Uzaylılara gelince, koca evrende yalnız olduğumuzu söylemek çok büyük bencillik ama ben gelişmiş bir uygarlık olabileceğine pek de ihtimal vermiyorum. UFO'lara inanmadığım gibi, Area 51'de uzaylılarla uğraştıklarını hiç sanmıyorum. Olayı kısaca anlatayım:
Roosevelt
Malum "kaza". Bir çiftçi bahçesinde bir enkaz bulur. "Enkaz" olarak belirttiği şey alüminyum benzeri bir madde ve üzerinde garip semboller olan birkaç tahta parçası. Sözkonusu madde, alüminyum gibi ama büktüğünüzde eski hâline geliyor. Tahta üzerindeki sembolleri gören çoğu kişi (çiftçi hariç) bunları çiçeğe benzetiyor. Söz konusu olak 1950'lerde geçiyor. Bir süre sonra da (hatta hemen sonra) ordu bölgeyi kapatıyor. Dedikodular da hızla yayılmaya başlıyor.
Gerçek
Yıllar sonra öğreniliyor ki ordu aslında gizli bir casusluk deneyinin peşindeydi. Ne kadar gizli bilinmez ama muhtemelen artık çok anlamsız ve başarısız olduğu biliniyor. Yapılan şu: Bir sürü meteoroloji balonu uç uca bağlanıyor ve yükseklere gönderiliyor. Bir süre sonra da kayboluyor ve çiftçinin bahçesinde bulunuyor. Meteoroloji balonu mu? Sadece tahta ve sözkonusu metalden oluşuyor. Bu metal dediğimiz maddenin adını unuttum ama size bir ödev veriyorum: hemen bakkala gidip bir cips alın. Hepsini yedikten sonra (veya bir tabağa boşaltın, banane!) poşetin içini açın. Evet, alüminyuma benziyor. Şimdi onu bükün, bükebildiğiniz kadar, iyice sıkın, aman ha, yırtmayın! Bırakın şimdi. N'oldu? Eski hâline geldi! Tebrik ederim, yeni bir şey keşfettiniz: cips poşetleri UFOlardan yapılıyor ve sırf bu yüzden kanserojen! Tabi o dönemde bu madde bu kadar yaygın olmadığı gibi sadece orduda, meteoroloji balonlarında kullanılıyordu. Tahtalar mı? Evet, üzerindekiler gerçekten çiçek. Roosevelt'teki bir oyuncakçı dükkanında satılan desenli bir banttan kalan iz. Yani bant tahtaya yapıştırılıyor ama sıcakta uzun süre kaldıktan sonra yapışkanı kayboluyor ve desen tahtada kalıyor. Enteresan bir alfabe falan değil, çoğu görenin dediği gibi sadece çiçek. Tabi ordunun çocuk bantlarıyla ne işi var bilinmez. Yine sonradan ortaya çıkan birkaç görüntüde ordu yeni uçaklar tasarlıyordu. Uçak da daire şeklinde. dairenin 2 tarafı simetrik olarak delik, buralarda pervaneler bulunuyor. Tam ortasında da kokpit. "Öyle uçak mı olur lan!" demeyin, Google'dan "Heinkel Lerche"e bakın ve Lutwaffe'nin yaratıcılığını görün. Eğer Lerche uçabiliyorsa, inanın bu da uçar!
Roosevelt'ten sonra
Bulunan maddelerin bir uzay aracına falan ait olmadığı açıklandıktan bir süre sonra, genç bir çift geceleyin ıssız bir alanda... ne yaptıklarını sormayın, zaten çok da önemli değil. İşte bu sırada hızla daire şeklindeki bir cismin yere düştüğünü görür. Bunlar daha "N'oluyo lan?!" evresindeyken, ordunun kamyonları hızla bölgeye ulaşır. Çifte de eve gitmelerini söyler.
Roosvelt'teki karışıklık
İyice gerilen halk, bu olaydan sonra orduya çok öfkelenir. Bir şey sakladıklarını bilmektedir. "Meteoroloji balonu" olayına asla inanmamıştır. Düşenin uzay aracı olduğuna emindir. Olay hemen bütün dünyaya yayılır ve kısa sürede çok fazla kitap yazılır. Artık halk, kendi dedektifliğini yapmaya başlar. Bundan başka bir şey düşünmez olurlar. Ne var ki insanın kendini bazı şeylere inandırması çok kolaydır. Bu, kafa karışıklıkları sırasında oluşan psikolojik yansımalarla doğrudan alakalıdır ama oraya hiç girmeyelim!
Teoriler
Mantıklı düşünmeye çalışanlar, bazı sonuçlara ulaşabildi. 2. olaydan sonra ordu açıklama yapmayı kesti. Muhtemelen ilk başta açıklama yaptıklarına pişman oldular ama sonradan işlerine geldi, çünkü halk kendi kendine yazdığı uzaylı senaryosuna kendi inanmıştı ve olayın bu şekilde gelişmesi ordunun çok hoşuna gitmişti. Kısacası ordu başka bir şeyin peşinde ve "uzaylılar" seneryosu onların bile aklına gelmemişken, halkın başka bir şeyden şüpheleneceğini düşünüyordu.
Bence...
Ordu gerçekten de "çok gizli" bir casusluk deneyi yapıyordu. Şaşırmayın, 50'lerdeyiz. Muhtemelen bir meteoroloji balonunu ne kadar yükseltebileceklerini test ediyorlardı ki bu yüzden bunları bağladılar. Belli bi bayağı yükseltmişler, tekrar yere inmiş, hem de sert şekilde. Hatta bundan önce de kaybolmuş. Kısacası observasyon üzerine bir şeyler yapmaya çalışıyorlardı. Bildiğiniz casusluk. Lutwaffe, bulduğu basit helikopterlerle zaten müttefikleri bu konuda bayağı ezmişti. Savaştan sonra da Amerikalıların uzaya uydu falan gönderecekleri yok ya, böyle bir yola başvurdular. Ancak bunu nasıl yapacaklarını bilmiyorlardı, sadece ne kadar ve nasıl yükselebileceklerini bilmek istediler. Sovyetlerle yaşanan sidik yarışı da bunda bayağı etkili olduğundan küçük bir yatırım yapmak istediler. Bu başarısızlıktan sonra da işi abarttıklarını ve şu anda bunu ölçemeyeceklerini anladılar. Bu yüzden farklı yollar denemek istediler. Aslında bu daire şeklindeki uçağın tasarımı da Lutwaffe'a ait ama (vallahi!) savaş bittiğinden pek de yaygınlaştırılamamış. Tıpkı Lerche gibi. Sistem şöyle oluyor, siz bir uçakla etrafı gözlerken etraftakiler "Aha bak, uçan daire, uzaylılar geldi lan!" diyor, sizin kullandığınızın bir uçak olduğunu anlamadıkları gibi sizi de uzaylı zannediyorlar. Zaten insanlar artık UFO aramak için dürbünle damlara çıktıklarından "anlarlar mı lan" gibi bir endişeniz de olmuyor. Bahsettiğim çifti basan da bunlardan biri olmalı, ancak aerodinamiğini tam olarak ayarlayamamış olacaklar ki her şey yolunda gitmedi. Area 51'de de araştırdıkları şey kesinlikle ama kesinlikle uzaylılar değil. Muhtemelen şu anda bile insanların kendi kendilerini kandırmasıyla, bunları nasıl kolayca ört-baz ettiklerini düşünüyorlar. Bence de "UFO'lar Amerikalı!" demek çok çılgınca ama şöyle bir gerçek var: uzaylılar buraya gelse bizim haberimiz olur!