullar ve özel ritimlerle desteklenmesi geleneği , Hunlardan itibaren zamanımıza kadar geçen sürede, birçok Türk devletinin ordularında devam etmiştir.

Başlangıçta tuğ ve davulla başlayan bu gelenek, zamanla gelişmiş ve zenginleşmiştir. Böylece Hun Türklerindeki “tuğ vurma” geleneği Selçuklularla tabılhanelere ve Osmanlılarda mehterhanelere dönüşmüştür. Bu dönemde mehterler ordunun, kalelerin ve hatta toplumun müzik ihtiyacına cevap veren kuruluşlar olarak önemini korumuştur.

Tarihî süreçte devamlı gelişen ve yenilenen mehter, ilk çağlardaki Türk devletlerinden, Osmanlıya kadar olan zamanda, bu devletlerin coğrafi genişliği bakımından zamanla tüm dünyaya yayılmıştır. XIX. yüzyılın başından itibaren önce Prusya daha sonra Rusya, Polonya ve Almanya gibi ülkelerin mehterler kurarak tuğ takımları oluşturdukları bilinmektedir.Osmanlının son dönemlerinde yeniçeri teşkilatının bozulmasıyla kapatılan mehterler, Avrupa’da geliştirilen askerî bandolar olarak günümüze kadar gelmiştir.

1911 tarihinden itibaren, İkinci Meşrutiyet ile birlikte mehter teşkilatını yeniden canlandırma faaliyetleri baş göstermiş, "Müze-i Asker-i Osmani"ye bağlı olarak yeniden tarih sahnesine çıkmıştır. Mehterhane-i Hakanî adı ile kurulan bu takım 1914-1918  Birinci Dünya Savaşı'ndaki bazı cephelerde ve Kurtuluş Savaşı'ndaki Kuvva-i Milliye hareketlerinde etkin rol üstlenmiştir.

1952 yılında Mehterin tekrar kurulması aşamasında çok gayretli ve titiz çalışmalara girişilerek aslına uygun bir takım yaratılmıştır. Bu noktada, Topkapı Sarayı Minyatürleri ve El Yazmaları Koleksiyonu'nda bulunan Surname-i Vehbi Minyatürleri, Mahmut Şevket Paşa’nın Osmanlı Teşkilat ve Kıyafeti Askeriyesi adlı eseri ile Arifi Paşa’nın Mecmua-i Tesavir-İ Osmaniye gibi  ve diğer tarihi belgeler ışığında hareket edilmiştir.

Askerî Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Mehteran Bölüğü bu tarihî geçmişin, zamanımızdaki sembolik bir ifadesi olarak haftanın beş günü nevbet vurmaktadır. Mehter bizi Türk tarihinin sayfalarında gezdirmektedir. Türk hamasi havalarını dünyada ve yurt içinde seslendirerek halkı coşturmaktadır. Savaşların kazanılmasında tarihler yaratan mehter, zafer esintilerini günümüze taşımaktadır. Mehter törenlerin vazgeçilmez bir topluluğudur.

Çorbacıbaşı

jAqmsxcQYiP2_44.png

Bölük komutanı, üst rütbede bir subaydır. Konservatuar mezunudur. Türk müziğini iyi derecede bilir, temsil yeteneğine sahiptir. Mehterin idari amiridir. Mehterin mesleki yeteneğinin sürekliliğinden, sevk ve idaresinden, eğitim, disiplin ve idari işler ile emniyetinden sorumludur. Konser, yürüyüş ve tören görevlerine hazırlık olmak üzere gerekli gördüğü çalışmaları düzenler. Mehterin en önünde bulunan Çorbacıbaşı'nın başında üsküf bulunur. Üsküfün üzerinde tavus kuşundan bir tüy bulunur. Üzerinde kırmızı cüppe, kenarları üç sıra sarı işlemeli şalvar giyer. Belinde kuşak ve üzerinde silahı bulunur. Ayağında ise sarı çizme vardır.

Mehterbaşı
m4oQtEctpXdw_26.png

Mehterbaşı mehterin icrasından sorumlu ve Çorbacıbaşı unvanı ile anılan bölük komutanından sonra gelen en yetkili kişidir. Mehteri müzikal yönüyle en ileri seviyede hazırlar. Bunun için günlük çalışma programları yaparak toplu çalışmalara (meşk) katılır. Bu çalışmalarda saz gruplarının kendi aralarında yapmış oldukları çalışmaları birleştirerek ortak bir konser programı hazırlar.Mehteran Bölüğü konserlerinin icrası, tertip ve düzeni ayrıca icracıların seçimi mehterbaşı sorumluluğundadır. Her gün o gün ki konser veya faaliyette icra edilecek eserleri tespit ederek gruplara dağıtır. Mehterbaşı mehter icrasına dâhil edilecek yeni eserleri icracılara çalıştırıp belletir. Mehterbaşı “Mehter Araştırma Kurulu” üyesidir.


[glow=red,2,300]Mehter Marşları


Çağrı
Hicaz Hümayun Peşrevi
Yinede Şahlanıyor
Buna Er Meydanı Derler
İhtiyatlar Silah Çatmış
Estorgon Kalesi
Kırımdan Gelirim
Ey Gaziler
Mehter Vuruyor
Eski Ordu Marşı
Ceddin Deden
Artar Cihatla Şanımız
Rast Peşrevi
Gülyüzünde Göreli
Ordunun Duası
Eski Malazgirt Marşı
Devlet Marşı
Genç Osman
Osman Paşa Marşı
Hücum Marşı
Gülbank
Çırpınırdı Karadeniz
Çanakkale Türküsü Mehteran




Düzenlenecekler : Osmanlı padişahlarıyla tek tek tanışacağız.



[glow=red,2,300]İMZALARIMIZ
549645_424958697529770_108710995821210_1661790_413663695_n.jpg

Code:
[center][url=http://forums.taleworlds.com/index.php/topic,203933.0.html]
osmanl5tv3yo11pk9.gif
Code:
[center][url=http://forums.taleworlds.com/index.php/topic,203933.0.html][IMG]http://img133.imageshack.us/img133/6892/osmanl5tv3yo11pk9.gif[/IMG]
5.jpg

Code:
[center][url=http://forums.taleworlds.com/index.php/topic,203933.0.html][IMG]http://www.canakkalesohbet.com/wp-content/uploads/5.jpg[/IMG]
img-825785041.jpg

Code:
[center][url=http://forums.taleworlds.com/index.php/topic,203933.0.html][IMG]http://www.vindir.net/video/faimage/img-825785041.jpg[/IMG]
317332_286836838009252_115282715164666_1203610_516821993_n.jpg

Code:
[center][url=http://forums.taleworlds.com/index.php/topic,203933.0.html][IMG]http://a4.sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/s320x320/317332_286836838009252_115282715164666_1203610_516821993_n.jpg[/IMG]
timsah_arena said:
2vtuf.gif

Code:
[url=http://forums.taleworlds.com/index.php/topic,203933.0.html][IMG]http://d1202.hizliresim.com/u/m/2vtuf.gif[/IMG]
timsah_arena said:
2vv5j.png

Code:
[url=http://forums.taleworlds.com/index.php/topic,203933.0.html][IMG]http://c1202.hizliresim.com/u/n/2vv5j.png[/IMG]
Erak said:
Beyler MPde grubumuzu ve Osmanlı Devleti'ni temsil etmek isteyenler için bir banner
 
Yaz beni de. Kimseyi aşağılamayacağıma da söz veriyorum baştan.
 
timsah_arena said:
Beni de ekle. :smile:

6.Mehmed profilden Kılıçdaroğlu na benziyor. :smile:
6. Mehmed'in Vahidettin olduğunu unutup ortalarda aramam utanç verici :grin:
Edit : Ekleyebilirsin
 
Beyler, ben Alevi Katliamlarına rağmen Yavuz Sultan Selim'i çok severim.

Onun dışında çok sevdiğim bir diğer Padişah ise, II. Mahmut'tur.
 
Beni de.

Ben IV. Murat'ın torunuyum!
Yersen!

Uyarı: Siz iletinizi yazarken 7 yeni ileti daha gönderildi. İnsan bu kadar mı yavaş olur?
 
Tatar_Han said:
Beyler, ben Alevi Katliamlarına rağmen Yavuz Sultan Selim'i çok severim.

Onun dışında çok sevdiğim bir diğer Padişah ise, II. Mahmut'tur.
Yavuz, TÜrkmen yiğitlerine  karşı kullanmak için iran/zagros dağlarından 26 kürt aşiretini getirip yerlertirmiştir,
bügun ülkemizdeki kürt nufusun çoğunlu bu 26 aşirete mensuptur(özalın getirdiklerini saymassak)

Benim Yavuz'u sevmeme sebebim budur,kürt düşmanı değilim, kızdığım şu; Türkler 11. yy ın sonundan beri Anadoluyu TÜrkleştürmeye çalışmışlardır,Asyanın bağrından gelen Türkleri anadoluya iskan etmişlerdir,
Yavuz kürt aşiretlerini getirerek Anadoluyu Türkleştirme ülküsünü o an için yoketmiştir.
Yani yavuzu kürtleri getirdi diye sevmiyor değilim, avustralyadan aborjinleri getirseydi yine sevmeyecektim neden? çünkü anadolunun Türklüğünü bozmuş olacaktı .
 
Sevdiğim Padişahların Resimleri:

414.jpg


2-mahmud-han.jpg

Türk Askerlerinden Örnekler:

untitled.bmp


Sil.012.makinali-tufek-birl.jpg

Çok sevdiğim bir kumandan, Tiryaki Hasan Paşa:

Tiryaki_Hasan_Pasa.jpg
 
Back
Top Bottom